“Alternatif pazar arayışları hızlandırılmalı”
Sektörün önemli ihracat pazarlarında kan kaybı sürüyor
Sektörün önemli ihracat pazarlarında kan kaybı sürüyor
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Veysel Yayan ile gerçekleştirdiğimiz röportajı sizlerle paylaşıyoruz
Demir-çelik sektörü ihracat ve üretim açısından nasıl bir yıl geçiriyor? Geçen yılın aynı dönemine göre miktar ve değer olarak değerlendirebilir misiniz?
Türk çelik sektöründe 2022 yılında %67 olan kapasite kullanım oranının, enerjiye getirilen zamlar, olağanüstü seviyelerde artan ithalat ve Şubat ayında ülkemizin güneyinde meydana gelen deprem felaketi sonucu %57 seviyesine gerilemesi ile birlikte, 2023 yılının ilk 8 ayında ham çelik üretimi, %12,1 azalışla 21,6 milyon ton seviyesinde gerçekleşti.
2022 yılının Ağustos ayında, enerji tarifelerine getirilen yüksek oranlı zamlar nedeniyle küresel piyasalarda rekabet gücünü büyük ölçüde yitiren çelik sektörümüzün ihracat seviyelerinde yaşanan daralma, deprem nedeniyle üreticilerimizin iç piyasaya yoğunlaşmaları sonucu daha da derinleşti. Mart ve Nisan aylarında ihracat rakamlarındaki azalışlar, miktar olarak sırasıyla %53-55 seviyelerine ulaştı. Yılın ilk 8 ayında ihracat miktarda %41,8 oranında azalışla 6,4 milyon ton değerde ise %49 oranında azalışla 5,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
İhracatta hangi ülkeler öne çıkıyor? İhracatta gerileyen pazarlar hangileri? Sektör ithalatı hakkında bilgi verebilir misiniz? En çok hangi ürünlerde ithalat yapılıyor?
“ABD’ye ihracat yüzde 75 AB’ye ise yüzde 41 düştü”
2023 yılının ilk 8 ayında, %177 artışla 266 bin ton seviyesinde ihracat gerçekleştirdiğimiz Ukrayna’nın ihracat pazarlarımızda en çok artış gösteren ülke olması ile birlikte, BDT bölgesi ihracatta artışın yaşandığı tek bölge olarak kayda geçti. BDT haricindeki bütün pazarlarda ise kan kaybı yaşandı. ABD’ye yönelik ihracattaki %75’lik düşüşü, AB pazarı %45 ile takip etti ve yılın ilk 8 ayında Türk çelik sektörü %41,8 azalışla 6,4 milyon tonluk çelik ürünleri ihracatı gerçekleştirdi.
“Uzak Doğu/Güney Asya bölgesinden ithalat yüzde 62 arttı”
İhracattaki daralmanın yanı sıra, ithalatta süregelen artışlar neticesinde ithalat %21 artışla 12,4 milyon ton seviyesine kadar yükseldi. Özellikle Mısır’dan gerçekleştirilen ithalatın bölgeden ithalatı %467 gibi olağanüstü artışla 809 bin ton seviyesine yükseltmesi ile birlikte Kuzey Afrika en çok ithalat gerçekleştirdiğimiz bölge olarak ilk sırada yer aldı. Diğer taraftan, özellikle Malezya ve Vietnam’dan ülkemize yüksek oranda ithalat yapılması sonucu, Uzak Doğu/Güney Asya bölgesinden gerçekleştirilen ithalat seviyesi %62 oranında arttı.
Ürün bazında ise, uzun yarı ve yassı mamul ithalatında sırasıyla %50,%36 oranlarında artış yaşandı. Uzun ürün grubundaki artışta filmaşin ithalatındaki artışın olağanüstü seviyelere ulaşması etkili oldu. Özellikle 2022 yılında filmaşin ithalatı gerçekleştirmediğimiz; Malezya ve Mısır’dan yapılan ithalatın ülke başına 100 bin ton seviyesini aşması ile birlikte, toplam filmaşin ithalatı yılın ilk 8 ayında %99 artışla 537,5 bin ton seviyesine kadar yükseldi. Diğer taraftan iç piyasasında yaşadığı ekonomik durgunluk sebebi ile ihracata yönelen Çin’den gerçekleşen sıcak sac ithalatı, %162’lik artışla 1,4 milyon ton seviyesine ulaştı. Çin başta olmak üzere; Güney Kore, Japonya ve Endonezya’dan yapılan ithalattaki artışlar devam etti.
Artan enerji fiyatlarının sektör üzerindeki etkilerini değerlendirebilir misiniz? Yılsonu görünümü nasıl olacak?
2022 yılının Şubat ayında Rusya-Ukrayna savaşı ve sonrasında Ağustos ayında enerji fiyatlarına getirilen yüksek oranlı zamlar, yılın ilk 8 ayında kapasite kullanım oranının %67 seviyesinden %57 seviyesine gerilemesinde büyük ölçüde etkili oldu. Enerji maliyetlerindeki artışlar, yurt içi tüketimdeki ithal girdi payını artırırken, sektörün uluslararası pazardaki rekabet gücünü azalttı.
Enerji fiyatlarına yapılan zam yılın son çeyreğinde toparlanma eğilimini zayıflattı
Enerji maliyetlerindeki artışın olumsuz etkisi henüz telafi edilmemiş iken, 1 Ekim 2023 tarihinde enerji fiyatlarına %20 zam yapılması, Eylül ayı itibariyle gevşemeye başlamış bulunan ihracattaki düşüşün yeniden hız kazanmasına ve çelik sektörünün üretim ve ihracat rakamlarının yılın son çeyreğinde toparlanma eğilimine girmesi yönündeki beklentilerin zayıflamasına sebep oldu.
İç piyasa ve ihracatta talep ne yönde ilerliyor? Yıl sonu beklentiniz nedir?
2023 yılının ilk iki ayında aylık bazda gerileme gösteren nihai mamul tüketimi, ülkemizin Güneyinde meydana gelen deprem felaketinin yaşandığı Şubat ayından sonra bölgedeki inşaat faaliyetleri sebebiyle artış eğilimine girdi ve 2023 yılının ilk 8 ayında iç tüketim %17,4 artış ile 26,1 milyon ton seviyesine yükseldi. Mevcut şartlar altında, 2023 yılında iç piyasada tüketiminin, 2017 yılındaki 35,9 milyon tonluk rekor nihai mamul tüketim seviyesini aşması beklenmekte.
Sektörün önde gelen en önemli sorunu nedir?
“Yurtiçi tüketimi, yurtiçi çelik üretimine yönlendirecek tedbirler alınmalı”
Türk çelik sektörü 60 milyon ton kapasitesi ile iç piyasa talebini rahatlıkla karşılayacak durumdadır. Ancak yüksek seviyelerde seyreden enerji maliyetleri ve hammadde açısından avantaja sahip ve devlet desteği alan Orta Doğu ve Uzak Doğu ülkelerinin ihracat pazarlarımızda ve iç piyasamızdaki yoğunluklarını artırmaları sektörün mevcut kapasitelerini kullanmasına engel olmakta, bu durum ihracatımız ve üretimimizde ciddi kayıplara yol açmakta. Bu sebeple, yurtiçi tüketimi, yurtiçi çelik üretimine yönlendirecek tedbirlerin alınması önem taşımaktadır.
Cumhuriyetin 100. Yılında Çelik sektörünü değerlendirebilir misiniz? Sektörün 100 yıllık gelişimi hakkında bilgi verebilir misiniz? Gelecek dönemde çelik sektörünü neler bekliyor? Cumhuriyetin 100. Yılına dair mesajınızı alabilir miyiz?
Türkiye'nin sanayileşme sürecinin ilk önemli adımlarının atıldığı yıllar olan 1930-1939 arasındaki dönemde, sanayileşme stratejileri arasında özel bir öneme sahip bulunan “yerel sanayinin ithalata bağımlılığının azaltılması ve ağır sanayinin geliştirilmesi ilkesi” istikametinde, Türkiye’nin ilk entegre çelik fabrikası olan Karabük Demir Çelik Fabrikası’nın 1939 yılında üretime başlaması ile birlikte, Türk sanayinin ve ekonomisinin lokomotifi olan çelik sektörü için, önemli bir merhale geride bırakılmıştır.
Kurulduğu 1939 yılı ve 1965 yılları arasında, yatırım ve üretimde kamu sektörünün ağırlığı söz konusu olan çelik sektörümüzde, 1960'lı yıllardan itibaren özel sektör, çelik üretiminde daha etkin bir rol oynamaya başlamıştır. 1980'den sonraki dönemde, kapasite artışlarına yönelik yatırımlar, yeni elektrik ark ocaklı tesislerin ve kaliteli çelik ürünleri üretecek fabrikaların kurulması, üretim miktarının büyük ölçüde artmasına önayak olmuş ve sektör kayda değer ihracat seviyelerine ulaşmıştır. 1996 yılında, AKÇT Serbest Ticaret Anlaşması ile birlikte 2001 yılından itibaren her türlü devlet yardımının yasaklanmasına rağmen, küresel krizin yaşandığı 2008 yılı hariç, çelik sektörümüz kapasitesini ve üretimini istikrarlı bir biçimde artırmaya devam etmiştir. İlk defa 1940 yılında 38 bin ton ile Dünya Çelik Derneği kayıtlarında 31 ülke arasında 29. sırada yer alan çelik sektörümüz, 1990 yılında 9,4 milyon ton ile en büyük 20, 2010 yılında 19 milyon ton ile en büyük 10 çelik üreticisi ülke arasında yer almıştır. 2020 yılında ise pandemi şartlarına rağmen Almanya’yı geride bırakarak 7. sıraya kadar yükseldi.
“Cumhuriyetin 100. yılında hedeflenen üretim ve ihracat rakamlarına ulaşamadık”
2021 yılında 40.4 milyon tonluk ham çelik üretimi ile tüm zamanların en yüksek üretim rakamına ulaşan sektörümüz, 2022 yılında, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası artan enerji fiyatları yüzünden rekabette güçlük yaşamış, enerji fiyatları düşük olan ve çok yönlü devlet desteğinden yararlanan, Rusya, İran, Çin bazı Uzakdoğu ve Ortadoğu ülkelerindeki üreticilerin ülkemize ve uluslararası pazarlarımıza yoğunlaşmaları sebebiyle, kapasite kullanım oranlarımız önemli ölçüde gerilemiştir. Bu sebeple, Cumhuriyetin 100. yılında hedeflenen üretim ve ihracat rakamlarına maalesef ulaşılamamıştır. Ancak 2024 yılı itibariyle kapasite kullanım oranlarını olumsuz etkileyen söz konusu koşulların ortadan kaldırılması yönünde adımlar atılması ile 2021 yılı seviyelerinin geride bırakılabileceği değerlendirilmektedir.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.