1986 yılından bu yana faaliyet gösteren TATMETAL, yeni proje ve yatırımlarıyla sektöre yeni bir heyecan getirmeye hazırlanıyor. TATMETAL’in sektöre bakış açıcısını ve yeni projelerini Koordinasyon ve Satış Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Asuman Gürsoy ile konuştuk.
Sayın Gürsoy, sektörün tanınan yöneticilerinden birisiniz fakat okuyucularımız için bizlere kendinizden kısaca bahseder misiniz?30 yıllık bir bankacılık geçmişinin ardından, 12 yıldır demir çelik sektöründe hizmet veriyorum. Bu sektördeki çalışma süremin son beş yılını ise, halen Tatmetal Çelik San. ve Tic. Ltd. Şti.’de Koordinasyon ve Satış Pazarlama Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyorum.
Hareketliliğin ve heyecanın hiç eksik olmadığı demir çelik sektöründe ve TATMETAL’in büyüme sürecinde yer almaktan, TATMETAL ailesinin tüm mensupları gibi ben de üretmenin keyfine varmaktan son derece heyecanlı ve mutluyum. Bu süreçte, hep yanımızda olan, bize omuz veren, tüm iş ve gönül birliği içinde olduğumuz dost ve müşterilerimizle beraber TAT’ın tadına varmaya, çeliğe TAT katmaya büyük bir keyifle devam ettiğimizi özellikle belirtmek isterim.
Tat Metal’in güncel ürün ve hizmet yelpazesi, üretim kapasitesi hakkında bizleri bilgilendirir misiniz? Bilindiği üzere TATMETAL 1986 yılından bu güne sektörde faaliyet gösteren bir firma… Üretici kimliğine kavuşmadan önceki yapılanmasında, sıcak, soğuk ve galvanizli sacların, boy kesme dilme, formlama işlemlerinin yapıldığı, TAT–1 ve TAT–2 olarak isimlendirilen çelik servis merkezlerinde fason hizmet veriyor ve aynı zamanda söz konusu ürünlerin ticaretini yapıyordu.
2007 yılında işletmeye alınan 400.000 ton/yıl kapasiteli asitleme ve yağlama hattıyla Karadeniz Ereğli Organize Sanayi Bölgesinde yer alan TATÇELİK komplesindeki ilk yatırımını gerçekleştiren TATMETAL, her yeni yatırımın bir sonraki yatırımı tetiklemesiyle, aynı yerde, sırasıyla 350.000 ton/ yıl kapasiteli ilk soğuk haddeyi ve beraberinde 100.000ton/yıl kapasiteli tavlama ünitesini ve takiben de 350.000 ton/yıl kapasiteli sürekli galvanizleme hattını işletmeye almıştır.
Böylece, rekabetin çok yoğun yaşandığı sektörde ayakta kalabilmek ve sürdürülebilir bir büyüme sağlayabilmek için, katma değer yaratmaya, ürün çeşitlendirmeye ve kapasite artırımına yönelik yatırımlarına aralıksız devam eden firmamız; tamamlanan söz konusu yatırımlarla, başta inşaat, otomotiv, beyaz eşya, ısıtma-soğutma sektörleri olmak üzere pek çok farklı sektörde faaliyet gösteren, iş ortağımız olarak gördüğümüz müşterilerimizin ihtiyaç duyduğu;
• HRP(Asitle temizlenmiş ve yağlanmış sıcak sac)
• CRF(Soğuk haddelenmiş ve tavlanmamış sac)
• CR-CCR (Soğuk haddelenmiş, yığın ya da sürekli tavlama yapılmış sac)
• GZR (Galvanizlenmiş sac) gibi sac çeşitlerini üretir hale gelmiş, söz konusu ürünleri TATÇELİK markasıyla piyasalara sunmuştur.
Rulo olarak üretimi gerçekleştirilen, HRP, CRF, CR-CCR ve GZR sacların, müşteri istek ve beklentilerine göre, boy kesildiği dilindiği, formlandığı ve paketlendiği çelik servis merkezlerinin de sürekli olarak modernizasyonuna, kapasite artırımına, ürün çeşitlendirilmesine yönelik yatırımlarına devam eden TATMETAL’in entegrasyona yönelik bu yapılanmasının getirdiği zaman ve maliyet avantajları ise müşterilerimize yansıtılarak, her zaman ön planda tutulan müşteri memnuniyetinin ve sadakatinin arttırılması için azami gayret sarf edilmektedir. Her zaman ve her şartta, ürünlerinin verdiği hizmetlerin arkasında durmayı ilke edinmiş olan firmamız, aynı anlayış ve yaklaşımı benimsemiş, deneyimli kadrosuyla yoluna istikrarlı bir şekilde devam etmektedir.
Yassı çelik sektöründe net ithalatçı iken ihracatçı konumuna gelen bir Türkiye var. Bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz?Türk Demir Çelik Sektöründeki bu değişimde, özel sektörün cesurca girişimleri yadsınamaz tabii ki… Türkiye’de yassı ürünlerde, yapılan yeni yatırımlarla artan ve artmaya devam edecek olan arz, gerek ülkemizin, gerekse ticari ilişkiler içinde olduğumuz ülkelerin (özellikle navlun avantajı olan)büyüme hızlarını kesecek, tüketimlerini azaltacak, yatırımcılarını caydıracak, doğal, siyasi ve ekonomik engellerle karşılaşılmadığı sürece, arzulanan bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Aksi durumlarda, yani barışın olmadığı, siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın yaşandığı ülkelerde var olan güvensizlik ve belirsizlik ortamları, hedef kitlelere ulaşımı engellemekte ve artan arza karşı, yaşanan talep düşüklüğü maalesef girişimci firmaların, gerçekleştirdikleri yatırımların varlığını sürdürmesini sağlayacak kar marjlarını elde etmelerini engelleyecek pazar şartlarının oluşmasına ve bu pazarlarda tavizler vererek mücadele etmelerine neden olmaktadır.
Bir de bu şartlara, daralan makaslar düşen kar marjları nedeniyle, hammadde açısından bağımlı olunan, üreticilerin, nihai ürünlerde de en büyük rakip olması eklenince, gerek sağladığı istihdamla, gerekse gerçekleştirdikleri ihracatlardan elde edilen döviz girdileriyle ülke kalkınmasına önemli katkılarda bulunan yatırımcıların yıpranmaması, eşit donanımlarla mücadele edilmeyen piyasa şartlarında varlığını sürdürebilmesi takdir edersiniz ki hiç kolay olmamaktadır.
Ne yazık ki, uygulanan politikalar ülkemizde bu kadar arz varken, bu işe gönül ve emek veren yatırımcıları, hammadde tedarikinde maalesef daha uygun maliyetlerle ihtiyaçlarını karşılayabilecek alternatif tedarikçi arayışına sokuyor, yani ithalata yönlendiriyor. Söylemeye çalıştığım aslında şudur; ithalatla, ihracat arasındaki makası ülkemizin lehine aslında çok daha fazla açabiliriz. Ancak bunu tüm sektör mensupları olarak ben demeyip biz demeyi öğrendiğimizde, güç ve gönül birliği yaptığımızda ve uyguladığımızda başarabileceğiz. Bu konudaki umudumuzu ve inancımızı TATMETAL olarak hiç yitirmedik ve yitirmeyeceğiz. Çünkü aklın yolu bir…
Türkiye’deki yassı çelik üretim kapasitesinin artması; tedarikçi firmalara, nihai kullanıcılara ve özellikle ÇSM’lere nasıl yansıdı?Türkiye de yassı çelik üretim kapasitesinin artması tedarikçi firmalara ve kullanıcılara tabii ki olumlu yansıdı. Sadece ÇSM’ler için durum biraz farklılaştı diyebilirim… Şöyle ki; ÇSM’ler gerek stokların da sürekli bulundurmaları gereken ürün çeşitliliğiyle, gerekse katma değeri yüksek niş ürünlere yönelik farklı talepleri anında karşılayabilecek donanımları, makine parklarıyla, aslında sektörün vazgeçilmezleri arasında olup, aynı zamanda tüm yassı sac üreticilerinin de hedef müşteri gruplarında ilk sıralarda yer almaktadırlar. Ancak, madalyonun öbür yüzüne baktığımızda başka bir gerçekle karşılaşıyorsunuz…
Günümüzde yoğun rekabet ortamında fark yaratmak adına ÇSM hizmetleri neredeyse bonus olarak yassa sac üreticileri tarafından verilir hale geldi. Düşük kar marjları nedeniyle, tüm üreticiler nihai kullanıcılara direk olarak ulaşmaya başladı. Bir başka değişle gelinen noktada üreticiler hedef müşterilerinden birisi olan ÇSM’lerin aynı zamanda en büyük rakibi konumuna geldiler. İzlendiği üzere, uygulanan satış politikaları da bu durumu teşvik eder konumda…
“ÇSM’ler; tedarikçisi olan ana üreticilerden, navlun dezavantajlarını yok edecek, stok maliyetlerini minimize edecek, yapacağı işçilik bedelini karşılayabilecek ve bir miktar da kar edebilecek imkânı sunan fiyatlarla sac almak istiyorlar.” Dolayısıyla, sac ihtiyacı olan bir kullanıcı miktarı düşük dahi olsa, aradaki tüccar veya ÇSM’leri devre dışı bırakıp, teminat vermede de bir problemi yok ise, mutlaka ana üreticilerin bir veya bir kaçına rahatlıkla ulaşabiliyor. Aldığı tüm fiyatları navlun dahil değerlendirerek menfaatine en uygun olanı tercih edebiliyor. Tabii ki, bu tercihlerin belirlenme sürecinde; hizmet kalitesinin, ilişkilerin, satış sonrası hizmet ve yaklaşımın etkileri oluyor. Ancak yinede bir yere kadar. Esas olan her zaman maliyetler oluyor ne yazık ki…
Bu gerçekler ışığında ÇSM’ler doğal olarak tedarikçisi olan ana üreticilerden, navlun dezavantajlarını yok edecek, stok maliyetlerini minimize edecek, yapacağı işçilik bedelini karşılayabilecek ve bir miktar da kar edebilecek imkânı sunan fiyatlarla sac almak istiyorlar.
Çünkü piyasalarda aynı hizmetleri veren ana üreticilerin oluşturduğu bir fiyat var ve ÇSM’lerin oluşmuş pazar fiyatları üzerinde söz konusu ürünü satmaları ciddi tavizler vermelerini gerektiriyor. Yeri geliyor teminatsız satışlarla riski satın alıyorlar, yeri geliyor uzun vadeli satışlarla fark yaratmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla bu uygulamalar da mevcut piyasa şartlarında sadece finansman gücü yüksek ÇSM’lerin uzun soluklu faaliyet gösterebileceği gerçeğini ortaya koyuyor. Ancak, günümüzde realite şudur ki; artık hammadde temininde, nihai ürünlerde rakibi olan üreticilere bağımlı yassı sac üreticilerin, ÇSM’lerin bekledikleri indirimleri yapabilme lüksleri ve imkânları ne yazık ki yok. Uygulanan politikalar, ürünler arası fiyat makasları bu beklentileri karşılamaya maalesef izin vermiyor. Çünkü yassı sac üreticilerinin de üretim maliyetleri çok yüksek ve aksine kar marjları çok düşük.
Sonuç olarak, şunu söyleyebilirim ki; evet üreticilerin piyasa belirlediği günler geride kaldı. Bizlerin üretim maliyetleri ne olursa olsun, fiyatı tüketici belirliyor, fiyatı konjonktür belirliyor. Bu nedenle, niş ürünlere yönelme, üründe ve hizmette fark ve katma değer yaratma gerekliliği sektörde faaliyet gösteren tüm işletmecilerin hem fikir olduğu bir konu olarak karşımıza çıkıyor.
Faaliyet gösterdiği alan itibariyle İhracatını en fazla arttıran firma olarak öne çıktınız. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?TATMETAL geçen sene sektörde bulunduğu grupta ihracatını en çok artıran firma ödülünü almış, aynı zamanda ilk 500 sanayi kuruluşu içinde 174. sırada yer alarak önemli bir yol kat etmiştir. Bu yıl yapılacak geçen yıla ait açıklamaları bekliyoruz. Öngörümüz TATMETAL’in hem ihracatta hem de iç piyasa satışlarında daha üst sıralarda yer alacağı yönündedir. Çünkü 2012 yılı pek çok ilklerin yaşandığı, rekorların kırıldığı bir yıl oldu bizim için. Genel olarak ihracatımızın toplam satışlarımızdaki payı %30-35ler civarında seyir ediyor, yeni yatırımlarınızın 2013 son çeyreğinde işletmeye alınması ile gelecek yıllarda çok daha farklı oranları konuşabiliriz diye düşünüyor ve inanıyoruz.
Ürün satışlarınız ağırlıklı olarak hangi sektörlerde yoğunlaşıyor?Yukarıda bahsettiğim üzere inşaat, otomotiv, beyaz eşya, ısıtma ve soğutma, taşıma ve istifleme, boru, kazan sanayileri vs. başta olmak üzere pek çok farklı sektöre hizmet veriyoruz. Burada özellikle belirtmek isterim ki, deprem kuşağında yer alan ülkemizde son yıllarda çok önem kazanan çelik yapı sektörünün ihtiyaç duyduğu özel kaplamalı yapı çeliklerini de üretiyor ve sektörün lider firmaları ile uzun soluklu işbirlikleri içinde faaliyet gösteriyoruz.
Piyasadaki kullanıcılar çelik alımı yaparken ürün kalitesine, gerekli analizlerin yapılıp yapılmadığına ve ürün menşeine dikkat ediyorlar mı? Bu konu hakkında ne kadar bilinçliler?Kullanıcılar, çelik alımı yaparken o kadar bilinçli ve seçiciler ki anlatamam. 10 yıl öncesine baktığımızda dahi kalite anlayışının nasıl değiştiğini çok net görebiliyoruz. Tabii ki bunda artan rekabetin rolü çok büyük. Kullanıcı şimdi kaliteli malı, en uygun fiyata almayı almaya özen gösteriyor. Sertifikasız malın satılabilme durumu neredeyse hiç yok diyebilirim. O denli detay soruluyor ki hayret edersiniz. Bırakın sacın kalitesini, paketinizin altına koyduğunuz paletin, takozun, ambalaj kâğıdınızın dahi sorgulandığı bir sektöre ve son derece bilinçli bir tüketiciye hizmet veriyorsunuz…
Zaten bu durum, ülkemizde giderek artan kişi başı çelik kullanım miktarında da net olarak ortaya çıkıyor. Ancak, şunu da özellikle belirtmek isterim ki, günümüzde gerek sanayicilerimizin gerekse ÇSM’lerimizin kullandığı makineler, o denli modern ve hassas ki, en ufak kusuru olan sacı dahi işleyememe riskleri var. Tabii ki bu durum satın alma sürecini yönetenleri de daha dikkatli ve seçici hale getiriyor.
Son iki yıldır gelişmiş ülkelerin ekonomilerinde önemli bir durgunluk var. Bu durum Türk Yassı Çelik Sektörüne nasıl yansıdı?Son yıllarda gelişmiş ülkelerin ekonomilerinde yaşanan durgunluklar, tabii ki her sektörde olduğu gibi demir çelik sektörünü de olumsuz etkiledi. Özellikle navlun avantajımız olan pek çok ülke bu ekonomik yavaşlamanın içinde…
Son aylarda ihracat pazarında tıkanıklar yaşandığı sektör temsilcileri tarafından farklı platformlarda, dile getirilmeye başladı.
Ancak, sektör deneyimi yüksek olan ve her türlü senaryo için mutlaka bir B planı bulunan ve konjonktüre göre hızlı manevralar yapabilecek esnek yapılanmaya özen gösteren üreticilerimiz, alternatif pazarlar yaratma, niş ürünlere odaklanma konusunda, yaptıkları doğru ataklarla, yavaşlayan ekonomisi olan pazarlardaki kayıplarını, gelişmemiş ve gelişmekte olan pek çok farklı ülkeye, daha küçük tonajlarla, fakat daha iyi fiyatlarla, daha yaygın bir tüketici kitlesine hitap ederek kapatmayı başardılar diye düşünüyorum. Yeni pazarlar bulma konusunda, yapılan organizasyonların (fuarlar, ikili görüşmelere olanak verilen toplu iş gezileri vs.)hükümetimiz tarafından destekleniyor olmasının da önemli katkılar sağladığını belirtmeden geçemeyeceğim.
Tat Metal olarak sürekli yatırım projelerinizin olduğunu ve her geçen gün yeniliklere imza attığınızı biliyoruz. Önümüzdeki dönemlere yönelik proje ve hedeflerinizi sizden öğrenebilir miyiz?Daha önce belirttiğim gibi, entegrasyona yönelik yatırımlarımıza aralıksız devam ediyoruz. Kapasite artırımına, ürün çeşitlendirilmesine, kalitenin arttırılmasına ve üretim maliyetlerinin aşağı çekilmesine yönelik bu yatırımlar kapsamında…
Bu yıl Haziran ayı gibi 350.000 ton/ yıl kapasiteli ikinci soğuk haddeyi (Çünkü mevcut soğuk haddemizin kapasitenin tamamı, artık nihai kapasiteye ulaşan galvaniz hattımızı beslediğinden, bu pazarda kendi soğuk sacımızla var olamıyorduk) işletmeye almayı planlıyoruz. Aynı tarihlerde, 400.000 ton/yıl kapasiteli temper hadde, (Bu yatırımımızla özellikle otomotiv ve beyaz eşya sektörünün beklentisi olan yüzey düzgünlüğünü sağlamış olacağız) işletmeye alınacak. Yılın son çeyreği üretime başlanmasını ön gördüğümüz ve Türkiye’de bir ilki gerçekleştireceğimiz 120.000 ton/yıl kapasiteli boyama hattı yatırımını da sayabiliriz. Boyama hattımızın, Türkiye’deki mevcut hatlardan ayrıcalığı, beyaz eşya sektörünün ihtiyaç duyduğu ve sadece ithalat yoluyla temin ettiği, farklı kaplama ve faklı desenlerdeki özel boyalı sacları da üretebiliyor olmasıdır. Özellikle, gelecek yıllarda galvanizli sacın yerini alabileceği öngörülen boyalı saca yönelik bu yatırımımızla, işbirliğimizden tat almasını arzuladığımız dost ve müşterilerimizin, yaşamlarına biraz da renk katabilmeyi umuyor ve diliyoruz…
Sıralamaya çalıştığım ana yatırımların yanı sıra, farklı bölgelerde kurmayı planladığımız depo ve ÇSM’lerle navlun ve zaman dezavantajlarını ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz. Fizibiliteleri yapılan ve bir kısmının alt yapıları oluşturulan bu yatırımlarımızın konjonktüre göre öncelikleri değişmekle birlikte hepsi kısa vadeli yatırım planlarımız içinde yer almaktadır.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?“Demir Çelik ve Demir Dışı Metaller Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı”yla desteklenmeye, sorunları azaltmaya çalışan sektörümüze özveriyle, büyük riskler alarak yatırım yapan girişimcilerimiz üzerindeki ek yüklerin kaldırılması özellikle enerji fiyatlarının aşağıya çekebilecek tedbirlerin ivedilikle alınmasının yanı sıra; uzun dönemde katma değeri yüksek ürünlerin üretim üssü olmayı hedefleyen ülkemizde, şişirilmiş tonajlar gerçekleşmeyince, kapasite kullanım oranlarının düştüğü gerekçe gösterilerek, bu sektöre emek ve gönül verenlerin yollarının kesilmemesi, en büyük temenni ve beklentimizdir.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.