Çelik Sektöründe Yaşanan Gelişmelerve Sektör Değerlendirmesi
Demir çelik sektöründe son 1 bir yıl içinde baş döndürücü gelişmeler yaşandı. Fiyatların 2 katına çıkması, lojistik problemler, tedarik süreçlerinde yaşanan sıkıntılar, demir çeliği üreten, ticaretini yapan ve hammadde olarak kullanan tüm sektörlerini zor durumda bıraktı.
Demir çelik sektöründe son 1 bir yıl içinde baş döndürücü gelişmeler yaşandı. Fiyatların 2 katına çıkması, lojistik problemler, tedarik süreçlerinde yaşanan sıkıntılar, demir çeliği üreten, ticaretini yapan ve hammadde olarak kullanan tüm sektörlerini zor durumda bıraktı. Bütün bu gelişmelere ilaveten kotalar, anti-damping soruşturma ve uygulamaları, büyük üretici ülkelerin ihracata getirmeyi planladıkları vergiler sektörümüzün geleceğini öngörülebilir olmaktan uzaklaştırıyor. Bu kadar müdahaleci kararların alındığı ortamlarda serbest piyasa ekonomisinden bahsetmek ve yeni yatırım planları yapabilmek hiç de kolay olmayacak. Küreselleşmeyi, dünyanın birbiriyle entegrasyonunu konuşurken bir anda kapalı, korumacı ekonomi kararlarını görmeye başladık.
Gelinen bu noktada yapılan karşılıklı hamleler esasen bir soğuk ticaret savaşının içerisinde olunduğuna işaret ediyor. Anlaşılan bütün dünya demir çelik sektörü için meşhur “Ulusal Güvenlik Sorunu” söylemiyle hareket ediyor.
Gerçekten böyle mi acaba? Korumacı tedbirlerin, rekabetten uzaklaşmanın ekonomilerin gelişimlerine ne kadar katkı sağlayacağı soru işaretidir. Diğer yandan dünyamızın çözmesi gereken ortak sorunları olduğu aşikar iken, bu kadar kutuplaşmanın olduğu ortamda bu konuları nasıl konuşacağız? Ayrıca Dünya Ticaret Örgütü, ülkeler ve birlikler bu kararları alırken sadece demir çelik üreticilerini değil; bu ürünleri kullanan sektörlerin de çıkarlarını korumayı düşünmeleri gerekiyor. Demir çelik sektöründeki istihdamların çok daha fazlası imalatçı sektörlerde bulunduğu ve imalat sanayilerinin istikrarının, demir çelik sektörünü doğrudan etkilediği hepimizin malumudur.
Çin’in bir yandan dünya çelik üretiminin yarısından fazlasını üretirken, diğer taraftan ihracat piyasalarından çekilmesini ve ihracata vergi getirme planlarını iyi analiz etmek gerekiyor. Neticede demir çelik ürünleri bir ara/yarı mamul. Bu mamulleri iç piyasada değerlendirerek katma değeri kendi içerisinde yaratmayı ve demir çelik kullanan imalatçı sektörleri canlandırmayı hedeflemek asıl hedef olmalı.
Sektörümüzün önündeki en önemli konulardan biri de Yeşil Mutabakat ve SKD (Sınırda Karbon Düzenlemesi). Ülkemizde yeterli farkındalığın henüz oluşmamış olmasına karşın bu konu büyük bir dönüşüm süreci ve izleyip gelişmelere göre aksiyon almak yerine, bu sürecin parçası olmayı hedeflemeliyiz. Üretim proseslerinden, dış ticaret rejimlerini ve belki de gelecekte GTİP’leri dahi değiştirebilecek bir konu.
Özetle, değişen dünya koşullarında artık hammadde de dışa bağımlılık kadar, ihracata bağımlılığı düşünmek gerekecek. Kapasite artışları ve yeni yatırımlar konusunda iyi plan yapmak gerekecek. Uluslararası ticaretin gün geçtikçe zorlaştığı sektörümüzde üretim ve dağıtım noktalarının çeşitlendirilmesi ihtiyacı doğacak. Farklı pazar dinamiklerine intibak edebilen çok uluslu yapıya geçebilen firmalar rekabette avantaj sağlayacak. Tüm firmalar ve çalışanların her anlamda sürdürülebilir bir gelecek için azami gayreti göstermeleri gereken bir dönemden geçiyoruz.
Sevgi ve Saygılarımla,
Galva Metal İş Geliştirme Müdürü
Tansel Üçüncüoğlu
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.