Bazı firmaların köklü geçmişi, güçlü temelleri vardır... Kurulduğu günden beri sağlam adımlar atan ve yaptığı yatırımlara önem veren Gazi Metal’in de keyifli bir oluşum hikâyesi var. Kuşaktan kuşağa geçen, geleneğin ve başarının birleştiği bu hikâye, 1927 yılına kadar uzanıyor. Şeyh Mehmet, Hacı Mehmet ve Mustafa Gazioğlu’nun başlattığı bir hikâye bu... “Babanın sanatı oğula mirastır” derler ya hani; işte babasının sanatını devralmış, işin inceliklerini çocukluktan yetişerek öğrenmiş ve başarıyı kendine amaç edinmiş bir isim var karşımızda; Mehmet Gazioğlu...
Kuşaktan kuşağa devam eden bir başarıdan söz ediyoruz… Neredeyse Türk demir çelik sektörüyle yaşıt bir kökeni olan Gazioğlu ailesi, yıllardır demirin kokusuyla yetişmiş ve çeliğin çeşitli formlarıyla iştigal etmiş… Yılların getirdiği birikim; Mehmet Gazioğlu ve kardeşi Emir Gazioğlu’nun ticari ufkuyla birleşince, Türk sanayisine gurur verici bir fabrika kazandırılmış: Gazi Metal – Karasu Soğuk Haddeleme Tesisi...
Türkiye’de ilk elektrik çeliğini üretmek için 2008 yılında yatırım yeri arayışına başlayan Gazi Metal, uzun süren arazi arayışlarının neticesinde Karasu’ya yatırım yapma kararı almış. Firmanın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Mehmet Gazioğlu; projeden şu şekilde bahsediyor: “Bu projeyi bırakın hayata geçirmek, projelendirmek dahi çok büyük zorluklar ve riskler taşıyordu. Buna karşın bir karar vermek zorundaydık… Bir nevi yol ayrımındaydık çünkü… Mevcut ticari faaliyetlere devam edip orta ölçekli bir firma olmaya devam mı edecektik yoksa riskleri alıp sanayici mi olacaktık? Mevcut şartlarda yapabileceğimiz her şeyi yapmıştık çünkü… Artık daha büyük hedefler belirlemeliydik. Montaigne’in dediği gibi; ‘Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım etmez’ düşüncesinden hareketle hedefimizi belirledik. Bu konuda bir karar almak ve uygulamaya koymak hiç de kolay olmadı. O süreçte kardeşim Emir Gazioğlu’nun pozitif tutumu ve babamın desteği başarılı olmamızdaki en büyük faktörlerden birisidir diye düşünüyorum. Bugün baktığımızda hem ailemize, hem de Türk sanayisine önemli bir tesis kazandırdığımızı düşünüyorum.”
Uzunca kelam etmeye gerek yok sanırım. “Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz; şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde...”
Gazioğlu ailesinin Türk demir çelik sektörüyle yaşıt bir geçmişi var. Bizlere Gazioğlu ailesinin sektördeki geçmişi ve bugünlere gelişi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Yıl 1927… Gazioğlu ailesi Kayseri ve Mersin’de ilk çelik ithalatını yapıyor. Uzunca yıllar çelik ticaretiyle iştigal ediyorlar. Bu ilk adımın ardından aile büyüklerimiz 1967 yılında Gebze’de Demir Sac Galvaniz firmasını kuruyor. Kurulan bu firma ile Türkiye’deki ilk galvaniz hattı da faaliyete geçmiş oluyor ki bu yatırım o zamanların şartlarında çok büyük bir başarıdır bana göre… Babam 1967 yılından 1987 yılına kadar, 20 yıl boyunca fabrikanın Genel Müdürlüğü görevini layıkıyla üstleniyor. Orada birebir haddehanenin başında duruyor ve tüm sorumluluğu alarak şirketine değer katıyor. Uzun yıllar galvaniz sektöründe faaliyet gösteren babam Mustafa Gazioğlu uzunca bir zaman sonra Demir Sac Galvaniz’deki ortaklarından ayrılıyor ve 1987 yılında kendi firması olan Gazi Metal’i kuruyor. Devamında İstanbul’a göçen babam demir çelik ticaretine İstanbul’da devam ediyor. Tabi şirketini de İstanbul’a naklediyor… Uzunca bir süre burada yapılan ticaretin ardından Çelik Servis Merkezi kurmak maksadıyla şirket tekrar Gebze’ye naklediliyor ve bugünkü yapısı şekilleniyor.
Gelelim Gazi Metal’in asıl hikâyesine… Bizim hikâyemiz; Galvaniz hattında babamın gözüne asit kaçmasıyla başlıyor. O zamanlar iş güvenliği gibi kavramlar çok popüler değil tabi… Hadise bu kadar basit görünse de babam o zaman aldığı kararla Gazi Metal’i kuruyor. Boşuna dememişler; her şerde bir hayır vardır diye…
Gel zaman, git zaman bugünlere geliniyor ama çok da badireler atlatılıyor tabi… Yıllar önce tüccar olarak bu işe ilk adımımızı atmıştık. Bilirsiniz eskiden bu işler Karaköy - Perşembe Pazarı’nda yapılırdı. Babam da bu geleneğe uyarak Perşembe Pazarı’nda demir çelik ticaretine başlamış. Ben henüz o yıllarda mesleğin inceliklerine hakim değilim tabi... Küçük yaşlarda Demir Sac Galvaniz’de sac üstünde top oynadığım zamanları hatırlıyorum. Sonrasında Lise yıllarımda Perşembe Pazarı’ndaki ofisimizi hatırlıyorum. Çocukluğumdan beri sacın, çeliğin içinde yetiştim diyebilirim… Hal böyle olunca başka bir meslek düşünmek olmazdı sanırım. O yüzden kardeşim de, ben de işimize sıkı sıkıya bağlıyız. Biz işin başındaki dördüncü kuşağız. Çocukluğumuz demir çelik sektöründe geçtiği için sevdiğimiz işi yapıyoruz. Nihayetinde çelik ticareti bizim için kuşaktan kuşağa geçen bir gelenek olarak sürüyor ve yelkovanın akrebi kovalamasıyla günler, aylar, yıllar geçiyor.
Eğitim hayatınızdan da bahsedelim isterseniz… Hem siz hem de kardeşiniz yurt dışında eğitim aldınız bildiğimiz kadarıyla…
Liseyi kardeşimle birlikte Türkiye’de okuduk. Üniversite eğitimi için Amerika’yı tercih ettim. Bryant University İşletme Yöneticiliği Bölümü mezunuyum. Kardeşim de yine Amerika’da Lehigh University Ekonomi ve Finans Bölümü’nden mezun oldu. 2000 - 2004 yılları arasında firmada İş Geliştirme Bölümü’nde görev aldım. Kardeşim ise Satış Bölümü’nde çalıştı. Firmada aldığımız çeşitli görevlerle birlikte deneyim kazandık ve bugünlere geldik.
Gelelim soğuk haddehane yatırımınıza… Bu yatırıma nasıl karar verdiniz?
Bu yatırım kararını kardeşimle birlikte verdik. Biz Çelik Servis Merkezi olarak zaten sektörün en büyük 3 firmasından biriydik. Bu haddehane yatırımını, Gazi Metal’in vizyonunu genişletmek ve bayrağı bizden sonraki kuşaklara daha yüksekte bırakmak amacıyla yaptık. Malum, Türkiye’de üretilmeyeni üretmek her sanayicinin hayalidir… Bu düşünceden hareketle; Türkiye’de üretimi olmayan Elektrik Çeliğini üretmek için bu yatırımı yaptık. Tesisimizdeki tüm teknolojik altyapıyı buna göre kurguladık. Eğer galvaniz hattına göre ticari kalitede üretim yapacak bir tesis hedefleseydik; yatırım maliyetlerimiz çok daha düşük rakamlarda kalırdı.
Toplam yatırım maliyetiniz ne oldu peki?
1 milyar TL’lik bir yatırım maliyetimiz oldu… Rakamın bu seviyelerde olmasının en büyük sebebi, bahsettiğim gibi elektrik çeliği üretimine uygun bir tesis olmasıdır. Aslına bakarsanız ilk yatırım kararını 2004 yılında aldık fakat babamın bir süre beklememiz gerektiği yönündeki telkinleri sebebiyle 2008 yılında yatırıma start verdik.
2004 – 2008 yılları arasında neler yaptınız peki? Mutlaka ön araştırma süreçleri olmuştur…
Tabi ki… 2004 - 2008 yılları arasında da boş durmadık. Bu süre zarfında dünya çapında birçok tesisi gezdik ve incelemeler yaptık. İncelediğimiz tesislerin coğrafi konumlarını, teknolojik altyapılarını, inşaatlarına ve daha birçok yönlerini mercek altına aldık. Edindiğimiz izlenimler ve bilgiler doğrultusunda; ilk olarak yer seçimine odaklandık. Çünkü önemli bir yatırım yapacaktık ve coğrafi konum bizim açımızdan çok önemliydi…
Bütün Marmara Bölgesi’nde araştırmalar yaptık. Karasu’daki araziyi görünce “Evet, işte burası bizim yatırım yapacağımız yer” dedik. Çok içimize sinmişti… İlgili bakanlık yetkilileriyle görüştüğümüzde istediğimiz yerin dolu olduğunu söylediler. Gerçekten çok üzülmüştük. Sonrasında farklı bölgelere de baktık fakat aklımız hep buradaydı. Belli bir zaman geçtikten sonra yetkililerle tekrar görüştüğümüzde olabileceğini söylediler. Hiç vakit kaybetmeden gerekli girişimleri yaptık ve araziyi aldık.
Bu yatırımı yurtdışında yapmayı düşündünüz mü hiç?
Aklımızdan geçmedi desek yalan olur aslında… Düşündük. Hatta bu yatırımı yurt dışında yapmamız durumunda çok daha düşük bedellere mal edeceğimizi de biliyorduk fakat ülkemizde bu yatırımı yapmamızın daha doğru bir karar olduğu inancına vardık. Keza öyle de oldu bizim için… Atatürk’ün sevdiğim bir sözü var; “Her fabrika bir kaledir” Biz de bu cümleyi benimseyerek hareket ettik ve ülkemizde güzel bir kale inşa ettik.
Fabrika arazisinin çorak bir alan üzerinde olması sebebiyle inşaat yapımının beklenenden uzun sürdüğünü ve maliyetlerin arttığını belirtmiştiniz bir açıklamanızda… Bu konuya biraz değinir misiniz?
Evet böyle bir durum söz konusu oldu… 180 bin metrekarelik arazi üzerine 70 bin metrekare kapalı alana sahip bir tesis kurduk. Fabrika arazisi deniz seviyesinde bulunuyordu ve bir nevi bataklıktı. Normal bir araziye göre inşaat temeli için yaklaşık 4 kat daha fazla malzeme ve işçilik maliyetimiz oldu. Uzunlukları 30 ile 40 metre arasında değişen, 1800 adet fore kazık çaktık. Kazıkların toplam uzunluğu 70 km civarında… Bu çok ciddi bir rakamdır. Bunun yanı sıra 2 milyon metreküp dolgu yaptık ve ancak araziyi inşaat yapılabilir düzeye getirdik.
Gelelim fabrikanın makine parkına ve teknolojik altyapısına… Bu konularda özellikle Avrupalı firmaları tercih ettiğinizi biliyoruz… Bu tercihiniz, maliyetleri daha da arttırmadı mı?
Mutlaka arttırdı. Lakin bu yatırım bizim için bir son değil başlangıç olma özelliği taşıyordu. Bu sebeple her alanda en iyiyi tercih etmek zorundaydık. Bırakın makina parkını, bizim sektörümüzde ürettiğiniz ürünün kaliteli olması için fabrikanızın betonarme yapısı bile çok önemli bir rol oynuyor.
Üretim esnasında oluşacak titreşimlerin minimize edilmesi büyük önem taşıyor. Bu sebeple; fabrikanın müteahhitliğini kendimiz yaptık. Temelden çatıya kadar tüm inşaat süreçlerimizde titiz davrandık. Makine parkına ve teknolojik altyapıya gelince; Türkiye’nin belki de ilk Endüstri 4.0 uyumlu fabrikasını ülkemize kazandırdık.
Makine parkımızın tamamını Avrupalı firmalardan temin ettik. Silisli Sac üretimine uygun olarak Alman SMS Siemag tarafından kurulan, CVC+ teknolojisine sahip üst düzey bir haddeye sahibiz. Bunun yanı sıra Tavlama ve Asitleme Hatları için Avusturyalı ve İtalyan şirketlerle çalıştık.
Ana ve yardımcı tesislerimizin tamamında kaliteye önem verdik. EDT teknolojisi ile taşlanmış merdanelerimiz sayesinde üst düzey yüzey kalitesi elde ediyoruz ve bu konuda en özel Temper Hadde Hattına sahibiz. Fabrikamızda yüzde 93 otomasyon sistemiyle üretim yapılıyor. Sadece yüzde 7 oranında insan payı var diyebiliriz. Tesiste görünen insan sayısı o kadar az ki, uzaktan baktığınızda kimse çalışmıyormuş gibi görünüyor. Halbuki 300 çalışanımız var.
Otomasyon bu noktada ön plana çıkıyor. Enerjiden ve zamandan tasarruf sağlayarak üstün teknolojik ürünler üretiyoruz. Bunu hayata geçirebilmek için büyük uğraşlar verdik. Kardeşim ve babamla beraber bu işleri en ufak ayrıntısına kadar araştırdık, tasarladık ve nihayetinde hayata geçirdik. Gurur verici bir iş yaptığımızı düşünüyorum.
Teknolojiye yapmış olduğunuz bu yatırımların faydalarını görmeye başladınız mı peki?
Kesinlikle… Bizim tesisimizde hâliha- zırda 2000 farklı kalitede üretim yapılıyor. Bu kadar çok kalitede üretim yapabilmemizin en büyük sebebi makine parkımızın yüksek kaliteli olmasıdır. Bu sayede piyasadaki rakiplerimizin fason üretimlerini gerçekleştiriyoruz. Türkiye’de kalite konusunda şu an da en üst seviyedeyiz diyebiliriz. Soğuk sacda Türkiye’nin kalite lideriyiz. Şu anda Amerika’ya yüklü miktarlarda soğuk haddelenmiş sac ihraç ediyoruz. Bu da bizim ne denli kaliteli üretim yaptığımızı ortaya koyuyor.
Ağırlıklı olarak hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?
Otomotiv ve otomotiv yan sanayiden tutun da beyaz eşya, enerji, panel radyatör gibi birçok sektöre yönelik çelik üretimi gerçekleştiriyoruz. Bu sene itibariyle genel toplama bakarsak, üretimimizin yüzde 37’sini ihraç ettiğimizi görüyoruz. 2017 yılında bu oranı yüzde 70’lere çıkarmak istiyoruz. Amerika ağırlıklı olmak üzere; Güney Amerika ülkeleri, Kanada ve Almanya başta olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerine ihracat yapıyoruz.
Avrupa ve Amerika pazarıyla ülkemizi kıyaslarsak fiyat rekabeti açısından nerede bulunuyoruz?
Amerika pazarında kalite çok önemli… Şu anda Amerika pazarında fiyatlarımız tutuyor. Kalitemiz de kabul görüyor. Amerika pazarında kabul gören ürünler tüm ülkelere rahatça girebiliyor. Biz de Amerika pazarı sonrasında tüm pazarlara rahatça girebildik. Bilhassa Amerika’da Gazi Metal olarak önemli bir marka bilinirliği de sağladık.
Üretim rakamlarınız hangi seviyelerde? Sanırım 2016 yılına göre 2017 yılında üretimi arttıracaksınız…
2016 yılında yaklaşık 300 bin tonluk bir üretim gerçekleştirdik. 2017 yılında ise 450 bin ton üretim yapmayı hedefliyoruz. Üretimimiz her geçen yıl artarak devam edecek. Tesis yatırımımızı 4 kademe olarak belirlemiştik. 1’inci kademeyi yüzde 100 oranında tamamladık ve 2’inci kademeye geçtik. Bundan sonraki dönemlerde kapasite artırımları ile NGO (Non Grain Oriented) yani orta ve yüksek mukavemete sahip elektrik çeliği üretimi için gerekli yatırımları yapacağız. Elektrik çeliğini dünyada 20 şirket üretiyor. Bizim yatırımımızla 21’inci üretici Türkiye’den olacak ve uluslararası pazarda yer alacağız. Elektrikli otomobillerin yaygınlaşmasıyla elektrik çeliğine olan talep daha da artacak. Burada yaptığımız üretimin sadece Gazi Metal için değil, Türkiye için de artı değeri olacak ve Türkiye kazanacak. Ayrıca bu yatırımla birlikte Türkiye’yi global bir oyuncu haline getireceğiz. İlaveten ülkemizi dışa bağımlılıktan kurtaracağız.
Galvaniz Hattı yatırımınız olacak mı?
Galvaniz hattı yatırımımız olacak ama biz bu yatırımımızı inşaat sektörüne yönelik yapacağız. İnşaat sektörüne yönelik kalın galvanizli sac üretimi yapmayı düşünüyoruz. Galvaniz hattı konusunda yatırım planımız en başından beri var fakat doğru zamanda doğru işler yapmaya özen gösteriyoruz. Fabrika inşaatımızın projesi hazırlanırken tüm bunlar göz önünde bulundurularak hazırlandı. Olası kapasite artırımları ve ilave tesisler için alanlarımız en başından beri hazır durumda…
Gelelim Türk yassı çelik sektörüne… Yaklaşık 10 senedir piyasadaki kâr marjlarının azaldığından ve krizden söz ediliyor fakat son 10 yılda üretim ve tüketimimiz ikiye katlamış durumda… Bu duruma yorumunuz ne olacak?
Türkiye oldukça genç nüfusa sahip bir ülke... Bu nedenle sirkülasyonu oldukça fazla. Yeni evlenen genç nüfusta haliyle beyaz eşyaya ve otomobile doğru bir yönelme var. Yeni jenerasyonun tüketime yönelmesi demek, ülkemizin büyümesi demektir. Bununla birlikte alım gücünde gözle görülür bir artıştan bahsedebiliriz. Bir de finans boyutu var tabi ki… Eskiden banka kredilerine erişmek, alışveriş yapmak şimdiki kadar kolay değildi. Mortgage sistemi, taşıt ve ihtiyaç kredilerinde faizlerin düşmesi ve kullanımların yaygınlaşması tüketime yansıdı. Ödeme sistemlerinde kredi kartı kullanımının yaygınlaşması da tüketimi arttırdı diyebiliriz. Genel olarak toparlayacak olursak; Türkiye her zaman gelişen ve büyüyen bir ülke olduğu için hep yukarı doğru bir çıkış var. İvme hep yukarı yönlü… Genç bir nüfusa sahip olduğumuz için bu durum yabancıları da ülkemize çekiyor. Bu da bizim gibi sanayicileri yatırıma teşvik ediyor. Eskiden kaliteyi üreticiler ya da tedarikçiler belirlerdi. Şimdi kaliteyi müşteriler belirliyor. Çünkü talebe göre üretim yapılıyor. Dolayısıyla Türk çelik sektörünün önünü genç nüfustan dolayı açık görüyoruz.
Gebze’de uzun yıllardır faaliyet gösteren bir Çelik Servis Merkeziniz var. Bu noktada Gazi Metal’in ÇSM konusunda sunduğu hizmetlerden ve ÇSM anlayışından bahseder misiniz?
Gazi Metal olarak yassı çelik sektöründe uzun yıllardır ÇSM hizmetleri sunuyoruz. Bu konuda sektördeki ilk ÇSM’lerden birisi bizimdir diyebilirim.
Gebze’de faaliyet gösteren tesisimiz de tıpkı Karasu’daki tesisimiz gibi kaliteli ürün ve hizmet sunmaya odaklanmış bir yapıya sahiptir… Gerek artan talep gerekse de teknolojik gelişmeler doğrultusunda 2017 yılında Gebze’ki çelik servis merkezimizin hatlarını tamamen yenileyeceğiz. Oldukça büyük bir yatırım yapacağız. Bununla birlikte Karasu’ya da bir ÇSM kurmayı planlıyoruz. Çelik servis merkezlerinin, Türk yassı çelik sektöründe çığır açtığını düşünüyorum. ÇSM’ler; sanayicilere stok maliyeti başta olmak üzere lojistik ve fire gibi birçok alanda önemli avantajlar sağladı. Üretimde kalite ve fiyata da olumlu yönde etkileri oldu. Domino etkisi kapsamında bu avantajlar nihai kullanıcılara kadar yansıdı. Tabi bu noktada gerçek anlamda ÇSM altyapısına ve üretim kalitesine sahip firmalarla, yeterli donanım ve altyapıya sahip olmayan firmaları da birbirinden ayırmak gerekiyor. ÇSM hizmetlerinde en önemli konu sürekliliktir. Çünkü ürün tedarik ettiğiniz sektörlerin başında Otomotiv, Beyaz Eşya, İnşaat, Havacılık gibi stratejik öneme sahip iş kolları geliyor.
Devamlı olarak aynı kalite hammaddeye ulaşamıyorsanız, verimli hatlarla üretim yapmıyorsanız ve satış sonrası hizmet konusunda yeterli değilseniz gerçek anlamda bir ÇSM olamamışsınız demektir. Sanayicilerin de bu hususa artık önem verdiklerini görüyorum. Yoksa bizler de mevcut hatlarımızla 10 yıl daha hizmet verebiliriz. Neden paramızı yeni makinalar için harcıyoruz peki? Ürün ve hizmet kalitesini her daim zirvede tutmazsanız, gelişemezsiniz. Gazi Metal olarak bunun farkındayız ve gereğini yapıyoruz.
Biraz da çevre pazarlar hakkında konuşalım. Son dönemlerde Suriye ve Irak pazar olmaktan çıkmış durumda. Mısır’da ilişkiler gergin… İran’da ambargo yeni kalktı. Gürcistan pazarı yeni yeni gelişmeye başladı. Bu pazarlar hakkındaki düşünceleriniz neler?
İran pazarı açılıyor ama İran’daki bankacılık sisteminde sıkıntılar devam ediyor. Bu yüzden insanlar mal satamıyorlar. İran pazarı açılmış diye bir şey yok. Biliyorsunuz Kıbrıs’a Amerika liman yapıyor. Oranın sınırını açacaklar diye duyduk. Bize de orada ÇSM kurmamızı teklif ettiler ama Kıbrıs’ta alım çok az olduğu için kabul etmedik. Şu anda Mısır’a, Tunus’a, Afrika ülkelerine mal satıyoruz. O pazarlar bizim için cazip olabiliyor. Ama komşu ülkelerde yaşanan siyasi gelişmeler bizleri de etkilemiyor değil.
Afrika pazarı hakkındaki düşünceleriniz neler?
Aslında Afrika pazarı gelecek vadeden bir Pazar… Onların da genç bir nüfusu var ve oldukça kalabalıklar… Yavaş yavaş gelişen ülkeler bunlar… Özellikle Güney Afrika’da çok kaliteli ve büyük firmalar da var. Yıldızı parlak birkaç ülkeyi takip ediyoruz diyebilirim. Kısa vadede olmasa da, orta ve uzun vadede dünya ticaretinin bu coğrafyalara odaklanacağını düşünüyorum.
Karasu’ya uzun yıllardır bir liman yapılacağı konuşuluyordu. Nihayet liman yapıldı ve 2017 yılında tam anlamıyla hizmet vermeye başlayacak. Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Biz araziyi aldığımız zamanlarda da limandan söz ediliyordu fakat neredeyse 8 yıl sonra bu proje hayata geçirildi. O zamanlarda limanın yapılacağını, demiryolunun geleceğini, 3. köprü bağlantısının olacağını söylüyorlardı. Biz 2008’de bu araziyi aldık. Daha bu sene liman açıldı ama limanda gümrük yok. 2017’de Sakarya gümrüğüne bağlı olarak bir gümrük noktası kurulacak ve hizmet verecek. Demiryoluyla ilgili çalışmalar sürüyor Buraya ulaşması 2019’u bulur diye düşünüyorum. Bu sene Gazi Metal’in yıldızının parlayacağı sene... 2017 yılı; ailemizin 90’ıncı, firmamızın ise 40’ıncı yılı... Bu sebeple 2017 yılı bizim açımızdan büyük önem taşıyor.
Karasu OSB’de yatırım yapmak isteyen firmalar için yer var mı?
Karasu OSB’de yer yok ama etraftaki OSB’lerde tabii ki yerler var. Otomotiv ve savunma sanayisi için ihtisas bölgeleri kuruluyor, oralarda yerler olacak. Buraya tank fabrikası da kurulacağı söyleniyor. Kısacası bölgemiz tam bir çekim merkezi oldu. Biz buradaki tek yatırımcıyız ve bölgeye olan desteğimiz her zaman sürüyor.
Bölgeye olan destekten söz açılmışken, Karasu’da birçok projeye ve sivil toplum kuruluşlarına destek olduğunuzu biliyoruz. Örnek teşkil etmesi açısından bizlere bu çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Toplumdan izole olarak faaliyet gösteren hiçbir kişi ve kurumun başarılı olabileceğine inanmıyorum. Bununla birlikte paylaşmanın güzelliğine ve bereketine inanıyorum. Nasıl ki bir başarı elde ettiğinizde veya güzel bir haber aldığınızda ailenizle, arkadaşlarınızla paylaşıp sevincinizi katlamak istiyorsunuz; aynı şekilde maddi kazanımların da paylaşıldığında büyüdüğüne inananlardanım ben… Bu vesile ile toplum adına yararlı olabilecek her türlü girişim ve oluşumu imkânlarımız ölçüsünde desteklemeye gayret ediyoruz. Fabrikamız Karasu’da olduğu için ve bu topraklardan kazanım elde ettiğimiz için önceliği de bu bölgeye veriyoruz. Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında destek verdiğimiz sivil toplum kuruluşlarına değinecek olursak; bunların başında SAKDER (Karasu Arama Kurtarma Derneği) ve KARGENÇ Kulübü geliyor. Karasu, doğa aktivitelerinin merkezi ve bir ölçüde afet riski ile iç içe olan bir ilçe olduğu için bölgede bir arama kurtarma derneğine ihtiyaç duyuluyordu. Bu noktada 2016 yılı başlarında kurulan ve faaliyetlerine başlayan SAKDER’e destek oluyoruz. Dernek yöneticileri bizleri ilk kez ziyaret ettiklerinde ekipman konusunda sıkıntı yaşadıklarını ilettiler. Gazi Metal olarak derneğin ihtiyaç duyduğu arama ve kurtarma ekipmanlarının teminini sağladık. Bu ekipmanlarla bölgemizdeki maden deresi kazası, boğulma vakaları, Bartın sel felaketi gibi birçok talihsiz olaya müdahale edildi. Tabi ki bu ekipmanların kullanımına gerek olmaması en büyük temennimizdi fakat bu yaşananlar da hayatın gerçeği…
Yine Karasu’da gönüllü öğretmenler ile Karasu’nun gelişimine ve geleceğine gönül vermiş Karasulu gönüllü vatandaşlarla kurulmuş olan KARGENÇ Kulübü’nü destekliyoruz. Kulüp; Karasu’da kurulduğu ilk günden beri önemli çalışmalara imza atıyor. İlçe gençlerini uluslararası projelerle dünyaya taşıyan KARGENÇ, Bu yıl Çek Cumhuriyeti - Prag’da 16 ülkenin katılımıyla düzenlenen Euroijada 2016 Uluslararası Spor Müsabakalarına gitti. Karasu’dan 3 takım çıkaran KARGENÇ’in ana sponsorluğunu üstlenerek kendilerine destek olduk. Bu ve buna benzer projeleri desteklemeye devam edeceğiz.
Eğitim konusunda da önemli çalışmalarınız var. Özellikle kalifiye personel yetiştirme konusunda ne tür eğitim çalışmaları yürütüyorsunuz?
Eğitim; Gazi Metal’in önem verdiği konuların başında geliyor. İnsan kaynağı bizim sektörümüzde çok önemli bir faktördür. Eğitim konusunda attığımız adımlardan ve desteklediğimiz programlardan bahsedecek olursak; Sakarya Üniversitesi’nde Gazi Metal Personel Yetiştirme Programı yapıldı. Operatör seviyesinden üniversite seviyesine kadar olan bu program 2016 yılından itibaren uygulanmaya başlandı. Çünkü ihtiyaç duyduğumuz nitelikli insan kaynağına bölgede ulaşamıyorduk. Her alanda bütün personelimizin iyi mezuniyetleri olsa dahi kurumumuzun içerisinde eğitilmeye başlandığı, bu doğrultuda gelecek insan kaynağına erişmek adına başta Sakarya Üniversitesi olmak üzere, üniversitelerden özel olarak seçilen öğrenciler tesisimize kazandırıldı. Halk Eğitim Merkezleri, Meslek Yüksek Okulları ve Meslek Liseleriyle sürekli kontak halindeyiz. Şu an iki vardiya çalışıyoruz. 2017 yılında üç vardiya çalışmayı planlıyoruz. Dolayısıyla istihdam ettiğimiz personel sayısı artacak. Hem mavi yaka hem de beyaz yaka personel ihtiyacımız neredeyse sürekli oluyor diyebiliriz. Özellikle Endüstri Mühendislerine ihtiyaç duyuyorduk.
Artık öğrenciler mezun olmadan fabrikamızda staja başlıyor ve gerekli eğitimleri hem burada hem de okullarında alıyorlar. Mezun olduklarında işi de öğrenmiş oluyorlar.
Gazi Metal bünyesinde görev yapan personelin yüzde 22’si kadınlardan oluşuyor. Bu sektörde çok da alışık olmadığımız bir durum…
Personel alımlarında kadınlara pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Onları çelik sektörüyle yakınlaştırıyoruz. Çelik sektörüne kadınlarımızın iş disiplinini ve farklı bakış açılarını taşımaya gayret ediyoruz.
Son olarak fabrikanızda dikkatimizi çeken bazı hususlara değinmek istiyoruz: Tesisteki birimler birbirinden farklı renklere boyanmış… Daha birçok ince detay var. Sanki tesis kurulurken bir sanatçı gözüyle dizayn edilmiş… Bu bir tesadüf mü?
Bizim sanatsal yönümüzün yanı sıra sizin de iyi bir gözlemci olduğunuzu belirtmek istiyorum… Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözü, öğrencilik yıllarımdan beri aklımdan hiç çıkmamıştır. O yıllardan itibaren sanattan bihaber olmamaya özen gösterdim… Özellikle müzik, resim ve sinema benim için büyük önem ifade ediyor. Tesis kurulumunda da tekdüzelikten uzak olalım istedim. Sonuçta inşa ettiğimiz alanlarda sadece makinalar değil çalışanlarımız da olacaktı. Günlerinin önemli bir kısmını bu duvarlar arasında geçireceklerdi ve onların psikolojisini düşünmek zorundaydık. Onların huzurunun ve mutluluğunun bizim başarımızla eşdeğer olduğunu düşünmüşümdür her daim… Bu sebeple üretimden ofislere, hatta yemekhaneye kadar tüm alanlarda sanatın güzelliklerinden yararlanmaya özen gösterdik.
Aklıma gelmişken paylaşmak istiyorum: Düzce Üniversitesi’yle bir proje geliştiriyoruz. Fabrikamızda çıkan hurdalardan iki adet heykel yaptıracağız. Bir tanesini Karasu’ya bağışlanacak, diğerini ise kendi fabrikamızda sergileyeceğiz. Kişisel olarak ise resim, dijital fotoğrafçılık ve sinema ile ilgileniyorum. Kısmet olursa Mart ayında bir fotoğraf sergisi açmayı planlıyorum. Yine yakın dönemde bir kısa film çekimi projem var. İşten arta kalan zamanlarda bu tür etkinliklere vakit ayırıyorum. En büyük hobim ise iki oğlum... Onlarla vakit geçirmeye bayılıyorum. Düzce Üniversitesi’yle bir proje geliştiriyoruz. Çıkan hurdalardan bir sanat eseri yaptıracağız. Bir tanesini Karasu’ya bağışlayacak, bir tanesini de kendi fabrikamızda sergileyeceğiz. Yurtdışında bienal yapmak en büyük idealimiz. Bir sanatçı getirip kendi hurdalarımızdan bir sanat eseri yapma projemiz var. Tüm bunların yanı sıra spor faaliyetlerini destekliyoruz.
Evet Murat Bey, siz sordunuz biz de anlattık. Boşuna dememişler herkesin anlatacak bir hikayesi vardır diye… Bizim hikayemiz de bu. İşimizin bütün detaylarını size anlattık. Keyifli sohbetiniz ve bize ayırdığınız zaman için sizlere teşekkür ediyor ve 2017 yılının ülkemiz ve sektörümüz açısından başarılarla dolu bir yıl olmasını temenni ediyorum.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.