Çelik Üretimi Eski Karlılığını Kaybediyor
Türk yassı çelik sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan YİSAD Başkanı Tuncay Sergen, Yassı çeliğin 18 milyon ton kapasitesi, 10 milyon üretimi, çelik ihracatında % 12.4 payı, 14.6 milyon ton tüketimi, çelik ithalatında % 47.9 payı var. Bunlar önemli rakamlar...
Türk yassı çelik sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan YİSAD Başkanı Tuncay Sergen, “Yassı çeliğin 18 milyon ton kapasitesi, 10 milyon üretimi, çelik ihracatında % 12.4 payı, 14.6 milyon ton tüketimi, çelik ithalatında % 47.9 payı var. Bunlar önemli rakamlar... Bu üretimin diğer sektörlere çok geniş katkıları var. Çok önemli bir sektör... Türkiye geliştikçe önemi daha da artacak” şeklinde konuştu. Ayrıca Türkiye’nin 2023 hedeflerine ilişkin görüşlerini aktaran Sergen; “Ben bu projeyi ciddiye almıyorum; çünkü ciddi bir hesabı yok. Ayrıca rakamın büyümesi her zaman iyi değil. Kar etmeden çok satış yapmışsınız. Ne manası var ? Bir firma düşünün; malını piyasa değerinin % 30 altında zararına satsa, peşin yerine 6 ay vadeli verse... Cirosunu arttırırır da, marifet mi bu ? 2023 yılında demir fiyatı kaç kuruş ? Hesabı var mı ki hedef olsun ?” şeklinde konuştu. YİSAD Başkanı Tuncay Sergen sektöre ve sektörün geleceğine ilişkin önemli bilgileri sizler için aktardı.
Türk yassı çelik sektörü son yıllarda önemli bir çıkış yakaladı ve birçok yatırım yapıldı. Sektördeki bu büyüme yapılan yassı çelik yatırımları sektöre ve ülke ekonomisine neler kazandırdı ?
Her yatırım istihdam yaratır. Canlılık getirir. Cari açığın azalmasına sebep olur. Sac sektörü de böyle. Ancak ihraç şansı zayıf bir malzeme olduğundan, mevcut fazla kapasite, yatırımın verimsizliği anlamına da geliyor. Yatırımcılar aynı anda yassı çelikteki açığı görüp, aynı zamanda yatırım kararı aldılar. Merkezi bir planlama olmadığından bu defa da kantarın topuzu kaçtı. Kapasite fazlalığı doğdu. Bugünü görebilseler, ark ocağıyla yassı çelik üretimine girmezlerdi sanıyorum.
Türk demir-çelik sektörü; üretim- tüketim dengesindeki gelişmelere paralel olarak, önümüzdeki yıllarda, özellikle ürün çeşitliliği bakımından bir gelişme gösterecek mi ? Bilhassa katma değeri yüksek vasıflı ve yassı demir çelik ürünlerindeki tüketimde artış bekleniyor mu ?
Ürün çeşitliliğinde farklılıklar yaratılması kaçınılmaz. Sıcak sacdan soğuğa, soğuktan galvanize, galvanizden boyalıya ve diğer kaplamalı sac türevlerine geçilmesi tabii bir evrimdir. Zaten sıcak sacda yeni yapılan yatırımlar, daha yüksek vasıflı çelik üretimi için çabalıyorlar. Artık rekabet var. Oturduğunuz yerde yıllarca oturamıyorsunuz. Bu arada Kardemir’in yeni platina/slab üretimi projesi yeni pencere açacaktır. Yüksek fırından yeni kaliteler üretecekler. Sanıyorum, bu slabları mevcut sac haddehaneleri de kullanacaklardır. Bu bir çeşitlilik getirecektir. Tüketim artışı ise tamamen kalkınma hızına bağlı. Türkiye büyürse tüketimi de büyür.
Çelik üretiminin başlıca girdi kalemleri olan hurda, demir cevheri ve kömür üretiminin ülkemizde yetersiz olması gibi sorunlar ülkemiz ithalat-ihracat dengelerini etkilemekte ve sektörü dışa bağımlı duruma getirmektedir. Buna bağlı olarak mevcut sorunların çözümüne yönelik yapılması gerekenler neler ?
Çok tekrarlıyorum ama yine vurgulamak istiyorum. Demir ve çelik, yükte ağır pahada hafif bir meta... Nakliyenin maliyette önemli bir payı var. Bunu düşürebiliriz.
Nakliye, çelik üretiminde, demir cevheri kadar önemli bir maliyet kalemi... İç ve dış nakliyeyi, karayolundan kurtarıp demiryolu veya denize kaydırmalıyız. Avrupa’daki toplam kamyon sayısından fazla kamyon tek başına Türkiye’de var. Demiryolu taşımacılığımızın payı % 1.5 a düşmüş. Burada bir yanlışlığımızın olduğu aşikar. Mesela Avusturya, dağların arasında bir Orta Avrupa ülkesi… Çelik fabrikası ürününü ya nehirden su yoluyla, ya da trenle karadan taşıyor.
Kamyon kullanmıyor. Bizim 3 tarafımız deniz. Yeterince değerlendirmiyoruz. Etrafımız alıcı ihraç pazarları. Kamyonla gitmeye çalışıyoruz. Atatürk’ten sonra demiryolu yapımını durdurmuşuz. Hammadde açısından kömürde şansımız az ancak cevherde düşük tenörlü olanları da değerlendirebilirsek problemi küçültebiliriz sanıyorum. Bu konuyu bizden daha iyi bilenlerin değerlendirmesine bırakalım daha iyi.
Türk ekonomisinde yassı çelik sektörünün yeri ve yassı çelik sektörünün Türk ekonomisine kattığı değerler hakkında neler söyleyebilirsiniz ?
Yassı çeliğin 18 milyon ton kapasitesi, 10 milyon üretimi, çelik ihracatında % 12.4 payı, tüketimi14. 6 milyon ton, çelik ithalatında % 47.9 payı var. Bunlar önemli rakamlar. Bu üretimin diğer sektörlere çok geniş yansımaları var. Çok önemli bir sektör... Türkiye geliştikçe daha da önemi artacak.
Türkiye’de son yıllarda 2023 hedefi diye bir şey ortaya atıldı. Bu hedefler demir çelik sektörü açısından neleri kapsıyor ? Türkiye’deki dengeleri ne derece etkileyecek ? Demir çelik sektörü 2023 yılında söz konusu başarıyı yakalayabilecek mi ?
Ben bu projeyi ciddiye almıyorum çünkü ciddi bir hesabı yok. Ayrıca rakamın büyümesi her zaman iyi değil ki. Kar etmeden çok fazla satış yapmışsınız. Ne manası var ? Bir firma düşünün. Malını piyasa değerinin % 30 altında zararına satsa. Peşin yerine 6 ay vadeli verse. Cirosunu arttırır da, marifet mi bu ? 2023 yılında demir fiyatı kaç kuruş ? Hesabı var mı ki hedef olsun ?
2023 yılı hedeflerini yakalayabilmek için Türkiye yeni hedef pazarlarda etkinliğini arttırmak durumunda. Bu bağlamda Türkiye ne denli başarılı olabilecek ? Sizce Türkiye’nin mevcut pazarlara ulaşabilmesi adına yapılması gerekenler neler ?
Önce komşularınızla iyi geçineceksiniz. Çevremize ihracatta, yakınlık dolayısyla, diğer ihracatcı ülkelere göre büyük nakliye avantajımız olabilir. Irak’ın, İran’ın, Suriye’nin içine kadar demiryoluyla ulaşabilmeliyiz. Rahmetli babam çok söylerdi, Hz Muhammed’e sormuşlar, mülkün hangisi iyi diye , “yakın olanı” demiş. Daha iyisi ? demişler. “daha yakını “demiş. Peki, en iyisi demişler “ en yakın olanı “ demiş. Hiç aklımdan çıkmaz... Müşterinin de yakını iyi.
Demir çelik sektörü önümüzdeki yıllarda nasıl bir gelişim grafiği izleyecek ? Türkiye dünya pazarında etkinliğini arttırabilecek mi ?
Üretim eski karlılığını kaybediyor. Yatırımlar azalır. Esas önemli değişiklik ticarette olacak. Tüccar sayısı azalır. Kalanlar yeni fonksiyonlar yaratmak zorunda. Ancak dünya pazarında etkinliğimiz ne olur, kestiremiyorum. Çelik firmalarının gücünü birleştirip büyük ve yüksek fırınlı tesis kurmaları sanki daha rekabetçi görünüyor. Önümüzdeki yıllarda, Rusya, Ukrayna, Brezilya, Çin, Güney Afrika , hatta İran’ın bize göre daha şanslı olduğunu görebiliyorum . Ancak bizim de şanslı olduğumuz fakat değerlendirmediğimiz başka alanlar var.
YİSAD olarak 2014 yılında neler yaptınız, 2015 yılında neler yapmayı planlıyorsunuz ?
• En önemlisi 14 Mayıs’ta Genel Kurulumuzu yaptık. Aynı gün iki yılda bir düzenlediğimiz “çelik toplantısını”, Asia- Marrıott Otel’de gerçekleştirdik. Konuşmacı olarak, Namık Ekinci, Burhan Karaçam ve Hüseyin Bayraktar Bey’i davet ettik.
• Üyelerimizle sık sık bir araya gelmeye çalıştık. Her ay bir üyemizin işyerinde toplantı yaptık. Sektörle ilgili sorunları, bilgileri paylaştık. Üyelerimizle yurt içi ve yurtdışında fabrikalar gezdik. • İftar yemeğinde sektörümüzü bir araya getirdik.
• Nisan’da Kayseri- Nevşehir “ Anadolu toplantımızı “ yaptık.
• Bu ay da Sivas’ta toplanıyoruz.
• Kitap okuma toplantılarımız devam etti. Prof. Mehmet Şahin’le “ Toprak Ağalığından Sanayiciliğe “ kitabını okuyup tartıştık. Eylül’de, eski Pamuk-Bank Genel Müdürü Bülent Şenver’le “ Başardın “ isimli kitabı okuyup tartıştık.
• Konferanslara katıldık. Görüşlerimizi sunduk.
• Diğer çelikle ilgili derneklerle müşterek konularda müşterek hareket edebilmek için “çelik platformu“ toplantıları düzenledik.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.