Daiyang-SK Paslanmaz Çelik Fabrikasının ek binası hizmete girdi
Tekirdağın Çorlu ilçesindeki Avrupa Serbest Bölgesinde, (ASB) faaliyet gösteren Güney Kore şirketi Daiyang-SK Paslanmaz Çelik Fabrikasına 63 milyon dolarlık ek bina yaptı
Tekirdağın Çorlu ilçesindeki Avrupa Serbest Bölgesinde, (ASB) faaliyet gösteren Güney Kore şirketi Daiyang-SK Paslanmaz Çelik Fabrikasına 63 milyon dolarlık ek bina yaptı
Tekirdağ’ın Çorlu ilçesindeki Avrupa Serbest Bölgesi’nde, (ASB) faaliyet gösteren Güney Kore şirketi Daiyang-SK Paslanmaz Çelik Fabrikası’na 63 milyon dolarlık ek bina yaptı.
Avrupa Serbest Bölgesinde bulunan fabrikanın açılışına Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Tekirdağ Valisi Zübeyir Kemelek, Daiyang Sk Metal Sanayinin Kurucusu Seoktu Kang, Yönetim Kurulu Başkanı Chanku Kang, Ak Parti Tekirdağ Milletvekilleri Ziyaeddin Akbulut, Necip Taylan, TİM Başkan Vekili Mustafa Çıkrıkçıoğlu, Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan, Şahinler Holding Yönetim Kurlu Başkanı Kemal Şahin ile davetliler katıldı.
SK firma temsilcisinin fabrikayı tanıtımı ile başlayan açılış programı Şahinler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin’in konuşmasıyla başladı. İtalyan paslanmaz çelik servis merkezi yetkilisi Spettage’nin konuşmasının ardından TİM Başkan Vekili Mustafa Çıkrıkçıoğlu konuştu. Daiyang Metal’in Yönetim Kurulu Başkanı Kang Chan Ku konuşmasında Türkiye’de paslanmaz çelik fabrikasının olmadığı belirterek, “Şu anda yıllık çelik tüketimi 300,000 ton olan 12 ülke var ve bu ülkeler arasından düne kadar sadece Türkiye paslanmaz çelik fabrikasının olmadığı yerdi” dedi.
Kang Chan Ku, “Bugün Türkiye’nin soğuk paslanmaz çelik üreten ülkelerden biri olduğunu açıklamaktan gurur duyuyorum. Bugün Türkiye’nin paslanmaz çelik alanında bağımsızlık gününü simgeliyor. Avrupa veya Asya’da üretilen paslanmaz çelik materyalleri zorun kalmış olan Türkiye’deki firmalar artık otomotiv parçaları ve elektronik üretimi için üzerinde “Made in Turkey” yazan yüksek kaliteli paslanmaz çeliği kullanabilirler. Bu sadece üretici ülkedeki değişikliği simgelemeyip, aynı zamanda sanayideki gelişiminin dönüm noktasındaki bir değişikliğe işarete etmektedir. Talebin yanında bir de büyük bir paslanmaz çelik tedarikçisinin olması sanayinin tümünde gelişmeye neden olacak, ortak araştırma, ortak geliştirme, fiyat düşürme ve mali fiyat düşürme gibi birçok avantajı beraberinde getirecektir. Bu nedenle gelişmiş ülkeler çelik sanayini temel bir sanayi olarak görmüş ve hükümetler bunu koruma ve geliştirme taahhüdü vermiştir. Aynı zamanda, kendi çelik sanayisi olmayan ülkelerin gelişmiş bir ağır sanayisi olmamasının nedeni budur. Biz DYSK’da çelik sanayisinin geleceği olarak adlandırılan paslanmaz çelik üreten Türkiye’deki ilk fabrikamız aracılığıyla özellikle ağır sanayide Türkiye’de sanayi gelişiminin temeli olmayı arzuluyoruz. Çelik sanayisinin milli öneminden dolayı, gelişmiş ülkeler milli çelik sanayilerinin, özellikle de özel çelik sanayilerinin, korunması için çok çaba harcıyor. Örneğin, ABD hükümeti yurtdışından ithal edilen tüm paslanmaz çelik mallarının üzerine anti-damping vergisi koyuyor.
Biz Daiyang olarak (DSK) son 10 yıl içersinde ABD hükümetine 5’ten fazla gümrüğü anti-damping gümrük vergisi olarak ödedik. Çin hükümeti de, kendi milli paslanmaz çelik sanayisini korumak için yabancı firmalardan ithal edilen tüm paslanmaz çeliklere 10luk bir vergi uyguluyor. Çin’e gemiyle sadece 12 saat mesafede olan Chungnam Dangjin Limanını na yakın bulunan Daiyang (DYSK) fabrikasıyla coğrafi avantajımız olmasına rağmen, mallarımızın 1 tonunu bile Çin’e satma ayrıcalığını yaşayamadık. Türkiye’de türünde tek paslanmaz çelik üretim fabrikamız, yavaş adımlarla atmaktadır ve Türk hükümetinin bunu korumak ve ilerletmek için elinden gelen her şeyi yapacağına tüm kalbimle inanıyorum. Türkiye’nin Kore tarihindeki sadakat ve cesaretinde emin olduğum ve Türk hükümeti ve ASB arasındaki iş birliğinden dolayı, hafif sanayinin ağır sanayiden çok daha gelişmiş olduğu Türkiye’de fabrikanın inşa sürecini gördüm, ve bu fabrikanın yapımında beklediğimizden daha fazla zorunla karşılaştık. Ancak son 3 yıl içerisinde Türkiye’de harikulade mühendislik firmalarıyla birlikte birçok Türk mühendisini teşvik etme şansımız oldu ve kuruluşumuzda bununla birlikte fabrikayı Karadeniz bölgesinden ilk ve en büyük paslanmaz çelik fabrikası olarak geliştireceğiz. Enerji fiyatlarının yükselmiş ve çelik sanayi altyapısının zayıf olmasına rağmen bundan bin kat daha önemli olan değer şimdi burada Karadeniz’in Boğazı olan Türkiye’de. Hiçbir özel çelik üreticisi olmamasından dolayı, fiyat en düşük hurda hammadde fiyatı olarak belirlendi ve Avrupa, Afrika ve Akdeniz üzerinden Orta Doğu’ya olan coğrafi avantajı DYSK fabrikasının Karadeniz bölgesindeki en büyük paslanmaz çelik fabrikası olmasını sağladı” dedi.
Konuşmasına Korece merhaba ve hoş geldiniz diyerek başlayan Çağlayan, “Türkiye’nin önemli bir serbest bölgesi olan Avrupa Serbest Bölgesinde böylesine güzel bir tesisin açılışında bulunmaktan duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum” dedi.
Özellikle Güney Koreli dostlarımıza yapmış oldukları bu güzel yatırım için gönülden teşekkür eden Çağlayan, “Ülkemize ve ikinci evinize hoş geldiniz. Güney Kore – Türkiye arasında ki dostluk çok önemli ve kalıcı bir dostluktur. 60 yıl önce Kore’nin bağımsızlığı için Türkiye’den gelen Türk askerleri Güney Koreli dostlarımız Güney Kore’nin bağımsızlığı için seve seve canlarını feda ettiler. Bugün sizin topraklarınız da bizim şehitlerimiz yatıyor. Türk askerleri Kore’nin bağımsızlığı için Kore’ye gidip şehit oldular. Ve o şehit cenazelerini biz sizlere emanet ettik. Bizim aramızda ki dostluk bu. Dostluğumuz manevi bir değer taşımaktadır. Bunun maddi bir ifadesi söz konusu olamaz. Şimdi sizde bu dostluğun bir gereği olarak kardeş dost ülkenizde önemli bir yatırım yapıyorsunuz. Yapmış olduğunuz bu yatırımlarla kendi kardeşlerinize istihdam imkânı sağlıyorsunuz. Bugün artık savaşlar topla, tüfekle, bomba ile yapılmıyor. Dünyada artık çok önemli bir ekonomik savaş içindeyiz. Böyle ekonomik bir savaş içinde Türk ve Koreli iş adamlarının bir araya gelerek Kore’de yatırım yapması, bu yatırımın Koreli kardeşlerimizin Türkiye’de Avrupa Serbest Bölgesinde yapması bu kardeşliğin en net göstergesidir. Avrupa Serbest Bölgesi Türkiye’de ki faaliyette olan 19 serbest bölgemiz içinde son derece önemli yere sahip ve bundan dolayı da 2003 yılında Başbakanımız tarafından açılmış son derece geniş kapasitesi ile imkânlarıyla, çalışanıyla, dış ticaret hacmiyle bize göre göz bebeği olan bir serbest bölgemizdir. Serbest bölgeye yapılan yatırımdan dolayı Kemal Şahin’e ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Serbest bölgeler özellikle yatırımcılar açısından gerek ithalatta gerekse de ihracat ile istihdamda, üretimde son derece önemli avantajlar sağlıyor. Ve bu avantajlar sayesinde Koreli bu firmanın da yatırım yapması da bunun en büyük göstergesidir. Siz ülkemize gelip yatırım yaptınız, Türkiye’ye güvendiniz, inandınız. Türkiye’ye gelip yatırım yaptığınız zaman Başbakanımızın ve bakanların bilin ki başımızın üstünde yeriniz var. Bu çerçevede ümit ediyorum ki Türkiye’de daha büyük yatırımlar yapacaksınız. Çünkü Türkiye’nin size sağladı avantajları bizzat yaşayarak göreceksiniz. Bizde bir söz vardır. Bazı şeyler anlatılmaz yaşanır derler. Sizde bunu yaşayacaksınız. Hemen bunun arkasından ham maddeyi dışarıdan ithal etmek yerine Türkiye’de bir Türk ortağınızla beraber izabe hattını kurak üretiminizi çok daha ucuza ve avantajlı hale getireceksiniz. Buna yapacağınıza inanıyorum. Bende sektörün içinden gelen birisiyim. Böyle bir tesisin Türkiye’de yapılmasının çeşitli sebepleri var. Öncelikle sizler Türkiye’ye güvendiniz. 8 yıldır özellikle süren hükümetimiz döneminde ki siyasal istikrara güvendiniz. Böylesine küresel bir kriz ortamında ekonomisi daha da güçlenerek çıkan Türkiye’nin ekonomik istikrarına güvendiniz. Türkiye’nin coğrafi avantajına güvendiniz. Türkiye’nin stratejik avantajlarına güvendiniz. 73 milyon nüfusu ve yaş ortalaması 28 olan genç nitelikli iş gücüne güvendiniz. Serbest bölgelerin size sağladığı iş gücü maliyetleri ve vergi avantajlarına güvendiniz. Ben hiçbir yatırımcının hiçbir ülkeye sırf duygusal bir sebeple gittiğine inanmam ve görmedim de. Sanayisini, ihracatçısını, yerli yabancı ayrımı yapmaksızın sonunda kadar destekleyen bir başbakan ve hükümetinin olmasıdır. Şimdi sizler bizim göz bebeğimizsiniz. Ve gözbebeğimize nasıl bakıyorsak size aynı şekilde bakacağımızdan emin olun. Türkiye bölgesinin en önemli aktörlerinden biri. Bugün dünyanın 15. büyük, Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi. 2002 yılında Türkiye’nin ihracatı sadece 36 milyar dolardı. 2008 yılında bu ihracatımızı 4’e katladık. Ve 132 milyar dolar ihracata çıktık. Türkiye ekonomisi 4 kattan fazla büyüdü. Türk insanının milli gelirden almış olduğu pay 5 kattan fazla büyüdü. Bugün ihracatımızın 50’sini Avrupa’ya yapıyoruz. Ve bugün Türkiye 4 saatlik uçuş mesafesinde 56 ülkenin bulunduğu coğrafi bir avantaja sahiptir. Bu 56 ülkede dünya nüfusunun 4’te 1’i yaşıyor. Dünya ekonomisinin de 4’te 1’i oluşuyor. Asya’nın en batısında olan Türkiye, Asya’nın en doğusunda olan Kore’yi, Türkiye’ye gelip yatırım yaptığınız zaman dünyanın en önemli merkezine taşımız oldunuz. Bir taraftan Türkiye’nin güçlü, dinamik iç pazarına ürün satacaksınız, diğer taraftan Kafkaslara, Afrika’ya ve Orta Doğuya en kısa sürede mal satacaksınız” dedi.
Türkiye ekonomisi bu küresel krizde dünyanın küresel krizde en dayanıklı ekonomisine sahip bir ülke olduğunu kaydeden Çağlayan, “2 gün önce Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch durağandan pozitife çıkarmıştır. Türkiye Fitch’in vermiş olduğu bu notun daha fazlasını hak etmiştir. Ama Fitch bu konuda da Türkiye’ye cimrilik yapmıştır. Çünkü Fitch’in bol keseden vermiş olduğu notları almış ülkelerin bugün ne hale geldiğini görüyoruz. Böylesine küresel bir krizde bankacılık sistemi daha fazla kıymetlenen tek ülke Türkiye oldu. OECD içinde 2010 yılında dünyada en fazla büyüyen birinci Çin’le beraber Türkiye olmuştur. İnşallah Türkiye bu büyüğüme yi 8’le kapatacaktır. Türkiye 2023 yılında Cumhuriyetimizin 100’ncü kuruluş yılında dünyanın ilk on ekonomisi arasına girecektir. Buradan üretilen ürünlere Türkiye markasını basarak ciddi avantajlar elde edecekler. Artık ülkeler pazarda ürünlerini satabilmek için Türkiye damgasını basıyorlar” dedi.
Çağlayan, “Kürsel krizden Türkiye’de etkilendi. İhracatımız bir önceki yıla göre 29 milyar dolar düşüş yaşadı. 29 milyar dolarlık düşüşün her bir senti ihracat yapmış olduğumuz bölgelerin ve ülkelerin talep daralmasının ortaya çıkarmış olduğu bir sonuçtur. Türk ihracatçılarının rekabet avantajını kaybetmesinden dolayı yaşanmamıştır. 29 milyar dolarlık ihracat kaybının sadece 21 milyar doları Avrupa’ya yapılan ihracatın azalmadır. Bu Avrupa ekonomisinin daralmasından dolayı ortaya çıkmıştır. Geri kalan 8 milyar doların 6 milyar doları da sadece Birleşik Arap Emirliklerine yapılan demir çelik ihracatımızın azalmasından kaynaklanmıştır. Geçen yıl bu rakamlarla Türkiye yine 100’ler liginde kaldı. Her türlü olumsuzluğa rağmen 102,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Geçen yılın tamamında gerçekleştirmiş olduğumuz bu 100 milyar doların üstünde ki ihracatı 25 Kasım 2010 itibarıyla 100,4 milyar dolar ihracat yaparak bu rakamı yakalamış bulunuyoruz. Türkiye dünyada 100 milyar dolar ihracatı aşmış 28 ilkeden biri olmuştur. Türkiye dünya şampiyonlar liginde oynamaya devam ediyor. Koymuş olduğumuz 2010 yılı ihracatıyla ilgili orta vadeli program hedefi olan 111,7 milyar dolar hedefi rahat bir şekilde geçeceğiz. İhracatta çift haneli artış devam etmektedir” dedi.
Daiyang Metal’in Yönetim Kurulu Başkanı Kang Chan Ku ile fabrikayı gezen Bakan Çağlayan, kendisine ikram edilen Güney Kore’nin yöresel yemeklerini tattı.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.