Demir çelik sektöründe 37 yıllık tecrübe: ESA METAL
Karadeniz Ereğli Esa Metal Yönetim Kurulu Başkanı Muhsin Günel ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Karadeniz Ereğli Esa Metal Yönetim Kurulu Başkanı Muhsin Günel ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Sorularımıza geçmeden önce firmanızın kuruluşundan ve kendinizden kısaca bahseder misiniz?
1953 yılında Bolu / Gerede’de doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Karadeniz Ereğli’de tamamladım. Ticaret hayatıma babamın işyeri olan Güneller Koll Şti.’nde; tuhafiye, mefruşat, mobilya, konfeksiyon ve dayanıklı tüketim malları ticareti yaparak başladım. 1980 yılında Esa Demir Çelik Ürünleri San Ltd. Şti.’ni kurarak toptan sac ticaretine başladım ve halen ticari faaliyetlerime devam ediyorum.
Demir çelik sektörüne yönelik vermiş olduğunuz hizmetleri bizlerle paylaşır mısınız?
1980 yılında “Esa Demir Çelik Ürünleri ve Dış Ticaret Ltd. Şti.” ünvanı ile başlayan firmamız kısa süre içerisinde ürün portföyünü genişleterek müşterilerine daha iyi hizmet verebilmek için genç ve dinamik kadrosuyla Erdemir ve ithal yassı mamul (sac) alanında büyüyerek; perakende, toptan satış ve pazarlama, her ebat - ölçüde kesme, dilme ve nakliye hizmetlerinde sektöründe söz sahibi oldu. Firmamız, ürün çeşitliliği ve kalitesiyle; kaliteli ve sertifikalı malzeme seçimindeki titizliği, dürüst ticaret anlayışı, müşteri memnuniyeti konusundaki azami hassasiyeti ve müşterilerine verdiği güvenle birlikte sağlam ve emin adımlarla her zaman en iyiyi, en uygun fiyatla sunmayı daima hedef edinerek faaliyetlerini sürdürüyor.
Firmanızın hizmet verdiği sektörler hakkında bilgi verir misiniz? Ürünleriniz hangi alanlarda kullanılıyor?
Yassı çelik ürünleri dört ana ürün grubu altında ele alınıyor. Bu ana gruplar; levha, sıcak haddelenmiş ürünler, soğuk haddelenmiş ürünler ve tenekelerden oluşuyor. Yassı çelik ürünleri, dayanıklı tüketim malları ve yatırım malları endüstrilerinin ana girdisi olduğu için bir ülkenin yassı çelik tüketim düzeyi, o ülkedeki refahın ve gelişmişliğin en önemli göstergelerinden biri olarak kabul ediliyor. Firmamız, Türkiye’nin can damarlarından en büyüğü olan sanayi sektörü ve sanayinin kollarından biri olan; otomotiv yan sanayi, beyaz eşya, çelik iskele, çelik konstrüksiyon, dorse ve karasor imalatçıları, tanker, gemi sanayi, Türkiye içi perakende satışı ve sac işleme ve çelik servis merkezleri portföy gruplarındaki imalatçı ve satıcı firmaların ihtiyaçlarını yerli ve ithal mamul stoklarıyla karşılayabiliyor.
Geçmiş yıllara oranla ülkemizdeki demir çelik ve diğer metal mamullerinde üretici firma sayısı arttı. Bu durum size ve sektöre nasıl yansıdı?
Türkiye ekonomisinin büyümesiyle birlikte üretici firma sayı ve kapasitelerinin artması, sonunda çelik üretim rakamlarında da kendini göstermeye başladı. Son 3 yıldan bu yana gerileyen Türkiye’nin ham çelik üretiminin 2016 yılında artış eğilimi göstermeye başladığı gözlendi. Türkiye, son 3 yıldaki kayıplarını telafi etme yönünde kapsamlı adımlar attı. Dünya çelik üretiminin % 2.2 oranında daraldığı bir dönemde, Türkiye’nin çelik üretimindeki sözkonusu büyüme, sektörümüzün geleceği açısından umut veriyor.
Ekonomideki son yıllardaki büyüme rakamları, Türkiye’nin çelik tüketimine de yansıdı. 2015 yılında % 11.8 oranında artan Türkiye’nin çelik tüketimi, 2016 yılının tamamı itibariyle hızlı artışını sürdürdü. Çelik tüketiminin ekonomideki büyümenin 2 - 3 misli daha iyi bir performans göstermesinde; havaalanı, köprü ve otoyol gibi altyapı yatırımları başta olmak üzere, yoğun çelik tüketimi gerektiren yatırımlardaki artışın önemli katkısı bulunuyor. Türkiye’nin yoğun çelik yatırımlarının önümüzdeki dönemde de artarak devam edeceğine yönelik öngörüler, çelik tüketimine ilişkin beklentileri olumlu yönde etkiliyor. Bu durum bizim gibi firmaların almış olduğu talebe ve satış rakamlarına da pozitif yönde etki ediyor.
İç piyasada ve ihracat pazarlarınızda ithal ürünlerle, özellikle Uzakdoğu menşeili ürünlerle olan rekabetiniz ne durumda? Bu konuda ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Ülke olarak 20 milyon ton civarında yassı çelik ithalatı yapıyoruz. Bu nedenle 19 milyon tonluk yassı çelik kapasitemizi kullanamıyoruz. Bir yandan kapasitemizi kullanamıyoruz, bir yandan da kapımızı dampingli ve devlet destekli ürün ithalatına açık tutuyoruz. Bu durum ülkemiz ekonomisi açısından anlaşılabilir ve sürdürülebilir bir durum değil. Dampingli ve devlet destekli çelik ithalatına karşı acilen tedbir alınması gerekiyor. ABD dampingli Çin çeliğine % 520’ye varan oranlarda vergi uygularken, biz bunu yapamadık. Bu refleksi gösteremedik. Türkiye’nin çelik sektörünü haksız rekabete karşı koruyacak tedbirleri almakta tereddüt etmemesi ve artık daha fazla gecikmemesi gerekiyor. Hükümetimiz çok önemli kararlar alıyor ancak kararların altını dolduracak tebliğ ve yönetmeliklerde geç kalınıyor. Bu da sektörün çalışmalarını ve planlarını frenleyici bir etki yaratıyor.
Piyasadaki rekabet ortamı hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce sektörde adil bir rekabet ortamı var mı?
Rekabet her zaman için kalite ve kalitesizliği beraberinde getirir. Bunu pozitif anlamda düşünmek ve kaliteyi ön plana çıkartmak uzun vadede ülke ekonomisine yarar sağladığı gibi firma anlamında bize ve paydaşlarımız olan müşterilerimize fayda sağlar. Ancak çelik sektöründe ise bu durum hiç de bu şekilde işlemiyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi ülkemizde ithal ürünlere olan talep rekabeti adilane sınırların dışına çıkarıyor. Bu da kaliteli ürünlerin, kalitesiz ürünler ile olan rekabetini ters yönde etkiliyor.
Türkiye’de demir çelik sektörünün genel durumu, pazar büyüklüğü ve gelişimi hakkında neler düşünüyorsunuz?
Son 15 yıllık süreçte Türkiye demir çelik sektöründe hızlı büyüyen ülkelerden biri oldu. 2000 yılında 20 milyon ton civarında olan ham çelik üretim kapasitesi yassı ve yapısal çeliğe dönük yatırımların ivme kazanmasıyla birlikte 2015 sonunda 50 milyon ton seviyesini aştı. 2000 yılında dünyanın en büyük 17. ham çelik üreticisi olan Türkiye 2016’da 8.’liğe yükselmiştir.
Türkiye’de ham çelik üretimi dünyadaki tablonun aksine büyük oranda EAO bazlı tesislerde gerçekleştiriliyor. Üretim sürecinde hurda metal kullanan bu işletmeler aramal ihtiyacını dış pazarlardan karşılarken, Türkiye dünyanın en büyük hurda ithalatçısı oldu.
Yurtiçinde çeliğe dönük en güçlü talep inşaat sektöründen geliyor. İnşaat sektörü, yurtiçinde toplam çelik tüketiminin 2 / 3’ünü gerçekleştiriyor. Uzun çelik ürünlerinin neredeyse tamamını bu sektör kullanırken, son yıllarda yapı kalitesinde yaşanan değişimle birlikte yassı çelik ürünlerinin de inşaatlarda kullanım alanı bulduğu gözleniyor. 2017 yılının çelik sektörünün geleceğinin iyi olması dileklerimle…
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.