Dünyanın sayılı indüksiyonla ısıl işlem tesislerinden birine sahibiz
Termo İndüksiyon Genel Müdürü Burak Davut ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Termo İndüksiyon Genel Müdürü Burak Davut ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Türkiye’de indüksiyonla ısıl işlem denilince akla gelen ilk firma Termo İndüksiyon… 1981 yılında kurulan firma 33 yıldır faaliyetlerine ara vermeden devam ediyor. Yapmış olduğu tesis yatırımı ile Türkiye’de alanında 1 numara… Avrupa’da ise ilk üç firmadan birisi… Gerek ülke ekonomisine gerekse de sanayimize sağladığı katkılar yadsınamayacak düzeyde. İndüksiyonla ısıl işlem tesisinin özellikleri, bu tesisin detayları, makine yatırımı, Termo İndüksiyon tesisinin Türkiye Cumhuriyeti için, Türk Silahlı Kuvvetleri için, Türk milleti için, Türk sanayisi için önemi ve daha birçok konu hakkında açıklamalar yapan Termo İndüksiyon Genel Müdürü Burak Davut ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Termo İndüksiyon Türkiye’nin indüksiyonla ısıl işlem yapan en önemli firması… Yakın dönemde büyük de bir yatırım yaptınız ve şu anda faaliyette olan tesisi hayata geçirdiniz. Bu tesisin detaylarını bizlerle paylaşır mısınız?
Termo İndüksiyon 1981 yılında kuruldu. O zamanlar 2 makinayla faaliyete başlayan tesis şu anda 14 makinayla sektöre hizmet veriyor. Firmamız 43 m2 olan küçük bir atölyeden, 4 bin 500 m2’lik kapalı alana sahip bir fabrikaya dönüştü. Firma olarak savunduğumuz bir şey var; bir konuda uzmanlaşmak ve o alanda yapabildiğinin en iyisini sunabilmek. Bu sebeptendir ki biz indüksiyonla ısıl işlem konusunda her zaman yoğun bir şekilde çalışmalarımızı sürdürdük ve yapabildiğimizin en iyisini ortaya koyduk. Bu sahada gelişmeye öncelik verdik. Zira ısıl işlem pazarında indüksiyon, aşağı yukarı %5 - %6 oranında bir hacim teşkil etmekte. Diğer ısıl işlem tarzlarının birçok müessesede birbiriyle paralel olarak çalıştığını görürsünüz. Ayrıca son dönemde bazı indüksiyoncular da yan ısıl işlemlere girmeye başladılar ama biz konuya biraz farklı yaklaşıyoruz ve sadece indüksiyonla ısıl işlem işiyle iştigal ediyoruz. Tek başına bir dalda ilerlemek çok da kolay değil. Zira indüksiyon konusu diğer ısıl işlemlere göre biraz daha meşakkatli, biraz daha alt yapı yatırımı gerektiren, daha fazla işçilik gerektiren bir olay. Bu da diğerlerinden daha zorlu olarak karşımıza çıkmakta… Bunun dışında şunu söyleyebilirim ki asıl indüksiyon çok gözükmese de; birçok ısıl işlemler kadar günlük hayatımıza girmektedir. Otomotivden tutun da ağır sanayide gördüğümüz her şey sanayi yatırımlarında karşımıza çıkıyor. Ağır sanayi yatırımlarımızın hedefi olarak şu anda faaliyet gösterdiğimiz tesisi inşa ettik. Buradaki asıl amacımız; özellikle maden ve demir çelik sanayinin ihtiyaç duyabileceği indüksiyonla ısıl işlem hizmetlerini üst düzeyde sunmaktı. Özellikle büyük ebatlı malzemelerin ısıl işlemini gerçekleştirecek bir tesisin ülkemizde olmayışı önemli bir problem olarak ortada duruyordu. Sanayicilerimiz bu hizmeti yurt dışından almak zorunda kalıyordu. Bu bir döviz çıkışıdır, milli servetin kaybıdır. Bizler de Termo İndüksiyon olarak yaptığımız bu tesis yatırımıyla ülkemize faydalı olmayı amaçladık. Sahip olduğumuz bu donanımlı tesis Türkiye’de tek olup; Avrupa’da ise bizim bildiğimiz iki firmadan biriyiz. Onun dışında çok fazla bir örneğine rastlamadım. Belki bir, iki tane benzeri de Amerika’da olabilir. Onun dışında Uzakdoğu’da veya Rusya’da, Asya ülkelerinde karşılaşmadık. Böyle bir yatırımın Türkiye’de olması bizim için manevi mutluluk kaynağıdır.
Isıl İşlem tesisinizin teknik kapasitesi ve niteliği hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Şu anda bizim tesisimiz, 12 kW’tan 1000 kW’a kadar ısıtma gücüne sahip farklı özelliklere sahip makinalardan oluşmaktadır. 30 ton civarında tek bir parçaya indüksiyonla ısıl işlem uygulayabiliyoruz. Bu parça 8 metre uzunluğunda olabilir; hatta 9,5 metreye kadar çıkılabilir. 1300 çapa kadar çözüm üretebiliyoruz. Bu donanımla bizler çok farklı sektörlere, çok farklı parçalara, çok farklı beklentilere hizmet edebiliyoruz. Elimizdeki makinalara göre iş değil; işlere göre uygun makinalarla hizmet veriyoruz.
Peki, bu noktada sizin beklentileriniz neler?
Sizin ölçülerinize uygun iş yapılması çok önemli... Bizler bunu düşünerek yatırımlarımızı geliştirdik. Biz kendi tesisimiz ile başka ısıl işlemlere girmedik ama haliyle çalışmış olduğumuz konuda yatay genişlemeyi tercih ettik. Başlarda 2 tane makinamız vardı; sonrasında 8 oldu, 14 oldu. Bunu geliştirmek çok önemli... Bunların dışında bu yeni tesisimizde özellikle maden makinaları, sac ve demir çelik sektörüne yönelik çalışmalarımız sürekli devam etmekte. Ağırlıklı olarak döküm sanayi ve sac işleme makinaları bizim için çok önemli sektörler. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum; bu sene TÜBİTAK’ta özel bir Ar-Ge projesi yaptık. Muğla Yeniköy Termik Santrali için çok özel bir çalışma gerçekleştirdik. Burası kömürle çalıştırılan bir buhar santrali… Buradaki türbin kanatları yurtdışından geliyor. Bunlar çok yüksek kalitede değil. Hem çabuk aşınıyor, hem de çok büyük rakamlar talep ediliyor. 3’lü bir konsorsiyum ile bu parçalar Türkiye’de ürettildi ve indüksiyonla ısıl işlem uygulayarak gerekli mukavemeti kazandırıldı. Nihayetinde eski ithal ürünlerden çok daha düşük fiyata, kat be kat uzun ömürlü türbinler elde ettik. Bu konsorsiyumda OMTAŞ, CNK Havacılık ve Termo İndüksiyon vardı. Türkiye’de olmayan bir konuda bir Ar-Ge çalışması yapıldı, nihai ürün üretildi ve başarıyla neticelendirildi. Bu tip projelerde bize gelindiğini görmek, bizim için büyük bir gururdur.
Ülkemizde indüksiyonla ısıl işlem pazarının büyüklüğü hakkında bir fikriniz var mı?
Açıkçası olmasını çok isterdik fakat birçok sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde de sağlıklı veriler elde etmek pek mümkün değil.
Ülkemizde kendi alanınızda 1 numarasınız ve dünyanın sayılı tesislerinden birine sahipsiniz. Türkiye’de hak ettiğiniz değeri gördüğünüze inanıyor musunuz?
Türkiye’de hakettiğimiz değeri görüyoruz fakat bizim de memnun olmadığımız bir takım noktalar var. Şöyle örneklendirebiliriz; ülkemizde her şey fiyatla ölçülüyor. Verdiğimiz hizmetin niteliğini, kalitesini sorgulamadan önce fiyatını soruyorlar. Sadece fiyat algısıyla tercihlerini şekillendiren bir sektörde faaliyet göstermenin ne kadar kötü olduğunun farkında mısınız? Bizler tesisi kurarken aldığımız makine ve ekipmanları fiyatlarına göre değil özelliklerine göre tercih ettik. Fiyatı en sona bıraktık. Fakat hizmet vereceğimiz zaman ilk önce fiyatın sorulmasına bir türlü alışamadık. Açıkçası alışmayı da düşünmüyoruz çünkü ziyadesiyle yanlış bir yaklaşım… Hizmet veya ürün alınırken total maliyete bakılmalı. Sadece ürünün veya hizmetin fiyatından ziyade; kalite eksikliğinden kaynaklanabilecek sebeplerden ötürü üretime verilecek aranın, işlerin aksaması durumunda oluşacak zararın da maliyet hesabına ilave edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Şöyle bir örnek vereyim: 24 saat çalışan bir hattınız var. Hattın küçücük bir parçasının kaliteli ısıl işlem görmemesi nedeniyle çalışamaz hale gelmesinden ötürü üretiminizin durduğunu düşünün. 1 gün üretim yapamadığınızı hesap edin. Bırakın bir günü, belki bir saat çalışamamak bile kat be kat zarara yol açacaktır. Ki ben tek bir parça kırılmasından dolayı 1 ay çalıştırılamayan üretim hatları biliyorum.
Dolayısıyla sanayicilerimizin bu durumları göz önünde bulundurması gerekiyor. İhracata çalışan sanayicilerimizin birçoğu bu durumun farkında aslında… Bu durumu da bir örnekle izah edecek olursak; mesela otomotiv parçası üretimi yapan yerli bir firmayı ele alalım. Bu firmanın üretim yaptığı yabancı firma gelip, onun tedarikçilerini tanımak istiyor. Isıl işlem hizmetini kimden, nasıl bir tesisten aldığını görmek istiyor. Üretim sahasına bakmadan önce laboratuvarı görmek istiyorlar, en ince ayrıntısına kadar kalitemizi sorguluyorlar. Biz bu durumları defalarca yaşadık. Birçok kez müşterilerimizin ihracat yaptığı yabancı ülkelerdeki firmalar tesislerimizde incelemelerde bulundu. Bizleri öve öve bitiremediler. Türkiye’de bir bilinç sorunu var. Bunların aşılması gerekiyor diye düşünüyorum. Çünkü gelişmiş ülkeler fiyattan önce kaliteye bakılması gerektiğini 50 sene önce çözmüşler, biz hala aynı yerde sayıyoruz.
Demir Çelik ve Madencilik sektörlerine yönelik ne tür çözümler üretiyorsunuz? Konuyu biraz açar mısınız?
Sac işleme makinaları, merdaneler, hidrolik silindirler, maden ekskavatörleri ile sondaj ekipmanları başta olmak üzere indüksiyonla ısıl işlem yapılarak mukavemet kazandırılması gereken tüm ürünlere uygulama yapabiliyoruz. Büyük ebatlar üzerinde çalışma kapasitemizin olması sebebiyle bu iki ağır sanayi iş kolunda tercih ediliyoruz. Bu sektörlerin dışında havacılık, enerji, savunma sanayi, otomotiv, makine gibi birçok sektöre hizmet sunuyoruz.
Termo İndüksiyon Tesisleri iktisadi bir işletme olmasının yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti için, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk sanayisi için stratejik açıdan büyük bir önem taşıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Oldukça güzel bir noktaya değindiniz… İlk olarak şunu ifade etmek istiyorum: Türkiye artık kendi uçağını, kendi silahını ve zırhlı aracını yapıyor. Bir ürünü, bir makinayı eğer kendi içinizde üretebiliyorsanız bu büyük bir başarıdır. Hem ülke için, hem sanayimiz için, hem de ekonomimiz için… Savunma sanayiinde ısıl işlem olmazsa olmaz bir olgudur. Bu saydığımız savunma gereçlerini ülkemizde üretirken indüksiyonla ısıl işlem hizmetini yurt dışından alamazsınız. Örnek veriyorum; 9,5 metre uzunluğunda bir askeri malzemeye ısıl işlem uygulanacaksa bu kapasiteye sahip yerli bir tesis olması gerekir. İşte Termo İndüksiyon bu kapasiteye sahip yegâne firmadır. Yarın sıkıntılı bir süreç söz konusu olduğunda kendi kendinize yetebilmelisiniz. İşte biz bu kendi kendine yetebilmenin olmazsa olmazlarından biriyiz. Bunun dışında Türkiye’nin yerli otomobil üretme planı var. Aynı şekilde ülkemizde yollar yapılıyor, tüneller açılıyor. Bunlar için büyük ölçekli makinalar gerekiyor. Bunların tamamında ısıl işleme ihtiyaç duyuluyor. Bu büyük parçaları siz bugün İtalya’ya gönderip onlara ısıl işlem yaptıramayabilirsiniz. Çünkü çok büyük parçalardan bahsediyoruz. Bu hizmeti Türkiye’de almanın kar marjı, avantajı ortadadır. En az % 50 avantaj sağlar bu bizlere... Şunu da iddia ediyorum. Biz birçok firmadan çok daha iyi, kaliteli bir üretim yapıyoruz. Zira yakın bir geçmişe kadar yurtdışından zaman zaman teknoloji veya metot konusunda yardım alırken; bugün Almanya’dan Türkiye’ye gelip bizden metot, yöntem alan firmalar var, bu bizi gururlandırıyor. İşte bu saydığımız etkenler, ülkemiz açısından büyük önem arz ediyor.
Devletten yeteri kadar destek alabiliyor musunuz? Bugün indüksiyonla ısıl işlem enerjiye bağlı bir iş… Bu konuda bizlere neler söyleyebilirsiniz?
Şu anda devletten aldığımız herhangi bir destek yok. Bilakis her geçen gün yeni çıkarılan kanun ve kararnamelerden dolayı yeni maliyetlerle karşılaşıyoruz. Enerji ve işçilik bizim en büyük girdi maliyetlerimiz fakat her iki alanda da destek görmüyoruz.
Biraz da bu yapmış olduğunuz laboratuvar yatırımınızdan bahsedelim. Bunun detaylarını bizlerle paylaşır mısınız? Piyasaya laboratuvar konusunda verdiğiniz hizmetlerden bahseder misiniz?
Öncelikle yaptığınız işten emin olmak için, bir işi doğru yapabilmek için ölçmeniz gerekiyor. Laboratuvar bu işi yapabileceğiniz en doğru yerdir. Bizler bir ısıl işlemcinin sahip olması gerektiğinden daha fazla, daha geniş bir makine parkıyla hizmet sağlayabiliyoruz.
Laboratuvarımızda Görüntüleme ve Raporlama, Tahribatsız Muayene, Spektral Analiz ve Çatlak Muayenesi gibi birçok işlemi bünyemizde gerçekleştirebiliyoruz. Hala daha laboratuvar yatırımlarımız devam ediyor. Personellerimizi eğitime gönderiyoruz. İşimize yatırım yapıyoruz. Neticede ölçebildiğiniz kadar verimli olabilirsiniz. İhtiyaç duyulduğunda sanayicilerimize de bu hizmetleri veriyoruz.
Yatırımlarınız devam edecek mi?
Makine yatırımımızın önemli bir kısmını bitirdik. Bizim yatırım olarak bitmeyeceğini söylediğimiz şey; ihtiyaca uygun üretim gereçleri ve metotlardır. Ar-Ge çalışmalarımız hiç bitmiyor… Her makinanın, her parçanın ayrı bir çalışması var. Biz devamlı çalışıyoruz. Ciddi bir bilgi ve tecrübe birikimi olduğunu söyleyebiliriz. Bu da bize şunu öğretti. Isıl işlem sadece kuru yatırımla elde edilebilecek bir meslek değildir. Bunun için bilgi ve tecrübenizin olması gerekiyor. Isıl işlemde sizler başkasına ait bir parçaya, size ait olmayan bir parçaya uygulama yapıyorsunuz. Ona en ufak bir zarar verme şansınız, hakkınız yok. Böyle bir tasarrufunuz yok. Bu nedenle sürekli kendimizi geliştiriyoruz ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Bir aile şirketi olmanızın yanında kurumsallaşma yolunda da yaptığınız çalışmalar olduğunu biliyoruz. Bizlere bu çalışmalardan bahseder misiniz?
Termo İndüksiyon bir aile şirketidir. Ben ikinci jenerasyonu temsil ediyorum. Termo İndüksiyon olarak TAİDER Aile İşletmeleri Derneği’nin ilk üyelerinden biriyiz. Türkiye’de jenerasyonlar arası geçiş döneminde sancılar olduğunu görüyoruz. Aslında bu sadece Türkiye’de değil tüm dünyada yaşanan bir süreç. Bunun önümüzdeki süreçlerde atlatılması gerekiyor.
TAİDER Aile İşletmeleri Derneği ile şirketlerin sorunları, yapılması gerekenler üzerine faydalı çalışmalar yapıyoruz. Tüm aile şirketlerine dernekle irtibata geçmelerini öneriyorum. Firma olarak bizlere kurumsallaşma yolunda önemli katkılar sağladı diyebilirim.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.