Enerji maliyetleri çeliği eritti
Hem enerji maliyetlerindeki artış hem de ihracat pazarlarındaki korumacı önlemler nedeniyle talepte yaşanan düşüş çelik sektöründe kapasite kullanım oranını yüzde 51’e düşürdü. Ocakta da yüzde 20 civarı bir ihracat kaybı bekleyen sektör, yılın ikinci yarısında enerji maliyetlerinin düşmesi ihtimaline umut bağlandı.
Türkiye’nin önemli ihracatçı sektörlerinden çelikte bu yıl oldukça kritik bir viraja giriliyor. Geçen yılı hem üretimde hem ihracatta kayıplarla kapatan çelikçiler, maliyetler içinde enerjinin payının mevcut seviyesini koruması, yanı sıra çelik ithalatından yerli üreticinin korunmaması halinde tablonun daha vahim olacağından endişeli.
Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Başkanı Adnan Aslan, “Şu anda üretimde enerji maliyeti ton başına 100 dolar seviyesinde. Eğer bu maliyeti 40-50 dolar seviyesine indiremezsek rekabetçiliğimizi kaybedeceğiz” dedi. ÇİB Başkanı Aslan, Başkan Vekili Uğur Dalbeler ile sektördeki gelişmeleri ve 2023 yılına ilişkin beklentileri düzenlenen bir basın toplantısı ile paylaştı.
Sektörün 2021 yılında başarılı bir ihracat performansı sergilediğini ve ihracat sıralamasında üçüncü sırada yer aldığını hatırlatan Aslan, 2022’ye de iyi başlandığını ancak yılın ikinci yarısında üst üste gerçekleşen enerji zamları nedeniyle üretimde ve ihracatta kayıplarla yılı kapattıklarını söyledi.
Aslan’ın verdiği bilgiye göre, çelik sektörünün ihracatı geçen yıl miktar bazında yüzde 17,7 azalarak 19,6 milyon ton, değer bazında ise yüzde 5,3 düşüşle 21,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu performansla en çok ihracat yapan sektörler sıralamasında dördüncülüğe gerileyen ve ilk 5’te ihracatı gerileyen tek sektör olan çelikte, Türkiye’nin toplam üretimi de yüzde 12,9 gerileyerek 35,1 milyon ton seviyesinde hesaplandı.
Maliyet artışı fiyatlara yansıtılamadı
Aslan, “2022’nin ilk yarısında ihracatımız çok iyiydi. Ancak hazirandan itibaren üretim maliyetleri artınca ilk başta açıkladığımız ihracat hedefini yakalama şansımız kalmadı. Hedefleri revize etmek zorunda kaldık” dedi. Ton başına enerji maliyetlerinin 35-40 dolar seviyesinden, zamlar sonrası 100 dolar bandına geldiğinin altını çizen Aslan, bu maliyet artışlarını fiyatlara yansıtamadıkları için, üretimi de azaltmak zorunda kaldıklarını kaydetti.
Ton başına enerji maliyetinin 40-50 dolar seviyesine inmesi gerektiğini vurgulayan Aslan, ancak bu şekilde sektörün rekabet gücünü yeniden kazanabileceğini, aksi halde pazardaki rakipler karşısında avantajın tamamen yitirilme riski olduğuna işaret etti.
Çelik sektörünün en önemli ihracat bölgesi AB olurken, Cezayir, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın Türkiye’nin ihracat pazarlarına girmeye başladığı öğrenildi. Aslan, “Enerji maliyetleri bu ülkelerde bizden çok düşük. Bizim ihracat tekliflerimiz ton başına 700 dolar civarıyken, şu anda Cezayir’in teslim fiyatı 660 dolar” diyerek pazardaki rekabetin Türkiye aleyhinde geliştiği anlattı.
İhracat hedefi 20 milyon ton
Önümüzdeki yıla ilişkin ihracat hedefleri konusunda temkinli konuşan Aslan, “Şu an 19,6 milyon ton olan ihracatı 20 milyon tona çıkarırsak iyi. Bu yılın ilk yarısının da zor geçeceğini düşünüyoruz. Ocak ihracatında şu an yüzde 21 düşüş var. Ancak hazirandan sonra yılın devamında enerji maliyetlerinin gerilemeyeceğini öngörüyoruz.
Bu nedenle ikinci yarı işler hızlanabilir” ifadelerini kullandı. Sektörde şu anda kapasite kullanım oranları da tehlikeli seviyelere inmiş durumda. Toplantıda verilen bilgiye göre, sektörün kapasite kullanım oranı yüzde 80’lerden yüzde 51 seviyesine gerileyerek, sektör tarihindeki en dip seviyeyi gördü.
Değerde kayıp yüzde 35
Sektörün alt kalemlerine ilişkin de bilgiler veren Aslan, inşaat çeliği de denen uzun çelikte sektörün üretim fazlası olduğunu anlattı. Türkiye’de 25 milyon ton uzun çelik üretildiğini kaydeden Aslan, bunun 12-15 milyon tonunun Türkiye’de kullanıldığını, kalanının ihraç edildiğini belirtti. İnşaat çeliğinde nisan ayından bu yana fiyatların TL bazında aynı kaldığını söyleyen Aslan, “Bir yılda resmi enflasyonun yüzde 64, dövizdeki artışın yüzde 35 seviyesinde olduğu düşünüldüğünde değerde yüzde 35’lik bir kaybımızın olduğunu söyleyebiliriz.
Biz ‘yüzde 10 kar etsek çok iyi’ deriz, ama şu an gerilemiş durumdayız” ifadelerini kullandı. Yassı çelikteki gelişmeleri ise ÇİB Başkan Vekili Uğur Dalbeler paylaştı. Yassı çelikte ihracatta yüzde 20 düşüş olduğunu, bunda da sektörün iki büyük pazarı AB ve ABD’de alınan yerli çelik sektörlerini koruma politikalarının etkili olduğunu aktaran Dalbeler, “Zaten 4-5 senedir Türk çeliğine karşı önlemler var. Yanı sıra Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası enerji fiyatlarındaki artışın etkisiyle talepte azalma görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Dalbeler: Yerli üretici haksız rekabete karşı korunmalı
AB ve ABD’deki yerli çelik sektörünü koruma tedbirlerine karşın Türkiye’de yerli çelik üreticileri, çelik ithalatından dolayı haksız rekabete maruz kaldıklarını savunuyorlar. Konuyla ilgili olarak ÇİB Başkan Vekili Uğur Dalbeler, “Avrupa’da özellikle çelik sektörüne ciddi destek var. Sınırda Karbon Düzenlemesi 2026’da devreye alınacak. Yanı sıra bir atık mevzuatı da gündemde. AB’den hurda çıkışı yasaklanacak. Bunların ikisi de sektörü güçlü tutmaya çalışan girişimler” dedi.
Türkiye’nin çelikte dünyanın altıncı büyük ithalatçı ülkesi olduğunu dile getiren Dalbeler, “Yerli tüketimimizi ithalatla karşılama oranında dünya birincisiyiz. Oran yüzde 50... İthalata bu kadar açık bir ülkede sektörün büyümesi zorlaşıyor. Avrupa savaş sonrası Rus çeliğini yasaklayınca Batı’da gidecek yeri olmayan Rus çeliği dampingli fiyatlarla bizim pazara girdi.
Buradaki üreticiler zarara uğruyor. Sadece çıkıp ‘bizi koruyun’ demiyoruz, bizi haksız rekabete karşı koruyun diyoruz” dedi. Ankara ile bu konuda sürekli temasta olduklarını, taleplerini dile getirdiklerini ancak netice alamadıklarını söyleyen Dalbeler, “Bugünün koşullarında ithalat ucuza geliyor, dolayısıyla enflasyona da olumlu katkısı var gibi görünüyor. Ama ilerleyen dönemde böyle giderse bu durum lehimize olacaktır” uyarısında bulundu.
Koşullar iyileşmezse yatırımlar riske girebilir
Yassı çelikte üretim kapasitesinin yılsonunda devreye girecek yatırımlarla 16 milyon tondan 20 milyon tona ulaşacağını söyleyen Dalbeler’e, talebe yönelik ciddi endişelerin olduğu bir dönemde bu yatırımların taşıdığı atıla düşme riskini sorduk. Dalbeler, sektörde bir yatırımın hayata geçmesi için 2-3 yıl önceden karar verilip çalışmalara başlandığını, dolayısıyla yılsonunda devreye girecek yatırımların kararının 2019-2020 yılları arasında alındığını söyledi.
“Şu anki finansman koşullarında bu yatırım kararlarının alınması çok zor” diyen Dalbeler, “Şu an için çelik üreticileri işlerini çeşitli önlemler alarak, işçi çıkarmaya başvurmadan çözüyor. Ancak maliyet ve enerji sorunları devam ederse devreye girecek yatırımlar için orta vadede risk oluşacak. Bugün Türkiye’de 35 milyon ton toplam çelik üretimi var. Çin’de ise 30 milyon ton sadece tek bir lokasyonda yapılan yatırım var. Çok ciddi sermaye gerektiriyor çelik yatırımı.
Her 1 milyon ton yatırım için 1 milyar dolar yatırım gerektiriyor. Bir tesise 5 milyar dolar yatırıyorsunuz, 100 milyon dolar da her yıl bu tesise yenileme ve bakım yatırımı yapılması gerekiyor. Ancak bu yatırımları yapmak zorundayız. Ancak böyle büyüyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Kaynak :Ekonomim
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.