Eurometal Çelik Günü & YİSAD Yassı Çelik Konferansı’nda mevcut durum ve beklentiler konuşuldu
27 Nisan Perşembe günü İstanbul Marriott Hotel Asia’da, SteelOrbis iş birliğiyle ve 300’e yakın katılımcıyla gerçekleşen Eurometal Çelik Günü & YİSAD Yassı Çelik Konferansı’nın ana sponsoru Tatçelik olurken, Ağır Haddecilik, Proemtia, Gökmetal A.Ş, Soybaş, Tube&Steel, WISDRI ve Yametaş sponsor olan diğer firmalar arasında yer aldı.
27 Nisan Perşembe günü İstanbul Marriott Hotel Asia’da, SteelOrbis iş birliğiyle ve 300’e yakın katılımcıyla gerçekleşen Eurometal Çelik Günü & YİSAD Yassı Çelik Konferansı’nın ana sponsoru Tatçelik olurken, Ağır Haddecilik, Proemtia, Gökmetal A.Ş, Soybaş, Tube&Steel, WISDRI ve Yametaş sponsor olan diğer firmalar arasında yer aldı.
YİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Metin Tayfun İşeri ve Eurometal Yönetim Kurulu Üyesi Alexander Julius tarafından yapılan açılış konuşmalarının ardından Tatçelik Satın Alma Direktörü Ayhan Uçar söz aldı. Enerji maliyetlerinin baskısı hafiflediğinde ülkenin rekabet gücünü geri kazanabileceğini düşünen Uçar, yeni yatırımlar devreye alındığında yassı mamul ithalatının önümüzdeki yıllarda yarıya inebileceğini belirtti. Mayıs ayında yürürlüğe girecek olan ithalat vergisi oranının sıcak rulo sac ve kaplamalı çelik için aynı olduğunu hatırlatan Uçar, katma değer açısından kaplamalıya uygulanacak verginin daha yüksek olması gerektiğini söyledi. İlk oturumda konuşan Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan Türkiye’nin çelik üretiminin yılın ilk üç ayında yıllık %21,5 gerilediğini ancak özellikle İsdemir’deki duruşun olumsuz etkisinin önemli oranda giderilmesiyle Nisan ayında üretimin artmasını, Tosyalı’nın Hatay, Sarıseki’deki tesisini devreye alma planının olumlu etkisinin de ikinci yarıda daha fazla hissedilmesini bekliyor. Türkiye’de 55 milyon mt kapasite fazlası bulunduğunu ifade eden TÇÜD Genel Sekreteri, bu kapasite fazlasının yeşil mutabakat çerçevesinde entegre tesislerde gerçekleşecek dönüşüm ile ihtiyaçlar yönünde evrileceğini düşünüyor.
Konferansın ikinci oturumunda AB ekonomisi ve çelik sektöründeki trendler ele alındı. AB’deki ekonomik durum ve çelik piyasasındaki trendleri değerlendiren Metals Consulting International (MCI) CEO’su Alexander Siryk, 2023 yılına ilişkin ekonomik büyüme tahmini Ekim ayında paylaşılan %0,7’lik beklentiye kıyasla %0,8’e çıkmış olsa da çelik talebinin 142 milyon mt’a düşmesinin beklendiğini ifade etti. Maliyet ve enflasyonun istikrar kazanacağı beklentilerine rağmen başlıca ekonomik parametrelerde gözlenen yüksek volatilite Avrupa çelik piyasası trendlerini olumsuz etkilerken, artan faiz oranları, döviz kurlarındaki belirsizlik ve Emisyon Ticaret Sistemi’nden kaynaklanan maliyetler çelik talebine yönelik aşağı yönlü riskler oluşturuyor.
Sınırda karbon düzenleme mekanizması (SKDM), sürdürülebilirlik ve Türkiye’nin ihracatına olası etkilerine değinen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Kıdemli Uzmanı Ömer Kayhan Seyhun, ihracat pazarlarında Türkiye demir-çelik sektörünün rekabetçiliğinin sağlanabilmesi için Ar-Ge çalışmalarına odaklanılması gerektiğini belirtti. Ülkenin karbon emisyonu ele alındığında, herhangi bir hamle yapılmadığı takdirde emisyonların bazı akademik kurumların hesaplamalarına göre şu andaki 400 milyon ton seviyesinden 2050 yılında 700 milyon tona kadar çıkabileceğine dikkat çekti.
Üçüncü oturumda SteelOrbis Genel Müdürü Murat Eryılmaz moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, bölgesel korumacılık, enerji fiyatları ve arz-talep dengesinin piyasadaki dalgalanmayı tetiklediğini söyleyen Soğuk Haddeleme, Galvanizli ve Boyalı Sac Üreticileri Derneği (SOGAD) Yönetim Kurulu Başkanı Kerem Çakır, Türkiye’nin dünyadaki en büyük pazarlar olan AB ve ABD’nin dışında kaldığını, kotalar ve 232. Madde önlemleri kapsamında bu ekonomilerle anlaşmaya varılması gerektiğini ifade etti. Türkiye’deki galvanizli çelik kapasitesiyle ilgili olarak ise Çakır, şu anda 5,3 milyon mt olan kapasitenin yeni yatırımlarla 6,5-7 milyon mt’a yükseleceğini ancak yerel talep yetersiz olduğundan devreye alınacak bu kapasitelerin ihracat pazarlarına yönlendirilmesi gerektiğini belirtti. 232. Madde önlemlerinin ardından Türkiye’nin büyük çaplı boru ihracatının azaldığını ve sonuç olarak kapasite kullanım oranlarının daraldığını belirten Çelik Boru İmalatçıları Derneği (ÇEBİD) Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Yalçın, küçük çaplı boru için ise savaş kaynaklı yarı mamule yönelik tedarik sıkıntıları çözülürse devreye alınacak olan yassı çelik yatırımlarının sektöre çok büyük katkıları olacağını düşünüyor. Piyasadaki en büyük problemin enerji fiyatları ve kur oranlarına yönelik öngörülebilirlik olduğunu belirten Yalçın, girdi maliyetlerinin dolar, satışların ise Türk lirası bazından gerçekleştirilmesinin de büyük bir sıkıntı olduğunu belirtti.
Panelde yaklaşan seçim nedeniyle şirketlerin piyasadan çekilmeye başladığını ifade eden Yassı Çelik İhracat ve Sanayicileri Derneği (YİSAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Özkan, seçimin ardından deprem bölgesindeki inşaat faaliyetlerinin canlanmasıyla iç piyasanın hareketleneceğini ve bu hareketliliğin 2024 yılında da devam edeceğini belirtti. AB’nin ithalat kotası karşısında Türkiye’nin en büyük seçeneğinin imalat sektörü olduğunu düşünen Özkan, çeliğin iç piyasada kullanılarak üretilen otomotiv ve beyaz eşya gibi imalat mallarının dış pazarlara satılabileceğini söyledi. Çelik Dış Ticaret Derneği (ÇDTD) Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mehmet Çakmur ise başta Çin olmak üzere enerji maliyetlerindeki artıştan çok etkilenmeyen Uzak Doğu ülkelerinden verilen agresif tekliflerin baskısı nedeniyle yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinin Türkiye’nin dış ticareti açısından olumsuz seyredeceğini düşünüyor.
Panelin ardından İş Bankası kuruluşu olan Proemtia’nın Genel Müdürü Umut Feyzioğlu, endüstriyel ürün ticaretinin dijital dönüşümüne yönelik bir sunum yaptı. Konferansın son oturumunda ise ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez ve Prof. Dr. Asaf Savaş Akat Türkiye ekonomisinin güncel sorunları hakkında sohbet etti ve katılımcıların sorularını yanıtladı.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.