Makine Mühendisi Ferruh Ketenci
Borşen Boru San. Tic. Ltd. Şti. Genel Müdürü
Endüstriyel paslanmaz boru, fittings ve vanalar ile teknik spesifikasyonu farklı, yüksek teknoloji gerektiren ürünlerle birlikte yaklaşık 14 bin çeşit ürünü bünyesinde bulunduran Borşen, paslanmaz sektörünün önde gelen firmaları arasında yer alıyor. 1979 yılından bu yana sektöre hizmet veren Borşen, Ketenci Ailesi’nin fertleri olan Ferruh – Ferhat - Osman Ketenci tarafından kuruldu. Borşen Boru San. Tic. Ltd. Şti. Genel Müdürü Makine Müh. Ferruh Ketenci’yi ofisinde ziyaret ettik. Yapmış olduğumuz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.
Ferruh Bey sorularımıza geçmeden önce sizi tanıyalım, sektörle nasıl tanıştınız bu noktaya nasıl geldiniz?
Yaklaşık 30 yıllık sektörel tecrübeye sahibim. 1978 yılında ticaret hayatına atıldım. Demir çelik sektöründe faaliyet gösterirken paslanmazla tanıştım. Paslanmaz, uygulama alanları ve kullanımı tam olarak bilinmeyen bir malzemeydi. Çeşitli araştırmalar yaptıktan sonra 1980 yılında paslanmaza yöneldim. Yapmış olduğum araştırmalar sayesinde önemli deneyimler elde ettiğimi söyleyebilirim.
29 yıllık bir firmanın ürün yelpazesi oldukça geniş olmalı. Ürün yelpazesinden ve kullanım alanlarından bahseder misiniz?
Paslanmaz, bünyesinde bulundurduğu çeşitli özelliklerden dolayı oldukça geniş ve stratejik alanlarda kullanılıyor. Ürün olarak çok değişik sanayi dallarına hitap eden malzemeler paslanmaz çatısı altında yer alıyor. Mesela hijyenik bir ürün olduğu için gıda sektöründe yoğun olarak tercih ediliyor. Kimya, demir çelik, elektrik – elektronik, inşaat, dekorasyon gibi daha adını sayamayacağımız birçok alanda paslanmaz ürünleri tercih ediliyor. Borşen’in ürün yelpazesine gelince; tek tek saymamız mümkün değil tabi ki… Yaklaşık 14 bin çeşit paslanmaz ürününü müşterilerimize sunabiliyoruz. Endüstriyel paslanmaz boru, fittings ve vanalar ile teknik spesifikasyonu farklı, yüksek teknoloji gerektiren ürünler de stoklarımızda yer alıyor. Alfa Laval’in akış ekipmanları ürün grubunda Türkiye genel distribütörü olan firmamız, özellikle paslanmaz çelik hijyenik gıda normu borular, tüm fittings malzemeleri, vanalar ve tank aksesuarları ürün gruplarında sektörün ihtiyaç duyabileceği ekipmanların tamamını yüksek stok seviyesiyle bünyesinde bulundurmakta. Borşen; yüksek basınç sistemlerinde ve kojenerasyon ile marin sektörünün hidrolik ve pnömatik hatlarında ağırlıklı kullanılan enstrümantasyon tüp fittingslerini ve valfleri, Ham – let Valves& Fittings firmasının temsilciliğine sahip olması sayesinde, yüksek kalitede ve stoktan derhal teslim edebiliyor.
2006 yılı başında, müşteri taleplerine daha hızlı cevap verebilmek için kendi fabrikamızda TIG kaynaklı, krom – nikel boru üretimine başladık. Bu alanda vermiş olduğumuz hizmetleri kalite konusunda taviz vermeden sürdürüyoruz. Fabrikamızdaki boru üretimi, uluslararası Lloyd kuruluşları tarafından belgelendirildi. Bünyemizde kurduğumuz laboratuarımızda, her türlü mekanik ve kimyasal testleri yapabilecek ekipmanlara sahibiz. Bu yüzden dünyanın en güçlü, kalitesi mükemmel, genellikle Avrupalı büyük üreticilerin stokladığımız mamullerini, bunların sertifikalarını kendi laboratuarımızda test ettikten sonra müşterilerimize sunmayı bir prensip haline getirdik. Bu durum Borşen’in güvenilirliğini daha da arttırıyor. Ürün yelpazemizi ve stoklarımızı sürekli olarak üst seviyelerde tutmak zorundayız. Sizlerin de hatırlayacağı gibi Turgut Özal döneminde önemli ticari gelişmeler ve değişiklikler yaşandı.
Paslanmaz sektörü de bu durumdan etkilendi. O dönemde başta Özal olmak üzere siyasi yetkililerden fabrika ve işletmelere yönelik “Stok seviyenizi sıfırlayın, bu işi tedarikçilere bırakın” mesajı verildi. Bu uygulama önce kamu kuruluşlarında, daha sonra da özel sektörde devam etti. Eskiden bir işletme 20 metre boruya ihtiyaç duyduğu zaman “100 metre alayım, ne olur ne olmaz elimde bulunsun” mantığıyla faaliyet gösteriyordu. Bu şekilde malzemeler elde birikirdi. Bu yeni vizyonla birlikte firmalar gereksiz stoklarını tükettiler ve bizim gibi stokçu firmalarla çalışmaya başladılar. Dolayısıyla bütün sanayi sektörlerine hitap edebilmek için ürün yelpazemizi geniş tutmamız gerekiyor.
Bu durumun Türkiye ekonomisine şöyle bir faydası var; birebir bütün sanayi sektörünün yapacağı stoku, bir stokçu yaptığı zaman tüm ihtiyaçlar aynı anda karşılanmış oluyor. Bu suretle Türkiye’de stok maliyetleri de azalmış oluyor.
İthalat ve ihracat çalışmalarınızla ilgili neler söyleyebilirsiniz?
İthalat çalışmalarımızı tamamen Avrupa ülkeleriyle yürütüyoruz. Vizyonumuz gereği kaliteden ödün vermiyoruz. Yaklaşık 2-3 yıldır Türkiye’de Uzak Doğu furyası başladı. Genelleme yapmak istemiyorum fakat ülkemize önemli miktarlarda kalitesiz ürünler getirilmeye başladı. Bu ürünlerle mücadele etmek oldukça zor. Biz elimizden geldiği ölçüde satış sırasında insanları bilinçlendirmeye çalışıyoruz, bilgilendirici seminerler veriyoruz. Bir malzeme alırken nelere dikkat edilmesi gerektiğini müşterilerin anlayabileceği dilde anlatmaya
Borşen Boru üretim hattına ait teknik özellikler;
Üretim standardı : EN 10217-7 / ASTM A 249 / ASTM A 312 / DIN 11850
Boru dış çap aralığı : Ø19 - Ø76,1 mm.
Profil aralığı : 15x15 mm.- 60x60 mm.
Et kalınlığı : 0,5 - 4,0 mm.
Tolerans : D4/T3(±0.5 / ±10) (min. ±0,1/min. ±0,2)
Test sınıfı : TEST CLASS 1-TC1
Tavsız : Wo – CD
Parlak tavlı : W2R – BD
İç çapak alma : b
Yüzey işlemi : Fırçalı
Uzunluk toleransı : (-0) ÷ (+5) mm
Uzunluk aralığı : 3 m. ile 12 m.
Sertifika : EN 10204 / 3.1 - PED 97/23/EC
çalışıyoruz. Kısacası ithalat çalışmalarında çok dikkatli olmak gerekiyor. İhracat çalışmalarına gelince; Balkan Ülkeleri; Makedonya, Bulgaristan vb., Fransa’ya dolaylı olarak ürün ihraç ediyoruz. Bunların dışında Suriye ve İran’a çeşitli satışlarımız söz konusu. İthalat ve ihracat çalışmalarımızı geliştirmek için yurtdışı fuarlarına katılmaya özen gösteriyoruz. En son Rusya fuarına katıldık ve önemli geri dönüşler aldık.
Şu anki satışlarınızda ihracatın payı nedir? Gelecekte bu oranı arttırmayı düşünüyor musunuz?
Toplam satış rakamlarımızın 10’unu ihracat çalışmaları oluşturuyor. Önümüzdeki dönemlerde makine sayımızı 3’e çıkarmayı düşünüyoruz. Bu sayede yurt dışı talepleri karşılamakta zorluk çekmeyeceğiz. İhracatın toplam satış rakamlarımızın 35’ini oluşturması ana hedeflerimizden bir tanesi. Gerekli altyapı ve kalifiye eleman istihdamını da aynı oranda geliştirmeyi planlıyoruz.
2007 yılına döviz kurunun düşük olması damgasını vurdu. 2008 yılına ise enerji ve vergi zamlarıyla girdik. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Firmamız açısından devam eden yatırımlarla beraber 2007 yılında yeni iş yerimize taşındık. 2007 yılı, yatırımlarımızın meyvesini görme noktasında, bizim için verimli oldu fakat ekonomik açıdan ihracatçılar önemli sorunlar yaşadı. Dövizin düşük kurda sabit kalması, diğer giderlerin YTL bazında olup, aradaki farkın çok açılması sanayiciyi olumsuz yönde etkiledi. 2008 yılında bunun önleminin alınmasını umuyorum. Önlem alınmadığı taktirde yatırımlar yavaşlar. Bu durum hem istihdamı, hem de bizim gibi firmaları önemli ölçüde etkiler. Bunun yanı sıra enerjiye yapılan zamlar, Türk sanayisini olumsuz yönde etkiledi. Bana göre bu enerji fiyatlarıyla Türk sanayicilerinin uluslar arası arenada rekabet etme şansı yok. Zaten teşvik oranları yeterli değil, iş gücü pahalı. Enerji de zamlanınca sanayicinin eli kolu bağlandı. Alınacak tedbirlerle yatırımların önünü açmamız gerekiyor. Yatırım yaparak üretmemiz ve büyümemiz lazım, üretmeden kalkınmamız mümkün değil. Bu aynı zamanda tabiatın kanunudur.
AB süreci hakkında neler düşünüyorsunuz?
Sürecin Türk sanayisini pozitif yönde etkileyeceğine inanıyorum. Çünkü Türk insanının ruhunda girişimcilik var. Büyük çarka girdiğinde ve duvarlar indiği zaman, bizim vatandaşımız Avrupa’nın her yerinde yatırım yapar ve para kazanır. Ama girme şansımız nedir diye soracak olursanız, çok olumlu şeyler söylemem mümkün değil. Yine de belli standartları yakalamak açısından, süreç oldukça faydalı olacaktır. Birçok firmamız bu süreç sayesinde kurumsallaşacaktır.
Bu bağlamda siz kurumsallaşmayla ilgili neler düşünüyorsunuz, bu alanda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de aile şirketleri daha yaygın durumda. Aile şirketlerindeki problemlere bizim ülkemizde de sıkça rastlanıyor. Dolayısıyla aile şirketleri yeterince uzun ömürlü olamıyor. Ama kurumsallaşan firmalar uzun süre faaliyet gösterebiliyor. Bu durumu küçük şirketlerin iyi analiz etmesi gerekiyor. Bunun farkında olan Borşen, kurumsallaşma sürecini hızlı bir şekilde sürdürüyor. Ana hedeflerimizden bir tanesi, 2011’e yılına kadar bu süreci tamamlamak ve profesyonel kadromuzla kalıcı olmaktır.
2008 yılında neler yapmayı hedefliyorsunuz?
Hedeflerimizi 2008 yılı ulusal ve global gelişmelere endekslemiş durumdayız. Önce dünya ekonomisine bakmamız lazım çünkü dünya ekonomisi Türkiye ekonomisini çok etkiliyor. Her ne kadar 17. büyük ekonomi olduğumuz söylense de rakamsal büyüklük noktasında büyük ekonomilerle aramızda uçurumlar var. Biz ihracatta 100 milyar doları yeni geçen bir ülkeyiz. Hedef ise 125 milyar. Bu rakam ülkemiz açısından önemli fakat diğer büyük ekonomilerle kıyaslayamayız. 2008 yılının çok verimli geçeceğini zannetmiyorum çünkü dünya ekonomisi beni korkutuyor, Amerika’nın içinde bulunduğu mali durum iç açıcı değil. Dünya ekonomisine yön veren bir ülkenin ekonomisi S.O.S veriyorsa durup, düşünmek gerekiyor. Kısacası 2008’in 2007 gibi gitmesine razıyım. Büyümekten ziyade ülke olarak 2008’i az hasarla atlatırsak kazanç sağlamış oluruz diye düşünüyorum.
Son olarak sektöre dergimiz aracılığıyla vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
“Ucuz malzeme alacak kadar zengin değilim” diyecek seviyeye gelmemiz lazım. Sadece paslanmazda değil, her alanda bu sözü ilke edinmeliyiz. Türk sanayisi kaliteli malzeme kullandığı zaman normal ömrü 10–15 sene sürmesi gereken ürün yerine ucuz malzeme tercih ederse ürünün ömrü kısa olur. “İleride yenileriz, gerekirse takviye yaparız” gibi eskimiş düşüncelerden biran önce arınmalıyız.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.