Global çelik sektöründe TRUMP 2.0 vergilerinin yarattığı belirsizlikler hakim
Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Başkan Yardımcısı Uğur Dalbeler ile demir-çelik sektörünün 2025 değerlendirmesi ve TRUMP 2.0 vergilerinin Türk çelik sektörüne etkisini konuştuk. Demir Çelik Store’ye açıklamalarda bulunan Dalbeler, global çelik piyasasının Trump 2.0 vergileri ile birlikte ticari belirsizlik ve korku ortamının yayıldığını vurguladı. Avrupa’da politik belirsizlikler ve ekonomik gelişmelerin istenilen seviyede olmaması talebi olumsuz etkilediğini söyleyen Dalbeler, Türk çelik sektörünün 2025 dair hedeflerini ve öne çıkan ihracat pazarlarını dergimizle paylaştı. Gerçekleştirdiğimiz röportajı sizlerle paylaşıyoruz.
2025 yılının ilk 3 ayı geride kalırken çelik sektörü açısından yıl nasıl başladı? İlk çeyrekte üretim ve ihracat faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
2025 yılı çelik sektörü açısından TRUMP 2.0 ile başladı. 1.0 daha önce yaşadık tecrübe edindik ve 2.0 daha zorlu olacağını anlamıştık, öylede oluyor. Trump’ın yeniden seçilmesiyle durum daha da karmaşıklaştı ve öngörünebilirlik azaldı. Bununla birlikte ticari belirsizlik ve korku ortamı, ticareti neredeyse durma noktasına getirdi. Şimdi her gün bir haber okuyoruz. Fakat o okuduğumuz haberler nasıl gerçekleşecek o konuda çok emin olamıyoruz. Ben geçenlerde şöyle bir yorum yaptım: Dedim ki yıllardır ticari önlem alabilmek için bir sürü yol denediler işte damping soruşturmaları açtılar antisübvansiyon, soruşturmaları açtılar, koruma önlemlerini devreye soktular ama bir şekilde ticaret devam etti. Fakat şu geldiğimiz ortam öyle bir belirsizlik ve öyle bir korku atmosferi yarattı ki ticaret neredeyse durma noktasına geldi özellikle ABD’’ye yapılan ticaret. Zira bilemiyorsun, yarın karşına hiç tahmin etmediği, neyin çıkabileceği hususunda bir şey öngöremiyoruz.
Trump, çelikte tüm ülkelere yüzde 25 vergi getirince Türk çelik sektörü ABD’de rekabet gücünü artırdı
Hiçbir şey olmadığı için insanlar çok tedirgin davranıyorlar. Trump karşılıklı vergi şimdi tekrar konuşmaya başladı. Önce bizim açımızdan lehimize olan bir gelişme yaşandı ki bunu seçimden önce söylemişti: Ben muafiyetleri kaldıracağım nitekim muafiyetleri kaldırınca herkes eşit olarak çelikte, %25 vergiye tabi oldu. Tabii eşitlerin içerisinde biz kendimize tekrar bir rekabet şansı yarattık ama şu anda konuştuğu bir şey var. 2 Nisan’dan itibaren yürürlüğe gireceğini söylediği o da karşılıklı vergi eşitlemesi gibi. Mesela Türkiye’de her farklı ürünü farklı bir kademe uygulanmakta, temizlik, ayrı gıdaları, eğitim ayrıştı, diğer ürünler vesaire. Şimdi birçok ülkede de bu oranlar hep birbirinden farklı olduğu için ne uygulanacağını bilmiyoruz. Şimdi böyle olunca da tabii bugün bir satış yapsam malzeme. Oraya varıncaya kadar neyle karşılaşacak? Hiçbir fikrimiz yok bizim 2018’de başımıza öyle bir hadise zaten gelmişti. Bu rahip Brunson’ın tutuklanmasında. Bırakın adamı arkasından kalktı şunu söyledi: “Peki dedim herkese yüzde 25 koymuştum” Türkiye’ye %50 yapıyorum o %50 yapıyorum dediğinde; Türkiye’den çıkmış, ABD’ye varmak üzere olan birçok Gemi vardı ve bunlar çok ciddi zarar ettiler. Ve bunların karşılığını alamadık tahsil edemedik.
Bundan sonra yapılacak işlemlerde de hiç beklemediğimiz bir şeyle karşılaşma olasılığımız yüksek. Çünkü Trump her gün yeni bir şeyle geliyor. Her bir taraftan işte karşı vergi karşılığını artıracağım diyor. Diğer taraftan bugün bir haber var 10’u yaparken bazı ülkelere muafiyet tanıyacağım diyor. Bir gün geliyor diyor ki işte özellikle dış ticaret açığı verdiğim ülkeleri hedefliyorum diyor. Ama spesifik bir şey yok. Her şey havada böyle olunca da böyle bir ortamda insanlar hiç bir şey yapamıyorlar.
Avrupa’nın ekonomik toparlanmasının yavaş ilerlemesi talebi olumsuz etkiliyor
2024 yılı süregelen bir takım politik çalkantıları veya sıkıntıların da devam etmesiyle başladı. 2025 ise Suriye olsun, Filistin olsun Ukrayna olsun ve bunlarda bu coğrafyada hep sıkıntılar yaşatıyor.
Bu da bizi birebir ilgilendiriyor ve etkiliyor. Aynı durum Avrupa içinde geçerli. Hem siyası çalkantıların yaşandığı ülkelerin olması hemde ekonomilerindeki toprlanmanın yavaş ilerlemesi orada istediğimiz talepleri göremiyoruz. Avrupa kendi içerisinde de birtakım sıkıntılar yaşıyor. Bu da talebi çok negatif etkiliyor. Şimdi bu coğrafyada o anlamda bize çok fazla yardım eden bir şey yok gibi görünüyor.
İhracat miktar olarak arttı ama kârlılık düştü
İhracatımız geçen yılın aynı dönemine göre ilk 3 ayın sonunda miktarda %15 yakın bir artış oldu. Umarım bu böyle devam eder ilk 3’ü için ama diğer yandan da kârlılığa baktığımda karlılık geçen yılın aynı fönemine göre daha düşük. Özellikle bu yıl hammadde fiyatları yükseldi. Ürün fiyatları baskı altında. Şimdi şu anki mevcut koşullarda Türkiye’de tabii son bir haftadır yaşadığımız sorunlardan ötürü bakıldığında işte dövizdeki hareketlilik, piyasalardaki tedirginlik vesaire derken iç piyasada da işler biraz yavaşlamış durumda. Bütün bunların çerçevesinde önümüzdeki dönemin pek de kolay olmayacağını öngörüyoruz.
Çinlilere ihracat halen cazip geliyor
Çin’in sektöre etkisini değerlendirebilir misiniz? 2025 yılında nasıl bir yol izliyor?
Çin tarafında asıl bizim sektörümüzün ana belirleyicisi olarak böyle pozitif bir gelişme yok. Geçen sene kendi iç piyasaları ciddi daraldı. Bu da onların ihracata agresif, gitmelerine sebep oldu. 50 60 milyon tonluk ihracattan 2 katına 110 milyon tona çıktılar. Onun baskısını bütün dünyadaki Çelik sektörü zaten birebir hissediyor. Önümüzdeki dönemlerde ihracatın nasıl seyredeceğini görmemiz lazım ama bugün itibariyle iç piyasalarındaki talep hala düşük. O yüzden ihracat onlara hala cazip geliyor. O da tabii ihracatı devam ettirmelerine sebep oluyor.
Türkiye yassı çelik pazarında Çin istilası devam ediyor
Türkiye, Çin’in geçen sene en büyük beşinci yassı çelik pazarıydı. Toplam Çelik ürünlerinde de en büyük sekizinci ihracat pazarıydı. Türkiye’nin ithalatına baktığımızda Çin, en büyük tedarikçilerden bir tanesi oldu. Yerli üreticilerimiz girdi maliyetlerinin artması ve yüksek enerji maliyetlerinden dolayı Çin ile rekabet edemediğinden iç pazarda Çin malları artmaya başladı. Rekabet gücün azalması demek uzak, Doğu’da kıyaslandığında bizim hammadde fiyatlarımızda görece daha yüksek enerji fiyatlarımız yüksek, son 2 yıldır enflasyonla develiasyon arasındaki makastan kaynaklı. İşçilik maliyetlerinde de ciddi artışlar oldu. Bütün bunları üst üste topladığında maliyetlerimiz yukarı çıktı ama biz fiyata bunu yansıtamıyoruz.
ABD’deki belirsizliklere rağmen, 3 milyon tona kadar ulaşan ihracatın yeniden canlanması bekleniyor
İhracat pazarlarımız hakkında bilgi verebilir misiniz?
İhracatımızda en önemli bölge Avrupa. Avrupa koruma önlemlerini tekrar sıkılaştırıyor. Bir son uzatma daha olacak ama son yıllarda özellikle bize rakip Hindistan, Güney Kore, Japonya, Vietnam gibi ülkelere karşı damping soruşturması açıldı. Eğer o ülkelere damping vergisi uygulanmaya başlanırsa o bizim o pazardaki kotamızı dahada arttırabilir ve rekabet gücümüzüde etkiler. Avrupa hem America’nın muafiyet tanıdığı yerlerden bir tanesiydi. Şimdi o muafiyet kalkınca, ABD’ye yapacakları ihracat biraz sekteye uğrayacak. Bu sefer kendi iç piyasalarındaki rekabet kızışabilir. Öyle ya da böyle bu bizim çeliğin en az 3’te biri Avrupa’ya gidiyor, bunun dışında Kuzey Afrika son dönemde öne çıkan pazarımız. Şimdi ABD pazarında etkinliğimiz artabilir. Ne olursa olsun şu belirsizlikleri bir kenara koyarsak tekrar bizim açımızdan bir imkan olarak ortaya çıkabilir. Çünkü ABD 25 milyon ton civarında ithalat yapan bir pazar. Bu 15 20’ye de düşse biz bunun içerisinden eskiden olduğu gibi 3 milyon ton yani 2 milyar dolarlık bir rakama ulaşırsak bu pazarda rekabet şansımız çok artar. Şimdilerde ABD’yeihracatımız 500 bin ton civarında seyrediyor.
Bu yıl ihracat yaklaşık 18 milyon tona ulaşabilir
İhracat 2022 yılında yakaladığımız 22 23 milyon tonluk rakama ulaşamadı. Geçen yıl 16 milyon tonda kaldı. Bu sene %15 artırsa, 17 milyon veya 18 milyon tona ulaşabiliriz. Evet ihracat pazarında öne çıkan yakın coğrafyadaki ülkeler. Fazla uzağa gidemiyoruz işte geçen senelerde son 3 4 senedir veya 4 5 senedir biz Hong Kong Singapur falan aralarda işler yapabiliyorduk ama Çinliler ihracata tekrar asılınca o piyasalardan geçen sene itibarıyla tamamen çıktık.
Yıl sonu döviz tahmini ve enflasyonla mücadele
Yıl sonu döviz kuru tahmini konusunda belirsizlikler sürüyor. Öngörülerimiz, 36-38 bandında seyretmesi ve politik-ekonomik faktörlerden etkilenecektir. Türkiye için önceliğin enflasyonla mücadele ve hedeflenen enflasyon oranına inmek olması gerekiyor. Sektörde işçilik maliyetleri önceki yıllara göre önemli ölçüde arttı ve bazı fabrikalar işçi kaybetti. Çelik sektörü emek yoğun bir sektör. Her bir artışın maliyetlere yansıması ve sürdürülebilirlik açısından önem arz ediyor. Enerji ve işçilik, temel üretim girdileri olarak öne çıkıyor.
Türkiye’nin hurdaya dayalı üretimi Avrupa, Çin ve Japonya’ya karşı bir avantaj sağlıyor
Türkiye’nin çelik sektörü, Çin, Japonya ve Hindistan gibi ülkelerle rekabet ediyor. Avrupa ve Amerika’daki çelik üreticilerinin, korumacı politikalar ve devlet destekleriyle rekabet avantajı elde ediyor. Karbonsuzlaşma adı altında çelik sektörüne verilen destekler, Avrupa’daki rekabeti etkiliyor. Sektöre 13-15 milyar euro arasında hibe verilmesine rağmen, yenilenme sürecindeki zorluklar devam ediyor Avrupa’da. Karlılığın olmaması, rekabet gücünü artırıcı adımların atılmasını engelliyor. 2026’da devreye girecek karbon sınır uygulamasına karşı Türkiye’nin avantajlı konumda. Çin ve Japonya’da çelik üretiminin büyük çoğunluğu cevhere dayanırken, Türkiye’de hurdaya dayalı üretim daha yüksek oranda. Özellikle yassı çelik üretiminde Türkiye’nin hurdaya dayalı üretim ağırlıklı olması, Avrupa’ya göre bir avantaj sağlıyor. Avrupa ülkelerinin karbon ayak izini azaltmak için hurda kullanımına yönelmesi, Türkiye’nin bu alandaki konumunu güçlendiriyor.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.