HÖRSİAD 2010 Ekonomik öngörüler Paneli
HÃür Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (HöRSİAD) düzenlediği ''HöRSİAD 2010 Ekonomik öngörüler Paneli''nin açılışında konuşan Bakan Ergün ..
HÃür Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (HöRSİAD) düzenlediği ''HöRSİAD 2010 Ekonomik öngörüler Paneli''nin açılışında konuşan Bakan Ergün ..
Hür Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (HÜRSİAD) düzenlediği ''HÜRSİAD 2010 Ekonomik Öngörüler Paneli''nin açılışında konuşan Bakan Ergün, 2010 yılının öncelikle tüm dünyada küresel krizin etkilerinin iyice azaldığı ve dünya genelinde toparlanma sürecinin başlayacağı bir yıl olacağını kaydetti.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI ERGÜN:
''ULUSLARARASI KURULUŞLARIN OLUMLU DEĞERLENDİRMELERİ, 2010 YILININ ÜLKEMİZ İÇİN UZUN VE HIZLI BÜYÜME DÖNEMİNİN BAŞLANGICI OLACAĞININ GÖSTERGESİ NİTELİĞİNDEDİR''
' YILI ÖNCELİKLE TÜM DÜNYADA KÜRESEL KRİZİN ETKİLERİNİN İYİCE AZALDIĞI VE DÜNYA GENELİNDE TOPARLANMA SÜRECİNİN BAŞLADIĞI BİR YIL OLACAKTIR''
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, ''Uluslararası kuruluşların olumlu değerlendirmeleri, 2010 yılının ülkemiz için uzun ve hızlı büyüme döneminin başlangıcı olacağının göstergesi niteliğindedir'' dedi.
Eylül 2008 yılında patlak veren küresel ekonomik krizin kısa sürede derinleşerek dünyayı etkisi altına aldığını, öyle ki küresel ekonominin 2009 yılında 2. Dünya Savaşı'ndan sonra ilk defa küçülmesi ve dünya hasılatının yüzde 1 civarında azalmasının beklendiğini anlatan Ergün, Türkiye'nin de küresel çapta yaşanan olumsuz gelişmelerden bağımsız kalamadığını belirtti.
Bakan Ergün, küresel krize kadar 27 çeyrek üst üste ve ortalama yüzde 6 civarında büyüyen Türk ekonomisinin 2009 yılında yüzde 5-6 civarında küçüleceğinin tahmin edildiğini söyledi.
HEDEFLERİ GÖZDEN KAÇIRMAMAK
İlk çeyreğinde derin etkilerinin hissedildiği 2009'un ortalarından itibaren Türk ekonomisinde toparlanmanın sinyallerinin alınmaya başladığını, her ne kadar kimi göstergelerde aylık dalgalanmalar olsa da, birçok göstergede olumlu bir seyir takip edildiğini ifade eden Ergün, şöyle konuştu:
''Yaşanan gelişmeleri göz önünde bulundurarak orta vadeli programda 2010 yılı için yüzde 3,5 oranında bir büyüme hedefi belirledik. Ancak, şunu söylemeliyim ki bu tahmin Türkiye'nin ekonomisinin büyüme rakamıyla ilgili yapılan en küçük tahmindir. Zira Türkiye'nin yüzde 4-4,5 hatta yüzde 5 oranında büyüyeceği tahmininde bulunan birçok uluslararası kurum ve kuruluş bulunmaktadır. Bu olumlu değerlendirmeler, 2010 yılının ülkemiz için uzun ve hızlı bir büyüme döneminin başlangıcı olacağının göstergesi niteliğindedir. Ben bu nedenle bu yılın bizim için çok kritik bir yıl olacağını düşünüyorum. Zira bu yıl atacağımız adımlar, geleceğimiz açısından da çok belirleyici adımlar olacaktır.
Her platformda şunu ifade ediyorum; ekonomide ve iş dünyasında anlık düşünmek, günlük hareket etmek yanıltıcı olmaktadır. Hükümet ve özel sektör olarak 2010 yılında atacağımız adımları, Türkiye'nin orta ve uzun dönem hedeflerini de dikkate alarak planlamakta fayda vardır. Bir otomobil kullanırken direksiyona bakmak, aracın önüne bakmak, kazaya neden olur. Doğru olan yola bakmak, ileriye bakmaktır. Bu nedenle krizin etkilerini bertaraf etmeye çalışırken gelecek hedeflerimizi de gözden kaçırmamaz çok önemlidir.''
ÖZEL SEKTÖRÜN ÖNEMİ
Bakan Ergün, Türk ekonomisinin son yıllarda gösterdiği başarılı performans ve bugün geldiği noktanın 2010 yılına ait ekonomik öngörülerle yakından ilişkili olduğunu belirterek, son 7 yılda gösterilen ekonomik başarıda ise hükümetin oluşturduğu güven ve istikrar ortamıyla birlikte özel sektörün çabalarının da büyük oranda belirleyici olduğunu kaydetti.
Küresel krizin en çok reel sektörü etkileyeceğini bildiklerini, bu nedenle krizin etkilerini aşmak, iç talebi artırarak reel sektörü rahatlatmak için genişletici politikalar ürettiklerini ifade eden Ergün, bunun sonucunda 2009 yılında 52 milyar liralık bir bütçe açığı oluştuğunu, ancak orta vadeli programda öngörülen bütçe açığının 62,8 milyar olduğunu hatırlattı.
Dünyada birçok ülkenin kriz döneminde teşvik ve destek uygulamaları gerçekleştirdiğini, özellikle batan banka ve finans kuruluşlarına kaynak akıttıklarını ve bunun sonucunda büyük bütçe açıkları oluştuğunu vurgulayan Ergün, kendilerinin ise piyasaya gerekli desteği sağlarken, bütçe açığını orta vadede sorun oluşturmayacak bir seviyede tutmayı başardıklarını söyledi.
Türkiye için bir başka önemli konunun ise ihracat olduğunu, 2002'de sadece 36 milyar dolar ihracat yapılırken, 2008 sonunda ise 132 milyar dolar gibi bir rakama ulaştıklarını anlatan Ergün, 2009'da ise krize rağmen psikolojik olarak çok önemli olan 100 milyar dolar seviyesinin geçildiğini kaydetti. 2009'da ihracatta yaşanan düşüşün, krizle birlikte küresel talepte yaşanan daralmadan ve emtia fiyatlarındaki gerilemeden kaynaklandığını bildiren Ergün, Türkiye'nin bu dönemde pazarlarını büyük ölçüde korumayı başardığını, ihracattaki azalmanın ağırlıklı olarak fiyatlardaki gerilemeden kaynaklandığını belirtti.
MISIR'LA İLİŞKİLERKomşu ve çevre ülkelerler, Afrika, Güney Amerika ile daha çok ticaret yapılarak ekonomik riskin en aza indirilmesi gerektiğini vurgulayan Ergün, Mısır'dan biraz önce döndüğünü ve orada çok başarılı görüşmeler yaptığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Mısır'la 2002'de 500 milyon dolar olan dış ticaret hacmimiz, 2009'da 3 milyar doları aşmış durumdadır. Mısır'la imzaladığımız Serbest Ticaret Anlaşması semerelerini de vermeye başlamıştır. Serbest ticaret anlaşması yürürlüğe girdiğinde Mısır'daki yatırımlarımızın değeri sadece 60 milyon dolardı. Bugün ise girişimcilerimizin Mısır'daki yatırımları 1,5 milyar dolar seviyesini yakalamıştır.''
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.