KALKINMA ODAKLI EKONOMİK MODEL İÇİN REFORMLAR ÖNCELİKLİ OLMALI
TÜRKONFED - Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, ekonomiye ilişkin yaptığı değerlendirmede, Türkiye büyüme modelini gözden geçirmeli. Sürdürülebilir bir büyüme için gerekli olan en önemli koşul, sadece seçili birkaç ekonomik göstergenin gözetildiği bir sistemden, makroekonomik dengelerin gözetildiği orta ve uzun vadeli üretim ile verimlilik odaklı büyüme modeline geçmektir ifadesini kullandı.
Türkiye ekonomisine ilişkin son zamanlarda yaşanan gelişmeleri de dikkate alarak değerlendirmelerde bulunan TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, büyüme önemli ancak sürdürülebilirlik için kalkınmanın odağa alındığı yeni bir model inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. 29 federasyon, 235 dernek ve 40 bini aşkın üyesiyle TÜRKONFED’in yüksek teknolojili katma değeri yüksek bir üretim ile verimliliği odağa alan bir ekonomik modele acilen geçmesi gerekliliğine işaret eden Turan, bunun yolunun da ekonomiden eğitime, yargıdan toplumsal hayata kadar yapısal ve ekonomik reformların hayata geçirilmesiyle sağlanacağına işaret etti.
“Kısa ve orta vadede, Türkiye daha fazla sorgulanacak”
Döviz kurundaki dalgalanmanın sebeplerine değinen Turan, “Gelişmekte olan ülkelerle ilgili 2013 Mayıs’ında başlayan dalgalanmanın temel sebebi, 2008 yılı sonrası gelişmiş ülkelerde para genişlemesinin kademeli olarak geri alınacağının sinyalinin gelmesiydi. Bu sinyal, 2013’ten günümüze kadar kademeli olarak arttı ve FED faiz artışı sürecine girdi. Türk Lirasının değer kaybetmesi ve doların son dönemde değer kazanmasında, ABD ekonomisinin göreceli olarak daha güçlü seyretmesi ve ticaret savaşlarındaki agresif tutumun da etkisi olduğu yadsınamaz. FED’in faiz artırımlarını beklenenden daha hızlı artırma olasılığı, bizim gibi gelişmekte olan ülkelere para akışını etkileyebileceği için, dalganın boyunu artırıyor. Bizim açımızdan en kritik nokta ekonominin yumuşak karnı dediğimiz cari işlemler açığı ve son dönemde yaşanan özel sektör dış borçluluk oranıdır. Bu durum ülkemizin uluslararası piyasalarda ‘Kırılgan Beşli’ diye tabir edilen ülkelerden birisi olarak değerlendirilmesine de yol açmaktadır. 2017-2018 döneminde büyüme yüzde 7,4 seviyesine çıkarken, cari işlemler açığının hızlı bir şekilde 55 milyar dolar seviyesine yükselmesi, özel sektör borcunun 227 milyar dolar seviyesine ulaşması, yüksek enflasyon, yüksek döviz kuru seviyeleri uluslararası yatırımcıların ve finans çevrelerinin bakışını da etkilemektedir. Merkez Bankası’nın kurumsal bağımsızlığına özen gösteren, faiz-büyüme-enflasyon ilişkisini doğru kurgulayan, TL’deki değer kaybının yapısal sebeplerinin iyi analiz eden, yatırım ortamını geliştirecek adımlar atan ve reformlardan vazgeçmeyen bir Türkiye, güçlü ve lider bir ülke olarak değişmez rol model olacaktır. Güvenli limanı inşa ederken ekonomi kadar demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, ifade ve basın özgürlüğü de kalkınma dinamiklerini geliştiren, tetikleyen güçlerdir.”
“Türkiye büyüme modelini gözden geçirmeli”
Türkiye’nin “Orta Gelir” ve “Orta Demokrasi” tuzaklarına dikkat etmesi gerektiğini belirten Turan, şu ifadeleri kullandı:
“Büyümeyi öncelik olarak gözeten bir modelden, kalkınma odaklı bir ekonomik modele acilen geçmeliyiz. Yüksek katma değer yaratan, yüksek teknoloji kullanan ve yüksek verimlik odaklı bir üretim, ihracat gücümüzü artıracağı gibi cari açık başta olmak üzere makroekonomik göstergelerimizin de dengeli yönde seyretmesini sağlayacaktır. İşgücü piyasasının kalitesi, kurumsal yönetişim, yargı ve kurumların bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, nitelikli eğitim, kadın ve gençler için fırsat eşitliği, girişimci bir ekosistemin inşa edilmesi ile tüm toplum kesimleri için gelir adaletinin sağlanmasına öncelik verilmelidir. Ekonomi ve uluslararası yatırım ortamı belirsizlikleri sevmediği gibi kurumların bağımsız karar alma iradelerinin teminat altına alındığı ülkelere güven de artmaktadır. Merkez Bankası’nın kanunlarda belirlenen çerçevede bağımsızlığı ve kurumsal yapısının korunması önemlidir. Kimi ekonomi çevrelerine göre gecikmeli de olsa MB’nin geçtiğimiz haftalarda dolardaki ateşi düşürmek için kullandığı faiz kartı ve bu hafta kararı alınan faiz koridorunun sadeleştirilmesi yerinde atılmış ve pek çok endişeyi de gidermesi açısından önemli olmuştur.”
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.