Karavelioğlu: Makinede ıskalanmış bir potansiyel var
MAİB Başkanı Kutlu Karavelioğlu, son 3 yılda küresel makine sektörü yüzde 12 büyürken, Türkiye’deki sektör büyümesinin yüzde 60 olduğuna dikkat çekti. Bununla beraber sektördeki yabancı payının düşüklüğüne işaret eden Karavelioğlu, “Türkiye imalatındaki yabancı yatırımların sadece yüzde 2,4’ü makine sektöründe. Bu bize elbette yetmiyor. Karşımızda ıskalanmış bir potansiyel var” dedi.
Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER) ve İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği (İSDER) tarafından düzenlenen “3. Uluslararası İş ve İstif Makinaları Kongresi ve Kiralama Zirvesi” dün başladı. 55 ülkeden 500’ün üzerinde iş profesyonelinin katıldığı etkinliğin açılışında konuşan Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Türkiye’de sektörün büyüklüğüne ve yatırım potansiyeline dikkat çekti. Dünyanın 2020 sonrası 2 ‘siyah kuğu’ dönemi yaşadığını hatırlatan Karavelioğlu bu süreçte ortaya çıkan fırsatları makine sektörü bakımından en iyi değerlendiren ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çekerek, “Türkiye’de makine teçhizat yatırımları son 3 yılda 73,5 milyar dolardan 127 milyar dolara yükselmiş, 3 yılda tam 313 bin milyar dolarlık yatırım yapılmıştır. Reel artış yüzde 65’tir. Bu yatırımlar, Türkiye’nin makine imalatını yüzde 60’tan fazla arttırmış, üretimimiz 28 milyar dolardan 48 milyar dolara çıkmıştır. Bu dönemde dünyadaki artış ise yüzde 12 dolayında kalmıştır. Makine ihracatımız 2019’dan 2022’ye yüzde 30’dan fazla artarak 25,5 milyar dolara ulaştı. Dünya ortalaması ise yüzde 7” diye konuştu.
En rekabetçi ürünlerden biri makine
Sektörün 2023 yılı performansına da değinen Karavelioğlu, deprem felaketine rağmen makine ihracatının 9 ayda yüzde 11’den fazla arttığını belirterek, “Makine üretimimiz 6 ayda yüzde 10’a yakın arttı, dünyada artış yüzde 0,18. Makine teçhizat yatırımlarımız da bu dönemde yüzde 7 arttı. Makineler uzun zamandır Türkiye’nin ikinci büyük ihraç kalemidir. İhracatımızın yüzde 60’ını Avrupa’ya yapıyoruz, bunun yüzde 42’si Avrupa Birliği’nedir. İhracatımızın yüzde 9’u da ABD’ye yapılıyor. Türkiye’nin makinecilerinin ne kalite ne de teknoloji sorunu vardır. Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 11’ini de uzun zamandır makine sektörü gerçekleştirmektedir. Makineler uzun zamandır ülkenin en rekabetçi ürünleridir” ifadelerini kullandı.
“Davetkâr bir sektörüz”
Buradaki başarıları ortaya çıkaranın sanayicilerin iştahı ve iradesi olduğunu vurgulayarak, “Hayli yerli ve hayli davetkâr bir sektörüz” diyen Kutlu Karavelioğlu, sektörde halka arz ve satın alma çalışmalarının arttığına işaret etti. Türkiye genel imalatındaki yabancı yatırımların yüzde 2,4’ünün makine sektörüne ait olduğuna dikkat çeken MAİB Başkanı Kutlu Karavelioğlu, gıda ve kimyada bu oranların yüzde 15-16, tekstilde de yüzde 10’u üzerinde olduğuna dikkat çekerek, “Düz makine imalatçısından sadece 4’ü yabancı... Sektördeki yabancı payı çok düşük. Bu bize elbette yetmiyor. Iskalanmış bir potansiyel var karşımızda. Dünya ticaretinde kutuplaşmanın giderek güçlendiği, teknolojik rekabetin, kamplaşmanın ve bölgeciliğin yerelleşmeyi zorunlu hale getirdiği bir dönemdeyiz. Dünya başarısız olduğunu nihayet kabul ettiği liberal politikaların yerine yeni bir ekonomik model arayışı içerisinde. Doğu-Batı’yı birbirine bağlayacak birkaç ülkeden biri Türkiye. Çok daha fazla yatırım çekmesi gerekir ve çekecektir de. Bunu hızlandırmanın yollarını birlikte bulmalıyız. Burası bir kesişim noktasıdır” şeklinde konuştu.
Yatırımları özendirecek politika vurgusu
Türkiye uzun yıllardır GSYH’sinin yüzde 8 ila 10’unu makine tesisat yatırımlarına ayırdığını aktaran Karavelioğlu, “Salgında her tarafın kapalı olduğu 2020 yılında bu oran bir zirve yaptı ve Türkiye GSYH’sinin yüzde 11,4’ünü makine tesisat yatırımlarına ayırdı. Salgının daha ilk yılı verilen yatırım teşvik belgelerinin yüzde 21’i İstif ve iş makinaları sektörüne aitti. İki siyah kuğu döneminde iş ve inşaat makinelerinin ihracatı yüzde 34 arttı, istif makinelerinin ihracatı da yüzde 28...” dedi. Karavelioğlu, Türkiye’nin yılsonunda 30 milyara dolara yakın makine ihraç edeceğini, makine ithalatının ise 45 milyar dolar olmasının beklendiğini belirterek, 15 milyar dolarlık dış ticaret açığına dikkat çekti. Bu açığı makine ihracatını son 20 yıldır olduğu gibi her yıl yüzde 15 artırarak kapatmanın mümkün olmadığına işaret eden Karavelioğlu, “Ülke olarak Orta Vadeli Program’ın da ana eksenlerinden birini teşkil eden ithal ikamesini sağlamak zorundayız. Bu da dünyanın en gözde pazarlarından Türkiye’ye makine satmak için herkesin yerelleşmesini sağlayacak, yatırımları özendirecek bir dizi politikanın hayata geçmesini gerektiriyor. Ben buna inanıyorum” diye konuştu.
■ İHRACATTAN FEDAKÂRLIK YAPTIK, ÖNCELİĞİ DEPREM BÖLGESİNE VERDİK
Kongrenin açılışında sorularımızı yanıtlayan İMDER Başkanı Nadir Akgün, sektörün yerli üretim kapasitesinin artmasının sevindirici olduğunu söylerken, düzenlenen zirvenin amacının Türkiye’ye yatırım çekmek ve dünyadaki dijitalizasyonu kaçırmamak olduğuna işaret etti. Türkiye iş ve inşaat makineleri sektörü ile istif makineleri sektörünün yönetilmesi son derece zor olduğuna dikkat çeken Akgün, pandemiden sonra sektörde dünya genelinde bir balon oluştuğuna işaret etti. Türkiye’de de benzer bir ‘balon ekonomisi’ ile sektörün karşı karşıya kaldığına değinen Akgün, “Tüm dünyada normal üretim be satış hacmi 1 milyon adetken iş ve inşaat makineleri sektöründe, bu sayı 2022 de 1,3 milyona çıktı, yani yüzde 30 arttı. Türkiye’de de en iyi zamanında sektörün hacmi 12-13 bin iken, bu seneyi 16-17 bin adetle kapatacağız. Türkiye’de kaynak sıkıntısı var ve dış borçluluğumuz çok yüksek. Dolayısıyla iş ve inşaat makinelerinde önümüzü görmekte zorlanıyoruz ama ben 2024’te iş ve inşaat makinelerinde çok keskin bir düşüş beklemiyorum. Umarım yönetilebilir, köşeli uçları olmayan bir hacimle karşı karşıya kalırız” diye konuştu. Sektörün ihracatının bu seneyi geçen seneyle paralel olarak 2 milyar dolarla kapatmasının beklendiğini dile getiren Akgün, “Yurtdışından ziyade bu sene deprem bölgesine öncelik tanıdık. Oranın makineleşmesi çok önemliydi. Önümüze çıkan fırsatlara biraz duygusal yaklaştık ve üretimi deprem bölgesine yönlendirdik. İhracattan fedakârlık yaptık, ama olması gereken de buydu” diye konuştu.
■ İSTİF MAKİNELERİNDE GELECEĞİN PAROLASI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Etkinliğin açılışında konuşan İSDER Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Karataş, İSDER’in, 2006 yılında Türkiye’nin taşıma, kaldırma ve istifleme makineleri sektörünün ulusal hedef ve öncelikleri doğrultusunda hareket eden bir sivil toplum kuruluşu olarak kurulduğunu söyledi. Kendilerine çizdikleri yolda her daim yenilikçiliği, yaratıcılığı ve rekabet edebilirliği destekleyerek ulusal ekonominin küreselleşmesine hizmet ettiklerini, ortak başarı için çalıştıklarını belirten Karataş, şöyle devam etti: “Sektörümüzün her alanda daha etkin olmasını sağlarken, üretimden satış sonrası hizmetlere kadar sektörümüzün tüm alt maddelerinde modernizasyonu amaçlıyoruz. Sektörümüz özelinde üyelerimize rehberlik etmeyi ve desteklemeyi esas alıyor, üyelerimizin işbirliği sağladığı kurum ve kuruluşlar ile arasında köprü oluyoruz.” Karataş, istif makineleri sektörünün geleceğinin parolasını ‘sürdürülebilirlik, dijitalizasyon, elektrifikasyon ve paylaşım ekonomisi’ kavramlarıyla oluşturduklarını dile getirerek, zirvede tüm kavramları beraber değerlendirerek sektörün dijital ve yeşil dönüşümünü sağlamak için bir araya geldiklerini ifade etti.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.