Kocaer Haddecilikin kapasite artırımına gidecek olması tartışmalara yol açtı
Kocaer Haddecilik tarafından yapılması düşünülen kapasite artışı ile ilgili ÇED toplantısı Aliağa Horozgediği köy kahvesinde gerçekleştirildi.
Kocaer Haddecilik tarafından yapılması düşünülen kapasite artışı ile ilgili ÇED toplantısı Aliağa Horozgediği köy kahvesinde gerçekleştirildi.
Kocaer Haddecilik tarafından yapılması düşünülen kapasite artışı ile ilgili ÇED toplantısı Aliağa Horozgediği köy kahvesinde gerçekleştirildi. ÇED toplantısını İzmir İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ÇED Planlama Şube Müdürlüğü"nden Alp Kocabaş yürüttü. Toplantıya Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED Planlama Genel Müdürlüğü"nden Pervin Dilek, İzmir İl Çevre Ve Orman Müdürlüğü, İl Tarım Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Aliağa Belediyesi"nden yetkililer ile Kocaer Haddecilik adına İşletme Müdürü Makine mühendisi İsmail Çelik, Kocaer Grup Temsilcisi Teoman Sancar, Ziraat Mühendisi, Doğan Sarıkaya ve Kalite Müdürü Dursun Çelik, EGEÇEP" den Ertuğrul Barka ile Erhan İçöz ve FOÇEP üyeleri ile az sayıda yöre vatandaşı katıldı.
Horozgediği Köyü’nde yapılan toplantıda Kocaer Haddecilik adına proje sunumunu PRD Çevre Yatırımları Planlaması Şirketi"nden Murat Doğan yaptı. Projeye göre Kocaer Haddecilik yıllık 54 Bin Ton olan üretimini yılda 498 Bin Tona çıkarmayı hedefliyor. Aliağa ağır sanayi bölgesi içinde Pınar Tepe Mevkiinde bulunan 32 Bin 382 metre karelik alanda yapmayı düşündüğü kapasite yükseltme projesi ile ilgili bilgiler veren firma yetkilileri tesisin çevreci bir nitelik taşıdığını ve ortaya çıkacak çevresel etkilerin diğer firmalara oranla çok daha az olduğunu ifade ettiler. Mevcut haddehane de 196 kişinin çalıştığını ve proje kapsamında yeni bir inşaatın olmayacağını belirten firma yetkilileri ince kesit profil üretiminden kalın kesit üretime geçileceğini ve 1 vardiya olan çalışma sistemlerini teknoloji yenileme ve 35 kişilik personel ilavesi ile 3 vardiyaya çevireceklerini belirttiler.
Kocaer Haddeciliğin kapasite artırımı ile çok az bir atığın ortaya çıkacağı belirtilen sunumda ihtiyaç duyulan enerjinin elektrik ve doğal gaz ile karşılanacağı ve katı, sıvı atıklar ile gürültü ve emisyon değerlerinin minimum düzeyde olacağı ve yönetmelik sınır değerlerinin aşılmayacağı ifade edildi. Katı atık olarak yüzde 1 oranında Tufal, yüzde 3 oranında Uçbaş, lokum ve hurda demirin olacağı, uçbaş, lokum ve hurda demirin piyasaya verilebileceği, tufal"in de alıcı kurumlara düzgün depolama yapılarak satılabileceği açıklandı.
ÇED Toplantısı Bölgesel Çevre Sorunu Tartışmalarına Sahne Oldu
Toplantıya katılan EGEÇEP ve FOÇEP üyeleri hazırlanan sunumdan sonra söz alarak kapasite artırımı projesine ve yapılan ÇED toplantılarına tepki gösterdiler.
Aliağa Ağır Sanayi Bölgesi"nin 30 yıllık süre içerisinde tüm bölgeyi etkileyebilecek çevresel bir sıkıntıya düşürdüğünü anlatan çevreciler, Çevre Bakanlığının, Çevre İl Müdürlüğü"nün ve diğer tüm yetkili organların hazırlanan çevre yasalarına kuruluşların uyup uymadıklarını denetlemeleri gerektiğini söylediler. Her yıl bölgede çevre sorunlarının arttığına dikkat çeken katılımcılar yer yer firma yetkilileri ile de tartışarak hazırlanan raporların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek kurallara uyulması durumunda çevresel sorunların tartışılmadığı toplantıların olacağını, kanser veya diğer hastalıklardan bölge insanlarının ölmeyeceğini belirttiler. Türkiye"nin imza altına aldığı Kyoto protokolü gereği bu tesislerin birçoğunun çalışmaması gerektiğini iddia eden çevreciler yeni çevre yasalarının net ve bağlayıcı olduğunu ama Aliağa da bu yasaların etkilerinin görülmediğini tartıştılar. FOÇEP üyeleri ÇED toplantısında ayrıca topladıkları 116 imzalı belgeyi de toplantıyı yöneten heyete verdiler.
Ertuğrul Barka “ Bu Bölgeye İsteyen İstediğini Yapmış.”
EGEÇEP ( Ege Çevre Platformu) üyesi Kimya Mühendisi Ertuğrul Barka, Ağır Sanayi Bölgesi olarak ilan edilen bölgenin yıllardır çok plansız bir yerleşime sahne olduğunu belirterek bölgeye her kesin istediğini işine geldiği gibi yaptığını söyledi. Çok ciddi planlama sorununu yaşandığını dile getiren Barka “ Ege Üniversitesi"nden Çevre Araştırmaları Müdürü Prof. Dr. Ümit Erdem bir toplantımızda bu bölge ile ilgili olarak " Aliağa"ya bırakın haddehaneyi, demirci dükkanı bile açılamaz." Demiştir. Bu bölgede ciddi atık sorunları var. Tehlikeli atıkların miktarı 8 Milyon tonu bulmuştur. Bu durum ortada iken biz hala buraya yeni tesisler yapmaya kapasiteleri artırmaya çalışıyoruz. Bu atıklar nerde depolanacak kimsenin bildiği bir şey yok.” dedi.
Aliağa Şehir Stadyumunun hemen yanında gaz depolama alanlarının bulunduğunu söyleyen Barka “ Böylesine tehlikeli tesislerin 1000 metre yanına hiçbir şey yapamazsınız. Stadyum sonradan o zamanın Belediye Başkanı tarafından yapılmış. Bu kadar yanlışın iç içe yaşandığı bir bölgeden bahsediyoruz. Çevre ve insan sağlığı en önemli konudur. Sanayileşmeye karşı değiliz ve bu saatten sonra daha nasıl iyileştirebiliriz bunu konuşmamız ve çözüm üretmemiz lazım. Sanayici arkadaşlarımızın emeklerine saygı duyuyoruz ama ortada yok olmaya devam eden bir çevre ve yaşam var.” Diye konuştu.
Ertuğrul Barka , “Türkiye’de 3 Milyon Ton Tehlikeli Atık Var. Bu Atıkların 300 Bin Tonu İzmir’de.”
Türkiye de bugün itibari ile 3 Milyon Ton tehlikeli atık olduğunu sözlerine ekleyen Ertuğrul Barka şöyle konuştu; “Sadece Aliağa da yılda 111 Bin Ton elektrik ark ocağı tozu atığı var. Sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi burada bir firmanın kapasite artırımını konuşuyoruz. Türkiye de ki 3 Milyon Ton atığın 300 Bin Tonu İzmir de. Yapılan ve anlatılanlar bilimsel olsa de bu kadar basit değil. Şu an bu köyün çeşmesinden akan suyu içemezsiniz. İnsanlara reva değil yapılanlar. İzmir de Arsenikli su aylardır tartışıldı. Buradakiler insan değil mi, bunu nasıl kabul edebiliriz. Bir firma kapasitesini 10 kat artırıyor. Vali, Kaymakamlar, Belediye Başkanları, İl Sağlık Yetkilileri, Çevre Mühendisleri yaşananları yıllardır bir türlü görmek istemiyor ya da görmüyor.”
FOÇEP Üyesi Atalay Yılmaz “ Haddehane İle Bir Kişi, Turizm İle Yüz Binlerce İnsan Zengin Olur.”
FOÇEP Üyesi Atalay Yılmaz da söz alarak yaptığı konuşma da kapasite artırımına giden Kocaer Haddecilik firmasının proje bilgilerinin gerçeği yansıtmadığını iddia ederek “ Ormanlık alana ve Kyme 1. Derece SİT alanına çok yakın olan bir yerden bahsediyoruz. Burada zaten her şey usulsüz yapılmış. Bu firma zaten fiili olarak 2006"dan beri kapasitesini artırmıştır, ÇED" i ise şimdi almaya çalışıyorlar. Proje sunumlarında belirttikleri emisyon iznini kuruldukları zaman almaları gerekirdi ama almamışlar. Bu nedenle bu izin verilmemelidir. Bu bölge artık bu durumdan kurtarılmalı ve ne gerekiyor ise yapılmalı. Bu tesislerin hemen yanı başında ormanlık alanlar var. 1/ 100 Binlik planlarda Kyme 1. Derece sit alanı var. Bu kadar önemli tarihi değerlerimizi turizme kazandırmalı değimliydik. Haddehane kurmakla bir kişi zengin olur o da tesisin sahibidir ama turizm ile yüz binlerce insan zengin olur.” Dedi.
EGEÇEP Üyesi Erhan İçöz “ ÇED Raporunu Zaten Vereceksiniz. Bizim Çabamız İse Devam Edecek.”
EGEÇEP Yürütme Kurulu Üyesi Jeofizik Mühendisi Erhan İçöz de Çevre ve Orman Bakanlığına yasa çıktığından bu güne kadar yaklaşık 1700 ÇED başvurusu yapıldığını bunların 6 tanesinin reddedildiğini söyleyerek “ Bu reddedilenler de usul hatası yatıkları için reddedilmiş. Eğer bu firma usul hatası yapmamışsa büyük ihtimal ile ÇED raporu onaylanacak. Biz burada neden toplantı yapıyoruz o zaman. Bence buradaki tüm yerleşim yerlerini kaldıralım gitsin ve sadece çalışanlar ile fabrika sahipleri kalsın. Bunu yapamıyorsak tüm tesisleri taşıyalım. Geleceğimizi düşünüyorsak bunlardan birini yapmak zorundayız. Ağır sanayi bölgesi denilen bu yer fay hatları ile dolu. Çok berbat bir halde olan bu yeri artık daha fazla mahvetmeyelim. Biz sizlere 100 Bin tane delil ve gerekçe de sunsak inanıyorum ki ÇED raporu verilecek ama bizim çabamız devam edecek.” Dedi
FOÇEP Üyesi Bahadır Doğutürk “ Buraları Biz Kirletmiyoruz.”
FOÇEP Yürütme Kurulu Üyesi Bahadır Doğutürk de yaptığı açıklamada sanayiye karşı olmadıklarını ifade ederek “ Biz sanayiye karşı değiliz ve neden karşı çıkalım. Karşı çıkıyorsak çevre ve insan sağlığı adına endişelerimiz olduğu için karşı çıkıyoruz. Buraları kim kirletiyor peki. Ceplerimizden çıkardığımız demir tozları ile biz kirletmiyoruz her halde. "Yok ettik yok sayıyoruz" anlayışı var. Çevreyi ve sit alanlarını önce yok ediyoruz sonra yok sayıyoruz. Şimdiye kadar yüzlerce ÇED toplantısı yapıldı ve firmalar bu aşamalardan geçtiler ama insanlar ölmeye, çevre kirlenmeye devam etti. Biz güzel bir çevre de insanca yaşamak için anayasal hakkımızı kullanmak istiyor ve karşı çıkıyoruz.” Şeklinde konuştu.
Öngür Yakar “ Haddehanelerin de Bir Haddi Olmalı.”
ÇED toplantısında söz alan Öngür Yakar adlı bir vatandaşta “ Haddehanelerin de bir haddi olmalı. Biz artık ÇED toplantısı sözü bile duymak istemiyoruz. Vatandaşlar olarak diyoruz ki bu dünya bizim. Sadece Aliağa değil, Menemen, Foça, köyler kısacası her yer kirlenmeye devam ediyor.” Dedi.
Teoman Sancar “ Biz Dört Dörtlük Olduğumuzu İddia Etmiyoruz.”
Kocaer Haddecilik Grup Temsilcisi Teoman Sancar da eleştirilerin ardından yaptığı açıklamada iddia edildiği gibi hiçbir zaman 498 Bin ton kapasiteye çıkmadıklarını ve bunun mümkün olmadığını söyleyerek “ Biz böyle bir şeyi yapamayız, bu mümkün değil. Daha önce kapasite artırdığımızı iddia ediyorsunuz ama tesisimizi birlikte gezebilir ve kendi gözleriniz ile görebilirsiniz, inceleme yapabilirsiniz. Biz dört dörtlük olduğumuzu iddia etmiyoruz ama diğer kuruluşların yanında çok çevreci olduğumuzu rahatlıkla iddia edebiliriz. Fabrika sahamızı temizledikten yarım saat sonra her taraf tekrar demir tozları ile kirleniyor. Bizi hurdadan demir çelik üretenler ile karşılaştırmayın. Biz haddehaneciyiz yani ortaya çıkarılan ürünü işliyoruz. Amacımız da dışarıdan ithal edilen kalın profil demirleri kendimiz üreterek ülkemize katkı sağlamaktır. Hiçbir yatırımın da çevreye zarar verir olmasını destekleyemeyiz. Bunu biz yapamayız. Biz de gelecekteki çevreden kaygılıyız. Bizim de çocuklarımız var ve en az sizin kadar hassasız. Bahsedildiği gibi ne ormanlık alan ne de sit alanına yakın değiliz. Biz çevreye rahatsızlık vermiyoruz ama inanın çevrede ki diğer firmalardan rahatsız olduğumuzu söyleyebiliriz.” Dedi.
Çevre Ve Orman Bakanlığı yetkilisi Pervin Dilek “ Yükümlülükleri Yerine Getiren Bir Kuruma ÇED Raporu Vermemezlik Yapamayız.”
Çevreci kuruluş üyelerinin açıklamaları ve eleştirilerine karşı bir açıklama yapan Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED Planlama Genel Müdürlüğü"nden Pervin Dilek de “ Yükümlülüklerini yerine getiren her firmaya ÇED raporu veririz. Vermeme gibi bir şey düşünülemez. İddia ettiğiniz gibi bu firmalar da yalan yanlış raporlar hazırlayamaz. Bu iş bu kadar basit değil. Firmaların denetimleri kesinlikle yapılıyor ve hak etmişlerse cezalar veriliyor. Kocaer firması da dahil olmak üzere kesilmiş bir çok ceza var. Bakanlığımızın bu konuda hassas olduğunu bilmenizi isterim. ÇED raporlarını denetleyen bir mekanizma ile bu süreci yakından takip eden çevresel etkilere karşı hassas bir yaklaşım var. Her şey ilgili mevzuat hükümlerince yapılıyor. Bundan en ufak şüpheniz olmasın.” Dedi.
Öte yandan ÇED toplantısının başında toplantıyı yürüten komisyonun Başkanı Çevre ve Orman İl Müdürlüğü ÇED Planlama Daire Başkanlığı"ndan Alp Kocabaş"ın “ Tartışmalarımızı lütfen düzgün bir üslup ile yapalım ve burayı TBMM"ne çevirmeyelim.” Sözüne toplantının sonunda Ertuğrul Barka tepki gösterdi. Barka “ Bu sözünüz ile bizim seçtiğimiz insanlar ile oluşan meclisi küçük düşüremezsiniz. Şayet özür dilemez iseniz sizi dava edeceğim.” Dedi. Alp Kocabaş da “Ben Meclisi küçük düşürme gibi bir niyet ile bunu söylemedim ama yanlış anlaşıldı ise özür dilerim” diyerek özür diledi. Kaynak:Günaydın Aliağa
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.