Konya Sanayi Odası meclis toplantısında dünya ve Türkiye gündemi konuşuldu
Konya Sanayi Odası Eylül Ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Tahir Şahin'in başkanlığında gerçekleştirildi.
Konya Sanayi Odası Eylül Ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Tahir Şahin'in başkanlığında gerçekleştirildi.
Meslek komitesi üyelerinin de katıldığı toplantıda konuşan Konya Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Mustafa Veli Tekelioğlu, bütün küresel dalgalanmalara, ihracat pazarındaki daralmalara ve siyasi belirsizliklere rağmen Türk sanayisinin büyümeye katkı vermeye devam ettiğini, ancak piyasalarda bir motivasyon kaybı da yaşandığını söyledi. Toplantıya konuşmacı olarak katılan Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün ise, dünyada artık birden fazla güç merkezi olduğuna ve bunun büyük bir küresel yönetişim krizi ortaya çıkardığına dikkat çekti. Prof. Dr. Akgün ayrıca, Türkiye’nin oyun bozucu değil, barış inşa edici bir ülke olduğunu vurguladı.
“Yeni bir büyüme hikâyesi ortaya konulmalı”
Konuşmasında Türkiye’nin büyümesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Konya Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Mustafa Veli Tekelioğlu, Türkiye’nin ikinci çeyrekte yüzde 3,8 ile beklentilerin üzerinde büyüdüğünü, bu dönemde imalat sanayinin Türkiye’nin büyümesine yüzde 4,1 ile önemli katkı verdiğini ifade etti. Tekelioğlu, “İmalat sanayi, bütün olumsuz tabloya rağmen Türkiye’nin büyümesine katkı vermeye devam ediyor. Ancak, piyasalarda bir motivasyon kaybı da mevcut. Özellikle 7 Haziran seçimlerinden sonra, ülkemizde gündemin ekonomiden uzaklaşması, istikrarı ve kalkınmayı hedef alan terörün yeniden tırmanması, dövizin dalgalı seyri, küresel ekonomide devam eden riskler hepimizin beklentilerini aşağıya çekiyor. İş dünyası olarak temennimiz, Türkiye’nin terörü kalıcı bir şekilde yok ederek, ekonomik ve siyasal reformlarla yeni bir büyüme hikayesi ortaya koymasıdır” şeklinde konuştu.
“Büyük güçlerin bu coğrafyalardan vazgeçme ihtimali yok”
Meclis toplantısına konuşmacı olarak katılan Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün de, dünya ve ülke gündemine ilişkin yaptığı değerlendirmede, dünyada küresel yönetişim krizi olduğuna dikkat çekti.
Krizlerin Ortadoğu’ya etkisine bakıldığında da birkaç ana ülkenin önemli merkez olduğuna işaret eden Akgün, “Türkiye, İran, Mısır, Suudi Arabistan ve G-20 üyesi olan ülkeler, bu coğrafyada 20-30 yıl içinde büyük güçlerin hegemonya arayışında en fazla satranç oyunu oynayacakları alanı oluşturuyor. Çünkü buralar petrolün en fazla bulunduğu coğrafyalardan biri. Enerji ekonomisi bitmediği sürece, büyük güçlerin bu coğrafyalardan vazgeçme ihtimali yok” şeklinde konuştu.
“Ortadoğu’da kaos çıkartıp, ülkeleri içerden çökertmeye çalıştılar”
Batı dünyasının Uzak Doğu’yla gireceği yeni rekabetçi ortamda, Ortadoğu coğrafyasını yanına çeken ülkelerin 21. Yüzyılda kurulacak yeni dünya düzeninde daha şanslı olacağını anlatan Akgün, bu yüzden Ortadoğu’dan kolay kolay vazgeçilmediğini aktardı. Batı ülkelerinin Ortadoğu coğrafyasını kendi yanına çekmek için çeşitli planlar yaptığını dile getiren Akgün, şunları söyledi: “Önce Arap baharı sürecini kullanarak bölgenin değişimine destek veriyor gibi göründüler.
Ancak demokratik süreçlerden istenmeyen liderler ve partiler iktidara gelince bundan rahatsız oldular. Şimdi bir takım terör örgütleri kullanılarak bölgede kontrollü kaos senaryoları uygulamaya koydular. İslam dünyasını kendi içindeki etnik mezhepsel ve ideolojik farklılıkları kullanarak çatışmaya sürüklüyorlar. Amaç bölge ülkelerini çatışmalar yoluyla İçerden çökertmek. Böylece kendi ayakları üzerinde durabilen devlet ve ulus olsun istenmiyor”
‘Türkiye kimlik bölünmelerine karşı direnmelidir’
Yaşanan gelişmelere karşı Türkiye’nin, dünyada oyun bozucu değil, barış inşa edici medeniyetin temsilcisi olduğuna değinen Akgün, “Türkiye kendi ayakları üzerinde durabilen bölgenin tek Müslüman ve demokrat ülkesidir” dedi. Türkiye’nin kimlik merkezli parçalanmaya da direnmesi gerektiğine işaret eden Akgün, “Kimliklere bölünmüş bir toplumda ortak değerleri inşa edemezsiniz, uzlaşı ve huzuru sağlayamazsınız. Bu coğrafyada Türkiye dışında hala kendi değerleriyle ayakta kalabilen bir ülke yok. Ancak giderek kimlik havuzlarına hapsoluyoruz. Türkiye, her şeye rağmen kimlik merkezli parçalanmaya direnmelidir. Devletsizliğin ne demek olduğunu anlamak istiyorsanız, Suriye’ye, Irak’a bakın. Parçalandığınız zaman, toparlanmanız yüz yıl sürüyor” ifadelerini kullandı.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.