Küçük Bir Adımı Büyük Bir Yürüyüşe Dönüştürdük
2001 yılından beri faaliyetlerini sürdüren TUT Kelepçe, Türkiye'de hortum ve boru kelepçeleri üretiminde lider bir firma olarak tanınıyor.
2001 yılından beri faaliyetlerini sürdüren TUT Kelepçe, Türkiye'de hortum ve boru kelepçeleri üretiminde lider bir firma olarak tanınıyor.
2001 yılından beri faaliyetlerini sürdüren TUT Kelepçe, Türkiye'de hortum ve boru kelepçeleri üretiminde lider bir firma olarak tanınıyor. Kuruluşundan bu yana üretimini kaliteden ödün vermeden, dünya standartlarında ve müşterilerinin ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleştiriyor. Firmanın Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Ergün Kuzu ile yapmış oldukları çalışmalar hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik. Edinmiş olduğumuz bilgileri sizlerle paylaşıyoruz.
Öncelikle Tut Kelepçe’nin kuruluşu ve bugünlere gelişi hakkında bizleri bilgilendirir misiniz?
Firmamız inat, ısrar, sabır sözcükleriyle tanımlanabilecek, yoktan var edilmiş, sıra dışı bir kuruluş öyküsüne sahip. TUT Kelepçe 2001 yılında kuruldu. Onun öncesinde, ben ve şu anda şirketimizin ortaklarından bazı arkadaşlar kelepçe sektöründe faaliyet sürdüren Er-Bi 'nin çeşitli departmanlarında yönetici olarak çalışmaktaydık. Çalıştığımız firma içine düştüğü sıkıntıları aşamadı ve kapandı. Biz, 20 yıllık tecrübemizle, iyi bildiğimiz işi dışarıdan sermaye desteği alarak sürdürme kararı aldık. Bulduğumuz mali güçle, Firmamızı Tuzla’da 6 ortaklı limited şirket olarak kurduk. Çok kısa sürede makine parkı ve kadrosu gelişen Şirketimizi 2003 yılında Ümraniye'ye taşıdık. 2008 yılında Mısır'da yatırım yaptık ve mülkiyeti Şirketimize ait, yeni bir fabrika kurduk. İran'da ve Ukrayna'da ortaklıklar oluşturduk. Aynı yılın son aylarında, 4 ayrı yerde yaptığımız imalatı tek bir yerde toplamak amacı ile Gebze'ye taşındık. Yine bu dönemde KMC Grubun ortak olarak aramıza katılmasıyla mali yapımız güçlendi, şirket sermayemiz 7 trilyon TL'sına yükseldi. Bu taze kanla birlikte personel sayımız 120 kişiden, 230 kişiye çıktı, üretim kapasitemiz arttı. Şirketimiz kurulduğu yıldan itibaren cirosunu sürekli yükselten, taklit edilen, bugün yaklaşık 40 ülkeye ihracat yapan bir kuruluştur.
On yıllık bir zaman dilimi içinde sergilediğimiz performans, elde ettiğimiz sonuç, geldiğimiz nokta dışarıdan bakanlar için “normal” bir süreç olarak algılansa bile, bizim açımızdan bir mucizedir. Biz sıfırdan, bu noktaya gelirken insan hayatında mucizelerin de gerçekleşebileceğini göstermiş olduk. Küçük bir adımı büyük bir yürüyüşe dönüştürdük.
Tut Kelepçe olarak müşterilerinize hangi ürün ve hizmetleri sunuyorsunuz? Referanslarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Firmamızın ana üretim konusu, hortum, boru,doğalgaz kelepçeleri,kablo tutucuları,panel kelepçeleri ile otomotiv ve beyaz eşya sektörüne yaptığı çeşitli yedek parçalardır. Ürettiğimiz ürünler, tüp, dogalgaz, tarım,inşaat,otomotiv,yapı marketler,beyaz eşya,elektrik,güneş enerjı sektörü,hırdavat,after market, gibi hortumun ve borunun, profillerin,kullanıldığı her yerde tespitleme ve sızdırmazlık sağlamak için kullanılmaktadır.
Türkiye'de Arçelik ,Vestel, Robert Bosch,Tofaş,BMC,Uzel,Würth,Peugot,Türk Traktör,Isuzu, Aygaz,Koçtaş,gibi sektöründe başarılı, kaliteye önem veren firmalara mal veriyoruz.
İtalya, Yunanistan, Finlandiya, İsveç, Avusturya, İsviçre, Almanya, Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya, Hindistan, Azerbaycan, Kazakistan, Tunus, Ürdün, Mauritus Adaları, Mısır, Kenya, Libya, Şili, İngiltere, Belarus, Polonya, İran, Irak, İsrail, Fas, Güney Afrika, Kıbrıs, Suriye, Hindistan, Macaristan, Hollanda, gibi birçok ülkeye doğrudan, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, İspanya, Madagaskar gibi ülkelere ise dolaylı olarak ihracat yapmaktayız…
Yıllık üretim kapasiteniz ve makine parkınız hakkında neler söyleyebilirsiniz?
İlk kurulduğumuzda yıllık üretim kapasitemiz senelik altmış milyon adetti. Şu sıralarda ayda on milyon adedin üzerinde mal üretiyor ve satıyoruz. Temmuz ayından itibaren aylık üretim kapasitemiz onbeş milyon adet olacaktır.
Bünyemizde, 5 tondan 250 tona kadar eksantrik presler, CNC tel erezyon, frezelerin, tornaların, taşlamaların, matkapların bulunduğu kalıphanemiz, vida tesisimiz, kaplama tesisimiz, kesme, çapak alma, yüzey temizleme, kaynak atölyemiz bulunmaktadır. İmalatımızla ilgili tüm ölçüm ve testleri yapabilecek ekipmana sahip kalite kontrol laboratuarımız da mevcuttur. Kalıplarımızı ve makinelerimizi tamamen kendi bünyemizde yapmaktayız. Yeni ürünler tasarlayan Ar-Ge departmanımız mevcut. Şu anda firmamız, 8 adet patent, faydalı model ,endüstriyel tasarım belgesine sahip.
Var olan makine parkımızla bir çok dkp , paslanmaz saçtan ve alüminyumdan ezme, kesme, sıvama gerektiren parçaları yapabiliyoruz.
Makine parkımızı geliştirmeye, otomasyona geçiş sürecimizi hızlandırmaya çalışıyoruz. Ortaya çıkan ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek, daha iyi şartlarda çalışabilmek için yeni bir fabrika binası yapmaktayız.
Bu arada belirtmekte yarar görüyorum; çalışanlarımızın mesleki eğitimi içinde önemli oranda kaynak ayırmaktayız.
Geçmiş yıllardaki cirolarınızı ve 2011 yılı ciro hedeflerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Kurulduğumuzda 3 trilyon olan ciromuz, 2010 yılında 13 trilyona ulaştı. 2011 yılı için hedefimiz 30 trilyondur. Eğer bu hedefi tutturmayı başarabilirsek, bir önceki seneye göre % 100' ün üzerinde bir artış sağlamış olacağız.
Pazardan ne kadar pay alıyorsunuz?
Türkiye, Balkanlar , Ortadoğu ve Afrika da üretim kapasitesi yönünden sektörün, kalitesi tartışılmaz, marka değeri yüksek, lider ve öncü firmasıyız, yurt içinde % 60 oranında bir pazar payına sahibiz. Ürettiğimizin % 70 ini ihraç etmekteyiz. 2011 yılında ise ihracat oranımızı % 90'lara çıkarmayı hedeflemekteyiz.
“Erbi” markamız bir çok ülkede taklit edilmeye çalışılıyor. Bunlarla ilgili uluslararası koruma tedbirleri almış bulunmaktayız. ‘’ ERBİ ” markamız, tıpkı “SANA yağı” ve “SELPAK” markaları gibi, Ürettiğimiz ürünlerle , adı ile özdeşleştirilmekte olup bir çok ülkede kelepçe yerine marka ismi ile istenir hale gelmiştir. Bu bizim için son derece memnuniyet verici bir durumdur. Biz kaliteye önem vererek, bu durumun uzun yıllar hafızalarda böyle yaşanmasını sağlamayı hedeflemekteyiz.
Üretim alanınızı büyütmeyi, yeni alanlarda üretim yapmayı düşünüyor musunuz?
KMC grubun ortak olmasıyla birlikte hedeflerimizi büyüttük, bu hedeflere dönük altyapı çalışmalarını hızlandırdık. Mısır'da 6 dönümlük bir alana inşa ettiğimiz yeni fabrika binamıza, 1 Haziran 2011 tarihinde taşınmış olacağız. Yeni fabrika binamız daha iyi fiziki şartlar altında ve daha yüksek miktarlarda üretim yapmamızı sağlayacaktır.Türkiye’deki tesisimizi büyütmek için çalışmalarımız sürmektedir. Büyümemize paralel olarak agresif bir reklam ve tanıtım politikası izliyoruz. Yurt içinde ve dışında katıldığımız fuar ve toplantılarda ülkemizin ve firmamızın bayrağını gururla dalgalandırıyoruz.
Sahip olduğunuz kalite belgeleri hakkında bizleri bilgilendirir misiniz?
Firmamız öncelikle yönetim açısından TSE 9001/2000, çevre ile ilgili 14001,iş güvenliği ile ilgili 18001, otomotiv parça ve idari yönetim ile ilgili 16949’ a, Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu'nda da geçerli olan Gost belgesine sahiptir. TUT Kelepçe, alanında bu denli kalite ve yeterlilik belgelerine sahip tek firmadır.
Firmamızın büyüme sebeplerinden biri de kaliteye önem vermesidir.Tüm ürünlerimizin izlenebilirliği kalite yönünden kayıt altındadır. Bu özelliğimiz nedeniyle bir çok firma için aranan bir üretici konumuna gelmiş bulunmaktayız. Bu alandaki iddiamızı sıfır iade ile mal üretimi yaparak sürdürmek istiyoruz.
Yönetim anlayışımız ve stratejimiz, öncelikle kaliteli üretim,çevreye saygı, insanların güvenliği ve ülkemize yararlı katkılar sağlamaktır.. Bu anlayış doğrultusunda Türkiye'de kelepçe ile ilgili TSE belgesinin oluşmasına firmamız rehberlik yaptı. Biz böyle bir rol oynamış olmanın haklı gururunu taşıyoruz.
Şimdiki hedefimiz ülkemizde yer alan seçkin firmaların da aralarında bulunduğu TURQUALITY çemberinin içerisine dahil olmaktır. Ayrıca büyümekte olan firmalar arasında yapılacak yarışmada dereceye girebilmek, bir diğer hedefimizdir.
2008 yılının son çeyreğinde tüm dünya ülkelerinde baş gösteren ekonomik kriz 2010 yılına kadar birçok ülkeyi, firmayı ve bankaları etkisi altına aldı. Bu dönemi firmanız açısından değerlendirebilir misiniz?
Biz firma olarak, 2009 yılında herkesin işçi çıkarttığı bir dönemde, çalışan sayımızı 70 kişiden 180 kişilere çıkarttık. Ciromuz 2008 ile 2009 arasında % 100 arttı.
Hatta krizden etkilenmeyen şirket olarak, bazı basın yayın kuruluşlarında bizden bahsedildi. Krizde büyümemiz, yeni yatırımlara yönelmemiz, üstelik bunu borçlanarak yapmamız, bazı bankalar tarafından eğitim konusu yapıldı. Çünkü belirsizliklerle dolu bir ortamda cesaretle bazı adımlar atmış olmak, ister istemez dikkat çekiyordu.
Kriz dönemi ile ilgili şunu söylemek istiyorum; bizler için bankacılık sektörü çok önemli. Bankalar, özellikle Türk sermayeli bankalarımız, Türkiyeli firmalara güvenir ve desteklerlerse bu herkesin yararına olur. Kriz dönemlerinde devletin de sanayiciyi desteklemesi, şirketleri özellikle finans konularında sübvanse etmesi, bankalar karşısında sanayiciye garantör olması gerek. En küçük sıkıntıda, bankalar eliyle tersten estirilen rüzgarlar hem firmaların batmasına, hemde insanların işsiz kalmasına neden oluyor.
Mısır'daki yatırımlarınız ne durumda?
Mısır'da fabrika kurmamız sayesinde yaklaşık 50 Afrika ülkesine satış yapma olanağını yakaladık. Şu anda 120 olan işçi sayımız, Haziran 2011 itibariyle 200'ün üzerine çıkacak. Üretim kalitemiz tümü ile oturmuş durumda. Mısır'da var olan diğer yerleşik mahalli fabrikalardan farklı olarak sağladığımız, kalite,iş güvenliği, çevre bilinci ve sağlıklı koşullardan dolayı Mısır’da çalışan işçilerimiz,Türk firmasında çalışmış olmanın ayrıcalığını ve mutluluğunu yaşamaktadırlar. Mısır yatırımımız ile Ülkemize ciddi döviz girdisi sağlamaktayız.
2010 yılını nasıl bitirdiniz, 2011 yılından neler bekliyorsunuz?
2010 yılı sonunda yukarıda da bahsettiğim gibi yeni bir ortaklık yaşadık. Ortağımız Kayseri Metal Center A.Ş. (KMC)) içinde bulunduğu çelik ve saç sektörünün, güçlü, lider ve adından her geçen gün övgüyle bahsedilen güzide kuruluşlarından birisidir. KMC Gurubun içinde yer alan hammadde tedarik ettiğimiz MGE Metal firması vasıtası ile bizde bu guruba dahil olduk. Bu birlikteliğin firmamıza çok büyük katkıları olacağından eminim. Ortaklıktan sonra üretim ve yatırımda vites büyüttük. Amacımız, dünyada 5 kıtada kalitesiyle, farklılığıyla övgüyle bahsedilen bir Türk markası olabilmektir.
Şu an her iki fabrikamızda 3 vardiya 24 saat malzeme yetiştirmeye çalışmaktayız. 2011 yılı makine,kalıp ve tesis yatırımları açısından tatlı yorgunluklar yaşayacağımız bir yıl olacak. Bunun heyecanı ve başarma duygusunun yaratacağı stresin sıkıntısını yaşıyor olacağımız kesin. Çünkü , sadece bulundukları mevzileri daha iyi noktalara taşımak ve çıtayı yükseltmek isteyenler gelişebilirler. Var olanla yetinmek demek ilerlemeyi, gelişmeyi reddetmek demektir.
Burada şu tespitte bulunmak istiyorum, üreten ve ürettiğini satan firmalar her zaman ayakta kalırlar.
Bir başka deyişle düşünen, düşünüp, üretenler fikirlerini tatbik edip,hayata geçirirlerse başarılı olurlar.Tabii burada geçmişten gelen birikim ve deneyimleride yadsımamak gerekir.
Unutmamak lazımki bu dünya’nın taleplerine uygun üretim yapanlar, bu dünya’yı yönetiyor ve kazanıyor. Bu anlamda hedefleri olan bir firma olarak, düşünmek, çalışmak ve sonuca gitmek zorundayız.
Önemli olan, büyürken devamlılığı sağlamak, istikrarlı olabilmektir.2011'e bu perspektifle, büyüme ve gelişme hedefleri ışığında bakıyoruz ve hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyoruz.
Bir sanayici olarak devletten ne gibi beklentileriniz var?
Ekonomik yaşamın bir bütün olduğunu düşünürsek devlet de, işletmeler de, finans kuruluşları da her birimiz bu bütünün unsurlarıyız. Devlet büyük bir işletme, bizler de onu besleyen irili, ufaklı, küçük işletmeleriz. Bizlerin üretip kazanması, devletin de toplumun da kazanması demektir. Devleti yöneten irade, sivil toplum kuruluşlarının, meslek örgütlerinin ve halkın tavsiyelerini de dikkate alarak katılımcı bir ekonomik model geliştirmeli. Ekonomiyi güçlendirmenin, refahı büyütmenin, istihdamı arttırmanın yolu buradan geçiyor.
Devletten istediğimiz enerji kaynaklarının ucuzlatılması, Sosyal güvenliğe ödenen işveren payının düşürülmesi, ihracat yapan firmaların geliştirilmesi için sübvanse edilmesi,ücretsiz danışmanlık verilmesidir. Ayrıca haksız rekabet eden, ülkemizin imajını yurt dışında kötüleyen, kalitesiz mal üreten firmaların sıkı denetimden geçirilmesi ve ihracattan men edilmesi, yine dışarıdan ülkeye sokulmak istenen kalitesiz malların ülkemize girişine müsaade edilmemesi de bizim için önemli bir taleptir. Aynı zamanda güneş enerjisinden faydalanmanın ön plana çıkartılması için çalışmaların hızlandırılması da gerekiyor.
Yeni olarak hangi tip ürünleri üreteceksiniz, bunların katma değeri ne olacak ?
Hema Endüstri'nin Türkiye'de ürettiği tüm araçların direksiyon gövdelerinde kullanılan, İtalya'dan ve Almanya'dan almakta olduğu ürünlerin yerine patentli bir ürün geliştirdik. Bu üründe tek tedarikçi olarak çalışmaya başladık. Yine Peugot ve Audi için Almanya'dan alınmakta olunan kelepçelerin yerine patentli bir ürün yaparak ilk deneme satışımızı gerçekleştirdik. Güneş enerjisinde kullanılan panellerin bağlantısında bizim kelepçelerimiz kullanılmakta olup, bir çok yeni ürünümüzü Almanya, İsviçre ve Avusturya'ya direk olarak ihraç etmeye başladık. Bunun dışında patent başvurusu yaptığımız 3 yeni ürünle yakında ihracat oranımızı % 90'lara çıkartmayı umuyoruz. Bu yeni ürünlerle firmamızın cirosunda % 40 oranında bir artış bekliyoruz.
Ayrıca plastikten yapılan, sonsuz vidalı ayarlı flexi hortum kelepçelerinin Türkiye distribütörlüğünü almış bulunmaktayız.
Piyasadaki rakipleriniz ve onlara olan ilişkileriniz hakkında neler söyleyebilir siniz?
Biz birçok sektöre hitap eden çok değişik ürünler üretmekteyiz. Bu nedenle bizimle aynı ürünü üreten farklı farklı firmalar var. Ancak bizimki kadar geniş ürün dağarcığına sahip bir firma yok.
Bizim rakiplerimize bakış açımız şöyle, biz onları rakipten çok yardım alabileceğimiz , birbirimize destek olabileceğimiz partnerler olarak görüyoruz. Çünkü dünya çok büyük bir pazar,eğer kaliteli ürün üretebilirsek otomasyon sağlayabilirsek, tüm dünyaya mal satabiliriz, bu dünya hepimize yeter. ilkeli bir işbirliğinin hepimize faydası olacaktır.
Bünyesinde yer aldığımız KMC ve Gurub firmalarından MGE metal firmasının aynı sektörde faaliyet sürdüren- belki de bizi rakip olarak gören- firmalara, mal vermesi bu yaklaşımımızı ispatlamaktadır.
Çalışanlarınızdan beklentiniz neler, birlikte çalışmak istediğiniz insanlarda hangi özellikleri arıyorsunuz?
Biz çalışanlarımızı seçerken analitik düşünen, üreten, benimseyen, kendinden bir şeyler katan, inisiyatif kullanabilen, çalışkan, güvenilir, dürüst, hırslı, boş vermeyen, neme lazımcı olmayan, çoğulcu bakış açısına sahip,sorumluluk sahibi, paylaşan,kompleksleri olmayan bilgili, deneyimli, vizyonu olan donanımlı insanları seçmeye çalışıyoruz. Bunun için insanların daha önce çalıştığı işyerlerinden aldığımız referanslardan tutun da, eğitim durumuna, çevresine, sosyal faaliyetlerine, kendileri için koydukları hedeflere kadar her şeyi etüt ediyoruz.
Eğer bir işi yapmanız kaçınılmazsa, mutlaka yapmak zorundaysanız, onu kesinlikle ertelemeyin bir an evvel yapın diyoruz. Tereddüt ettiğiniz her şeyi iş arkadaşlarınıza, ortaklarınıza danışın diyoruz.
Bilgi sahibi olmadan, fikir yürütmeyin diyoruz. Biz çalışanlarımızın memnun olduğu, Tut Kelepçe'de çalışmanın ayrıcalığını ve onurunu yaşadıkları bir iş ortamı yaratmak arzusundayız.
Çalışanlarımızdan firmanın birer ortağı gibi davranmalarını bekliyoruz, çünkü bizler kazandıklarımızı hep birlikte paylaşmaktan ve kurumsallaşmaktan yanayız. Çalışanlarımızın kendi işlerinin patronları olmalarını istiyoruz, onlara yatırım yapıyor, eğitimler veriyoruz. Çünkü hep birlikte kazanabileceğimizin bilincindeyiz.
Onların ,çevreye duyarlı ,saygılı insanlar olmalarını ve yetiştirmelerini istiyoruz.
Yürütmüş olduğunuz sosyal sorumluluk projeleri var mı?
Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Ziya Eren bu ülkeden kazandığını yine bu ülkeye aktaran, bizlerin de mutluluk ve kıvanç duyduğu pek çok sosyal sorumluluk projesine imza atmış bir insan. Birden çok okul, fakülte ve hastahaneler yaptırıp, ülkemiz insanlarının kullanımı için kamu yararına devretmiştir. Sayın Ziya Eren halen Kayseri Erciyes Spor Kulübü'nünde başkanlığını sürdürmektedir.
Tut Kelepçe olarak bizler çalışanlarımızla birlikte yaklaşık 2000 kişiye geçim kapısı yaratmanın gururunu yaşamaktayız. Bunun yanı sıra yıllık, 500 ton paslanmaz sac, 500 ton lastik,1200 ton DKP sac, 600 ton alüminyum, 1200 ton vida hammaddesini tedarik ettiğimiz firmalara sağladığımız ve sağlattığımız sinerji bu sayının birkaç katı insanında fayda gördüğünü bize göstermektedir. Firmamız, adeta bir okul gibi bizler de dahil olmak üzere her geçen gün tüm çalışanlara yeni bir şeyler öğreten bir kurum olma özelliği taşımakta. Çalışanlarımıza sürekli olarak yabancı dil ve mesleki kurslar, seminerler, eğitimler vermekteyiz.
Ergün Kuzu olarak dünyaya bakış açınız, gelecekle ilgili düşünceleriniz neler?
Güncel bir konudan başlayacak olursam; üniversite sınavlarının kalkması gerektiğini, herkesin yüksek eğitim alabilmesinin sağlanmasını, eğitimde fırsat eşitliğinin yaratılması gerektiğini düşünüyorum.
Birlikte iş yapma, beraber yönetme kültürünün yeterince gelişmediği ülkemizde koalisyonlar yerine tek parti hükümetlerinin daha yararlı olacağı kanaatini taşıyorum. Ekonomik istikrar ve büyüme için bunu gerekli görüyorum. Yürütmenin tek parti tarafından oluşturulmasını gerekli görmekle birlikte, yönetim organının çoğulcu bir yapıda, temsilde adaletin gözetilerek oluşturulması gerektiğini düşünüyorum.
Silahlanmaya ayrılan kaynakların azaltılması, ulaşım, eğitim,sağlık hizmetleri, haberleşme,enerji, gibi alanlar Mutlak kamunun desteklediği ve denetlediği alanlar olmalıdır.
İnsanların daha iyi çalışma ve yaşama koşullarına ulaşmasının en önemli aracı, demokrasidir. Evde, işte, okulda, ülkede her yerde, her zaman yaşanan sorunlar diyalog ve hoşgörü içinde, demokrasinin mekanizmaları kullanılarak çözülebilir. İmar sorunundan, çevreye, etnik sorundan, kültürel sorunlara kadar aklımıza gelen, sorun olarak gördüğümüz konuların sorun olmaktan çıkmasını istiyorsak, demokrasiyi egemen hale getirmeliyiz. Başka bir yol yok.
İmar konusunda korkunç bir çarpıklık var, Belediyeler arazi etütlerini kendileri yapıp, projelendirmeli, çarpık yapılaşmayı önlemelidirler.
Belki çok ütopik gelebilir ama, sadece tek başına silahlanmaya yetkili, bütün dünya ülkelerinin paydaş olabileceği tüm ülkelerin temsil edildiği ve söz sahibi olduğu daha geniş bir savunma paktı oluşturularak tüm dünya ülkelerinin silah ve ordudan arındırılmasını, bu alana harcanan paraların, barış içinde yaşayacak insanların daha iyi yaşam koşullarının sağlanması ve eğitimi için aktarılmasını istiyorum. Aşırı milliyetçilik ve diktatörlük olgusuyla saldıracak, savaş çıkartacak ülke ve diktatörlere aman vermeyecek savunma amaçlı adil, objektif bir pakttan bahsediyorum.
Kısaca, ben orduların, silahların, sınırların ortadan kalktığı, renk, din, dil ayrımının yapılmadığı, kimsenin evsiz barksız, aç ve açıkta kalmadığı, yokluğun, yoksulluğun olmadığı bir dünya istiyorum.
Birde sağ ve sol gibi kavramların farklılığını derinleştirmek yerine,yıkıcı olmaktansa yapıcı olmaya çalışmalıyız,bu bağlamda kimin söylediği değil,neyin söylendiği önemli.
Ergün KUZU
1963 İstanbul doğumlu, evli ve bir çocuk babasıyım. İş yaşantıma, ortaöğrenim yıllarında, babamın çok iyi durumda olan iş makineleri yedek parça imalatı ve ticareti yaptığı kendi işimizde başladım. Liseyi bitirdiğim yılda, siyasi kargaşaların olduğu bir dönemde -biraz da can güvenliği kaygısıyla- ailem beni şirketin Tekirdağ'da bulunan şubesinin başına gönderdi. İki yıl kadar orada çalıştım ve askere gittim. Asker dönüşünde kötü bir sürprizle karşılaştım, babam iflas etmiş, varını yoğunu kaybetmişti. Hali vakti yerinde bir ailenin çocuğu olarak gittiğim askerden dönüşte, hayata adeta sıfırdan başladım. Aynı zamanda üniversiteyi okumaya çalıştım. Ömrümün her döneminde çalışkanlığı, mücadeleyi ve dürüstlüğü hep ön planda tuttum. Arkadaşlarımın kurmuş olduğu elektrik taahhüt firmasında 2 yıl çalıştıktan sonra Er-Bi firması ile tanıştım ve çok kısa zamanda şirkette yönetici konumuna kadar yükseldim. ER-Bİ kökenli olarak, TUT Kelepçe'nin kurucu ortaklarından birisiyim. Dünyanın birçok ülkesinde, birçok firmayı ziyaret ettim, birçok şey gördüm ve öğrendim vede halen öğrenmeye devam ediyorum, daha da öğreneceğim ve paylaşacağım çok şey olduğunu düşünüyorum. Üzerimde yaşanılan günlerin yorgunluğu, tadı, deneyimleri ve kazanımları varken, yaşanacak güzel günlerin umudunu taşımaktayım. İyi şeyler yaşamak ve yaşatmak isteyen birisi olarak, halen TUT KELEPÇE’de Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdür olarak fiilen görev almaktayım.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.