“Savunma Sanayi’nde Makine Sektörünün Önemi” konulu Türkiye istişare toplantısı Sakarya’da yapıldı
MÜSİAD Sektör Kurulları tarafından düzenlenen ”Savunma Sanayi’nde Makine Sektörünün Önemi” konulu Türkiye İstişare Toplantısı MÜSİAD Sakarya Şubesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi
MÜSİAD Sektör Kurulları tarafından düzenlenen ”Savunma Sanayi’nde Makine Sektörünün Önemi” konulu Türkiye İstişare Toplantısı MÜSİAD Sakarya Şubesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Recep Barut,2002 yılından sonra Türkiye’de aktif olarak savunma sanayisinde bir ilerleme olduğunu belirterek, “Bu ilerlemenin meyvelerini yavaş yavaş görmeye başlıyoruz. Mesela milli dizayn olarak bir gemi yaptık. Yaptığımız bu gemi ‘askeri gemi yapamayız’ tezini artık çürütüyor. Öte yandan paraşütçülerimiz için rüzgâr üreten bir makine sistemiyle, onlar için deneme yeri yaptık. Bundan sonra da uçak savaşları, helikopter, askeri araçlar yapacağız” diye konuştu.
MÜSİAD Sektör Kurulları tarafından düzenlenen ”Savunma Sanayi’nde Makine Sektörünün Önemi” konulu Türkiye İstişare Toplantısı MÜSİAD Sakarya Şubesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını gerçekleştiren MÜSİAD Makina Sektör Kurulu Başkanı Mustafa Kılıç, gelişmiş ülkelerde ön planda olan makina imalat sanayi sektörünün Türkiye’de de aynı noktaya getirilmeye çalışılması gerektiğini vurguladı. Kılıç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Güçlü ekonomi ve toplumsal refahın yakalanmasının yolu kuşkusuz teknolojik olarak üstün özelliklere sahip, katma değeri yüksek ürünler üretmekten geçmektedir. Maalesef bir üretim kültürü oluşturmadan, yüksek standartlarda bir kalite anlayışını ortaya çıkarmadan ve markalaşmayı ön planda tutmadıktan sonra teknoloji yaratmamız da mümkün değildir. Dünyada en hızlı büyüyen ülkelerden biri olan Türkiye’nin cari açığındaki artışın, büyümenin de beraberinde getirdiği bir sorun olmasının yanında, özellikle imalat sanayinin ithalata bağımlılığından ileri geldiği bilinmektedir. Ayrıca, dış ülkelere olan enerji bağlılığımız bu soruna katkıda bulunmaktadır.
Teknoloji satın alan ve her gün eskiyen teknolojik ürünleri ithal eden bir ülke olmaktan çıkarak, uzun vadede tedbirler aramak gerektiği kaçınılmazdır.
Sektörde faaliyet gösteren ve üretimini gerçekleştirdiği yatırım makineleriyle ülke kaynaklarının dışarıya gitmesini önleyen ve hatta ihracat yaparak döviz kazandıran binlerce KOBİ’nin yaptığı çalışmalar görmezden gelinemez. Yatırım maliyetlerini önemli ölçüde düşürdüğü için daha fazla desteklenmesi gerektiğini düşündüğümüz yerli makine imalat sektörü sayesinde firmalarımız en azından başlangıçta uluslar arası rekabet ortamına eşit şartlarla girebiliyorlar.
Geçtiğimiz yıl üyemiz Metin Kar’ın başkanlığında kurulan ve Sakarya’yı makine sektöründe üretim üssü yapmayı hedefleyen SAMİB’in çabaları, makina imalatçılarını bu amaçlar doğrultusunda birleştirerek, gelişmiş ülkelerde ön planda olan Makina İmalat Sanayi Sektörünü, ülkemizde de aynı noktaya getirmeye çalışmaktadır.
Vardan: Her tarafta makineye ihtiyacımız var
Toplantıda konuşma yapan MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan da sektörün önemini yeterince anlamayanların bulunduğuna işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu sektörün ülkemiz adına ne denli önemli olduğunu anlamayanlar maalesef mevcut. Makine hepimizin bildiği gibi her sektörün ihtiyacı olduğu bir iş bölümü. Tarıma girseniz makineye ihtiyaç var, inşaata girseniz makineye ihtiyaç var, savunma sanayinde makineye ihtiyaç var. Kısacası her tarafta bu ihtiyacı hissediyoruz. Yapmamız gereken birçok iş var. Türkiye’nin ihracatında makine önemli bir yeri buluyor. Yaklaşık 10 milyar dolar ihracatımız var. İthalatımız 22 milyar dolar civarında. Enerjiden gelen dış ticaret açığını pompalayan açığın yanı sıra ikinci konu burası. Makine sermaye yatırımları gibi geldiği için o bizi rahatlatıyor. Bundan daha iyisini de yapabiliriz. İthalatla alakalı olarak TL’nin aşırı değerlendirmesi sayesinde dışarıda üretilen mamuller daha uygun hale geliyor. Bunun yanı sıra içerideki maliyetimizi oluşturan unsurların dikkate alınması lazım. Ve biz teknolojinin neresindeyiz bunu düşünmemiz lazım. Dünyaya mal satacak nitelikte ürünler satabiliyor muyuz? Bunların hesaplarını yapmamız lazım. Türkiye dünden bu güne önemli yerlere geldi. Savunma sanayine harcanan paraları gördüğümüzde biz neden daha önce bu işe girmemişiz diye hayıflanmamak elde değil ama zararın neresinden dönülürse kardır.”
Türkiye ve dünyada makine sektörü
Toplantıda konuşan Hidromode Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Hasan Büyükdede ise sektörle ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“Makina sanayi ülkemizin diğer sektörlerin göre son yıllarda büyük bir artış gösterdi. Makine sanayilerinde faaliyette bulunan firmaların çoğu KOBİ şekilde… Ülkemizde ucuz iş gücü ve gelişmiş mühendislik becerileri uluslar arası pazarlarda rekabet şansımızı arttırıyor. Ülkemizde her türlü parça ve aksam yüksek kalitede ve rekabet şartları içinde üretimi yapılıyor. Ülkemizdeki firmaların teknolojik birikimleri uluslar arası piyasalarda rekabet gücünü arttıran en önemli unsurlardan birisi. Son yıllarda dünyada müşteri istekleri doğrultusunda makine imalatına yönelme eğilimi söz konusu. Ek mühendislik çalışması gereken bu talepler batıda fiyatların artmasına sebep oluyor. Şu an itibariyle rekabet gücünü arttırarak 200’den fazla ülkeye 22 mal grubunda ihracat yapıyoruz. Makine sektöründe 22 alt sektör bulunuyor.
İhracatımızın yaklaşık yüzde 60’ı teknolojik açıdan lider sayılan AB ve Amerika’ya gerçekleştirmektedir. Ulusular arası pazarlarda rekabet gücünü artırır temel faktörlerden biri olan imalat standartlarına hızlı uyumlaşma süreci ihracatımızın itici gücü. Makine ve aksamları sektörünün tamamına ait ihracat ramaklarına göre 2010 yılında ihracatımız bir önceki seneye göre yüzde 13,6 oranında artış göstermiş ve 10 milyar dolar kaydedilmiştir. En fazla makine ihracatı klimalar, soğutucu ve dondurucular, motorlar yıkama kurutma makineleri gibi mal gruplarında gerçekleşti.
Toplam makine ve aksamları ihracatının yüzde 78’i 1 milyon dolar üzerinde ihracat yapan Orta Anadolu Makine ve Aksamları İhracatçılar Birliği üyesi 793 firma tarafından gerçekleştiriliyor. Bu firmaların yüzde 75’i İstanbul, Ankara, Bursa ve İzmir’den.. İhracat gerçekleştirdiğimiz ülkeler arasında ilk sırada Almanya, ikinci sırada İran ve üçüncü sırada Amerika bulunuyor. Makine teknolojilerimiz artırdığımız sürece ihracatımız da artacaktır.
İran da para çok ama idari yapıda sıkıntı olduğu için bu parayı değerlendiremiyorlar. İran’da ciddi bir makine ihtiyacı olduğu kesin. Öte yandan Rusya ve İtalya bizim için ciddi bir Pazar niteliğinde.2010 yılında gerçekleştirilen 113 milyar dolarlık genel ihracat içinde, makine sektörü yüzde 5.59’luk bir paya sahip. Ülkemizin 2023 hedefindeki 500 milyar dolarlık ihracatta makine sektörünün payı yüzde 20. Bu payın yani 100 milyar doların hakkını verebilmek için bizim çok çalışmamız lazım.
İstanbul ticaret odası ve İstanbul Ticaret Üniversitesi,
HEAŞ, STM başta olmak üzere kurulan ortak firma üzerinde kurulan Teknopark Projesi’nde, özellikle savunma sanayinin gelişmesi için büyük bir işin içine girdik. Biz bu yeri dünyaya da açtık. Yabancı partnerleri de buraya getirmeye çalışıyoruz.”
Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Recep Barut ise şöyle konuştu:
“STM olarak, Savunma Sanayi Müsteşarlığı tarafından yürütülen projelerde danışmanlık yapıyoruz. Son dört yılda savaş gemisi sanayisinde yol açmaya, yenilikler getirmeye çalışıyoruz. Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıldan 1970’li yıllara kadar Savunma Sanayisi’nde çok geriydik. Her türlü ürünü yurt dışından pahalı maliyetlerle satın alıyorduk. 1970’den sonra savunma sanayisiyle ilgili şirketler kuruluyor ve sanayi sektörü de burada savunma sanayisine destek oluyor. 1980 yılından sonra da havacılık sanayisine yatırımlar yapılmaya başlandı. İyi şeyler oldu fakat bunlar arzu edinilen seviyede değildi. 2002 yılından sonra ülkemizde aktif olarak savunma sanayisinde bir ilerleme var. Bu ilerlemenin meyvelerini yavaş yavaş görmeye başlıyoruz. Mesela milli dizayn olarak bir gemi yaptık. Şu anda Marmara Denizi’nde seyir denemeleri yapıyor. 5-6 ay devam edecek bu denemeler. Yaptığımız bu gemi ‘askeri gemi yapamayız’ tezini artık çürütüyor. Öte yandan paraşütçülerimiz için rüzgâr üreten bir makine sistemiyle, onlar için deneme yeri yaptık. Bundan sonra da uçak savaşları, helikopter, askeri araçlar yapacağız. Daha önceleri hep, ‘batı ülkeleri bizden çok ileride, onlara zor yetişiriz’ düşüncesindeydik. Bu düşünce o kadar yer etmişti ki gerçek zannediyorduk. Hâlbuki akıl aynı akıl, mühendislerimizi şimdi çok güzel işler yapıyor ve projeler gerçekleştiriyor. Hiçbir şey zor değil, yeter ki imkânlar oluşturulsun."
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.