Mehmet BüYüKEKŞİ: Krize yenik düşmedik
Küresel daralma, krizin en şiddetli yaşandığı gelişmiş ülkelere ihracat yapan ülkeleri çok etkiledi. Bu ülkelerden bir tanesi de Türkiye oldu..
Küresel daralma, krizin en şiddetli yaşandığı gelişmiş ülkelere ihracat yapan ülkeleri çok etkiledi. Bu ülkelerden bir tanesi de Türkiye oldu..
Bildiğiniz gibi;
2009 yılı, dünya çapında zor bir yıldı. Çünkü;
Küresel daralma, krizin en şiddetli yaşandığı gelişmiş ülkelere ihracat yapan ülkeleri çok etkiledi. Bu ülkelerden bir tanesi de Türkiye oldu. Neticede;
İhracat pazarlarımızda yaşanan talep düşüşlerine bağlı olarak ihracatımızda gerileme yaşadık. Bu gerileme esnasında likidite sorunu yaşayan şirketlerimiz zor durumda kaldılar. Bazı pazarlarımızdan fedakârlıklar yapmak zorunda kaldık. Bazı bölgelerimizde önemli kayıplar meydana geldi. Ancak;
Krize Yenik Düşmedik
Ülke olarak, zor dönemin dip noktasını 2009 yılı bitmeden aşabildik. Artık önümüzdeki döneme daha ümitle bakıyoruz.
Çünkü;
Tüm dünyada dış ticaret düştü. 2008 yılında 15,8 trilyon dolar olarak gerçekleşen dünya mal ticareti, 2009 yılında 11,4 trilyon dolara geriledi. Fakat, biz bu gerilemede, rakiplerimizden önce toparlanmayı başardık.
Nitekim;
Ekim ayıyla birlikte ihracatımız yeniden yükseliş eğilimine girdi. Ekim ayında ülkemizin ihracatı yüzde 4,6 yükseliş kaydetti. Oysa Brezilya'nın ihracatı yüzde 24, Japonya'nın ihracatı yüzde 23, Çin'in ihracatı yüzde 14, Macaristan'ın ihracatı yüzde 12, Güney Kore'nin ihracatı yüzde 9 ve Hindistan'ın ihracatı yüzde 7 azaldı. Bu rakamlar;
Türkiye'nin krizden çıkış sürecinde diğer ülkelerden daha hızlı davrandığının bir göstergesi. Aralık ayı rakamları da bunu tescilliyor:
Aralık ayı ihracatımızdaki artış: 32,3. Habur’da, Kasım ayının rakamlarını açıklarken, Aralık ayında 20 – 30 arasında bir artış beklediğimizi belirtmiştim. Bunu gerçekleştirmekten son derece mutluyuz. 2007 ve 2008’lerde olduğu gibi, 30’luk artışları çok özlemiştik, kavuştuk, önümüzdeki aylarda da aynı artışı bekliyoruz. Yön artık yukarıyı gösteriyor. Habur’da şu gerçeğe de vurgu yapmıştım: «İhracat, tüm ekonominin barometresidir. İhracat, ekonomik aktivitenin atan nabzıdır.» Nitekim ihracat artışıyla birlikte sanayide üretimin ve kapasite kullanımının da arttığını gördük, tüketici güveninde de artış gördük. Bu ayki yüksek büyüme rakamları gösteriyor ki; son çeyrekte pozitif büyüme de olacaktır. Çünkü;
Psikolojik Sınırın Üstündeyiz
Bütün olumsuz gelişmelere rağmen 2009’da ihracatımızı psikolojik sınır olan 100 milyar doların üzerinde tutmayı başardık. 100 milyar doların üzerinde ihracat yapan 100'ler kulübünün içerisinde kaldık. 2008 yılı rakamlarına göre 33 ülke 100 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştiriyor. 2009 yılında bu sayının 30'a inmiş vaziyette. Türkiye de bu 30 ülke arasında yer aldı.
Bunu gerçekleştirmek için, yani;
Çok önemsediğimiz psikolojik sınır olan 100 milyar doların üzerinde kalmak için çok çaba sarf ettik. İhracatçılar olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Başbakanımızın ve dış ticaretten sorumlu Sayın Devlet Bakanımızın liderliğinde 4 kıtada onlarca ülkeye seferler düzenledik. Türkiye’nin büyük ihracatçı ailesinin başkanı olarak, gecesini gündüzüne katarak çok büyük bir gayret gösteren Bakanımız Sayın Zafer Çağlayan’a çok teşekkür ediyorum. Göreve geldiğinde, ihracatçılara; «Bavullarınızı hazırlayın, gitmediğimiz yerlere gideceğiz, gitmediğimiz yerler bizim değildir.» demişti. Dediği şekilde bizler de bavullarımızı hazırladık, pazarımızı çeşitlendirmek, var olduğumuz yerlerde de konumumuzu güçlendirmek için büyük bir gayret gösterdik.
2009 yılı bittiğinde değer olarak 24 gerilemeye karşın miktarda 9’luk artışı da önemle not ediyoruz. Bu nota ilâve olarak şunu da belirtmek istiyorum: 2009 yılını, aynı zamanda geleceğimizi planlamak için kullandık. Sayın Bakanımızın himayesinde, TİM’de çok önemsediğimiz bir çalışma başlattık. “Türkiye’nin 2023 İhracat Stratejisinin Uygulamaya Aktarılması ve Performans Programı” adını verdiğimiz projemiz ile geleceğimizi tasarlıyoruz. 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin stratejik yol haritasını makro ölçekte çıkardık. Sektörel düzeyde de aynı metodoloji ile çalışıyoruz, 23 sektörümüzün tamamını tarıyoruz. Mart ayı itibarıyla sektörel çalışmamızı bitirmiş ve tüm projeyi tamamlamış olacağız.
Sektörel çalışmaya paralel olarak illerde “Ortak Akıl Toplantıları” ile ihracatı temel gündem yapmak ve iller için psikolojik sınır olan 1 milyar doları aşmak için yol haritaları hazırladığımız paralel bir çalışma da başlattık. Mardin, Samsun, Ordu ve Van ilimizde çalışmalarımızı yaptık, bu ay içinde de Kahramanmaraş’ta yapacağız. Hedefimiz, ihracatın Anadolu’ya yayılması. İhracatı 1 milyar doları aşan şehir sayısını artırmak. 12 ili 22 il yapmak.
Her ay farklı bir ilimizde ihracat sonuçlarını açıkladık. Türkiye’mizin doğusuna batısına, kuzeyine ve güneyine gittik. Demokratik açılıma ihracatçılar olarak destek verdik. Ülkemizin komşuları ile sorunsuz bir dış politika gerçekleştirmesinin çok olumlu sonuçlarını gördük. Yüksekova’da ifade ettik ki: İç barışını tam sağlamış bir ülkenin her bölgesinin ihracata odaklanmalıdır. Çünkü ihracat, dünya ile entegre olup refahı artırmanın temel anahtarıdır.
2010 Yılı İhracat Hedefimiz 111 Milyar Dolar
2010 yılına baktığımızda belki yine bir dizi risk görünüyor. Fakat gidişat, genel olarak umut verici. Biz 2010 yılı için 111 milyar dolarlık bir ihracat hedefi ortaya koyuyoruz. Bu hedefi koyarken tüm ihracatçı birliklerimizle bir çalışma yaptık. 2009 gerçekleşme ve 2010 yılı beklentilerini aldık. Aynı şekilde pazarlarımızdaki muhtemel gelişmelerin de senaryosunu çalıştık. 2010 yılında dünyada 3,1’lik bir büyüme bekleniyor. Tabii bu her yerde aynı olmayacak. Gelişmiş ülkelerin 1,3 ve gelişmekte olan ülkelerin 5,1 büyümesi tahmin ediliyor. Bizim için çok önemli olan Euro bölgesindeki büyüme beklentisi ise 0,3. Dünya mal ticaretinin miktar olarak 2,7 ve değer olarak 8,4 artması bekleniyor. İşte bu şartlar altında biz hedefimizi 111 milyar dolar olarak belirledik. Çünkü;
Türkiye son yıllarda büyük bir ihracat hamlesi gerçekleştirdi. İhracat odaklı bir büyüme dönemi yaşadık. Aynı şekilde devam etmek istiyoruz. Şunu çok iyi biliyoruz: İhracat artışı ile sanayi üretimi, kapasite kullanımı ve gayrisafi milli hâsıla büyümesi arasında doğrudan bir ilişki var. Nitekim bu yıl ihracatta daralma yaşanınca, Türkiye’nin de önemli ölçüde küçüldüğünü gördük. Bu yüzden ihracatçıların Türkiye’ye sahip çıktığı kadar, Türkiye de ihracatçılarına sahip çıkmalıdır.
Küresel Ekonomide de Riskler Var Ama İyileşme Bekliyoruz:
Bizim pazarımız dünya.
Dolayısıyla küresel düzeydeki gelişmeleri dikkatle izliyoruz.
Bizim beklentimiz, risklere rağmen dünya ekonomilerinin iyileşme dönemine gireceğidir. Dünya ekonomilerinin iyileşmesi dünya ticaretini olumlu yönde etkileyeceği için bu bizim ihracatımız açısından oldukça iyi bir haberdir. 2010 yılında, biz Türkiye olarak, yüzde 8,4 artması beklenen değer bazındaki dünya ticaretinin üzerine çıkacağız ve tüm dünya ticaretinden aldığımız payı arttıracağız.
Bu önemli vurgudan sonra gelelim Aralık ayı rakamlarını açıklamaya:
Aralık ayı ihracat rakamı, geçen yılın aynı dönemine oranla 32,3 artarak 9 milyar 513 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Tarım sektörlerinin ihracatı 25 artışla 1 milyar 459 milyon dolar. Sanayi sektörlerinin ihracatı 32 artışla 7 milyar 747 milyon dolar. Madencilik sektörünün ihracatı da 97 artışla 305 milyon dolar.
Aralık ayının ihracat lideri 1 milyar 754 milyon dolar ile taşıt araçları ve yan sanayi oldu. Bu sektörümüzü 1 milyar 232 milyon dolar ile hazır giyim ve konfeksiyon takip etti. Üçüncü sırada 937 milyon dolar ile kimyevi maddeler ve mamülleri, dördüncü sırada 911 milyon dolar ile elektrik ve elektronik ve beşinci sırada da 849 milyon dolar ile demir çelik sektörümüz geldi.
Aralık ayında en çok ihracat yaptığımız ilk beş ülke Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Irak oldu.
Özet olarak bu tablo;
2010 yılı için belirlediğimiz 111 milyar dolar ihracat hedefimiz açısından kuvvetli bir ümit ışığı, olumlu bir gidişat.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.