Oğuz Mercankaya, faaliyetlerimizin ağırlık merkezini yassı mamuller oluştururuyor.
Oğuz Mercankaya; Ãœretimde katma değer yaratacak her türlü imalatın kolaylıkla yapılabilmesi için, gerekiyorsa ithalatta sıfır gümrük uygulanması, buna karşılık yerli üreticinin de aleyhine olabilecek nitelikte malların ithalatının sınırlandırılması gereğine inanmaktayız
Demir çelik sektöründe yaklaşık 40 yıldır faaliyet gösterdiklerini vurgulayan MERCAN SAC PROFİL OTOMOTİV YAN SAN. A.Ş. Genel Müdürü Oğuz Mercankaya, faaliyetlerinin ağırlık merkezini yassı mamullerin oluşturduğunu söyledi. Reel ekonominin temelini oluşturan imalat sektörünün hemen her türlü yassı çelik ihtiyacını karşılayabilecek şekilde organize olduklarını ifade eden Mercankaya, genel konstrüksiyon uygulama levhaları, basınçlı kap ve kazan çeliği, gemi inşa ve ağır makine imalatında kullanılan sac levhaları stoklarında bulundurarak, uygun fiyatla ve uygun zamanda pazara sunduklarını belirtti.
Talebin stoklardan karşılanamaması durumunda yurtiçi ve yurtdışı kaynaklardan tedarik etme olanağına sahip olduklarını vurgulayan Mercankaya, “Türkiye, üretimin yeterli olmaması nedeniyle ihtiyacı olan yassı mamulün en az yarısını dışarıdan temin etmek zorunda. Bu nedenle biz de ithalat yapıyoruz. Az da olsa yurtdışı talepler olabiliyor, onlara cevap vermek amacıyla ihracatımız da oluyor” dedi.
Demir çelik sektörünün krizlerden en hızlı ve uzun süreli etkilenen sektörlerden biri olduğuna dikkat çeken Mercankaya, “Önerimiz, uluslararası standartların altında kalan malzemelerin yurda sokulmamasıdır” şeklinde konuştu. Sektörde faaliyet gösteren firmaların kriz ihtimaline karşı güç şartlarla mücadele etmeye hazırlıklı olmaları ve yabancı kaynak kullanımında aşırıya kaçmadan, finansal ve teknolojik yapılarını sağlamlaştırmaları gerektiğini ifade eden Mercankaya, “İstihdam ve katma değer yaratan bu firmaların ayakta kalabilmesi, ülkemiz açısından son derece hayati bir konudur. Ucuz fiyatlı gibi görünen ancak üretimde haksız rekabet yaratan ve gerçekte hem üreticinin, hem tüketicinin zararına olan mallar getirilmemelidir. Bu açıdan bakıldığında gümrük vergilerinin durumu daha da önemli hale gelmektedir” diye konuştu. Gümrük vergilerinin artırılması ya da azaltılması hususunu, salt fiyat rekabeti açısından algılamadıklarını belirten Mercankaya, “Üretimde katma değer yaratacak her türlü imalatın kolaylıkla yapılabilmesi için, gerekiyorsa ithalatta sıfır gümrük uygulanması, buna karşılık yerli üreticinin de aleyhine olabilecek nitelikte malların ithalatının sınırlandırılması gereğine inanmaktayız” dedi.
2009’un ikinci çeyreğinden itibaren otomotiv ve beyaz eşya sektörlerinde uygulanan teşviklerin, demir-çelik sektöründe özellikle soğuk galvaniz ve sıcak sac konusunda çalışan üretici ve satıcı firmaları olumlu yönde etkilediğine değinen Mercankaya, şöyle devam etti: “Ancak, sağlanan teşviklerin dolaylı vergiler üzerinde yapılan indirimlerle gerçekleştirilmesinden dolayı sektörde görülen bu olumlu etki, geçici oldu. Stoklar eritildi ancak istihdam ve üretim kapasitelerinde bir artış olmadı. Bu olumlu etki, imalat sanayiine kalın levha olarak girdi temin eden bizim gibi firmalara ulaşamadı. Mevcut üretim kapasitesinde ve istihdam yapısında pozitif bir artışa imkân verilebilecek teşviklerin, tüketim üstünden alınan bu dolaylı vergilerde yapılacak indirimden ziyade, reel sektöre sağlanması gereken orta ve uzun dönemli direkt teşviklerle, örneğin vergi indirimi, muafiyet, ucuz enerji temini ve istihdamı artırabilecek SGK primleri gibi konularla desteklenmesi gerekiyor.”
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.