Oyak emeklisine araba ve ev garanti
Oyak'ın bir emeklilik fonu ve bir girişimci sermaye yatırım fonu olarak özgün bir başarı modeli olduğunu belirten Oyak Genel Müdürü Coşkun Ulusoy ..
Oyak'ın bir emeklilik fonu ve bir girişimci sermaye yatırım fonu olarak özgün bir başarı modeli olduğunu belirten Oyak Genel Müdürü Coşkun Ulusoy ..
Oyak'ın bir emeklilik fonu ve bir girişimci sermaye yatırım fonu olarak özgün bir başarı modeli olduğunu belirten Oyak Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, bu özelliği ile kurumun uluslararası ilgi çektiğini söyledi.
Ordu Yardımlaşma Kurumu (Oyak) Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, 1961 yılında kurulan Oyak'ta emeklilere "1 ev 1 araba" alacak kadar ikramiye ödeme hedefine bu yıl ulaştıklarını, yeni hedefin üyelerine teğmen olarak askerliğe başladıklarında bir araba ve beş-on yıllık çalışma sonunda da ev verebilmek olduğunu söyledi. "Oyak, bir emeklilik fonu ve bir girişimci sermaye yatırım fonu olarak özgün bir başarı modeli" diyen Ulusoy, bu özelliği ile kurumun uluslararası ilgi çektiğini vurguladı.
Oyak'ın, Türkiye'nin "en liberal anayasası"nın yapıldığı 1961 yılında kurulduğuna işaret eden Ulusoy, aynı dönemde kurulan Memur Yardımlaşma Kurumu (Meyak) gibi diğer ikincil sosyal güvenlik kuruluşlarının uzun süre ayakta kalamadıklarına işaret etti. Oyak'ta nemalandırma oranlarının özellikle 2000 yılından itibaren enflasyon oranının en az iki katı kadar olduğuna işaret eden Ulusoy, bu oranın 2004 yılında 4.3 kat ve 2007 yılında da 6.4 kat olarak gerçekleştiğini vurguladı. Ulusoy, "1 ev 1 araba" hesaplamasında konut satış fiyatlarının, yıl sonları ve 2009 Mayıs ortası itibariyle, 100 metrekarelik ve 10 yıldan genç örnek konut fiyatlarının İstanbul için Göztepe, Ankara için Çayyolu ve İzmir için de Karşıyaka'nın ve Renuault Megane ve Clio otomobillerin baz alındığını ekledi. Buna göre, emekli olduğunda, Emekli Sandığı ödemesi dışında 195 bin ile 441 bin lira arasında ikramiye almaya hak kazanan üyeler, diledikleri kentte daire ve Renault araba alabiliyorlar. Ulusoy, "Emekli üyelerimizin çok büyük bölümü ikramiyelerinin en az yüzde 25'ini kurumda tutarak kazançlarını devam ettiyorlar; son yıllarda ikramiyelerinin tamamını kurumda bırakanların oranı hızla yükseliyor" diye ekledi.
Türkiye'nin ilk emeklilik fonu ve girişimci sermaye yatırım fonu olarak Oyak'ın örnek bir model oluşturduğunun altını da çizen Ulusoy, bu özelliği ile uluslararası ilgi çektiğini söyledi ve kurumun modeli ve işleyişi konularında bilgi almak üzere çok sayıda yabancı kuruluşun başvuruda bulunduğunu anlattı. OECD'de tüm emeklilik fonlarının zarar etmesine karşın Oyak'ın yüksek oranlarda nema ürettiğine dikkat çeken Ulusoy, "Bu; doğru çalışan bir modelin doğru sonuçlar vereceğini gösteriyor" dedi ve ekledi: "Türkiye bir marka ihraç edecekse Oyak modelini ihraç edebiliriz. Özellikle yabancı basının artan ilgisi nedeniyle birçok ülkeden çağrı alıyoruz ve biz de gidip modelimizi anlatıyoruz."
(2008 sonu itibarıyla)
Çalışan üye 201,515
Emekli üye 39,533
Toplam üye 241,048
Bağışa dayalı emeklilik gelir sistemi üyesi 25,054
Konut ön biriktirim fonu üyesi 97,466
Toplam kurum varlığı 9,641 milyon lira
(7.47 milyar dolar)
Toplam ödenen vergiler 1,388 milyon lira
Net kâr 1,990 milyon lira
Oyak Grubu'nun Erdemir'i satın almak üzere kurduğu Ataer şirketi, 2005 yılında Erdemir'in yüzde 46.12 hissesini 2.77 milyar dolara satın aldı. Ataer, Erdemir için kullandığı 1.6 milyar dolarlık satın alım kredisinin bu yıl 30 milyon dolarlık kısmını geri ödeyecek. Oyak, Erdemir'i satın almasının ardından Erdemir'in Ereğli ve İskenderun'daki tesislerine üç milyar dolara ulaşan yatırım yaptı. İsdemir'de uzun çelik üretimine devam etmek amacıyla yeni ürünler üretmek için 60 milyon dolarlık ek yatırım yapmayı planladıklarını da söyleyen Ulusoy, bunun finansmanı için Oyak'ın devreye girebileceğini ekledi. Çelik talebinde bir miktar düzelme olduğunu da belirten Ulusoy, "Ancak, bunun kalıcı olup olmadığını anlamak için bir süre daha beklemek gerekir" dedi.
Oyak Grubu, mayıs ayında dünyanın en büyük çimento üreticileri arasında yer alan Fransız Lafarge'ın Türkiye'deki iştirakleri Lafarge Aslan Çimento'nun yüzde 97.3'ünü ve bu şirketin iştirakleri Lafarge Ereğli Çimento'un yüzde 50'si ve Lafarge Beton'un yüzde 24.24 hissesini 130.6 milyon euroya satın aldı. Uusoy, haziran sonuna kadar Rekabet Kurumu'nun (RK) onayını bekleyen bu satın almanın finansmanını tamamen kendi öz kaynaklarından ve nakit olarak yapacaklarını söyledi. Dünyanın önde gelen çimento şirketlerinin çok yüksek borçlu oldukları için varlıklarının bir bölümünü nakde dönüştürerek borç ödemeye çalıştıklarını, Lafarge'ın da benzer nedenlerle Türkiye'den çıkmak istediğini bildiklerini belirten Ulusoy, "Biz Lafarge fabrikalarını iyi fiyata aldığımızı düşünüyoruz" dedi.
Krizin gelişini 2007 yılında gördüğünü ancak etkisinin bu denli büyük olacağını beklemediğini anlatan Ulusoy, küresel krizde 2011'den önce bir iyileşme beklemediğini, daha sonrası için de sorgulanması gerektiğini vurguladı. Krizden çıkış için en önemli göstergeyi, "Bankalar daha çok krediyi daha ucuza vermeye başladıkları zaman" diye niteleyen Ulusoy, bu nedenle temkinli davranmaya devam edeceklerini söyledi. Yabancı bankacılara Londra'da 2007 yılındaki görüşmesi sırasında küresel krizin çıkacağını söylediğinde dikkate alınmadığını söyleyen Ulusoy, "Krizden sonra bir Londe seyahatinde benim kriz tahminimi önemsemeyen bir bankacıyı sorduğumda, 'krizden sonra bir kalp krizi geçirerek öldü' dediler" diye konuştu. Ulusoy, "Bu kez provakasyon için kendilerine 'kriz 2015'ten önce düzelmez' dediğimde çok endişelendiler" diye açıkladı.
Çimento ve demir-çelik tesislerinde tamamen yurtdışından ithal edilen yüksek kalorili kömür ya da kok kömürü kullandıklarını hatırlatan Ulusoy, bu iştiraklerinin arz güvenliğini garanti altına almak için bir kömür madeni almayı düşündüklerini söyledi. "Çünkü ilkbahar aylarında fiyatlar öyle bir patladı ki kömür alacaksın kömür yok, demir alacaksın, demir yok" diyen Ulusoy, o dönemde şirketlerinin fırınları devre dışı bırakmamak için yüksek fiyattan alım yapmak durumunda kaldığını belirtti. Ulusoy, bu yatırımla dünya çapında alım satım yapan bir madencilik devine dönüşmeyi amaçlamadıklarını, sadece kendi iştiraklerinin ihtiyacının bir kısmını tedarik etmek istediklerini de ekledi. Ulusoy, "Erdemir'deki arz kesilirse, nefes alacak borumuzun açık olması lâzım" dedi ve bunun için yabancı bir şirketle ortaklık kurma ya da bir tesisin tamamını satın alma seçeneklerinin masada olduğunu belirtti.
Ulusoy, İskenderun'da 1,320 magawat kurulu güce sahip taşkömürüne dayalı ilk özel sektör enerji santralı Alman ortaklı İsken'in kurulu gücünü artırmak üzere proje çalışmalarının başlatıldığını söyledi. Yaklaşık 1 milyar dolarlık yatırımın yine Alman ortak Evonik Steag ile planlandığını ifade eden Ulusoy, 800 megawat olarak planlanan ve 2010 yılında tamamlanacak yatırım ile toplam kurulu gücün 2,120 megawat'a çıkacağına işaret ederek, halen yüzde 6 dolayında olan Türkiye'de toplam elektrik enerjisi kurulu gücündeki paylarının da yüzde 10'a yaklaşacağına dikkat çekti. Türkiye'deki en büyük doğrudan yabancı sermaye yatırımlarından olan santralın toplam yatırım tutarının yaklaşık 1,5 milyar ABD doları olduğuna işaret eden Ulusoy, kapasite artım yatırımıyla birlikte toplam yatırımın 2.5 milyar dolara çıkacağına işaret etti.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.