Özarar vinç müşterilerinin yükünü Paylaşıyor.
Özarar Kaldırma Makinaları A.Ş bir aile şirketi ve tüm hisseleri aile bireylerine ait. İlk olarak 1959 yılında genel makine imalatı amacıyla kurulan şirket, 1968 yılında vinç sektörüne giriş yaptı. Yaklaşık 40 yıldır vinç sektörüne hizmet veriyoruz. Bu anlamda Özarar vinç sektörünün en eski ve köklü firmasıdır diyebilirim.
Kuruluşundan beri mühendislikte, üretimde ve serviste seçkin kadrosunun katkı ve çalışmaları ile en iyiye ulaşmayı amaçlayan firmanın, uluslararası standartlara uygun çalışmalarla yüksek kalite, yüksek güvenlik ve yüksek teknoloji ile hazırlanan ürünleri ülke sanayisinde geniş kullanım alanı buldu.
Umur Özarar’ı tanıyabilir miyiz? Kimdir, bu günlere nasıl gelmiştir?
1954 yılında doğdum. Ortaöğretimden sonra Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü kazandım. Burada belli bir süre öğretim gördükten sonra tahsilime yurt dışında devam etmek zorunda kaldım. Fransa’ya gidip tahsilimi orada tamamladıktan sonra yurda döndüm. Askerliğimi yaptıktan sonra tam zamanlı olarak aile şirketimizde çalışmaya başladım. Aslında atölye ile tanışıklığım 5 – 6 yaş dönemlerine dayanır. Ortaöğretim dönemlerimin tatilleri, boş zamanları hep atölyede geçmiştir. Yine üniversite döneminde ülkemiz hareketli günler yaşıyordu ve okul çoğu zaman tatil ediliyordu. Bu dönemlerimizi de atölyede geçirdik diyebilirim.
Özarar Kaldırma Makinaları A.Ş hangi dönemlerde kuruldu, nasıl bir gelişim gösterdi?
Özarar Kaldırma Makinaları A.Ş bir aile şirketi ve tüm hisseleri aile bireylerine ait. İlk olarak 1959 yılında genel makine imalatı amacıyla kurulan şirket, 1968 yılında vinç sektörüne giriş yaptı. Yaklaşık 40 yıldır vinç sektörüne hizmet veriyoruz. Bu anlamda Özarar vinç sektörünün en eski ve köklü firmasıdır diyebilirim. Kurulduğu günden bu zamana kadar kesinlikle kaliteden taviz vermeyen bir şirketi konuşuyoruz. Her zaman fiyattan ve diğer faktörlerden önce kaliteye önem verdik. Pazarda fiyat rekabetinde avantajlı olma adına kalitemizden ödün vermedik, vermemeye de devam ediyoruz.
Geçmişte bu anlayışın dezavantajlarını da yaşadınız mı?
Tabi ki yaşadık. Bizim kurulduğumuz dönemlerde işletmelerin çoğu devlet eliyle kuruluyordu. Özel sektör çok yaygın değildi. Sizin de bildiğiniz gibi devlet, ihale sistemiyle işlerini yürütür. Fakat aranan kriterlerin başında “ucuzluk” olunca, “kalite” konusu gündeme dahi gelmeyince, büyük dezavantajlar yaşadık. Devlete vinç satamadık desem yeridir açıkçası. Çünkü ürünlerimizin kalitesi rakip firmalara nazaran çok yüksekti. Hal böyle olunca belli bir üretim maliyet farkı çıkıyor ortaya. Fakat devlet bu durumu asla göz önünde bulundurmazdı. Ne kadar ucuz… ona bakardı. Fiyata endeksli olan yarışlarda bizim kazanma şansımız hiç olmadı. Biz bu durumla ilgili pişmanlık duyduk mu peki? Hayır hiç duymadık. Çünkü kaliteden taviz vermediğimiz için alnımız ak, başımız sürekli dik oldu.
Geçmişte birçok önemli kuruluşun vinç ihtiyacını karşıladığınızı biliyoruz. Hepsini saymanız mümkün değil belki ama en azından birkaç örnek verebilir misiniz?
İstanbul Sanayi Odası’nın belirlemiş olduğu 500 büyük kuruluşun 350 tanesi vinç kullanıyorsa, bunlardan 300 tanesi bizim devamlı müşterimizdir diyebilirim. Kocaeli’deki Sabancı fabrikalarında 400’ün üzerinde vincimiz var. Lassa’nın kuruluşunda 96 tane vinç ihtiyacı vardı, tamamını biz karşıladık. Diğer şirketlerinde yüzlerce vincimiz bulunuyor. Borusan’da 60 tane vincimiz çalışıyor. Şişecam fabrikalarında bizim vinçlerimiz mevcut. Açıkçası hep üst düzey ve kalite arayan firmalarla çalıştık. Çünkü onlar için fiyat kriteri bir yere kadar önemli ve müşteri bir yerden sonra üründe daha fazlasını arıyor. Böyle olunca bizim rekabet gücümüz artıyor. Çünkü müşterilere kaliteli ürünü biz sunuyoruz. Özellikle 80’li, 90’lı yıllarda diğer firmalarla aramızda uçurumlar vardı. Şimdi ithalat kolaylıkları, gelişen teknoloji ve globalleşmenin getirdiği avantajlar, diğer firmalara önemli katkı sağladı. Aradaki uçurumu önemli ölçüde kapattılar. Fakat firma olarak kalite konusunda hala önemli farklılıklar sunduğumuzu belirtmeliyim. Bu kalite farkı neden ortaya çıkıyor?
Kaliteyi sözle anlatmak mümkün değil ama şunu söyleyebilirim: Bizim çalışanlarımızın kıdem ortalaması 15 senedir. İşçi sirkülâsyonumuz yok denecek kadar azdır. 35 yıldır Özarar çatısı altında çalışan işçilerimiz mevcut. Birçok kişi firmamızda iş hayatına başladı ve emekli oldu. Biz bu konuya fazlasıyla önem veriyoruz. Sonuç olarak kullanılan malzemeler belirli makinelerde üretiliyor. Bu makinelerin kalitesi de önemli. Herkesin kaliteli makineler kullandığını düşünün… Bu durumda herkesin ürünü kaliteli olabilir düşüncesi ortaya çıkıyor fakat gerçek böyle değil. Burada devreye mühendislik farklılıkları, işçilik farklılıkları giriyor. 35 yıldır aynı kişinin aynı işi yaptığını düşünün. Hata payı sıfıra iniyor. Bu yüzden çalışan memnuniyetine önem veriyoruz. Üretimimizde 30 civarında ithal ürün kullanıyoruz. Bunu da bazı elektrik malzemeleri, motor ve fren grubu gibi aksamlar oluşturuyor. Kaliteli ve güvenli üretimimizi American Systems Registrar gözetmenliğinde alınan ISO 9001:2000 Kalite Sistem Yönetimi Belgesi ve Breu Veritas gözetmenliğinde alınan CE belgesiyle de perçinleyerek daima daha ileriyi, daha kaliteliyi, daha güvenliyi hedef alan çalışmalarımız, müşterilerimizin bizlere olan güveniyle devam edecek.
Hangi sektörlere yoğun olarak vinç satışı yapıyorsunuz?
Sektörel sınıf ayrımı yapmak oldukça zor. Ağır malzemesi olan her sektör vince ihtiyaç duyuyor. Bu durum gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Makine, demir çelik, enerji, gemi inşa, bakım atölyeleri, otomotiv, lojistik sektörleri, beton fabrikaları vince ihtiyaç duyuyor. Sektörün önü çok açık, çünkü genel üretim rakamlarına baktığım zaman biz daha çok gerilerdeyiz. Bu Pazar önümüzdeki dönemlerde gelişime fazlasıyla açık. Ama kar açısından bakarsak müthiş karlı bir sektör değil.
Satış sonrası ne gibi hizmetler veriyorsunuz?
Firmamız tarafından satışı yapılan vinçlerin 1 yıl içerisinde garanti dahilindeki hizmetlerin verilmesi, vinçler için talep edilen servis, bakım ve modernizasyon isteklerinin temin edilmesi amacı ile firmamız bünyesine bağlı olan Delfin Vinç Sanayi Ticaret Ltd. Şirketi’ni kurduk. Deflin; 8 kişiden oluşan 3 adet servis ekibi ve 7 kişiden oluşan montaj personeliyle toplam 15 kişilik uzman kadrosu ile anlaşmalı firmalarımıza 7 gün 24 saat hizmet verebiliyor. Müşterilerimizi asla mağdur etmiyoruz. Türkiye’nin her noktasına servis hizmeti sağlayan nadir şirketlerden biriyiz.
Sektörde, üretim konusunda bir denetim mekanizması var mı? Bu mekanizma sizce ne kadar gerekli?
Sektörün kanayan yarasıdır aslında bu konu. Çünkü hizmet verdiğimiz bu sektörde bir denetim mekanizmasından kesinlikle söz etmemiz mümkün değil. Bugün isteyen herkes bir vinç üretim firması kurabiliyor. Birçoğu kısa bir süre sonra kapatmak zorunda kalıyor belki ama, bu girişimlerin önüne geçecek, bu iştirakleri denetleyecek bir kurum yok. Sonuç olarak bizim ürettiğimiz vinçler, insan hayatını yakından ilgilendiriyor.
Tonlarca yük taşıyan vinçlerin çalışanların üzerlerinde dolaştığını unutmamak gerekiyor. Geçmiş yıllarda konuyla ilgili olarak bir girişimde bulunmuştum. Kişisel gayretimle sektörde faaliyet gösteren bazı firmaların temsilcileriyle bir araya geldik. Bir dernekleşme yoluna gidilmesini, bir denetim mekanizması oluşturmamız gerektiğini anlattım. Bazı firmalar konuyu hiç önemsemedi, bazıları önemsedi takibini yapmadı. Açıkçası girişimim başarısızlıkla sonuçlandı.
Bundan sonrası için, geçmişte benim yaptığım girişimi tekrarlamak isteyen sektör temsilcilerine sonsuz destek vereceğimi sizlerin vasıtasıyla duyurmak istiyorum. Bu konuda fazlasıyla hassasım, herkesin hassas olması gerekiyor.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.