Şahin Coşar: Yıllık 12.000 ton demir çelik mamulü satışı gerçekleştiriyoruz
1957 Sivas - Suşehri doğumlu olan Şahin Coşar, 1972 yılında İstanbul’a geldi. 1982 yılında Şençağ Ticareti kuran Coşar, istikrarlı bir şekilde büyüyerek, bugün senelik 12.000 ton boru, profil, sac ve hadde satış hacmine ulaştı.
1957 Sivas - Suşehri doğumlu olan Şahin Coşar, 1972 yılında İstanbul’a geldi. 1982 yılında Şençağ Ticareti kuran Coşar, istikrarlı bir şekilde büyüyerek, bugün senelik 12.000 ton boru, profil, sac ve hadde satış hacmine ulaştı. Demir çelik sektörünün önde gelen tedarikçileri arasında yer alan Şahin Coşar ile yapmış olduğumuz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.
Firmanızın bünyesinde hangi faaliyetler gösteriliyor, müşterilerinize hangi ürün ve hizmetleri sunuyorsunuz?
Firmamız bünyesinde boru, profil, sac, köşebent, lama, NPU, NPI v.b. malzemelerin toptan ve perakende satışını yapmaktayız. Stok olarak tuttuğumuz 1500 ton malzeme ile müşterilerimize hizmet vermekteyiz. Gerek depomuzdaki geniş malzeme çeşitlerimiz ile gerekse Türkiye’de ki belli başlı imalatçı firmalarla sağlam ilişkilerimiz sayesinde, gelen taleplere ya anında ya da kısa süre içerisinde cevap vere bilmekte ve araçlarımız sayesinde müşterilerimize ulaştırmaktayız.
Ürünleriniz ağırlıklı olarak hangi sektörlerde kullanılıyor?
Ağırlıklı olarak çalıştığımız sektörler: Çelik eşya, dekorasyon, makine imalat, raf sistemleri, inşaat, otomotiv yedek parça gibi metal ve demirin içinde bulunduğu her sektöre hizmet vermekte ve stok malzemeleri de bu faktörlere göre şekillendirmekteyiz.
2011 yılının ilk üççeyreğini geride bıraktık. Bu dönem firmanız açısından nasıl geçti, yılın son çeyreğinden neler bekliyorsunuz?
2011 yılının ilk üççeyreği, geçmiş seneleri göz önünde bulundurursak; gerek mali olarak, gerekse iş hacmi olarak beklediğimizden iyi geçti. Bunda geçen krizlerden sektörün ders çıkarması ve bir düzene girmesinin de önemi var. Son çeyrek için ise şimdilik beklentilerimiz daha iyi olacağı yönünde.
ABD ve AB ülkelerindeki krizi, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumu ve ülke sanayisinin geleceği hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Dünya genelinde ve etrafımızdaki krizleri göz önüne alırsak, ülke ekonomisi ve sanayisinin iyi yolda olduğundan bahsedebiliriz. Türkiye genelinin çıkarlarını koruyan bir istikrar ortamının oluşması bu yolda istikrarlı ilerlememizi sağlayabilir. Uzun vadede ithalat da kısıtlamalara gider ve bunun yerine ithal ikameci sanayi anlayışını benimsersek ve yerli üretimi özendirirsek, hem son kullanıcı, hem işçi, hem sanayici, hem tüccarın bundan kazançlı çıkacağını düşünüyorum. Söz gelimi bizim de müşteri portföyümüzde bulunan bisiklet ve şemsiye imalatçılarını göz önüne alırsak, imalatçı için bisikleti ithal olarak daha ucuza yurt dışından getirmesi onun zararına olmayacak bilakis maaş, SSK, prim, elektrik gibi konulardan da tasarruf edecektir, bunlarla uğraşmayacaktır. Son kullanıcıya bir faydası olmuş mudur tartışılır. Kime zararı olur; satıcı olarak bize…
Üretim için gereken malzemeyi satamayız, biz satamayınca fabrika üretimi düşer yani sanayici ve fabrika işçisine zararı olur, son ve en önemlisi bisikleti üretmediği için kapatacağı üretim hattında çalışan ve işsiz kalan işçilere olur ki bunlarda zaten son kullanıcıların içindedir. Özetlersek bu modelde ekonomin canlanması için gereken harcamayı yapacak kesim de ciddi azalma olduğu kanaatindeyim.
Kısa ve uzun vadede hayata geçirmeyi düşündüğünüz projeleri bizimle paylaşır mısınız?
Önümüzde hedef olarak tutuğumuz konuların başında hâlihazırdaki stokumuzu daha kaliteli ve daha bol çeşitli olarak artırmak ve sevkiyat sürelerimizi azaltmak olduğunu söyleyebiliriz. Bunun dışında hayata geçirmeyi düşündüğümüz bazı yatırımlar var. Bunları ilerleyen dönemlerde sizlerle paylaşacağız.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.