Sanayide ve ekonomide yapısal reformlara ihtiyaç var
Türkiye Cumhuriyeti devleti 3,5-4 milyon
mülteciyi ağırlayabiliyorsa, milli geliri
10 bin doları aşmış ise ve dünyanın
en kritik bölgesinde bildiği doğrulardan
taviz vermeden yoluna devam edebiliyorsa
ülkemizin ekonomik durumunun
bunlara ve daha birçok etkene rağmen
çok kötü olduğunu söyleyemeyiz.
Türkiye Cumhuriyeti devleti 3,5-4 milyon mülteciyi ağırlayabiliyorsa, milli geliri 10 bin doları aşmış ise ve dünyanın en kritik bölgesinde bildiği doğrulardan taviz vermeden yoluna devam edebiliyorsa ülkemizin ekonomik durumunun bunlara ve daha birçok etkene rağmen çok kötü olduğunu söyleyemeyiz. Çok zor günlerden geçtiğimiz aklı selim olan herkesin malumudur. Türkiye ekonomisinin daha iyi olması için yer altı yer üstü kaynakları coğrafi avantajı ve genç nüfusu zenginliklerini daha verimli kullanmak için insana yatırım yapmamıza gerek olduğuna inanıyorum. Yani amaca ve hedefe yönelik insan yetiştirmemiz gerekmektedir. Ülkemizin ne iş ne de sermaye sıkıntısı var, ülkemizin en önemli sorunu doğru eğitim almış yetişmiş elaman sıkıntısıdır. Bu sorunu köklü bir şekilde çözersek ülke ekonomimizin daha iyi olacağı kanaatindeyim.
“Eğitim sistemindeki problemlerin giderilmesi gerekiyor”
Eğitim hususunda maalesef sınıfta kaldık. Her şehre, her ilçeye bir üniversite yapma projesi; bu sayede nüfusumuzun olması gerekeninden fazlasının üniversite mezunu yapılması bunun doğurduğu sonuç olarak da üniversite bittikten sonra ne iş yapacağını bilmeyen üniversite mezunu ordusu ile karşı karşıyayız. Bu üniversitelerden mezun olan öğrencilerin çoğunluğu üniversitede bitirdiği bölümün dışında iş yapmaya çalışmaktadır. Bu da ülkemize çok büyük maddi ve sosyal kaybı olan bir külfet oluşturmaktadır. Hayatlarının en verimli çağlarında ülkemizin ve yaşadığı bölgelerin ihtiyacı olmayan bölümlerden yetersiz bir şekilde üniversitelerden mezun olan çocuklarımızın ne bu ülkeye ne kendisine ne de onu çok büyük ümitlerle çok büyük zorluklarla yetiştiren anne ve babasına hiç bir hayrı yoktur. Bütün bunların ülke, millet ve genç nesillerimizin lehine olması için:
İstatistik kurumlarının iyi bir araştırma ile il, ilçe, köy kasabalarında ne kadar öğretmen açığımız var, nüfus artışına göre öngörülen branş öğretmeni gereksinimi, ne kadar mühendise ihtiyaç var, ne kadar grafikere ihtiyaç var, ne kadar radyo televizyon mezununa, ne kadar meteoroloji mezununa, ne kadar din adamına, ilahiyatçıya, imama ihtiyaç var, ne kadar hangi branşlarda doktora ihtiyaç var, kaç fizikçi kimyacı biyoloji mezununa ve kaç su ürünleri mezununa ihtiyaç var öncelikle onların bilinmesi gerekiyor. Bu bilinen meslekler bir de bilinmeyen birçok meslek dalında mezunlarımız var. Ülkemizin bir branştan toplam ihtiyacı 100 kişi ise 200 mezun verilebilir. 400- 500-1000 mezun vermemizin gerçek anlamda değerinin olmayacağı kanaatindeyim. Üniversiteyi bitirdikten sonra kendi okuduğu alanda iş bulamayan o kadar gencimiz var ki gerçekten çok yazık… Gençlerimizin evlenip yuva kurabilmesi, erkeklerin askerlik dönemini bitirmesi derken yaş 23-24 oluyor o yaştan sonra birçok şey zorlaşıyor.
“İŞKUR’un düzenlediği nitelikli eleman yetiştirme programları sanayi için yeterli değil”
İŞKUR’un düzenlediği nitelikli eleman yetiştirme programları bizim sektörümüz için verimli olmadığını düşünüyoruz. Bunların kısa vadeli çözümler olduğu kanaatindeyiz. Bunun yerine, buraya harcanan emek, zaman ve para meslek liselerinin daha cazip hale getirilmesi için kullanılmalıdır. Meslek liselerinde mevcut öğrenci portföyü hiçbir okul programına yerleştirilememiş aile zoru ile okumaya çalışan bireylerden oluşmaktadır. Bu okullara daha nitelikli, başarılı öğrenciler yerleştirilebilir ve sanayicin aradığı teknik alt yapıya sahip eleman yetişebilir. Hatta teknik bilgi ve beceri gerektiren mühendislik bölümlerine meslek lisesi mezunu olma avantajı – şartı getirilebilir.
Öyle ki şuanda meslek liseleri atıl vaziyette görünüyor. Çok iyi Fen ve Anadolu liselerini bitirip mühendislik fakültesinden mezun olan öğrenciler iyi bir teknik alt yapıya sahip olmadıkları için beklenen donanıma ve beceriye haiz olamamaktadırlar. Başarılı öğrencilerin hiç biri meslek liselerini tercih etmek istemiyor. Bu da sanayicinin yaşamaya başlamış olduğu vasıflı teknik ara elemanı istihdam etme güçlüğünü, önümüzdeki 8-10 yıl içerisinde daha fazla yaşayacağını ortaya koymaktadır.
Bu sadece mühendislik fakülteleri için değil tüm fakülteler için geçerli olmalıdır. Örneğin sağlıkçı sağlık meslek lisesinden mezun olan tıp fakültelerine veya ilgili branşlara yerleştirilebilmeli, eğitim fakültelerine öğretmen liselerinden mezun olanlar yerleştirilebilmeli, finansçı, hukukçu vb bu tüm meslek dalları için uygulanabilir.
“Adalet sistemindeki aksaklıkların gözden geçirilmesi gerekiyor”
Ülkemizde en büyük problemlerden biri de adalet sistemidir. Adalet sistemimizde her kanunun tekrar gözden geçirilip avukatların modern çağdaş hukuk çetesi kurmalarına engel olunmalıdır. Hukuk adı altında gücüne göre haklının - haksız, haksızın - haklı durumuna düşmemesi için kanunlarımızın tekrar günümüz şartlarına göre revize edilmesinin gerekli olduğu kanaatindeyim. Hemen hemen avukatı olmayan veya iyi olmayan her iki kişiden birinin adalet mağduriyetini en az bir tecrübe yaşayarak görmüştür. Eğitim ve adalet sistemimizin hakkıyla düzene gelmesi ile ülkemizin bam teli olan düşünce farklılığı, mezhep farklılığı, ırk farklılığı, etnik farklılıklar sorun olmaktan çıkacaktır. Ülkemizin birlik ve bütünlüğünü daha kuvvetli hale getirecektir.
Eğitim ve adaletteki yapılması gereken köklü yenilikler dolaylı olarak hem ekonomik hem psikolojik mutlu ve huzurlu insanlar topluluğunu oluşturacaktır.
“Üretim ekonomisini benimsememiz şart”
Türk sanayisinin mevcut durumu olması gerekenin çok gerisinde, bugünkü mevcut ülke potansiyeline göre daha iyi yerlerde olması gerekir. Bu açığımızın bir an önce kapatılabilmesi için organize sanayi bölgelerini çoğaltıp üretici sanayi kuruluşlarının önü açılmalıdır. Sanayicinin işi üretmektir. En iyi şekilde sürekli geliştirerek üretmeye yoğunlaşmalıdır. Üretici bina ile uğraşmamalıdır. Örneğin OSB’lerde Toki binalar yapıp gerekirse 20-30 yıllığına kiraya verebilir.
Ayrıca KOSGEB veya benzer kuruluşlar daha aktif hale getirilip sanayicinin üzerindeki yükler hafifletilmelidir. Örneğin çevre danışmanlığı, iş güvenliği, ticari hukuk danışmanlığı, gerekli mesleki eğitim ve sertifikasyonları desteklenebilir. Ülkemize ithal olarak alınan yazılımlar devlet kanalı ile toptan alımı sağlanıp çok daha düşük maliyetlere sanayicilere verilebilir.
Devletin vereceği teşvikler veya sanayicinin harcamış olduğu para sonuçta bu ülkenin parasıdır ve milli servettir. Denetlenebilir, etkili, amacına uygun ve daha profesyonel bir şekilde olmalıdır. Ülke ekonomisinin sağlam zemine oturabilmesi için ufak tefek rüzgarlardan etkilenmemesi için üretim ekonomisini benimsememiz şarttır.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.