Şükrü Oral Duran: Makinelerimiz dünyanın birçok ülkesinde kullanılıyor
V.S.F.adıyla 1970 yılında küçük bir şahıs işletmesi olarak kurulan Duranlar Makina, 1996 yılında Duranlar Mak. Tic. Ltd. Şti. adı ile kurumlaşma sürecini tamamladı.
V.S.F.adıyla 1970 yılında küçük bir şahıs işletmesi olarak kurulan Duranlar Makina, 1996 yılında Duranlar Mak. Tic. Ltd. Şti. adı ile kurumlaşma sürecini tamamladı.
V.S.F.adıyla 1970 yılında küçük bir şahıs işletmesi olarak kurulan Duranlar Makina, 1996 yılında Duranlar Mak. Tic. Ltd. Şti. adı ile kurumlaşma sürecini tamamladı. Önceleri tekstil ve otomotiv sektörüne yönelik makine parçaları, özel tip sıcak dövme, cıvata, somun ve bağlantı elemanları imal eden firma, son on yılda makine tasarımı, imali ve montajı gibi faaliyet alanlarına girdi. Halen inşaat sektörüne yönelik olarak, Roll Form makineleri, Rulo açıcı ve sarıcılar, Sac İşleme Hatları,Sandwich Panel Tesisleri için Roll Form Kaset Grupları,Uçar Giyotin makasları, Çok amaçlı vakumlu pres sistemleri (Termoform), Polistren kesme makineleri ve yardımcı ekipmanları imal eden Duranlar Makina’nın Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Oral Duran’ı Adana’daki fabrikalarında ziyaret ettik. Bizlere Adana’da göstermiş oldukları misafirperverlikten dolayı buradan bir kez daha kendilerine teşekkür ediyor, yapmış olduğumuz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.
Oral Bey bu sektörle nasıl tanıştınız?
Duranlar Makine makine üretimi konusunda oldukça köklü bir geçmişe sahip. Firmanın temelleri 1970 yılına kadar gidiyor. Atermit fabrikası için o dönemlerde çeşitli çalışmalar yapan babam, çatı sektöründe önemli bir birikime sahipti. Zamanla bizi Atermit fabrikasının dışında başka firmalardan da aramaya başladılar. Bunun üzerine gelen talepler doğrultusunda tamamen makine üretimine odaklandık. 1983 yılından 2000’li yılların başına kadar inşaat sektöründe ihtiyaç duyulan makinelerin üretimini yapıyorduk.
İnşaat sektörünün dışındaki sektörlere nasıl yöneldiniz?
Bölgemizde sizlerin de bildiği gibi Türk demir çelik sektörünün önemli yapı taşlarından biri olan İsdemir faaliyet gösteriyor. Özellikle İsdemir’in yassı çelik projesi konuşulmaya başlayınca metal sektörüne yönelik makinelerin üretimini yapmaya karar verdik. Değişen konjonktürle birlikte yaklaşık beş yıl önce ürün yelpazemizi genişletmeye başladık. Ürün yelpazesinin genişlemesiyle birlikte faaliyet gösterdiğimiz alan bize yetmemeye başladı. Bunun üzerine şu anda faaliyet gösterdiğimiz Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’ndeki 2 bin m2’lik kapalı alana sahip olan fabrikamıza taşındık. Ne var ki şu anda buraya da sığmıyoruz. Adımlarımızı sağlam atarak bilinçli büyüyoruz. Büyümekle şişmanlamak farklı şeylerdir, biz bunun farkındayız. Ayrıca Duranlar Makina sadece makina üretecek. Çünkü makina sattığı müşterilerine rakip olmayı düşünen bir firma olmayı hiçbir zaman düşünmedik ve düşünmüyoruz. Tüm enerjimizi üretimimize harcıyoruz. Her geçen gün kalitemizi nasıl yükseltiriz, ürünlerimizi nasıl verimli hale getiririz, onun planlarını yapıyoruz. Şu anda ürün yelpazemizde Özel Tip Profil Üreten Tam Otomatik Roll-Form Hatları (Sigma,U,C,Z), Tam Otomatik Metal Kiremit Hatları, Polistren Ve Taşyünü Dolgulu Sandwich Panel Üretim Hattı, Sac Boyutlama Hattı (Kambur Masalı Sistem), Rulo Açıcı ve Sarıcılar, Sac Dilme Hattı, Sandwich Panel Tesisleri İçin Roll Form Kaset Gurupları, Değişken Makaralı Levha Şekillendirme Sistemleri, Hidrolik Açılama Presi, Polistren Blok Kesim Hatları ve Sac Boyutlama Hattı (Uçar Makaslı) bulunuyor.
Türk makine sektörü son zamanlarda ihracat konusunda önemli çalışmalara imza attı. Duranlar Makina’nın bu konuda ne gibi çalışmaları var?
Bizim sektörümüzde bir firmanın ihracat yapabilmesi için birçok standardı yakalamış olması gerekiyor. Bu standartları yakalayan ve yabancı ülkelerin talep ettiği kuralları yerine getiren firmaların ihracat noktasında başarılı olduğunu gördük. Bu nedenle ilk olarak yabancıların talep ettiği sertifikasyonları firmamıza kazandırdık. Çünkü bu talepler her anlamda firmamız için faydalı olacak taleplerdi. Yaklaşık 6 aylık bir çalışmayla gerekli olan sertifikaları almaya hak kazandık. Çünkü birçok eksiğimizi kendi inisiyatifimizle gidermiştik. Bu kuruluşlar sertifikayı verdikten sonra denetimleri elden bırakmıyorlar. Belli aralıklarla gelip üretimlerimizi inceliyorlar. Bu nedenle üretim kalitenizi standartların altına düşürmemeniz gerekiyor. Şu aşamada Romanya, Yunanistan, Sırbistan, Rusya, Kazakistan, Özbekistan, Cezayir, Nijerya gibi birçok ülkeye makine ihracatımız var. Bu mesleğe başladığım ilk dönemlerde, bana göre makine üretimi konusunda otorite olan Almanya’ya makine satmak en büyük hayalimdi. Halihazırda Almanya’ya makine satmadık fakat bunun nedeni, Almanya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin ağır sanayiyi ülkelerinden uzaklaştırmaya başlamasıdır. Buna rağmen kısa bir süre sonra Almanya’ya da makine satacağımıza inanıyorum. İtalya, İngiltere gibi Avrupa’nın önemli ülkelerinin şirketleri bizim ülkemizde çeşitli tesisler kuruyor. Bizler bu tesislere makine satışı yapabiliyoruz. Onların aradıkları standartları bünyemizde barındırıyoruz. Bu nedenle kaliteli üretim noktasında Duranlar Makina oldukça üst seviyelerdedir diyebiliriz.
Hedef kitlenizi oluşturan kullanıcılar makine tercihlerinde yeteri kadar bilinçli mi?
Bu noktada bir genelleme yapmak zor. Hem bilinçli hem de bilinçsiz kullanıcılar sektörümüzde faaliyet gösteriyor. Biz müşterimizin bilinçli olup olmadığını buraya geldiklerinde değil, biz onları ziyarete gittiğimizde anlayabiliyoruz. Çalışma ortamlarını, personellerini görünce firmanın vizyonu zaten ortaya çıkıyor. Bir de bizim sektörümüzde makinelerin fiyatları neredeyse standarttır. Belli oranlarda indirim yapılabilir. Bu oranlardan daha fazla indirim bekleyen müşteriler zaten yeterince bilinçli değildir. Çünkü o fiyatların altına inen bir firmanın kaliteden taviz vermesi gerekir. Kalitesiz ürünü ucuza almak da bilinçli alışverişten bir hayli uzaktır. Bilinçli müşteri her şeyden önce ürün kalitesini göz önünde bulunduran müşteridir.
Sektörün geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz? Gelişmeye açık bir pazara sahip mi?
Kesinlikle bizim pazarımız gelişmeye açık bir pazar. Çünkü özellikle inşaat sektöründe metal kullanımı bizim ülkemizde yeni yeni yaygınlaşmaya başladı. Nüfus sürekli artıyor, insanların barınma ihtiyacı da buna paralel olarak gelişme gösteriyor. Aynı şekilde çalışma alanları yaygınlaşıyor, yatırımlar yapılıyor. Bunlara çelik yapıların yaygınlaşmasını da eklediğiniz zaman geleceğe güvenle bakabiliyoruz.
Devletten yeteri kadar teşvik alabiliyor musunuz?
Aslına bakarsanız devletin bize teşvik vermek yerine bizlerden uzak durması bizleri daha da güçlendirir. Çünkü devlet teşvik vermek maksadıyla karşımıza çıkıyor ama işimizi zorlaştırıyor. Çok basit bir örnek vermek istiyorum: İhracat yaparken bizlerden yüklü miktarlarda dosya paraları, KDV ve değişik türlerde para alıyor. Daha sonra geriye ödemesi gereken tutarları sanayiciye ödeyeceği zaman kırk dereden su getiriyor. Sürekli geciktirmeler, engel çıkarmalar… Bırakın teşviki, sadece şu işlemleri hızlandırsalar bizlere yeter. Mesela OSB’ler. Özüne bakıldığında bence mükemmel bir uygulama. Fakat kanunlar bu uygulamaları mükemmellikten uzaklaştırıyor. OSB içerisinde 5 bin metrekare arsamız var. Bunun son metresine varıncaya kadar vergisini bizden tahsil ediyor. Kanuna göre yüzde 70’ini de kullanmamız gerekiyor. Ne var ki iş kullanıma gelince arsanın sadece yüzde 34’ünü kullanabiliyoruz. Neden böyle yaparak önümüzü tıkıyorlar ve bizlere sıkıntı çektiriyorlar anlamak mümkün değil. Şu anda vergisini tam anlamıyla ödediğim arsamdan yararlanamıyorum. Devlet bize teşvik vermesin, sadece sahibi olduğumuz toprağı kullanmamıza izin versin yeter. Bizim OSB’miz son istimlâkle birlikte 21 milyon m2. Çok büyük bir alan. Fakat buradaki arsa savurganlığını da başka bir yerde görmeniz mümkün değil. Eğer devlet teşvik konusunda ısrar edecekse de kredilendirme konusunda bizlere teşvik sunsun. Ama onu da yapmıyor. Devlet bankasından istediğim anda kredi çekme şansına sahibim. Ve bunu çok kısa sürede veriyorlar. Ama iş KOSGEP kredisi almaya gelince şartlar değişiyor. Tabiri caizse insana kitap yazdırıyorlar cilt cilt. Ne değişiyor peki? Sonuçta her ikisi de devlet kuruluşu… Böyle yapmakla devlet sadece bize değil ülke sanayisine, ekonomisine, istihdama zarar veriyor. Adana Sanayi Odası Başkanımızın bir sözü vardır: “KOSGEP yöneticilerinin tamamını alıp bir cezaevine kapatın. Sanayicinin bu durumdan ancak 6 ay sonra haberi olur.” İşte bu söz durumun vahametini ortaya koyuyor. Sanayicilerle KOSGEP yetkilileri bu denli birbirinden kopuk. Bu yüzden rica ediyorum; bizi bize bıraksınlar.
Son olarak sanayicilerimize Adana hakkında neler söylemek istersiniz?
Adana’yı, Adana’nın sanayicilere sunduğu avantajları anlatmakla bitiremeyiz aslında. Burada ulaşım sorunu yok. Hava, kara ve deniz ulaşımında sıkıntı yok. Geniş araziler mevcut. Şehirde trafik derdiniz yok. Burada kiralar diğer şehirlere göre daha uygun. İnşaat maliyetleri bir çok şehre göre daha ucuz. Bu nedenle sanayicilerimiz büyük şehirlerin sıkışık sanayi sitelerinde sorunlarla uğraşmak yerine bu bölgeyi tercih etsinler.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.