Türkiye'de üretilen gemilerde yerli üretim oranı yüzde 50'lerde kalmaktadır
GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Gemi inşa sektörü her geçen yıl sektörün canlanacağı ümidi ile faaliyetlerini sürdürüyor fakat sektör eskisi gibi parlak değil. Bu noktada Gemi İnşa sektörü ne zaman kendini bulacak? Sizce sektör eski parlak günlerine kavuşabilecek mi?
Türkiye tersaneleri, mevcut dönemde, küresel ekonomik kriz ile başlayan sorunlar ve dünya ülkelerinin kendi tersanelerine sağladığı %50’lere varan devlet destekleriyle mücadele etmek zorundadır. Bu koşullar içerisinde ülkemiz tersanelerinin rekabet edebilirliği zora girmiş durumdadır.
Rekabet edilen ülkelerde uygulanmakta olan koruma politikası ve teşvikler ile ekonomik belirsizlik, sektörümüzün bugününü ve geleceğini tehdit eden unsurlar olarak önümüzde durmaktadır. Rekabet edilen ülkelerle eşit şartlarda devlet desteği ve teşviklerin verilmesi ve ayrıca ürünün tüketiciye cazip hale getirilmesi için kredi desteği sağlanması, bu anlamda iki önemli çözüm yolu olarak görülmektedir. Tersanelerde kurulu kapasitenin tamamının kullanımı düşük seviyelerde olan tersanelerde kapasite kullanımının artırılması, teşvik ve devlet destek sistemi ve Eximbank Kredi Sisteminin gemi inşa sanayine düşük faizli ve uzun vadeli kredi sağlanması, yerli imalatı ve yerlilik oranının artırılması, Türk deniz ticaret filosunun yenilenmesi ve rekabet gücünün artırılması, Türk gemi inşa sanayinin hedefleri olarak öne çıkmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2013 yılında 1,139 milyar USD gemi ve yat ihracatı yapılmışken, Türk gemi inşa sanayi 2014 yılı ihracat rakamı 1,27 milyar USD olarak gerçekleşmiştir. 2015 yılında 1,5 milyar USD’ye ulaşılması öngörülmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti savunma sanayinde milli gemi üretimine yöneliyor. Sizin bu konudaki düşünceleriniz neler? Bu noktada yaşanacak gelişmeler hakkında bizleri bilgilendirir misiniz? / Milli gemi üretimi gemi inşa sektörüne nasıl yansıyacak?
2000’li yılların başında bir hayalden gerçeğe dönüşmeye başlayan MİLGEM Projesinin ilk gemisi olan HEYBELİADA Korvetimiz, şu anda Türk ulusal gemi inşa sanayinin bir gururu olarak dünya denizlerinde görevini başarı ile icra etmektedir.
Bu projenin devamı olan altı korvetin bu andan itibaren özel sektör tersanelerinde imal edilecek olması, Türk gemi inşa sanayinin geldiği noktayı herkese göstermektedir. Savunma Sanayi Müsteşarlığımız, her zaman Türk gemi inşa sanayinin “komple platform” (bitmiş ve kullanıma hazır gemi) inşa etme kapasitesine güvenmiş ve bu güven çerçevesinde 2007 yılından bu yana beş tersanemize projeler ihale etmiştir. Dünyada yardımcı sınıf olsun, muharip sınıf olsun kendi savaş gemisini özgün dizaynı ile inşa ve imal etme kapasite sahip ancak on beş ülke var olduğu düşünülürse, Türk gemi inşa ve yan sanayinin son yıllarda son derece önemli bir gelişme kaydettiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, sahil güvenlik gemisi, kurtarma gemisi, yeni tip karakol botu, LCT ve LST (tank çıkarma gemileri), deniz altı kurtarma ana gemisi, kurtarma yedekleme gemisi ve amfibi çıkarma gemisi gibi askeri gemi türlerini başarıyla inşa eden ve bu gemilerin ihracatını gerçekleştiren 5 tersanemiz bulunmaktadır.
Gemi İnşa sektöründe üretimde daha çok yerli teknoloji mi kullanılıyor yoksa ithalata bağımlı bir durum mu söz konusu? Bu konudaki görüşlerinizi bizlerle paylaşır mısınız?
Türk gemi inşa sanayinde yerli oranı konusunda şunu belirtmek gerekir; Türk gemi inşa sanayinin zirveye ulaştığı 2002-2008 yılları arasında gemi inşa yan sanayinin, gemilerde kullanılan tüm malzemeleri üretebilir hale gelmesi gurur kaynağıdır. Belli tonaja kadar inşa edilen gemi tiplerinde ortalamanın üzerinde ve azımsanmayacak oranda yerli malzeme üretilebilmektedir. Tabii ki en büyük sıkıntı, üretim yapılan firmaların, yani armatörlerin tercihleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Onlar haklı olarak, dünya çapında yaygın bir servis ağına sahip markaların malzemelerinin kullanılmasını tercih etmekte; dolayısıyla Türkiye’de üretilen gemilerde yerli üretim oranı %50’lerde kalmaktadır. İlk etapta yapılması gereken, dünyanın önde gelen markalarının Türkiye’de üretim yapması için gerekli şartların sağlanması –ki hâlihazırda bu tür şirketler mevcuttur- gereklidir. Nihayetinde, kendi ürünlerimizi de üreterek dünya çapında yaygın bir ağ kurulması, gemi inşa yan sanayimizi geliştireceğini değerlendirdiğimiz girişimlerden biridir.
Kısa ve uzun vadede hayata geçirmeyi düşündüğünüz projeleriniz neler?
2023 yılı için hedeflenen 10 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmamız ve bu hedefin çok daha üstüne çıkmamızın, daha önce farklı platformlarda defaten dile getirdiğimiz üzere milyar dolarlarla ifade edilen projelerin yer aldığı offshore sektörü sayesinde mümkün olduğunu değerlendirmekteyiz. Dünya genelinde inşası devam eden gemi ve platformların yüzde 7’si cironun yüzde 26’sına tekabül etmektedir, bu demek oluyor ki gemi inşa sanayinde işlem gören her dört liranın bir lirası offshore marketine aittir. Gemi inşa sanayimizin offshore pastasından pay alabilmesi için GİSBİR olarak önerimiz, Enerji Bakanlığımızın öncülüğünde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) ait bir offshore filosu oluşturulmasıdır. Burada, Brezilya’daki PETROBRAS ve TRANSPETRO arasındaki ilişki örnek alınarak bir offshore şirketi kurulabilir ve Türk tersaneleri bu filoya platformlar, platform destek gemileri (FPSO, PSV, FSO, Jack-up, Rig, v.b.) inşa edilebilir. Bu projeleri hayata geçirebilmek ve gerekli know-how desteğini sağlayabilmek için bu konuda dünyada söz sahibi firmalarla verimli bir ortaklık geliştirilmesi gerekecektir.
Çünkü iş ortaklığı (joint venture) bu işin anahtarı olacaktır. Böylelikle, TPAO’nun Transpetro benzeri bir şirket bünyesinde deyim yerindeyse offshore makine parkı oluşturulacaktır.Oluşturulacak bu filo, Enerji Bakanlığımızın bölgemizdeki offshore faaliyetlerinde kullanılabilecek ve gerektiğinde kiralanabilecektir. Böylelikle, gemi inşa sanayimiz hem boyut değiştirecek, hem de milyon dolarların döndüğü bu dev markette referansa sahip hale gelecektir. Karadeniz’de gerçekleştirilen bütünsismik araştırmalar sonucunda Karade-niz’de ciddi doğalgaz kaynakları olduğu tespit edilmiştir. Burada çalışan platform sayıları artıkça gerekli ekipmanlar Türk gemi inşa sanayinden tedarik edilecektir. Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN’ın 10 Aralık 2014 tarihinde gerçekleşen Uluslararası Petrol ve Doğalgaz Stratejileri Sempozyumu Galası ve Türkiye Petrolleri 60. Yıl Resepsiyonu’nda dile getirdiği “Ocak ayı içerisinde inşallah Batı Karadeniz’de yeni bir sondaja başlayacağız. Bu noktada yerli bir petrol sondaj platformunun yapılması ihtiyacı da ortaya çıkabilir. Bu platformu da hamdolsun tersanelerimizde yapabilecek güce sahibiz. Bunun da müjdesini vermek istiyorum” ifadesinin, Türk gemi inşa sanayinin offshore sektöründeki mevcudiyetinin artacağının bir göstergesi olduğunu değerlendirmekteyiz.
Son olarak şunları dile getirmek istiyorum; Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) ve Türk gemi inşa sanayine göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılar dileriz.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.