Türkiye’nin 60 milyon ton seviyesindeki üretim kapasitesi büyük oranda atıl kaldı”
Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, demir-çelik sektöründeki kapasite kullanımının tehlikeli şekilde atıl kaldığını belirterek, “Dünyada korumacılık eğiliminin hız kazanarak artması, ülkemizi de haksız rekabet koşullarına açık hale getirmiştir. Bu nedenle, ülkemizin korumacılık önlemlerine karşı mütekabiliyet esasları çerçevesinde önlemler almasına ihtiyaç duyulmaktadır. Daha şimdiden, ABD, AB ve beraberinde birçok ülkenin korumacılık duvarını aşamayan, Çin, Rusya, Hindistan ve bazı Uzak Doğu ülkelerinin, ülkemize yönelik ihracatlarında yaşanan yüksek oranlı artışlar, yurt içi üretimin zarar görmesine, Türkiye’nin 60 milyon ton seviyesindeki kapasitesinin, büyük oranda atıl kalmasına yol açmış bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
Asya ülkeleri ihtiyaç fazlasını düşük fiyatlarla uluslararası piyasalara yönlendiriyor”
Asya ülkelerindeki demir-çelik sanayinin devlet destekli olduğuna dikkat çeken Veysel Yayan, “Çin ve Uzak Doğu kaynaklı çelik ürünlerinin, Türkiye iç pazarına yönelmesi son yıllarda hızla artmış ve sektörde ciddi baskı yaratmıştır. Bu ülkelerden gelen ürünler, çok yönlü ve yoğun devlet destekleri sayesinde, yerli üreticilerin maliyetlerinin oldukça altında fiyatlarla piyasaya girmektedir. Türkiye’de üreticiler yüksek girdi ve finansman maliyetleri altında faaliyet göstermeye çalışmakta, talep daralması halinde üretimlerini kısmaktadır. Buna karşılık, tüketimdeki dalgalanmalara rağmen dünyanın en büyük çelik üreticisi Çin ve diğer Uzak doğu, Güney Asya ülkeleri, üretimlerini kısmak yerine, ihtiyaç fazlası ürünlerini uluslararası piyasalara düşük fiyatlarla yönlendirerek, iç talepteki daralmadan kaynaklanan sorunlarını, başka ülkelerin çelik üreticilerinin sırtlarından çözmeye çalışmaktadır. Bu yaklaşım, yalnızca küresel fiyat dengesini bozmakla kalmamakta, aynı zamanda haksız rekabeti derinleştirerek, dünya çelik sektöründe tahrip edici sonuçlara yol açmaktadır. 2020 yılından bu yana Çin’den yapılan ithalat, 10 mislinin üzerinde yükselmiştir. İthalattaki hızlı artış, yerli çelik sanayiinin kapasite kullanım oranının düşük seviyelerde kalmasına neden olmaktadır. Kapasite kullanımındaki bu sınırlılık, yeni yatırımların ertelenmesine ya da iptal edilmesine yol açarak, sektörün sürdürülebilir büyüme potansiyelini olumsuz etkilemektedir” diye konuştu.
Türk çeliği kalitelidir, küresel ölçekte tercih edilir”
Çin ve Uzakdoğu’dan ithal edilen çelik ürünlerinin kalite sorunlarına da değinen Yayan, “Çin ve Uzakdoğu’dan ithal edilen çelik ürünleri, kalite sürekliliği ve standartlar açısından zaman zaman sorunlara yol açmaktadır. Parti bazında farklılıklar ve sertifikasyonun güvenilirliği, ithal ürünlere yönelik en sık ifade edilen sorunlar arasında yer almaktadır. Türk çelik sektörü ise kalite konusunda kendisini kanıtlamıştır. Bugün 180 civarında ülkeye ihracat yapmaktadır. Üretim süreçlerinde uluslararası standartlar (EN, ASTM, TSE vb.) titizlikle uygulanmakta, kalite kontrol ve izlenebilirlik mekanizmaları sayesinde, ürün güvenilirliği yüksek seviyede sağlanmaktadır. Bu da Türk çeliğini yalnızca iç pazarda değil, küresel ölçekte de tercih edilir kılmaktadır” dedi.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.