TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Türkiye Demir Çelikte Büyüyor
Türkiye'nin tüketiminin iki katından daha fazla üretim yaparken, katma değeri yüksek olan yassı ve vasıflı çelik ürünlerinde ise net ithalatçı konumundadır. Sonuç itibarıyla, sektör üretimini ağırlıklı olarak ithal girdi kullanarak gerçekleştirmektedir.''
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, teşvik politikaları konusunda önemli bir aşama kaydedildiğini, teşviklerin tüm sektörlere eşit şartlarda uygulanması gerektiğini söyledi. Boyner, "Küresel krizde gördük ki sağlam, verimli ve rekabetçiliğe dayanan sanayi yapıları olan ülkelerin krizden çıkışları daha kolay oldu. Türkiye'nin sanayi politikasının, sektörlerimizin rekabet avantajını artıracak yatay eylemleri içeren, bütünlükçü bir niteliğe sahip olması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
Hatay'ın İskenderun İlçesi'nde düzenlenen 'Türk Sanayisine Sektörel Bakış, Demir Çelik Sanayi' konulu konferansta konuşan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, küresel finansal krizi ile birlikte ABD, Fransa, Almanya ve Japonya gibi ülkelerde 'Sanayi Stratejisi' tartışmasının ortaya çıktığını söyledi. Krizde makroekonomik dengelerdeki istikrarın korunabilmesi için mikro reform odaklı sanayi politikalarının öneminin daha da iyi anlaşıldığını belirten Boyner, "Küresel krizde de gördük ki sağlam, verimli ve rekabetçiliğe dayanan sanayi yapıları olan ülkelerin krizden çıkışları daha kolay olabiliyor. TÜSİAD olarak Türkiye'nin sanayi politikasının sektörlerimizin rekabet avantajını artıracak yatay eylemleri içeren, bütünlükçü bir niteliğe sahip olması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi'nin de sanayinin bu ihtiyacı doğrultusunda hazırlanmış olmasından dolayı memnuniyet duyduklarını vurgulayan Boyner, konuşmasına şöyle devam etti:
"Katılımcı ve bütünlükçü bir yaklaşımla hazırlanan bu belge ilk defa takvimlendirilmiş bir şekilde Eylem Planlarını da barındırmaktadır. Belgenin koordinasyon sorumluluğunda olan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın önderliğinde izleme ve değerlendirme komitelerine katılıyor ve belgenin sahiplenilmesi konusundaki gayretlerine katkı sağlamaya çalışıyoruz. Hem Sanayi Stratejisi, hem de sektörel strateji belgelerinde yer verilen eylem planlarının gerçekleşmesi ülkemizde yatırım ve iş yapma ortamının iyileştirilmesi ve Türkiye sanayisinin rekabet gücünün artırılması yönünde çok önemli adımlardır. Geçmiş dönemlerdeki net katkısı belirsiz, teşvik ağırlıklı sanayi politikalarından uzaklaşan ve daha objektif ve ölçülebilir kıstaslara dayanan bu belgeleri iş dünyası adına desteklemekteyiz. Ana hedeflerimizden biri de kamu-özel sektör olarak ortak taahhüt kabul ettiğimiz bu belgelerdeki yaklaşımı sürdürebilmek ve yatırım ortamımızı iyileştirmek adına son derece kritik olan bu uygulamaların hayata geçmesidir. Sanayi Strateji Belgemizin hazırlandığı 2011-2014 dönemi sona ermeden benzer bir bakış açısıyla 2014 sonrası için eylem planlarının yenilenmesi gerekiyor. Periyodik güncellemelerin sanayimizin dinamik yapısını canlı tutarak küreselleşme surecinde rekabetçiliğini artıracağına inanıyoruz."
ÇİN'DEN SONRA ÜRETİMİ EN FAZLA ARTTIRAN ÜLKE TÜRKİYE
Demir Çelik sanayii son 10 yılda yakaladığı tempolu büyüme performansı ile imalat sanayii açısından önemli bir noktaya geldiğine vurgu yapan Ümit Boyner, şunları söyledi:
"Sektör gerek artan üretim kapasitesi ve ihracat potansiyeli, gerekse birçok sektöre ara girdi sağlaması ile imalat sanayinin genel performansı için stratejik bir önem taşır hale geldi. Demir Çelik sektörü hali hazırda imalat sanayinin yaklaşık yüzde 8'ini oluşturuyor. Türkiye, son 10 yıl içerisinde demir çelikte Çin'den sonra üretimini en fazla artıran ülke konumunu elde etmiştir. Aynı dönem içerisinde sektörde özellikle işgücü verimliliğinin gösterdiği büyük artışa bağlı olarak, istihdamdaki yüzde 30'luk artışa karşın, üretim yüzde 140 oranında artmıştır. Türkiye için gittikçe daha fazla önem kazanan demir Çelik sektörü maalesef bir taraftan da artan oranda ithalata bağımlı bir sektör haline gelmiştir. Sektör, uzun ürünlerde Türkiye'nin tüketiminin iki katından daha fazla üretim yaparken, katma değeri yüksek olan yassı ve vasıflı Çelik ürünlerinde ise net ithalatçı konumundadır. Sonuç itibarıyla, sektör üretimini ağırlıklı olarak ithal girdi kullanarak gerçekleştirmektedir."
"Demir Çelik sektörü halihazırda enerji yoğun bir sektördür" diyen Boyner, şöyle devam etti:
"Sektörün ana girdileri olan hurda ve demir cevherinde yüzde 70'lere varan oranlarda ithalata bağımlı olması cari açığa da olumsuz etki yapmaktadır. Sektör bu çerçevede Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) içerisinde de ayrıca incelenmiştir. Bu koşullar altında, sektörün daha rekabetçi bir yapıya kavuşması için alınması gereken tedbirler daha detaylı ve gerçekçi bir şekilde ele alınmalıdır. Ülkemizde çok yüksek yatırım oranları gerektiren ve pek çok sanayimize ara girdi sağlayan vasıflı çeliğin yatırımının artırılmasına yönelik öneriler Avrupa Kömür ve Çelik Teşkilatı Anlaşması'nın kuralları göz önünde bulundurularak geliştirilmelidir. Böylece, dış ticaret yükümüzün azaltılması ve daha yüksek katma değer oranlarını yakalamamız mümkün olabilecektir. Ancak, bunun korumacı bir yaklaşıma dönülmesi bağlamında anlaşılmaması gerektiğinin altını çizmeliyim. Gerek GİTES, gerekse Sektörel Strateji Belgesi'nin nihai halinde parmak bastığımız bu soruna yönelik somut yaklaşımlar geliştirilmesini de beklemekteyiz."
TEŞVİK POLİTİKALARINDA ÖNEMLİ AŞAMA KAYDEDİLDİ
Sanayi Stratejileri'nin başlıca araçlarından olan teşvik politikaları konusunda önemli bir aşama kaydedildiğini anlatan Ümit Boyner şu görüşleri dile getirdi:
"Teşvik programlarının geri dönüş ve takibi yönünde olumlu adımlar atıldı. TÜSİAD olarak teşvik konusundaki genel görüşümüzü tekrarlamadan önce, şunu belirtmek isterim ki, yeni teşvik sisteminin içeriği henüz net olarak açıklanmadığı için bu konuda kapsamlı değerlendirme yapabilmemiz mümkün değil. O nedenle bu genel prensipler doğrultusundaki yaklaşımımızın altını bir kez daha çizmek istiyorum. İş dünyası temsilcileri olarak, teşvik sistemi ile getirilmesi öngörülen söz konusu yatay önlemlerin, tüm sektörlere eşit şartlarda uygulanması gerektiğine inanmaktayız. Herhangi bir sektörü kayıracak şekilde tasarlanan destek sistemi, piyasa ekonomisi mantığı gereği kaçınılmaz olarak en iyi ihtimalle destek alamayan sektörler tarafından eleştirilecektir. Ayrıca, herhangi bir sektöre yönelik bu tarz objektif kriterlere dayalı olmayan yaklaşımların, toplam refah kaybına yol açma riski de bulunmaktadır. TÜSİAD olarak, sanayi destek mekanizmasının tüm sektörleri yatay olarak etkileyecek şekilde yapılandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Destek mekanizmalarının
yüksek katma değer oranlarını yakalamamıza destek olacak teknoloji üretimi, seçimi ve kullanımı desteklerini, sektör ve bölge ayrımı gözetmeksizin, İnovasyon kapasitesini artıran bölgesel destekleri ve özellikle beşeri veya maddi altyapıya yönelik olağanüstü yüksek yatırım gerektiren proje desteklerini ilgili sektör içi rekabet koşullarını ve geçmiş destek uygulamalarından alınması gereken dersleri göz ardı etmeden kapsamasını arzu ediyoruz."
Bilim, Sanayi ve Teknolojisi Bakan Yardımcı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu da yaptığı konuşmasında çok iyi bir teşvik yasası hazırladıklarını ve herkesin memnun kalacağını söyledi.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.