Ülke olarak Avrupa'nın kalıp merkezi konumundayız
Ender Kesici ve Teknik Takımlar Ticaret Ltd. Şti. ortağı Kemal Onur Güneş sektöre ilişkin sorularımızı sizler için yanıtladı
Ender Kesici ve Teknik Takımlar Ticaret Ltd. Şti. ortağı Kemal Onur Güneş sektöre ilişkin sorularımızı sizler için yanıtladı
Ender Kesici ve Teknik Takımlar Ticaret Ltd. Şti. ortağı Kemal Onur Güneş sektöre ilişkin sorularımızı sizler için yanıtladı.
Sorularımıza geçmeden önce kendinizden kısaca bahseder misiniz?
Ender Kesici ve Teknik Takımlar firmasının ortağıyım. Liseyi Haydarpaşa Teknik Lisesi Makina Bölümü’nde okudum. Üniversite eğitimini ise İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde, Uluslararası Finans Bölümü’nde aldım ve sonrasında iş hayatına başladım. İlk olarak en temel katalogumuzun Türkçe’ye çevirisini tamamladım. Bu durumun hem bana, hem de şirketime çok faydası olduğunu söyleyebilirim. İyi seviyede İngilizce biliyorum ve şirketimizin dış ilişkileriyle ilgileniyorum.
Firmanızın bünyesinde hangi faaliyetler gösteriliyor, müşterilerinize hangi ürün ve hizmetleri sunuyorsunuz?
Firmamız ithalat yapan bir firmadır. Ağırlıklı olarak sac kalıpları üzerine standart kalıp elemanları ithal etmekteyiz. Sekiz farklı firmanın Türkiye temsilciliğini yapmaktayız. Firmalarımızın konularında hep lider firmalar olmasına dikkat ederiz. Ürün grubumuzda gazlı yaylar, yataklama elemanları, zımbalar, mühreler ve tutucular, kam üniteleri, pimler, parlatma ekipmanları, saplı taşlar, yüksek devirli hız kafaları, fikstür elemanları, kilitli rondelalar, yüksek performanslı frezeler, matkaplar ve kılavuzlar bulunmaktadır.
Temsilciliğini yaptığınız firmaları bizimle paylaşır mısınız?
FIBRO Gmbh, Dayton Progress, SGS Tool Company,Carr-Lane, Gesswein, Nord-lock ve Norris – Reime
Ürünleriniz ağırlıklı olarak hangi sektörlerde kullanılıyor?
Ürünlerimiz ağırlıklı olarak, otomotiv sanayi, beyaz eşya sektörü, havacılık sektörü, tersaneler, savunma sanayi, kısacası içersinde kalıpçılığı barındıran her sektörde, aynı zaman ileri teknoloji ve performansta kesici takım ve parlatma ihtiyacı duyan sektörlerde kullanılmaktadır.
Sektörünüzdeki rekabet ortamı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Sektörümüzde kriz sonrası özellikle çok sert bir rekabet yaşanmaktadır. 2008 yılında yaşanan krizden sonra, kalıp üreticilerinin kalıp maliyetlerini düşürmeye çalışması ile hem rakiplerimiz akıl almaz seviyelerde fiyat kırdılar - ki biz bunu yapamadık çünkü zaten kriz öncesinde de müşterilerimize yapabileceğimiz en uygun fiyatı sağlıyorduk. Yerli üreticilerin sayısı artmaya başlayıp, kalitelerini biraz daha yukarı çekmeye çalışmalarıyla sektördeki rekabet ortamı çok kızıştı.
2011 yılının ilk üççeyreğini geride bıraktık. Bu dönem firmanız açısından nasıl geçti, yılın son çeyreğinden neler bekliyorsunuz?
2011 yılının ilk üççeyreğine baktığımızda, ana sanayilerin önceden erteledikleri projelere yeniden başlamasıyla birlikte tekrardan canlanan bir piyasa gördük. Aynı zamanda daha önceden çok pahalı olduklarını düşündüğü yeni teknoloji ürünleri kullanmaktan korkmayan bir kalıp sektörü vardı karşımızda. Firmalarımız da kendi konularında Dünya lideri olmalarını, geliştirdikleri teknolojiler sayesinde ellerinde tuttuğu için bu bizim için olumluydu. Yerli üreticilerin rekabet edilemez fiyatları yüzünden pazar payımızın düştüğü daha basit ürünlerin yerini, ileri teknoloji ürünlerimizdeki fark edilir artış ile kapattık. Son çeyreğin, Dünya genelinde kriz söylentisi ve Avrupa birliği üyesi birkaç ülkenin iflas etmek üzere olması dolayısı ile ana sanayilerin tekrarda erteleme yoluna gitmesi, sektördeki diğer yan sanayileri de tamamen etkileyecektir bu yüzden bir yavaşlama bekliyoruz.
Son olarak ABD ve AB ülkelerindeki krizi, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumu ve ülke sanayisinin geleceği hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
ABD’de oluşan kriz bana biraz ABD’nin Çin ile girdiği ekonomik savaşı kaybetmesi gibi gözüküyor. Tüketim toplumunun üretim toplumuna karşı çaresizliği diyelim. Ülkedeki üretimin Çin ve bu tarz ucuz iş gücü sağlayan ülkelere kayması ile birlikte, istihdam azalırken, şirketler güçlerinden bir şey kaybetmiyorlar. Bu da gelir dağılımındaki dengesizliği arttırmakla birlikte, insanların aldıkları kredileri ödeyememelerine yol açıyor, bu da bankacılık sistemini etkiliyor ve bu zincirleme reaksiyona yol açıyor. AB ülkelerinde yaşanan krize gelince; AB henüz tek bir millet gibi, ya da bir birlik gibi davranamıyor. Her ülkenin farklı harcama ve üretme alışkanlıkları, farklı gelir kaynakları var. Ülkelerin kendi merkez bankalarının olmaması, tek bir merkez bankasına bağlı olmaları, sanayisi yeterli olmayan, “siesta” yapmayı seven ülkelerin, zor durumda kaldıklarında kısa vadede para politikalarıyla rahatlayamamalarını sağladı, bu da devamında iflaslarını getirdi. AB’nin ABD ile ayrıldığı önemli nokta şu; ABD’de herkes ABD’liyim diyor, fakat AB’de kimse Avrupalıyım demiyor, herkesin kendi milliyeti var, bu da Avrupa’yı bir birleşik devletler değil, birlikte çalışan ülkeler birliği yapıyor, tabi durum böyle olunca, bir kriz anında kendi ülkelerinin çıkarını Avrupa genelinden önde tutuyorlar.
Gelelim Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik duruma; benim kendi düşüncem; bir ülke sanayisini oturtmadan hiçbir yere gelemez. Siz adamların size satacağı arabaların kalıplarını yapıp adamlara bir kalıp satıyorsunuz, onlar size bir milyon araba satıyor. Türkiye’nin gelişmiş bir yan sanayisi var, ama gelişmiş bir ana sanayisi yok. Türkiye’nin bu konuda bir planı da yok. Bir ülkenin ekonomisini verimli şekilde geliştirmesi için uzun vadeli ekonomik planının hazır olması gerekir. Bu plan hükümetten hükümet değişmemeli. Demek istediğim, bir hedef olur, o hedefe her hükümet farklı yollardan gider, ama her gelen farklı bir hedef koyar ise Türkiye ekonomik olarak bir gecede yaratılan sanal krizlerden öteye gidemez. Hala da ekonomik olarak güçlü bir konumda değiliz. ABD’deki gibi, insanlarımız harcamak için kredi çekiyorlar, bir kriz anında bu kredilerin geri ödenememesi gibi bir risk var. Ülkemizin sanayisi konusuna geldiğimizde ise, devamlı gelişen bir yan sanayi görüyorum. Avrupa’ya yakın olmamızın ve tecrübeli olmamızın verdiği avantajlarla, Avrupa’nın kalıp merkezi durumunda bir ülkeyiz. Şu anda ki gidişatın gösterdiği bana göre, orta vadede pek çok Avrupa menşeli aracın Türkiye’de üretileceği…
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.