HAZIRLAYAN: ERKAN ÇAKAN / DEMİR ÇELİK STORE
Birçok sektörün aksine bu yıl ihracatını artıran Türkiye çelik sektörü, her ne kadar kârlılıkta aynı başarıyı yakalayamasa da yükseliş trendini 2025’te de sürdürmek istiyor. Sektör, özellikle Afrika ve Güney Amerika gibi bölgelerde daha aktif olacak. Yılın 9 aylık döneminde çelik ihracatı tonajda yüzde 28, değerde yaklaşık yüzde 11’lik bir artış gösterdi. Geçen yıl 14,9 milyar dolar olan ihracatın bu senenin toplamında 16,5 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Hedef 2025’te 2021 rakamı olan 22,5 milyar doları yakalamak.
Türk demir-çelik sektörü 2023’ü üretim ve ihracat performansı açısından kayıpla tamamladı. Küresel etkenlerin öne çıktığı ve 6 Şubat deprem felaketinin etkisiyle ihracatta kayıp yüzde 30’lara üretimde de yüzde 10’a ulaştı. Sektör 2024 yılına daha umutlu başlarken özellikle 2024’ün ikinci yarısından itibaren global gelişmeler sektörün yönünü belirledi.
Çelik sektöründe Çin baskısı devam ediyor
2024 yılı çelik sektörü için kayıp bir yıl oldu. Her ne kadar ihracat ve üretimde kısmi toparlanma olsa da karlılık anlamında kayıp bir yıl geçiriyor. Bunun yanında Çin’in agresif ihracatının yarattığı adil olmayan ticari koşullar, devam eden jeopolitik sıkıntılar, ciddi belirsizlik ve ekonomik sorunlar Türk çelik sektörünü olumsuz etkiliyor. Türk çelik sektörü AB ve ABD gibi iki önemli ihracat pazarının korumacılık önlemlerine devam etmesinin yanı sıra iç pazarında daralmasıyla alternatif pazarlara odaklanmış durumda.
Sektör temsilcileri, Çin’in artan ihracatının başta talebin zaten çok düşük seyrettiği Avrupa’yı olmak üzere küresel piyasayı olumsuz etkileyeceğini belirtiyor. Bunun yanı sıra korumacılık önlemleri nedeniyle ihracat pazarlarının sayısı sınırlı olduğu için rekabetin zor olduğu bir dönemden geçildiğine dikkat çekiliyor. Özellikle Çin’in ihracatını artırması ve global çelik pazarında dengeleri bozması alternatif pazarlarda rekabetin önemini bu yıl ve 2025’in ilk çeyreğinde etkili olacağına dikkat çekiliyor.
Avrupa Birliği’nin uygulamakta olduğu antidamping vergileri ve kota uygulamaları, ABD’nin uyguladığı 232. Madde önlemleri, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Avrupa ve ABD’nin Rus menşeli ürünlere getirdiği yaptırımlar, merkez bankalarının sıkı para politikaları, yüksek enflasyon, yüksek borçlanma maliyetleri, İsrail-Filistin savaşıyla birlikte artan petrol fiyatları ve buna bağlı olarak yükselen navlun maliyetleri, Kızıldeniz’de yaşanan güvenlik sorunları nedeniyle bozulan tedarik zinciri ve akabinde uzayan sevkiyat süreleri ile son olarak da karbon emisyonlarıyla ilgili getirilen yasal düzenlemeler, 2025 yılının da sektör açısından kolay geçmeyeceğini bize gösteriyor.
Kârlılık açısından kayıp bir yıl oldu
2024 ihracat, üretim ve satışlar açısından olumlu işaretler görülse de kârlılık açısından Türk çelik sektörü çok iç açıcı bir performans göstermedi. Bunun arkasındaki nedenlerden ilk akla gelen Çin’deki devasa kapasiteler. Çin bu kapasiteleri doldurmakta güçlük çektiği için fiyatlara aşağı yönlü baskı uygulanıyor. En önemli sorun geçtiğimiz yıl itibarıyla başlayan sıkı para politikaları ve faiz artırımı. Faiz artışlarının yapıldığı bu dönemde finansmana ulaşmanın zorlaştığını ve yurt içinde talebin önemli ölçüde daraldığını ancak şirketlerin var olan talebi doğru yönetmesiyle beraber şirketler yurt içindeki talep daralmasını daha az hissetti.
Türkiye üretimde Almanya’yı geçerek dünyada 7. sıraya yükseldi
Türk çelik sektörü, Ağustos ayında %13,9 artışla, 3,1 milyon ton ham çelik üretimi ile Ocak ayından sonra aylık bazda bir kez daha Almanya’yı geride bırakarak 7. sıraya yükseldi. Ancak söz konusu yükselişe rağmen Ocak-Ağustos döneminde, Almanya’nın 562 bin ton gerisinde kalarak 8.sırada yer almaya devam etti. Diğer taraftan, Ağustos ayında tüketimin %7,8 artışla 3 milyon tona yükselerek, Şubat ayından bu yana ilk defa artış göstermesi dikkat çekti.
Orta Vadeli Program sektöre ümit verdi
Diğer taraftan, Eylül ayının başında açıklanan ve 2025-2027 yıllarını kapsayan üç yıllık Orta Vadeli Programın (OVP) sanayiinin teknolojik gelişiminin ve dijital dönüşümün destekleneceğini, yeşil dönüşümün hızlandırılacağını, bu kapsamda yenilenebilir enerji kaynaklarının arttırılacağını ve ithalâtta bağımlılığın azaltılacağını hedefleyen politikaları odağına alması, sektöre ümit verdi.
Yeşil dönüşümü hızlandıracak teşvik sistemi revize edilmeli
Program hedefi istikâmetinde, Dahilde İşleme Rejimi uygulamasında, yurtiçi katma değerin ve çıktı ürünlerin teknolojik seviyesinin artırılması, kamu alımlarında yerli ürünlerin ve teknoloji transferinin desteklenmesi, bu cümleden olarak yurtdışından alınan Eximbank kredileri yolu ile ithalấtı kolaylaştıran uygulamaları engelleyecek tedbirlerin alınmasının büyük önem taşıdığı; Avrupa Birliğinde olduğu gibi, Türkiye’de de yeşil dönüşümü hızlandıracak devlet yardımları için teşvik sisteminin revize edilmesinin gerektiği değerlendirilmektedir.
Diğer taraftan, Ağustos ayında açıklanmış bulunan, Çin, Hindistan, Japonya ve Rusya’dan yapılan sıcak haddelenmiş yassı ürün ithalâtına ilişkin Damping Soruşturması kapsamındaki “Nihai Bildirim Raporu” sonuçlanmasıyla bu dört ülkeden ithal edilen yassı ürünlere getirilen vergilerin sektöre olumlu yansıyacağı öngörülüyor. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan; dört ülkeden demir-çelik ithalatına dampinge karşı vergi uygulanmasına dair kararı olumlu bulduğunu belirtti. Yayan “Çin Halk Cumhuriyeti dünyanın en büyük çelik üreticisi. Ocak-Ağustos itibari ile dünya çelik üretiminin yaklaşık yüzde 55’ini ürettiğini görüyoruz. Çin’de yüzde 1’lik bir daralma söz konusu olduğunda 10 milyon ton ihtiyaç fazlası ürün ortaya çıkıyor ve bunu dünya piyasalarına sürmeye çalışıyor. 2024 yılında tam da bunu yaşadık. Çin sanayi sektörlerindeki daralma sebebi ile dünya piyasalarını adeta işgal etmeye başladı. Yaklaşık 20-30 milyon ton civarındaki ihracatı; 2023 yılında 94 milyon tona çıktı, 2024 yılında ise bu rakamın 120 milyon ton seviyesine çıkacağı tahmin ediliyor. Bu da Çin’i çelik üreticileri için tehdit haline getiriyor” şeklinde konuştu.
5,5 milyon ton yassı çelik üretimini etkileyecek
Bugün geldiğimiz noktada Dünyanın pek çok ülkesinde Türkiye’ye benzer kararların çok daha önce alındığının altını çizen Yayan “Bu karar mevcut durumu en iyi şekilde değerlendirip Türkiye’ye verdiği zararı makul çerçeveye oturtmaya yönelik bir karardır. Yaklaşık 5,5 milyon ton yassı çelik üretimini etkileyen bir durum. Bugün geldiğimiz noktada ithalatın bir şekilde kontrol altına alınması ile Türkiye 2 milyar doların üzerinde bir denge kurabilme, cari işlemler dengesini iyileştirebilme imkânına sahip olacak. Yüzde yüzünün kesileceği anlamına gelmiyor; ama bu kadar rahatsız edici bir durum ortaya çıkmaz” dedi.
Yassı ürün talebindeki canlılık sebebiyle yassı ürün üretimine yönelik kuruluşların mevcut kapasitelerini anlamlı oranda arttırıcı modernizasyon çalışmaları ve yeni yatırımlar gerçekleştiriyor. Türkiye’de birçok şirket son 5 yılda yatırımlarına hız verdi. Hem yurt içinde hem de yurt dışında çelik alanında yatırım hamleleriyle global pazarda da atağa geçti. Pandemi sürecinde artan talep, çelik sektöründe yatırım iştahını artırdı. Bu kapsamda şirketler üretim kapasitelerini artırmaya yönelik yatırımlarına hız verdi.
Temiz enerji yatırımları sektör için en kritik konu
Türkiye’nin yeşil dönüşüm konusunda ciddi bir yol haritasına sahip olduğunun altını çizen Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) ve Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, “Türkiye çelik sektörü olarak “Düşük Karbonlu Yol Haritası” kapsamında devlet ve ilgili tüm paydaşlar birlikte çalışıyoruz. Çelik sektörü yeşil dönüşümün en önemli aktörü olmaya aday” dedi. Yenilenebilir enerji, hidrojen, rüzgar ve elektrikli araçlar ve birbiriyle ilintili sektörlerin hepsinin çeliğe bağlı olduğuna vurgu yapan Fuat Tosyalı, “Sözün özü bir Net Sıfır çağı başlayacaksa bunun yolu demir-çelik sektörünün dönüşümüyle açılacak. Bu dönüşümün temel birkaç ayağı var. Üretimde temiz enerji kaynaklarının kullanılması en önemli gündem maddesi. Çünkü şu anda küresel çelik üretiminde fosil yakıtlar %75’lik bir paya sahip. Yoğunluk kömürde. O yüzden temiz enerji yatırımları sektörümüz için en kritik konu” diye konuştu.
Nazım Hikmet’te ilk fabrikada çalıştı
Karabük köyünün çeltik tarlalarında kurulan Kardemir tesislerinden ilk Türk Çeliği, 10 Ekim 1939 tarihinde alındı. Fabrikanın kuruluşunda köylüler katır sırtlarında taş taşırken, mahkûmlar bir yıl çalışmaları karşılığı mahkumiyetlerinden 2 yıl affedilerek çalıştırıldı. İngiliz ve Alman Mühendisler, Türk köylüleri ve mahkûmlar, hatta Çankırı Cezaevi’nde yatan mahkûmların arasında bulunan Nazım Hikmet bile tesislerin kuruluş inşaatında çalıştı.
Demir-çelik, Türk sanayinin kurulması ve büyümesinin lokomotifi oldu
Türkiye sanayisine ve buradan da ülke ekonomisine yön veren sektörlerin başında gelen demir-çelik, birçok sektöre girdi sağladığı için sanayinin lokomotif sektörü niteliği taşıyor. Cumhuriyetin 101. Yılında üretimi ile dünyada 7. sırada yer alan sektör, ürün çeşitliliği ve ihracatıyla da ülke ekonomisine büyük katkı sunuyor. Demir-çeliğin başını çektiği ana metal sektörü; makine, otomotiv, elektronik, kimya, savunma, havacılık, madencilik, inşaat ve ulaşım sektörlerine temel girdi ve hammadde sağlıyor. Birçok sektör, üretim sürecinde demir-çeliğe bağlı ve bu nedenle demir-çelik sektörü stratejik öneme sahip.
Demir çelik sektörü, Türkiye’nin sanayileşmesinin temelini teşkil eden ve kalkınmasında lokomotif bir görev üstlenen stratejik bir sektör. Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında, ülkede ihtiyacı karşılayacak seviyede çelik üretiminin bulunmamasının sebep olduğu, ciddi sıkıntılar yüzünden, Cumhuriyet döneminde Türkiye’de 29 Mart 1926 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Demir Sanayii Tesisine Dair Kanun’ ile demir çelik sanayii kurulmasına yönelik ilk adım atılmış ve 1931 yılında çelik sanayiinin başlangıcı olarak Kırıkkale Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü’ne bağlı çelik fabrikası kuruldu. Daha sonra 1937 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleri ile kurulan ve 15 haneli bir köy iken bugün Karabük’ün ortaya çıkmasına vesile olan Türkiye’nin ilk ağır demir çelik fabrikası olan Kardemir’in temelleri atıldı. İlk yüksek fırınını 1939’da ateşleyerek ilk Türk demirini üreten Kardemir, aynı zamanda Türkiye’nin endüstriyel atılımına öncülük etti. Kardemir bu nedenle Türkiye’de ‘fabrikalar kuran fabrika’ olarak bilinir.
300 bin ton üretimle başlayan yolculuk 40 milyon tona ulaşıyor
Atatürk’ün gayretleriyle, gerçek anlamda bir çelik sanayiinin kuruluşuna yönelik çalışmalar, 1937 yılında 300 bin ton/yıl kapasiteli tesisin temelinin atılması ile başladı. Türk çelik sektörü, Karabük’te 10 Eylül 1939’da başlayan yolculuğuna, her yıl gelişim göstererek 1956 yılında ilk özel sektör yatırımı olan METAŞ ve 1961 yılında ERDEMİR’in kurulması ile devam etti.1970 yılında Türkiye’nin çelik üretimi 1,2 milyon ton seviyesine çıkmış olmasına rağmen, 414 bin ton ithalât gerçekleştirdi. İthalâttaki artış eğilimi 1977 yılına kadar devam etmiş ve 2 milyon 240 bin ton seviyesine ulaştı. 1980 yılında 2,4 milyon ton seviyesinde bulunan çelik üretimi, 24 Ocak Ekonomik İstikrar Tedbirleri kapsamında sağlanan teşvikler sayesinde, 9,3 ve 2000 yılında elektrik ark ocağı ağırlıklı olarak, 14,3 milyon ton seviyesine ulaştı.
Yıllar içinde yassı ürünlerin imalatını artırdı
Sektör en hızlı gelişmeyi 2006 yılında devreye giren kapasite ile gerçekleştirmiş, yalnızca uzun ürünler değil, yassı ürünlere yönelik yeni kapasiteler sayesinde, ihracatın ithalâtı karşılama oranı yüzde 180 seviyelerine ulaştı. 2011 yılında dünya çelik sektöründe gözlenen dalgalanmalara paralel olarak, Türk çelik sektöründe yaşanan iniş çıkışlar, pandemi döneminde yeniden istikrarlı büyümeye dönüşmüş, 2020 yılında yüzde 6,2 oranında büyüme kaydeden çelik sektörü, Avrupa’nın en büyük çelik üreticisi konumuna gelmiş, Dünya’da 7’nci sırayı aldı. 2021 ve 2022 yılında da ihracat ve üretim açısından güçlü bir performans sergileyen sektör, son iki yıldır dünyada yaşanan ekonomik durgunluk sektörü olumsuz etkiliyor. Yapısı gereği, ticaretin daha kolay yapılabileceği, Türkiye’nin kıyı şeridindeki coğrafi bölgelerinde yoğunlaşmış. Karadeniz’in batısı, Marmara, Ege ve Akdeniz’in doğusu sektörümüzün en yaygın görüldüğü bölgelerdir.
Demir-çelik sektörünün üretimi ile yıllar içinde Türkiye’deki gelişimi
1930: Demir çelik sanayisinin ülkemizde temeli atıldı. Bu yıllarda modern anlamda üretim ilk olarak Kırıkkale’de askeri fabrikalar müdürlüğüne bağlı olarak başladı.
1937: Türkiye’nin ilk entegre demir çelik tesisi Kardemir kuruldu.
1939: Kardemir 300 bin ton çelik üretim kapasitesi ile üretime başladı.
1955: Kardemir “Türkiye Demir Çelik İşletmeleri” adını aldı.
1960: Özel mülkiyetli ilk ark ocaklı tesis olan Metaş 20 bin ton kapasite ile üretime başladı.
1965: Erdemir 470 bin ton üretim kapasitesi ile yassı ürün üretimine başladı.
1977: Türkiye’nin ilk entegre tesisi olan İsdemir faaliyete geçti.
1980: Sektörün yıllık ham çelik üretim kapasitesi 4 milyon 200 bin tona ulaştı.
1996: Türkiye, Avrupa Kömür Çelik Topluluğu ile çelik ticaretine uygulanan gümrük vergisi kaldırılması amacıyla Serbest Ticaret Anlaşması imzaladı.
2001: Ülkemizin yıllık üretimi 15 milyon tona ulaştı.
2002: Türkiye, dünya çelik üretiminde 13’üncü sıraya yükselerek, büyük bir başarı sağladı.
2003: Ham çelik üretimi 18,3 milyon tona ulaştı, ihracatta 3 milyar dolar sınırı zorlandı.
2005: Türkiye’deki demir çelik sektörü 20,9 milyon tonluk ham çelik üretim kapasitesine ulaştı.
2006: Ülkemiz 23,3 ham çelik üretiminde dünya çapında 11. Sırada yer aldı.
2010: 2005 yılındaki üretim miktarı %39’luk bir artışla 29 milyon tonu buldu.
2011: Türk demir çelik sektörü 34 milyon ton ham çelik üretimi ve 17 milyon dolarlık ihracat miktarına ulaşarak Avrupa’daki çelik üreticileri arasında Almanya’dan sonra 2. sırada yerini aldı.
2012: Ülkemiz 2012 yılında ham çelik üretiminde, dünyanın en büyük 8. üreticisi konumuna geldi.
2013: Türkiye 2013 yılında 34,7 milyon tonluk çelik üretimiyle dünya çelik üretiminin %2,1’ini gerçekleştirerek, Avrupa’nın en büyük ikinci en büyük çelik üreticisi oldu.
2014: Türkiye’nin 2014 yılı ham çelik üretim kapasitesi 50,2 milyon ton oldu.
2015: Ülkemiz 2015 yılında 14,9 milyon ton çelik ihraç etti.
2016: Ülkemiz 2016 yılında dünya sıralamasındaki en büyük 9. çelik ihracatçısı olurken, en büyük 7. çelik ithalatçısı oldu.
2017: Türkiye ham çelik üretiminde bir önceki yıla göre %13,1’lik artışla 37,5 milyon ton ile tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı.
2018: Ülkemizde, 2018 yılında 37.3 milyon ton olan ham çelik üretimi gerçekleşti
2019: 33.7 milyon ton ham çelik üretimi gerçekleşti.
2020: Ham çelik üretimi 35,8 milyon tona çıktı. 2020 yılında Türkiye, Almanya’yı geride bırakarak Avrupa’nın en büyük ve dünyanın 7. büyük üreticisi konumuna yükseldi.
2021: Türkiye’nin çelik üretimi 2021’de %12,7 oranında artarak 40,4 milyon ton olarak gerçekleşti.
2022: Ham çelik üretimi %12,9 oranında azalışla 35,1 milyon ton seviyesinde gerçekleşti.
2023: Türkiye çelik üretimi 2023’de %4 oranında azalarak 33,7 milyon ton oldu.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.