Yeşilyurt Grup, haddehane ve liman kapasitesini arttırıyor
Yeşilyurt Grup; 1980li yıllarda yapmış olduğu Haddehane yatırımıyla demir çelik sektörüne adım attı. Haddehane ve çelikhane tesisleriyle müşterilerine hizmet veren Yeşilyurt, çelik sektöründe gösterdiği bu örnek büyümenin yanı sıra enerji sektörü, liman sektörü ve hizmet sektöründeki yatırımları ile de adından sıkça söz ettiriyor. Yeşilyurt Grup Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet YEŞİLYURT sorularımızı sizler için yanıtladı.
Kısaca Yeşilyurt Grup’tan, hâlihazırda üretimini ve satışını yaptığınız ürünlerden bahseder misiniz?
Yeşilyurt Grup, ticaret hayatındaki köklü geçmişini 1980 yılında sanayiciliğe geçerek taçlandırmış bir aile şirketidir. Grup, bugün geldiği noktaya kıyasla çok daha mütevazi ölçekte bir yatırımla Karabük’te 100.000 ton/ yıl kapasiteli çubuk haddehanesi ile Demir Çelik Sektörüne ilk adımını atmıştır. Sonrasında birçok faaliyet dalında yatırımlarına devam edecek olan grubun lokomotif sektörü her zaman Demir Çelik olmuştur. Bugün itibari ile Demir Çelik sektöründe Samsun’daki tesislerinde 1.200.000 ton/yıl sıvı çelik kapasitesine ve 900.000 ton/yıl mamul çelik kapasitesine ulaşmış, sektörün önde gelen isimlerinden biri olmuştur. Çelikhane tesisimiz, 70 dönüm açık alan üzerine kurulu olup yıllık 1.200.000 ton sıvı çelik kapasitesine sahiptir. Bu tesisimizde 15 metre boya kadar 100x100 mm ile 200x200 mm kesitte çelik kütük üretilmektedir. Haddehane tesisimiz ise yine Samsun’ da ve 74 dönüm açık alan üzerine kuruludur. Bu tesisimizde de 6-16 metre boy aralığında 8 mm den 40 mm ye kadar nervürlü donatı çeliği üretimi gerçekleşmektedir. Yıllık uzun ürün kapasitemiz 900.000 tondur.
Satışlarınızın iç pazar ve ihracat payları hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Sektörde Türkiye yüzölçümünün %65’inde varız. Yakın bölgeler başta olmak üzere Doğu Anadolu bölgesine, İç Anadolu’nun orta kesimlerine kadar pazar bulabilmekteyiz. Uzun üründe ihraç pazarımız, ağırlıklı olarak İspanya, Portekiz, İtalya, Romanya olmak üzere Avrupa’dır. Çelik kütük ihracatında ise Ortadoğu’ya ihracat yapmaktayız.
Ülkemizde haddehanelerin hammadde konusunda çeşitli problemleri var. Bu problemleri ve sektörün diğer sorunlarını bizimle paylaşır mısınız?
Haddecilik, profil ve kangal haddeciliğini düşündüğümüzde bugüne kadar çelikhanesi olmayan haddehane tesislerinin uygun kalite ve maliyette üretim yapmalarının mümkün olmadığı bir sektördü. Bugün uzun üründe artık inşaat demirinde de çelikhanesi olmayan bir haddehanenin uygun kalite ve maliyeti yakalaması mümkün değildir. Bahsi geçen problem haddehanelerin piyasada kütük bulamaması değil, her an değişen kalite talebine uygun çeşitli kalitelerde çelik kütük teminin mümkün olmaması, düşük alaşımlı olarak su verme/kontrollü soğutma prosesine göre üretilen çelik kütüklerin Tempcore, Termex prosesine sahip olmayan küçük haddehaneler tarafından kullanılamaz olması gibi sebeplere dayanmaktadır.
Ülkemizdeki haddehanelere kütük temin edebilecek fabrikalar neden kurulmuyor?
Çelikhane yatırımı, haddehane yatırımına göre daha yüksek kurulum maliyeti, işletme maliyeti, organizasyon kabiliyeti ve işletme sermayesi gerektiren yatırımlar olduğundan küçük hadde yatırımcıları tarafından gerçekleştirilmesi oldukça zor olan tesislerdir. Bunun devamı olarak, çelik piyasasının maliyet ve kalite olarak geldiği noktada çelikhane tesisi olmayan haddehanelerin uzun vadede ayakta durması olanak dahlinde gözükmemektedir
Ülkemizdeki haddehaneler büyük oranda hurdaya bağımlı olarak faaliyet gösteriyor. Bu durumun sektöre ne gibi olumsuz etkileri oluyor?
Hurdaya bağımlı proses haddehane prosesi değil, çelikhane prosesidir. Cevherden üretim yapan yüksek fırın tesislerinin haricindeki çelikhaneler doğal olarak hurda piyasasına bağlıdırlar. Bu bir mutlak gerçektir, bu bağımlılığın olumsuzluğundan ziyade, hurda piyasasının değişkenliğinin olumsuz etkilerinden bahsetmek daha isabetli olacaktır. Hurda piyasası tedarik zincirinin çeşitliliğinin zahirde müspet tedaileri olsa da stabil olmayışı işletmeleri pazarda yer tutma konusunda uzun vadeli projeksiyonlardan mahrum bırakmaktadır. Hurda, yeryüzünde verim-kalite bazlı fiyat tespitinin en zor yapılabildiği nesnedir desek abartmış olmayız. Nihai tüketiciler ve pazarın gerçeklerin bilmeyenler piyasanın fiyatlanmasının çelik üreticilerinin elinde olduğu gibi bir yanlış algıya sahiptirler. Oysaki tek başına hurda girdisi fiyatın %70 i civarındadır. Bunun üzerine çelikhane, haddehane maliyetleri ve diğer giderlerinizi koyarsınız. Görüldüğü gibi sektörde fiyat tamamıyla hurda fiyatının değişkenliğine endekslidir. Arz talep dengesinin bozulmasının eksi ya da artı yöndeki etkileri bunun yanında çok çok düşüktür. Ülkemiz sanayileşme hamlesini tamamlamadığı için yerli hurda dönüşü kalkınmış ülkelere oranla çok çok düşüktür. Hurdanın ağırlıklı olarak (birçok işletmede tamamının) ithal yollardan karşılanmasını mecbur kılmaktadır.
Avrupa ülkeleri ve demir çelik sektöründe belli seviyelere ulaşmış olan ülkelerdeki haddehanelerle ülkemizdeki haddehaneleri kıyasladığınızda arada ne gibi farklılıklar ortaya çıkıyor?
Ürün kalitesi açısından Türk çelik sektörü dünyada mümtaz bir konuma sahiptir. Tesisler teknolojik alt yapı olarak kalkınmış ülkelerindeki emsalleriyle rahatlıkla boy ölçüşecek seviyededirler. Yeşilyurt Grup olarak bizim ihracat pazarımız tamamıyla Avrupa’dır. Bugüne kadar müşterilerimizden kalite hususunda övgünün haricinde bir geri dönüş almadık. Ürün kalitemizden her zaman sitayişle bahsederler. Zaten Avrupa gibi bir pazara sadece uygun fiyatla giremezsiniz, önce kalite sonra fiyat tutturmalısınız.
Son dönemlerde demir çelik ihracatımız önemli ölçüde azaldı. Bundan sonraki aylarda ihracatta sizce ne gibi gelişmeler olacak?
Kurulu güç açısından baktığımızda Türkiye çelik sektörü yarı mamul kütük ve uzun üründe kapasite fazlası olan bir sektördür. Dolaysıyla ihracata muhtaç bir sektördür. Kısmen küresel finansal kriz, kısmen de orta doğuda ki yeni çelikhane ve haddehane yatırımları nedeniyle ihracat son 3 yılda beklenen seviyede olmamıştır. Buna mukabil iç pazar, fiyatlar yönünden olmasa da tüketim yönünden beklenenin üzerinde seyretmektedir. Yakın geçmişte Türk çelik sektörü için hacim açısından önemli olan pazarlar bir bir kaybedilmektedir. Dün mamul ihraç ettiğimiz birçok bölge haddehane yatırımıyla artık kütük müşterisi olmuştur. Şimdilerde başlayan çelikhane yatırımları ile de yakın gelecekte tamamen kendi iç ihtiyaçlarını karşılayabilecek seviyeye gelecekler. Bugün en ufak çelikhane yatırımının 1 milyon ton/yıl olarak fizibıl olduğunu düşünürsek bahsettiğimiz sürecin uzun olmayacağını da anlamış oluruz. Sektör maliyetlerini düşüremediği sürece rekabetin daha az olduğu alanlara kaçacaktır. Türk çelik sektörünün kayda değer bir yetişmiş eleman kadrosu, çelik kültürü ve çok güvendiğimiz bir organizasyon kabiliyeti vardır. Bu artı değerlerin farklı ürün yelpazelerinde değerlendirilmesinin zamanı gelmiştir. Esasen zaman bunu birazda gerekli kılmaktadır. Vasıflı çelik üretiminde, paslanmaz sektöründe dikişsiz boru pazarında, Demir çelik ve diğer ağır sektör makine ekipman tedarikinde Türkiye yüksek miktarda ithalatçıdır. Hem cari açığın kapatılmasında hem de Ortadoğu’nun bu sektörlerdeki ihtiyaçlarının karşılanmasında yakın gelecekte önemli bir pazar vardır.
Sektörün ihracat için devlet tarafından yeteri kadar teşvik edildiğine inanıyor musunuz?
Sektörün en önemli sorunu yüksek enerji girdileridir. Esasen matematiksel olarak ucuz enerji temin şansı olan ülkelerdeki üreticiler ile pazarın rekabet edebiliyor olması Türk sanayicisinin başarısıdır. Fakat gelinen noktada enerji maliyetleri katlanılamaz, rekabet edilemez duruma ulaşmıştır.
Kısa ve uzun vadede hayata geçirmeyi düşündüğünüz projeleri bizimle paylaşır mısınız?
Yeşilyurt Grup, çelik sektöründe gösterdiği bu örnek büyümenin yanı sıra Enerji sektörü, liman sektörü ve hizmet sektöründeki girişimleri ile kurumsal bir yapıya kavuşmuştur. Grup, hem ayrı bir ticari faaliyet olarak hem de çelik sektöründe hammadde girişinden mamul ihracına kadar prosesin önemli ayaklarından birini teşkil eden Liman İşletmeciliğine girmiştir. Yeşilyurt Liman İşletmelerinin faaliyete geçmesi ile hammadde temini ve ihracat faaliyeti bakımından önemli bir rekabet gücü ve organizasyon kabiliyeti kazanılmıştır.
Liman işletmelerimiz, 120.000 m2 toplam saha üzerine kurulmuştur. 60.000 ton açık depolama, 70.000 ton kapalı depolama ve 35.000 ton hububat depolama imkânına sahiptir.
Yeşilyurt Grup’un bir diğer yatırımı ise hizmet sektöründe YEŞİLYURT AVM adıyla Nisan 2007 tarihinde Karadeniz halkının hizmetine sunulmuştur. Toplam 5.000 m2 alan üzerine konumlandırılan AVM’de 25.000 m2 kapalı alan içerisinde 70 mağaza, süpermarket, sinema salonları bulunmaktadır. Bunlara ilave olarak hali hazırda enerji sektöründeki ilk yatırımımız olan YEŞİLYURT ENERJİ SAMSUN OSB santrali Ağustos 2013’te devreye alınmıştır. 1. etap kurulu gücü 140 MWh olan Enerji Santrali yatırımımız Nisan 2014 itibari ile 160 MW Kurulu güce çıkmıştır ve alt yapı itibari ile 240 MWh kapasiteye ulaşabilecek durumdadır. Mevcut faaliyet dallarındaki yatırımlarımız, gerek kapasite artırımı gerekse yeni tesis yatırımları ile devam edecek olup farklı sektörler üzerinde fizibilite çalışmaları devam eden projelerimiz de bulunmaktadır.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.