2023 İhracat Hedefleri Hayal mi?
2023 hedeflerinin sıkça tartışıldığı bir dönemde, 2013 yılı kayıp bir yıl oldu. 2014 yılına da maalesef kötü başladık. 2013 yılının Ocak ayında, Türkiye’nin ham çelik üretimi % 8.8 oranında gerilemişti. Bu yıl başta Avrupa Birliği olmak üzere, dünya ekonomilerindeki kademeli iyileşmenin gözlendiği bir…
2023 hedeflerinin sıkça tartışıldığı bir dönemde, 2013 yılı kayıp bir yıl oldu. 2014 yılına da maalesef kötü başladık. 2013 yılının Ocak ayında, Türkiye’nin ham çelik üretimi % 8.8 oranında gerilemişti. Bu yıl başta Avrupa Birliği olmak üzere, dünya ekonomilerindeki kademeli iyileşmenin gözlendiği bir ortamda, Türk çelik sektörünün üretim ve ihracatının artması bekleniyordu. Ancak gelişmeler beklentilerin aksi yönde oldu. Geçen yılın Ocak ayındaki % 8.8 oranındaki gerilemenin üzerine, bu yılın Ocak ayında da üretim % 0.9 oranında düşüş gösterdi. Böylece, 2012 yılının Ocak ayına kıyasla, 2013 yılının Ocak ayı üretimi % 9.8 oranında gerilemiş oldu.
İhracatın da % 2.5 oranında gerilediği Ocak ayındaki tek olumlu gelişme, ithalatın %3.6 oranında düşmüş olması şeklinde ortaya çıktı. Bu göstergeler, çelik sektörü ile ilgili daha önce üzerinde düşünülmüş ve çalışılmış tedbirlerin bir an önce uygulamaya aktarılması gerektiğini açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Son günlerde basında sıkça yer alan temel sanayi sektörlerini ithal girdilere bağlı olarak çalışmaya teşvik eden uygulamalar, Türk ekonomisinin içini boşaltmaya devam ediyor. 2013 yılında 65 milyar dolar cari işlemler açığı veren Türkiye ekonomisinin içerisinde bulunduğu mevcut durum sürdürülebilir görünmüyor. Bu konuda açığın en büyük kaynaklarından birisi, yurtdışından girdi tedariğini kolaylaştıran ve yurtiçindeki girdi üretim kabiliyetlerini körelten dahilde işleme rejimi olarak görülüyor.
Dahilde İşleme Rejimi (DİR) ile ilgili uygulamanın çerçevesinin oturtulması konusunda müşahhas adımlar atılamaz ve ayniyat tespitleri yapılamaz iken, son günlerde Gümrük Kontrolü Altında İşleme Rejimi kapsamında üretim ile ilgili talepler gündeme gelmeye başlamış bulunuyor. Bu uygulama, Dahilde İşleme Rejimi’ne kıyasla, ihracat mükellefiyeti de olmadığından, adeta gümrük vergilerinin tümüyle kaldırılması sonucunu doğuracak bir mahiyet taşıyor.
Tüm bu uygulamalar, Türkiye’nin içinde bulunduğu şartları kavramayan, ciddi boyutlara ulaşan dış ticaret açığını göz ardı eden, çelik sektörümüzde özellikle yassı ürün dış ticaretindeki büyük açığı arttıracak, % 53 seviyesinde kalan mevcut kapasite kullanım oranlarını daha da düşürecek uygulamalar olarak görülüyor.
Son günlerde kamu idaresinin, önce 2023 hedeflerini ‘ulaşılması zor hedefler’ olarak tanımlayıp, 2023 yılında 250 milyar dolar tutarında ihracatın ancak gerçekleştirilebileceğini ifade etmesi, daha sonra bu hedeflerin resmi hedefler olduğunu fark ederek, bu hedefe ulaşılması konusunda azami gayret gösterileceğini beyan etmesi, kamu kesiminde de hedeflerin gerçekçiliği konusundaki inanç ile ilgili ciddi soru işaretlerinin bulunduğunu gösteriyor. 2023 yılı hedeflerine ulaşılabilmesi için, daha önce üzerinde yıllarca çalışılarak üretilen ve sanayinin büyümesi için ihtiyaç duyulan tedbirlerin, süratle uygulamaya aktarılması gerekiyor.
2014 yılının ilk yarısında, bu tedbirlerin uygulamaya aktarılamaması halinde, 2014 yılının da, dış ticaret ve cari işlemler açığı açısından, yeni bir kayıp yıl olarak tarihe geçmesi kaçınılmaz görünüyor.
Türkiye, üzerinde genel mutabakat sağlanan gerçekçi hedeflerden uzaklaşılması sonucunu doğuracak kararsız yaklaşımlara değil, hayalleri gerçeğe dönüştürebilecek; tutarlı, kararlı ve sonuç alıcı yaklaşımlara ihtiyaç duyuyor.