7 Haziran Seçimleri; Sebep ve Sonuçları
Bir genel seçimi daha geride bıraktık. Hem de oldukça ilginç bir seçimi… 13 yılın ardından Türkiye’de tek parti iktidarına son veren bir seçim olarak tarih sayfalarında yerini aldı. Bununla da kalmadı; yıllardır barajı geçemediği için seçimlere bağımsız adaylarla katılan marjinal bir partiyi de meclise…
Bir genel seçimi daha geride bıraktık. Hem de oldukça ilginç bir seçimi… 13 yılın ardından Türkiye’de tek parti iktidarına son veren bir seçim olarak tarih sayfalarında yerini aldı. Bununla da kalmadı; yıllardır barajı geçemediği için seçimlere bağımsız adaylarla katılan marjinal bir partiyi de meclise taşıdı. HDP risk alarak 7 Haziran seçimlerine tüzel kimliği ile katıldı ve başarılı oldu. Peki, ne oldu yıllar sonra? Halk fikrini neden değiştirdi? Ortalama yüzde 6,5 oy oranına sahip bir partiyi yüzde 13’lere kimler taşıdı? Tek parti iktidarına kimler dur dedi? Onlarca sorunun ortaya çıkmasına sebep olan bir seçim işte…
Açıkça ifade etmek gerekirse 2002 – 2007 yılları arasında oldukça başarılı bir Ak Parti iktidarı vardı. Her alanda reformlar ve yatırımlar yapan, özgürlükler açısından birçok siyasi riski göz önüne alarak başarılı icraatlar gerçekleştiren bir hükümetti bu… 2007 yılında yapılan seçimlerde halk iktidarı ödüllendirdi ve Ak Parti oylarını arttırarak yeniden işbaşına geldi. Sanırım zafer sarhoşluğu ya da “Güç Zehirlenmesi” bundan sonra başladı. 2008 yılının son çeyreğinde baş gösteren küresel krizle birlikte Ak Parti hükümeti de “anlaşılamayan” krizler yaratır oldu. Bazı söylemler ve icraatlar toplumda önemli fikir ayrılıklarına, kutuplaşmalara yol açtı.
Sonra dış politikada ardı ardına yaşanan başarısızlıklar, bölgedeki etkinliğimizi azaltmaya başladı. “Sıfır Sorun” Out, “Sıfır Dostluk” In oldu. “Ben bilirim”, “Ben yaparım” anlayışı Gezi Olaylarına zemin hazırladı. Her fırsatta Türkiye düşmanlığı yapan yabancı ülke basını, gizli servisler ve hatta alenen bazı ülkeler Gezi Olaylarını körükledi. Bir nevi postmodern bir darbe girişimiydi; tutmadı. Hükümet; daha ilk günlerde bu olayları önleyebilir, gençleri dinleyerek bu kaos ortamının oyuncuları olmaktan onları kurtarabilirdi; yapmadı! Nedenini bilemiyorum…
Sonrasında 17 – 25 yolsuzluk soruşturmaları, bir sürü başıbozukluklar ardı ardına geldi… Başbakan çıkıp “Yolsuzluk yapanla aynı yolda yürümem” deyip, sorumlularını Yüce Divan’a gönderemedi! Muhalefet liderleri çıkıp “Bu ülkede kimse paralel bir örgüt kuramaz, hükümetin bir suçu varsa halk gerekli cezayı sandıkta verir” diyemedi. Okyanus ötesinde karargah kurup ülke politikalarımıza yön vermeye çalışan bir çete liderine gerekli tepki verilemedi!
Yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halk “Az daha sabır” diyerek aynı çizgide devam etti. Ne var ki Başbakanlık için yapılan yerleşke Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na dönüştürülünce ve seçim döneminde Cumhurbaşkanı meydanlara inince “Dur Artık” dedi… 8 Haziran sabahı ortaya ya Koalisyon ya da erken seçim seçenekleri çıktı. Birilerinin beklediği gibi ne ekonomi çöktü, ne de kriz çıktı… Demek ki korkmamak gerekiyormuş… Şimdi merakla bekliyoruz, bakalım neler olacak?
Sağlıcakla kalın…
Murat Köse
[email protected]