Çalışmamanın Bahanesi Olmaz
Değerli Dostlar, Yokuş inmeye, yokuş çıkmaya alışmış güzel ülkemiz yine inişli çıkışlı bir dönemden geçiyor. Hava değişikliklerine alışmış olan bünyelerimiz, ani bastıran seçim iklimine uyum sağlamakla meşgulken, dövizde yaşanan inanılmaz yükseliş hepimizi etkisi altına almış durumda. Bu durum, tek…
Değerli Dostlar,
Yokuş inmeye, yokuş çıkmaya alışmış güzel ülkemiz yine inişli çıkışlı bir dönemden geçiyor. Hava değişikliklerine alışmış olan bünyelerimiz, ani bastıran seçim iklimine uyum sağlamakla meşgulken, dövizde yaşanan inanılmaz yükseliş hepimizi etkisi altına almış durumda.
Bu durum, tek çıkış yolumuzun ihracata dayalı sanayi üretiminin gelişmesini sağlamak olduğunu bir kez daha ve oldukça sert şekilde ortaya koymuştur.
Tüketimi üretiminden, ithalatı ihracatından fazla olan hiçbir ekonomik yapının bağımsız olarak ayakta durması, uzun vadede hayatta kalması mümkün değildir.
Üretimin artması, mevcut yatırımların verimli çalışması ve teknolojik gelişmeler ile düzenli olarak güncellenmesi, yeni sanayi yatırımlarının yapılması, yabancı sermayenin ülkemize yeni yatırımlar yapması ancak ve ancak süreklilik ve güven telkin eden ekonomik bir iklimde mümkün olabilir.
Her büyük ülkenin tarihinde düşüşler, büyük ekonomik sıkıntıların yaşandığı buhranlı dönemler olabilir. Önemli olan aynı hataları tekrar etmemektir. Önemli olan bu düşüşlerden ders çıkarmak, edinilen tecrübeyi tekrar ve daha yukarı yükselmek için kullanabilmektir.
Her ne sebepten olursa olsun, ister doğal afet, ister yanlış politikalar, isterse savaş kaynaklı olsun sonuçta oluşan ekonomik buhranlar tüm yapıyı içindekilerle birlikte temelinden çatısına kadar derin bir şekilde etkiler.
Bu etki insanların durup düşünmesi için, içine düşülen durumdan güçlenerek çıkabilmek için neler yapılması gerektiğini güçlü bir şekilde ortaya koymak için önemli bir fırsattır.
Tarihte yaşanmış üç önemli çöküşe bakalım. İlk ikisi savaş sebepli olsa da sonuçta ekonomik olarak tamamen çöken iki ülke: Almanya ve Japonya.
Savaştan yenik ve her yönüyle tükenmiş olarak çıkan bu iki ülke bugün dünyanın en büyük beş ekonomisi içerisinde ise, dibe vurmanın etkisiyle kendine gelen insanların yorulmadan ve yılmadan, kendileri için, aileleri için, şirketleri için ve ülkeleri için yılmadan, yorulmadan çalışmaları sayesindedir.
Tarihin gördüğü en büyük imparatorluklardan biri olan Osmanlı da, sebebi sadece savaş olmasa da uzun süren benzer bir çöküş yaşamıştır. Dibe vuruş sonrası, Türk milleti, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde hep birlikte çok çalışarak Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden pırıl pırıl bir Cumhuriyet kurarak kısa sürede büyük başarılara imza atmıştır.
Almanya ve Japonya’da insanlar halen savaştan, yıkımdan, çöküşten henüz çıkmışçasına çalışmaya devam ederlerken biz dünyanın en büyük ekonomik gücü olmuşuz gibi bir rehavet içerisinde çalışmayı unutmuş durumdayız.
Bugün ülkemizde 5 Milyonun üzerinde işsiz olmasına rağmen, ilginçtir ki üretim sektöründen hizmet sektörüne kadar herkesin ortak sorunu çalıştıracak insan bulamıyor olmak.
İnsanımız maalesef tembelleşti, birçoğu çalışmak istemiyor artık. Bir kısmı az çalışıp çok kazanmak istiyor, hatta kazanmadan, hak etmeden elde etmek, sahip olmak istiyor. Toplumun büyük bir kesimi kültürel bir bozulma içerisinde değerlerini gitgide yitiriyor, kendini kaybediyor, tarihini unutuyor.
Güzel ülkemizi hangi siyasi görüş, hangi güç yönetirse yönetsin, ülkemizi yüceltmek ve yükseltmek istiyorsak, bizler, hepimiz, birlik ve beraberlik içerisinde yılmadan ve yorulmadan çalışmak zorundayız, çalışmamanın bahanesi olmaz.
Değerli Dostlar,
Her yıl büyük bir motivasyon ile gerçekleştirdiğimiz Ulusal Kalıpçılık Zirvesi’nin sekizincisini, 20 Eylül 2018 tarihinde yine TOSB Workinn Otel’de düzenleyeceğiz.
KALIPÇILIĞIN GELECEĞİ, GELECEĞİN KALIPÇILIĞI ana teması ile 8. Ulusal Kalıpçılık Zirvesi’nde; • Günümüzde kullanmakta olduğumuz geleneksel imalat yöntem ve teknolojilerinin gelecekte nasıl bir değişi
me uğrayacağı,
• Değişen tüketici talep ve beklentilerinin, yenilikçi ürünlerin geliştirilmesine etkisi ve bu etkinin farklı imalat teknolojilerinin gelişmesini tetiklemesi,
• Mevcutta kullanılmakta olan ürünlere ve bağlantılı imalat yöntemlerine ihtiyacın azalması hatta tamamen ortadan kalkması,
• Bu durumun etkilerini azaltmak adına, mevcut yatırımların katma değeri daha yüksek olan savunma sanayi, havacılık, medikal teknolojileri gibi sektörlere kaydırılması, iş yüklerinin dengelenmesi,
konuları ele alınacak ve bu konular doğrultusunda sektörün önde gelen isimlerinin görüşlerine yer verilecektir. İmalat sanayi tedarik zincirini güçlendirmeyi amaç edinen 8. Ulusal Kalıpçılık Zirvesi’nde görüşmek üzere…
Saygı ve sevgilerimle,