Cari açığın panzehiri: Sanayi reformu
Türkiye, bir genel seçimi daha geride bıraktı… Fakat seçim öncesi ekonomi piyasalarında dolaşan söylentilerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği henüz kesinleşmedi. Her geçen gün artan cari açık tehdidine karşı sadece bankalar tarafından somut bir adım atıldı. Bankacılık sektöründe son olarak Bankacılık…
Türkiye, bir genel seçimi daha geride bıraktı… Fakat seçim öncesi ekonomi piyasalarında dolaşan söylentilerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği henüz kesinleşmedi. Her geçen gün artan cari açık tehdidine karşı sadece bankalar tarafından somut bir adım atıldı. Bankacılık sektöründe son olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) karşılık ve sermaye yeterliliği düzenlemelerine ilişkin kararlarının ardından bankalar kredi faiz oranlarında artış yaptılar. Merkez Bankası, kredi bazında karar alamayacağı için, bu BDDK'nın banka bazına giden yeni uygulama getireceği bir şeydi. Son aldığı kararla bunu da gerçekleştirmiş oldu. Bunun etkisi bankacılık sektörü üzerinde mutlaka olacak. Bu kararların toplam kredi hacmini ne kadar yavaşlatacağını ise zaman içinde göreceğiz. Yüzde 25 olarak tavsiye edilen sınır içinde diğer krediler farklı mı yorumlanacak, onlara limit uygulanacak mı? Bunları net bilmiyoruz. Sadece tüketici kredilerine yoğunlaşacaksa, kredilerin diğer ayağı büyümeye devam edecek demektir. Çünkü orada cari işlemler açığını uzun vadede olumlu yönde etkileyecek kredi türleri var. Proje finansmanı, enerji, ticari krediler... O anlamda bankacılık sektörü, ürün gamı içinde bu alanlara daha da çok yoğunlaşacaktır. Bunlar para politikası tedbirleridir. Söz konusu tedbirler, kredi artışını yavaşlatma anlamında bu seneki fotoğrafı bir miktar düzeltebilir. Ama temeline bakacak olursak, Türkiye hala enerjide dışa bağımlı ülke olarak ara malı ithal ediyorsa, bu durumda bunun bir yapısal sorun olduğunu kabul etmeliyiz. Yapısal sorunları para politikası araçlarıyla çözmek de uzun vadede çözüm üretmeyecektir. Kısacası, kalıcı tedbirler alınmaz ise ciddi bir cari açık tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz.
Demir çelik sektörünün cari açığa katkısı
Özellikle yassı çelik sektöründe ithalatçı konumunda olmamız hasebiyle, sektör olarak cari açığı besleyip büyüten faktörlerden biri olduğumuz ortada… Son dönemlerde yapılan yassı çelik yatırımları ülkemizi ithalatçı kimliğinden uzaklaştırmaya başlasa da, yeterli olmadığını kabul etmek zorundayız. Sadece sıcak veya soğuk haddelenmiş sac ihraç ederek ülke ekonomisine yeteri kadar katkıda bulunamayız. Kendi ürettiğimiz yassı mamulden, yine katma değeri yüksek ürünler üretip ihraç etmeyi başarabilirsek başarılı olabiliriz. Peki bunu nasıl gerçekleştireceğiz? Sanayicilerin, KOBİ’lerin durumu ortada Arsasını alıp üzerine fabrika binasını inşa eden sanayicilerimizin işletme sermayesi bu harcamalara gidiyor ve Ar-Ge için, makine parkı için, en önemlisi de çarkların dönmesini sağlayacak öz sermaye için ellerinde para kalmıyor. Ülkemizde başlı başına bir sanayi reformu yapılmadığı sürece, bu sorunların düzeleceğini de sanmıyorum. Mevcut hükümetin elinde bu reformu gerçekleştirecek kadar güç var. Hükümet bu gücü kullanırsa ülke sanayisinde önemli bir kalkınma hamlesi başlayacaktır. Bu noktada; hükümetin gerekli adımları atması için sivil toplum örgütlerimize ve kanaat önderlerine önemli görevler düşüyor… Bi zahmet Herkes taşın altına elini koysun artık…
Sevgiyle kalın.