Çelik talebi ne zaman canlanacak
Adet olduğu üzere, sabırsız okuyucularımız için son sözümüzü baştan söyleyelim ve açıklamaları daha sonra yapalım. Çelik talebi, 6 ay sonra göreceli olarak artacak ama eski seviyesine ulaşması 2009’un son çeyreğini veya 2010’un ilk çeyreğini bulacaktır. Talep bugün ne durumda Çelik sektöründeki yavaşlama…
Adet olduğu üzere, sabırsız okuyucularımız için son sözümüzü baştan söyleyelim ve açıklamaları daha sonra yapalım. Çelik talebi, 6 ay sonra göreceli olarak artacak ama eski seviyesine ulaşması 2009’un son çeyreğini veya 2010’un ilk çeyreğini bulacaktır.
Talep bugün ne durumda
Çelik sektöründeki yavaşlama Temmuz 2008 ortalarında başladı. O zamana kadar sanayicilerden gelen talebin seviyesine 100 der isek, Ekim ayı itibarı ile bu rakam tüccarlar için aşağı yukarı 25-30’lar seviyesine inmiştir. Çelik üreticileri için ise durum daha da vahimdir, 10-15’ler seviyeleri konuşulmaktadır.
Aslında, tüm kriz şartlarına rağmen, üretimin sıfır olmadığını da biliyoruz. Düşük dahi olsa, bir miktar üretim yapılmaktadır. Tahminlerimize göre, gerçek tüketim 50-55’ler seviyesindedir. Ancak, sanayicilerin ve tüccarların elinde yüksek miktarda stok bulunmaktadır. Bundan dolayı, görünen talep tüccarlarda 25-30, üreticilerde ise 10-15 civarında kalmaktadır.
Ne zaman canlanacak
Talebin canlanması için 2 şart vardır. Öncelikle, üreticilerin üretimlerini kısmaları gerekmektedir. Çelikhanelerin ve sıcak haddehanelerin, zaman geçirmeden uzatılmış bakım tatiline girmesini önerebiliriz. Hatta asitleme hatlarını da bakıma almakta yarar vardır. İnsan gücü, soğuk haddehanelerde birikmiş yarı mamulleri tamamlamakta kullanılabilir.
İkinci olarak ise, bekleyeceğiz. Tahminimize göre, sanayicilerin ve tüccarların ellerindeki stoklar, 3-4 ay içinde tükenecektir. Bu süre içinde yapılacak üretim ise, bu süreyi 5-6 aya çıkartabilir. Dolayısı ile önümüzdeki yılın Mart’ı-Nisan’ı-Mayıs’ı gibi talebin yavaş yavaş, kademeli olarak 30-40-50 gibi seviyelere çıkmasını bekleyebiliriz. Bu dönem aslında krizin yoğunluğunun arttığı bir dönem olmakla birlikte, stokların azalması nedeni ile göreceli bir rahatlamanın da görüleceği dönem olacaktır.
Talebin tekrar 100 seviyelerine çıkması ise oldukça uzun bir zaman alabilir. Bu konuda uzmanlar 1-2 yıllık bir süreyi telaffuz etmektedirler. Biz, geri dönüşün 2009’un son çeyreğinde başlayacağını ve 2010’un birinci çeyreği itibarı ile düze çıkılacağını ön görüyoruz.
Saca olan talebi tüccarlar belirliyor
Saca olan talebi biraz daha yakından inceler isek, bazı detayları görme fırsatı yakalayacak ve geleceği daha isabetli şekilde tahmin etmemiz mümkün olacaktır.
Türkiye’nin normal şartlar altında, kriz öncesinde ki sac talebi, yerli üretimden 6 milyon ton, ithalden ise 8 milyon ton olmak üzere toplam 14 milyon ton idi. Yerli üretimin yaklaşık yarısı doğrudan sanayiciye, diğer yarısı ise tüccara satılırken, ithal edilen 8 milyon tonun sadece 1 milyon tonu sanayiciye, geri kalanı ise tüccara gitmekte idi.
Dolayısı ile kabaca hesaplarsak, 14 milyon ton toplam talebin 4 milyon tonu sanayiciden gelirken, 10 milyon tonu tüccardan gelmektedir. Yani, diğer bir deyişle talebi büyük bir oranda oluşturan (70’ten daha fazla)tüccarlardır.
Sadece Türkiye’de değil, dünyanın hemen tüm bölgelerinde tüccarlar aşırı stoklarla boğuşmaktadır. Bir çoğunun hala yolda, gelecek olan malı vardır. Ayrıca, yüksek sac fiyatları nedeni ile banka kredi limitleri de ağzına kadar dolmuştur. Bankalardan yeni kredi de kullanamamaktadır. O nedenle bu kesimin, stokları ve banka borçları erimeden yeni sipariş verme imkanı yoktur. Siyah sac fiyatları 400 dolara inse bile, aklı başında hiçbir tüccar stoklarını ve borçlarını azaltmadan bugün mal almayacaktır.
Çelik fiyatları düşmeye devam edecek mi?
Çelik fiyatları ise sürekli bir düşüş halindedir. 1000 Dolar/ton’un üstünden başlayan fiyatlar, Ağustos 2008 itibarı ile talebin kesilmesini takiben öncelikle finansman krizine giren tüccarlar tarafından düşürülmeye başlanmıştır. Daha sonra ise, siparişlerin bıçak gibi kesildiğini gören ve yüzbinlerce tonluk stoklarla yakalanan üreticiler, ellerindeki stoğu azaltmak amacı ile fiyatları indirmeye başlamışlardır.
Ancak, yan grafikte de görebileceğiniz gibi, ekonominin en temel kuralına göre, fiyat piyasada, arz ve talebin kavuştuğu noktada belirlenmektedir. (üstteki grafiğe bakınız) Siz üretici olarak fiyatı artırırsanız malınıza daha az talep bulursunuz. Tam tersine azaltırsanız, talebin arttığını görürsünüz.
Buna karşılık, talebin yok olduğu ve piyasada sadece malını satmaya çalışanların kaldığı durumlarda ise, tüccarlar ve üreticiler mallarını alan müşteri olmayınca, fiyat düşürerek talebi aramaya başlarlar. Ancak, bu arayış süresince (talep bulunmadığı sürece) anlamlı bir fiyattan bahsetmek mümkün değildir. Ne zaman ki malzemeler bir fiyattan satılmaya başlanır, işte gerçek fiyat orada belirlenmiş olur. Dolayısı ile, bugün piyasada dolaşan ve sürekli aşağılara inen fiyatlar anlamsız fiyatlardır. Ayrıca, sürekli düşen fiyat, hala malzemelerin satılamadığına işaret eder. Bu bağlamda, çelik fiyatları talebi bir süre daha bulamayacağı için düşmeye devam edecek demek yanlış olmaz.
Az miktarda satılan malzemeler ise, üretim durmasın diye mutlak surette alınması gereken malzemelerdir. Dolayısı ile fiyatlar 2000 dolar da olsa, 200 dolar da olsa alınacak olan malzemelerdir.
Mittal sessiz
Yılbaşında yaptığımız tahminlerde bir tek yerde yanıldık: Fiyatların bu denli başıboş kalacağını tahmin edemedik. Böyle durumlarda, demir çelik sektörünün lideri olan Mittal’in devreye gireceğini ve tüm sektöre bir disiplin getireceğini tahmin ediyorduk. Ancak, öyle olmadı. Mittal büyük bir sessizliğe gömüldü. Mutlaka bunun da bir nedeni vardır.
Söylentilere göre, geçen yıl 142 milyar dolar ciro yapan bir çelik şirketi, kredi krizinden olumsuz etkilenmeye başlamış Öyle görünüyor ki, büyük-küçük tüm firmalar cehennemi görecek ve bazıları hiçbir zaman geri gelemeyeceklerdir. Birçok firmanın el değiştireceğini, büyük bazı firmaları devletlerin kurtarmak zorunda kalacağını tahmin ediyoruz.
Çin’de birçok merdiven altı diye tabir edilen, verimsiz ve çevreyi kirleten fabrikaların bu krizden çıkamayacağını düşünüyoruz. Geriye, güçlü, yeni ve kaliteli üretim yapan az sayıda çelik üreticisi kalacaktır.
Depremler ve doğal afetlerin düzenleyici etikleri vardır. Örneğin bir fırtınada, önce içi kof ağaçlar yıkılır. Geriye sağlam ve genç ağaçlar kalır. Bu sayede, toprağın zengin mineralleri ile sadece güçlüler beslenir. Aynı şekilde, ekonomik krizlerin de düzenleyici etkileri vardır. Zayıf firmalar gidecek, güçlüler ayakta kalacaktır.