Entegral İş Dünyasının Çelik Dünyasına Yansıması
ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross 16 Şubat 2018 tarihinde çelik ürünleri ve işlenmemiş alüminyum ithalatından gelen soruşturmaları kapsayan raporu yayınladı. Bu soruşturma, 1962 tarihli ABD Ticaret Yasası'nın 232. Bölümü uyarınca ithalatın ulusal güvenlik gereksinimlerine olan etkisini incelemek amacıyla…
ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross 16 Şubat 2018 tarihinde çelik ürünleri ve işlenmemiş alüminyum ithalatından gelen soruşturmaları kapsayan raporu yayınladı.
Bu soruşturma, 1962 tarihli ABD Ticaret Yasası'nın 232. Bölümü uyarınca ithalatın ulusal güvenlik gereksinimlerine olan etkisini incelemek amacıyla başlatılmıştı. Raporda sözü edilen ulusal güvenlik deyimi ABD Savunma Bakanlığı için öngörülen ulusal savunma gereksinimleri başta olmak üzere ulaşım sistemleri, elektrik şebekesi, su sistemleri ve enerji üretim sistemleri gibi ABD'nin kritik altyapı sektörlerini kapsamaktadır. Rapor, ulusal çelik üretiminin ABD’nin ulusal güvenliğinin sağlanması için hayati bir önem taşıdığını ve yerli çelik üretiminin sağlıklı ve rekabetçi bir ABD endüstrisine bağlı olduğunu söylüyor. Wilbur Ross elde edilen bulgulara dayanarak çelik ithalatının bugünkü miktar ve durumunun iç ekonomilerini zayıflattığını ve ulusal güvenliklerini bozarak tehdit ettiği belirtiyor.
Sözü edilen rapordaki bulgular özetle şöyle; ABD dünyanın en büyük çelik ithalatçısı, ithalatları ihracatlarının neredeyse dört katı. Altı BOF ve dört EAF’ları 2000 yılından beri kapalı. İstihdam 1998'den bu güne % 35 düşmüş durumda. Dünya çelik üretim kapasitesi 2,4 milyar ton. Küresel kapasite fazlası 700 milyon ton, bu miktar ABD çelik tüketiminin yıllık toplamının yaklaşık 7 katı. Çin en büyük çelik üreticisi ve ihracatçısı ve aşırı çelik kapasitesinin en büyük kaynağı. Çin’in fazla kapasitesi tek başına toplam ABD çelik üretim kapasitesini aşıyor. Çin, ortalama bir aylık üretimiyle ABD'nin bir yıl içinde yaptığı kadar çelik üretiyor. 15 Şubat 2018 tarihi itibarıyla, Birleşik Devletlerin 29'u Çin'e karşı olan çelik üzerinde 169 adet anti-damping ve telafi edici vergi uygulaması var ayrıca devam etmekte olan 25 soruşturma daha var.
Bakan Ross’un, çelik ithalatları sorununu gidermek için önerdiği alternatif çözümler ise şunlar; İlk öneri, Tüm ülkelerden gelen tüm çelik ithalatlarında en az % 24 oranında bir global tarife uygulansın. İkinci öneri, 12 ülkeden (Brezilya, Çin, Kosta Rika, Mısır, Hindistan, Malezya, Kore Cumhuriyeti, Rusya, Güney Afrika, Tayland, Türkiye ve Vietnam) yapılan çelik ithalatında çelik üzerindeki ürün kotası üzerinden en az % 53 oranında bir tarife uygulansın diğer tüm ülkelerinden yapılan ithalatlarda maksimum 2017 ihracatları kadar kalsın. Diğer öneride her ülkenin tüm çelik ürünlerindeki kontenjanları, her bir ülkenin 2017'de Birleşik Devletler'e yaptığı ihracatın % 63’ünü geçmesin şeklinde.
Avrupa ve NAFTA bölgesi ülkelerinden ziyade bu işten en çok etkilenecek ülkeler aşağıdaki tabloda görülebilir.
Sn
|
Ülke
|
2011
|
2017
|
Değişim
|
%
|
1
|
Kanada
|
5.539.448
|
5.800.008
|
260.560
|
%4,70
|
2
|
Brezilya
|
2.820.927
|
4.678.530
|
1.857.603
|
%65,85
|
3
|
Güney Kore
|
2.572.981
|
3.653.934
|
1.080.953
|
%42,01
|
4
|
Meksika
|
2.625.104
|
3.249.292
|
624.188
|
%23,78
|
5
|
Rusya
|
1.269.717
|
3.123.691
|
1.853.974
|
%146,01
|
6
|
Türkiye
|
665.303
|
2.249.456
|
1.584.153
|
%238,11
|
7
|
Japonya
|
1.824.393
|
1.781.147
|
-43.246
|
-%2,37
|
8
|
Almanya
|
978.230
|
1.370.669
|
392.439
|
%40,12
|
9
|
Tayvan
|
588.036
|
1.251.767
|
663.731
|
%112,87
|
10
|
Hindistan
|
735.802
|
854.026
|
118.224
|
%16,07
|
11
|
Çin
|
1.132.292
|
784.393
|
-347.899
|
-%30,73
|
12
|
Vietnam
|
120.134
|
727.643
|
607.509
|
%505,69
|
13
|
Hollanda
|
517.773
|
589.930
|
72.157
|
%13,94
|
14
|
İtalya
|
276.809
|
515.459
|
238.650
|
%86,21
|
15
|
Tayland
|
72.183
|
417.389
|
345.206
|
%478,24
|
16
|
İspanya
|
195.907
|
403.091
|
207.184
|
%105,76
|
17
|
İngiltere
|
400.244
|
354.389
|
-45.855
|
-%11,46
|
18
|
Güney Afrika
|
123.001
|
350.425
|
227.424
|
%184,90
|
19
|
İsviçre
|
267.685
|
299.170
|
31.485
|
%11,76
|
20
|
Arabistan
|
63.316
|
290.221
|
226.905
|
%358,37
|
|
Toplam
|
22.789.285
|
32.744.630
|
9.955.345
|
%43,68
|
ABD Başkanı Trump’tan 11 Nisan 2018 tarihine kadar verilen bu önerilere ilişkin bir karar vermesi bekleniyor.
Buraya kadar anlatılanlar soruşturmanın yazılı çizili kısmını kapsıyor. Peki biz bu işi nasıl okuyup yorumlayacağız? Bu noktada ekonomi politikası ve sosyoloji bilimi bize bir bakış açısı sunabilir.
Bilindiği gibi ekonomik sorunların çözümün devletin ekonomiye müdahalesiyle değil fiyat mekanizması aracılığı ile gerçekleştirildiği ve ekonomik faaliyetlerin tam rekabet şartları içinde serbestçe yapıldığı modele Serbest Piyasa Ekonomisi deniliyor. Kural olarak büyük sermayedarlar hayatta kalabilmek için yeni piyasalar peşinde koşup yeni kar arayışına girerler. Yeni piyasa arayışları ise yenilikleri tetikler. Sermaye yani parada yeni piyasalara ve yeniliklere kayınca endüstrinin mevcut aktörleri ve sektörleri sarsılır böylece kapitalizm eskiyi yok edip yeniyi yaratır.
Malum ABD Kongresi, her başkandan ulusal güvenlik stratejisini açıklamasını ister. ABD Başkanı Donald Trump’ta göreve geldikten sonra ulusal güvenlik stratejisini açıklamış ve ilk kez "ekonomik güvenlik" kavramını dile getirmişti. Hatırlanacağı üzere Trump Rusya ve Çin'i "ABD'nin gücüne meydan okumak isteyen rakipler" olarak nitelendirmişti. Ülke içinde ve ülke dışında yeni tehditlerle karşı karşıya olduklarını, bunlarla yüzleşirken "Önce Amerika" ilkesiyle hareket edeceklerini söylemişti. Amerikan etkisine, değerlerine ve zenginliğine meydan okuyan rakipleriyle (Rusya ve Çin) ve diğer ülkelerle ulusal çıkarlarını koruyan bir şekilde büyük ortaklıklar kurmaya çalışacaklarını ifade etmiş ve "Sınırları olmayan bir ulus, ulus değildir" diyerek ulus devlete kayda değer bir vurgu yapmıştı. Ticaret ve Hazine bakanlarının bakış açılarını zaten medyadan takip ettiğimiz kadarıyla biliyorduk.
Sosyolojinin derin köklerine sarılarak pek çok genel sorun gibi bu konuda da değerli çabalar ortaya koyan Bauman küreselleşme ve toplumsal sonuçları üzerine ciddi bir sosyolojik praksis sergilemiştir. Bauman zaman ve mekan sıkışması içinde küreselleşmenin üç önemli ayağından söz eder. Birincisi, teknolojik gelişme ve bilimsel alanda ilerleme. İkincisi, ekonomik dönüşüm. Üçüncüsü, ulus devletin siyasal egemenliğini kaybetmesi yani ulus ötesi aktörlerin ortaya çıkması.
Toplumsal yaşamın sadece ekonomik faktörler ve sınıflar nezdinde incelenemeyeceğini belirten Bourdieu ise çeşitli sermaye türlerine sahip toplumsal konumların olduğundan ve bireylerin sahip olmak için peşinde koştukları bir mücadele alanından söz eder. Sanatın Kuralları eserinde Bourdieu’nun yazınsal alan üzerinden örneğini verdiği bu 3 evre sırasıyla şöyledir; birincisi, içinde bulunulan alanın yapısına direniş gösterilmesi yani özerkliğin kazanılması, ikincisi, cepheli bir çatışmanın doğması yani ikinci yapının ortaya çıkması ve son olarak kendine has bir sermayeyle yeni bir alanın ortaya çıkması yani simgesel sermayenin oluşması evreleridir.
Sınırları belirli bir coğrafyada, paydaş bir kültürü, dili ve geçmişi olan, yine paydaş bir gelecek için birlikte yaşayan bir toplumu ifade eden Ulus Devlet’te merkezi bir otoriteyi temel alan politik rejim ve milleti baz alan devlet örgütlenmesi vardır. Bu yapı ülkenin sahip olduğu kaynakların ulusal ekonominin istekleri doğrultusunda kullanıldığı bir yapıdır.
Bireyselleşmiş Toplum adlı eserinde Bauman, küresel kapitalizmle birlikte iş güvencesinin yitirilmesi ve ulusal devletlerin kendi denetimi altındaki topraklarda yaşayan nüfusa küresel kapitalizm tarafından teşvik edilen bölgesel dengesizlikler karşısındaki zayıflığı nedeniyle egemen olamamasıyla bağlantılı olarak bir risk olgusundan söz eder ve bunun gündelik hayatın bir parçası haline geldiğini söyler.
Sonuç olarak görünen o ki; kapitalizmin yaratıcı yıkımı yani eskiyi yok et yeniyi yarat realitesi Ulus Devlet’in çıkarlarına dokunduğu anda durum bir anda değişiyor. Charlie Champbell’in dediği gibi belki de; bizim ilk günahımız hareketlerimizin sorumluluğunu kabul etmeyi reddetmek. Global modernite güvensizlik, belirsizlik ve emniyetsizlik gibi şartlarda bir değişiklik meydana getirebiliyor. Bu değişim tıpkı insanlar gibi sistemleri de etkiliyor ve toplumları ayrımsız büyümeden organik büyümeye itiyor.
Karar nasıl çıkar hep birlikte göreceğiz. Bana göre en az etki son seçenekte olur. Yazıyı bir fıkra ile tamamlamak isterim. Adamın biri suçüstü yakalanmış. Tanık, kanıt, kayıt her şey var. Polis zabıt tutacak. Anlat bakalım demişler. Adam “avukat istiyorum” demiş. Polis, adamı bir an önce ifade vermeye zorlamak için “yahu suçüstü yakalandın, avukat gelse ne söyleyecek” deyince adam da “aslında ben de onu merak ediyorum” demiş.