FİYATLAR NE OLACAK
Ortalık toz duman. İnşaat demiri fiyatları düşüyor, sac fiyatları artıyor, cevher maliyetleri düşüyor, tüketici güveni başını yukarı kaldırıyor, gayrımenkul fiyatları düşmeye devam ediyor, saca olan talep artıyor, hurdaya olan talep düşüyor… Uzmanların dahi anlam veremeyeceği çelişkili gelişmeler oluyor.…
Ortalık toz duman. İnşaat demiri fiyatları düşüyor, sac fiyatları artıyor, cevher maliyetleri düşüyor, tüketici güveni başını yukarı kaldırıyor, gayrımenkul fiyatları düşmeye devam ediyor, saca olan talep artıyor, hurdaya olan talep düşüyor… Uzmanların dahi anlam veremeyeceği çelişkili gelişmeler oluyor. Kimisi, kriz bu yılın son çeyreğinde biter derken, kimisi ise yıllar boyu süreceğini düşünüyor.
Biz, tüm bu gelişmelerin olacağını daha önceden bilebildik. Çünkü olayların seyri belli ekonomik kurallar dâhilinde oluyor. Şimdi, her zaman olduğu gibi, sabırsız okuyucular için son sözü baştan söylemek istiyoruz.
Fiyatlar çıkacak, sonra inecek, daha sonra yine çıkacak ve bu böyle uzun süre devam edecek. Para bulmakta büyük sıkıntılar yaşanacak. Krediler azalacak. Büyük firmaların battığını duyacağız. Bunlar, peşleri sıra birçok orta ve küçük ölçekte firmayı da götürecek. Kesinlikle stok yapma dönemi değil. Tüccar, sanayici, çelik üreticisi, devlet azla yetinmeli. Herkes ayağını yorganına göre uzatmalı.
Şimdi ise, bu öngörülerimizin nedenlerini açıklamak istiyoruz:
Düşen top zıplar
Piyasalardan gelen çelişkili haberler, bahar havasını anımsatıyor. Sıcak hava ile soğuk hava buluştuğunda, bir yanda güneş açarken, diğer yanda yağmur yağar. Durup dururken dolu yağmaya başlar. İşte, olumlu ve olumsuz haberlerin bir arada duyulmasının nedeni budur.
Kriz başlayalı 9 ay oldu. Eylül 2008’den itibaren tüm sektörlerde talep bıçakla kesilir gibi son buldu. Biten talep nedeni ile tedarik zincirinde (çelik kullanan sanayicide, tüccarda ve çelik üreticisinde) büyük stoklar oluştu. Ancak, üretim sıfıra düşmedi. En çok etkilendiğini bildiğimiz otomotivde bile kapasite kullanım oranları 46’ya düştü. Yani, 54 daralma yaşandı ama üretim ve satış azda olsa devam etti. Bu düşük üretim, geçtiğimiz 9 ay içinde, tedarik zincirinde bazı stok azalmalarına neden oldu. Bu durumda, sanayiciler ve tüccarlar yeni malzeme siparişleri vermeye başladılar. Bugün sacda yaşadığımız talep artışı gibi görünen olgu budur. Ancak, bunun arkasında güçlü bir kapasite kullanım oranı düzelmesi yatmamaktadır. O nedenle, dikkatli olunmaldır.
Fiyatlarda “düşen top” örneği diyebileceğimiz bir olay yaşanmaktadır. Topu yukarıdan bıraktığınızda ve yere vurduğunda zıplar. İşte, fiyatlara olanda budur. Krizin dibe vurması ile birlikte, bir önceki paragrafta anlatmaya çalıştığımız nedenle talepte canlanma gibi görünen bir artış yaşanmaktadır. Bu, fiyatların artmasına neden olur. Ancak, arkada güçlü bir üretim olmadığı için, kısa süre içinde piyasada yine bir bolluk oluşur ve talep düşer, peşi sıra fiyatlar yine düşer. Bu, tedarik zincirindeki stokların bitmesine kadar devam eder ve sonra aynı döngü tekrar yaşanır.
Bu sadece çeliğe olan talep ve fiyatlarla sınırlı kalmayacaktır. Dünya borsaları ve kurlar da aynı şekilde inip çıkacaklardır.
Zıplamaların 3-4 çeyrek boyu devam edeceğini ön görüyoruz. Ancak, zıplamalardaki iniş ve çıkışların şiddeti, zaman içinde azalacaktır.
İnşaat demirinde, bu anlattıklarımızın gerçekleştiğini gördük. Krizle birlikte, Türk inşaat demiri üreticileri için en büyük Pazar olan Dubai’de yatırımların durmasından sonra, Mısır, Libya ve İran pazarları göreceli olarak yükseldi. Tüm üreticilerimiz bu pazarlara yöneldiler ve fiyatlar artışa girdi. Ancak, özellikle Mısır limanlarındaki yığılmalar ve demir bolluğu, talebin tekrar düşmesine ve fiyatların gerilemesine neden oldu. Bir süre sonra, talebin ve fiyatların tekrar arttığına şahit olacağız.
Demir ve Çelik Üreticiler Derneğinin hazırladığı bu grafikte, fiyatların Ocak 2009’dan itibaren zıpladığı açıkça görülüyor.
Demir cevheri fiyatlarındaki düşüş, çelik fiyatlarına yansımayacak
Bilindiği gibi, uzun zamandan bu yana müzakereleri süren demir cevheri fiyatlarında Japon çelik üreticisi Nippon Steel ile cevher üreticisi Rio Tinto arasında bir anlaşma oldu. Bu anlaşmaya göre farklı cevher gruplarının fiyatlarında 33-44 arasında değişen indirimler oldu. Diğer firmalar arasında da buna benzer anlaşmaların yakında imzalanacağını tahmin ediyoruz. Cevher fiyatlarındaki bu düşüş, yüksek fırınlı çelik üreticilerinin maliyetlerinde yaklaşık 100 USD/tonluk bir düzelmeye neden olacaktır. Ancak, bu rahatlamanın çelik fiyatlarına yansımayacağını düşünüyoruz.
Şu anda, birçok çelik üreticisi zararına satışlar yapmaktadır. Sac üretmenin maliyeti, satış fiyatlarını aşmış durumdadır. Cevher fiyatlarındaki düşüş, en azından piyasa fiyatlarından zarar edilmemesini sağlayacaktır.
Devlet en büyük rakibiniz olacak
Otomotiv ve beyaz eşyada, ÖTV indirimi uzasa bile satışlar daha fazla artmayacak, hatta düşebilecektir. Çünkü vergi indiriminden sonra alışa geçenler, kriz öncesinde parasını hazırlamış, fakat kriz nedeni ile alımı ertelemiş olanlardı. İndirimi duyunca, bir daha bu fırsatın ele geçmeyeceğini düşünerek alım kararı vermişlerdi. Ancak, böyle peşin para ile otomobil alanlar, toplam müşterilerin 10-15’ini oluşturur. Geri kalanlar ise, vadeli ve kredilerle alım yaparlar. Bu kesimin alıma geçmesi için 2 şart vardır:
1.İşini kaybetmeyeceğinden emin olmalıdır
2.Ucuz tüketici kredisi imkânı bulabilmelidir
Hükümetin görevi, vatandaşta oluşan güven eksikliğini düzeltmektir. Ancak, “bize bir şey olmaz”, “teğet geçti”, “hamdolsun, zararsız atlatacağız” gibi “sahte” söylemler işe yaramaz.
Öte yandan, “ucuz”u bir yana bırakalım, kredi alabilmek bile hayal olacaktır. Çünkü 9 aydır “hamdolsun ekonomisi” ile yürütülen ülkede devlet gelirleri, düşen üretim ve satışlar nedeni ile olağan üstü bir düşüş yaşamıştır. Devlet, kendi harcamaları için yeterli kaynak bulamamaktadır. Bu azalmayı telafi etmek için ise hazine borçlanmalarına ağırlık verilmektedir. Yani, devlet vatandaşından borç almaktadır.
Bilindiği gibi, hazine bonolarının en büyük alıcıları bankalardır. Bankalar, “riskli” gördükleri tüccar ve sanayiciye kredi vermektense, “risksiz” gördükleri devlete para vermeyi tercih ederler. Bu durumda, devlet, piyasada bulunan kısıtlı nakit için kendi çocukları ile rekabete girmeye başlar. Devlet, parayı oluk- oluk kendine çekerken, tüccar ve sanayici had safhada parasız kalır.
Çözüm önerileri
Hükümet derhal, kaybolan gelirleri telafi etmek için IMF ile anlaşmaya varmalıdır. Gerekiyor ise, enflasyon riskini de göze alarak para basmalıdır. Para basılması, bir anda enflasyona neden olmaz. Ayrıca, kriz etkisi ile durma noktasına gelen piyasalarda enflasyona bile neden olmayabilir.
Fiyatların inip çıkacağını ve bunun böyle devam edeceğini bilerek, malzeme alımlarında aşırıya kaçmayınız. Az az fakat sık sık malzeme almaya çalışınız. Bu durumda, aldığınız malzemenin fiyatının düşük veya yüksek olması çok şey farkettirmeyecektir. Çünkü ortalamada maliyetlerinizi düşüreceksiniz.
Bugüne kadar, nakit yönetimi için zararına satışı herkes yaptı. Bu, o zamanlar için doğru bir karardı. Ancak, nakit yönetimi kısa süreler için yapılır. Artık kar yapmaya başlamalısınız. En azından zarar etmemeye çalışmalısınız. Bundan sonra, sadece nakit para bulmak için zararına satış yapmaya devam ederseniz, batarsınız. O nedenle, giderlerinizi mevcut gelirle idare edebilecek hale sokunuz. Eğer sokamıyorsanız, işinizi derhal kapatınız; aksi halde ileride ödeyemeyeceğiniz kadar büyük bir borçla karşı karşıya kalacaksınız.
Krizin bu aşamasına kadar 2 tip firma gelebilmiştir: Yaşayan ölüler diyebileceğimiz, gerçekte içi tükenmiş fakat ayakta görünen firmalar ve gerçekten giderlerini gelirlerine uydurmuş, şartlara uyum sağlayabilmiş firmalar.
Birinci grup firmalar, çıplak gözle bakıldıklarında anlaşılmazlar. Ancak, mutlaka büyük ölçekte sıkıntı belirtileri taşımaktadırlar. Bunları, en az 2 bankadan yapacağınız istihbarat ile bilebilirsiniz. Bunların dışındaki firmalara ise artık vadeli satış yapmaktan korkmayınız. Bu firmalar, şartlara uyum sağlamış başarılı firmalardır. Onlardan size zarar gelmeyecektir.
Can Komar
Grand Trade International Türkiye
31 Mayıs 2009, İstanbul