Hayatın Anlamı
Hayat dediğimiz sır dar anlamda doğumla ölüm arasında yaşanan süreden ibaret. Biraz daha geniş açıdan bakılırsa hayatın göçüp gittikten sonra geride bıraktığımız soyut ve somut değerleri de kapsadığını görürüz. Hayatı, olguların iç dünyamızda uyandırdığı izlenimlerle anlamaya çalışırız. Akla, mantığa…
Hayat dediğimiz sır dar anlamda doğumla ölüm arasında yaşanan süreden ibaret. Biraz daha geniş açıdan bakılırsa hayatın göçüp gittikten sonra geride bıraktığımız soyut ve somut değerleri de kapsadığını görürüz. Hayatı, olguların iç dünyamızda uyandırdığı izlenimlerle anlamaya çalışırız. Akla, mantığa ve gerçeğe uygun olduğunu düşündüğümüz şeylere doğru, aksi olanlara yanlış deriz. Hangi şartlar içinde yaşanırsa yaşansın insanın yaşam biçimini etkileyen faktörlerden biride bu doğru ve yanlışlardır. Tarih boyunca insanlığın çatışmasındaki en büyük neden yine bu doğru ve yanlışlar olmuştur. Bazen kendi duygularımızı bile anlamakta güçlük çekeriz fakat çoğu zaman bu güçlüğü bir başkasına yüklemekten çekinmeyiz. Her insanın bir dış bir de iç çizgisi vardır. Varlığı gözle algılanabilen dış görünüme kıyasla iç görünüm için sır perdesinin aralanması gerekir. Bunu başarabilmek içinse insanın gereği kadar gelişmiş bir akla, gönle, iradeye ve de manevi varlığını oluşturan bilgi, görgü, ve hoşgörüye sahip olması gerekir. O yüzdendir ki insanların bilgili, görgülü ve hoşgörülü olanlarına olgun olmayanlarına çiğ denir. Hayatın bir sırrı varsa bu insanın sırrında gizli olmalı diye düşünürüm hep.
Tüm olguların bir sebebin yol açtığı sonuçlardan doğduğunu düşünürüz. Bu doğrudur. Hayat olgusundan bir şeyler anlamaya çalışmak tarih boyunca insanoğlunun çözmeye çalıştığı en gizemli bilmecelerden biri olmuştur. Birçoklarına göre anlamın hızla buharlaştığı günümüzde aklın erişemediği bu gizemin derinliklerine inmeye çalışmak tam bir delilik. Öyle olsa da insanoğlunun bir şeyi anlamak ve öğrenmek için merakı sürdükçe bu çaba da var olmaya devam edecek hiç kuşkusuz. Bir insan var olan bir konuyu ilgisini çekebilecek düzeye taşıyamadığı ya da zaten hiç farkında olmadığı için dikkatinden kaçırabilir. Sayısız konu ve durum içinde dikkatini neye yöneltileceği ilgiyle alakalı olduğu kadar ilgisizlikle de alakalıdır. Dikkatinizden kaçan bir şey varsa muhtemelen o şeyin farkında değilsinizdir. Hayat gibi. Çok garip ama birçoğumuz hayatın farkında değiliz. Çünkü yaşam gerçeğini dikkatimizden kaçırıyoruz. Hayatı ıskalamak şeklinde de ifade edilebilecek bu durumu herkes çok basit bir soruyla test edebilir. “Bu hayattan ne anladın?” Yaşı ilerlemiş bir çok insana bu soruyu yönelttiğinizde alacağınız cevap çoğunlukla “Hiç bir şey anlamadım” olacaktır. Elbette farkındalığı yüksek kişilerden güzel ve çok anlamlı cevaplarda duyabilirsiniz.
İnsan genelde bir şeyin değerini ya ondan yoksun kalınca ya da farkındalığı artınca anlıyor. Eğer bir durumdan yakınıyorsanız o durumu doğuran sebeplere bir bakınız. Farkında olmadığımız bir şeye anlam yüklemeye çalışmak muhtemelen çok anlamsız olacaktır. O yüzden hayatın anlamı gibi iddialı bir başlık altında bir şeyler anlatmaya çalışmak oldukça güç bir iş. Eskiden çok duyardık “Hayat sağ olana gelip geçiyor” derdi büyüklerimiz. Bu söz hayatın var olmakla mümkün olduğu bilincine sahip insanların sözü olabilir. Var olmak bir hayatı var etmek için yeterliyse belki de hayatın anlamı dokunabildiğin ve paylaşabildiğin başka hayatlarda gizlidir. Bu hayattan hiç bir şey anlamadım diyen biri için hayatın anlamı belki de ömrünü birine adamış olmaktır.
13,5 milyar yıl önce yaratıldığı düşünülen evrene ve zamanın başlangıcına dair ne kadar bilgiye sahibiz ki? Yazılı kaynaklardan bilgi edinmek için en fazla 5 bin yıl geriye gidebiliyoruz. Yani zamanın 10 milyonda dörtlük bölümü için yazılı kayıt var. Çok kısa bir dörtlük yazabilmişiz yani. Kalanı bilim insanlarından ve düşünürlerden öğrenmeye çalıştığımız şeyler. İnsan aklının erebileceği tüm malumat bunlarla sınırlı olamaz. Dinozor ve diğer tüm hayvansal yaşamın 1 24 Mayıs 2019 Cuma meteorlarla yok edildiği 65 milyon yıl öncesinden insanlığın büyük kısmının yok olduğu Toba felaketine kadar yaşanan her şey bu dünyaya ait.
Çağlar boyu evirilen insan zekâsı öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde ettiği sonuçları bir düşüncenin ürünü olarak ortaya koyuyor. Kültür ve sanat bilginin yanında duygularında aktarımını yapabildiği için çok önemli. Bu yüzden de müziğin notalara yazılmaya başlaması papirüsün kağıt olarak kullanmaya başlaması kadar değerlidir.
Nasıl ki 18. yüzyılda bugünün gelişmiş toplumları için kilometre başlangıcı kabul edilen Sanayi Devrimi’nin doğurduğu toplumsal sorunları dile getiren yazılar yazılıyordu ise 21. yüzyılda da yapay zekanın getireceği sorunlar üzerine yazılmaya devam edecek. Değişmeyen tek şey insanlığın sorunları olacak. Modernitenin sunduğu nimetler bazıları için fayda sağlarken bazıları içinse stres yaratacak. Napolyon'un Mısır Seferi sırasında bir Fransız askeri tarafından rastlantı eseri bulunan Rosetta taşına yazılanlar gibi. Antik Mısır'da (MÖ 200’ler) bir grup insan artan vergiler nedeniyle firavuna karşı ayaklanırken bazıları da bağlılıklarını bildirip firavuna sadık kalmaya karar vermişler. Neticede firavun isyanı bastırıp yandaşlarına destek vermiş, tutukluları serbest bırakıp vergileri azaltmış borçları da affetmiş. Herkes okusun diye de üç dilde taşa kazıtıp sergilenmek üzere tapınaklara göndermiş. Acaba tarih Rosetta taşı gibi tekerrürden mi ibaret? Belki de hayat evrim üzerine kurulmuş sanal gerçeklikten başka bir şey değil. Denizin sınırsız olduğu düşüncesi üzerine kurulan bir hayat astronotun uzaydan gördüğü bakış açısıyla çok anlamsız kalabilir. Kaldı ki dünyanın %70’i sularla kaplı olmasına rağmen tüketilebilir suyun %2,5’lar düzeyinde olduğunu biliyoruz. Hayatın anlamı hayatta kalabilmek için dünyamızın ormanlara, dağlara, havaya, suya, diğer doğal kaynaklara ve barışa ihtiyacı olduğunu kavramaktan geçiyor.
Neticede her insan hayatın anlamını kendi içinde aramalıdır. Gerçekleştirmek istediği ereği ona aradığı cevabı verecektir. Tüm mesele kendisine sunulan sınırlı sürede ne yapmak istediğine karar verip vermediği ve bunun için ne yapıp ne yapmadığıdır.