İş dünyasında sözün gücü, kısa ve öz konuşmanın önemi; Dilin en iyi müşterisi kulaktır
İletişimin en güçlü aracı ‘söz’ yerinde ve zamanında anlamlı kullanıldığı takdirde insan hayatını her alanda –iş dünyası yada özel hayat- çok daha keyifli kılar. Söz ruhun organıdır…Başarıya giden yol etkili iletişimden geçer. Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır. Biz Anadolu da yaşayan insanlar sözel…
İletişimin en güçlü aracı ‘söz’ yerinde ve zamanında anlamlı kullanıldığı takdirde insan hayatını her alanda –iş dünyası yada özel hayat- çok daha keyifli kılar. Söz ruhun organıdır…
Başarıya giden yol etkili iletişimden geçer. Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır. Biz Anadolu da yaşayan insanlar sözel geleneğimiz açısından dünyanın en şanslı insanlarıyız.. onca medeniyet binlerce yıl bu topraklarda yaşamış.Ve bize inanılmaz zenginlikte bir miras bırakmış.. hemen her durum ve vaka için bir kıssamız, darbı meselimiz vardır mutlaka.. Dil ve söz üzerine de hayatımızın her alanında kullanacağımız etkili sözler çıkmıştır.
Şu terimlere bir bakalım; münazara, pazarlık, iş görüşmesi, müşteri ziyareti, mütalaa, kıyaslama, sunum,toplantı,eğitim vs. İş dünyasının bel kemiğini oluşturan etkinlik ve olayların isimleri. Endüstri dünyasındaki üretim kanalını çekip çeviren iş zincirinin en önemli halkaları bunlar.Ve bunların hepsinde iletişim/konuşma/dil/söz başrolde. Başarı ve istenen sonuç için etkili konuşmanın mutlak gerekli olduğu iş yada eylemler. Yukarıda yazdığımız gibi mesleki yada genel kültür bilgisiyle donanmış bir kişi dürüst yaklaşım temelinden hareketlenerek etkili bir konuşmacıysa buradaki başarı da kaçınılmazdır. Aynı vurgu özel hayatımız için de geçerlidir.
İnsanın cemali, sözünün güzelliğidir. Eline, diline, beline sahip ol…(Haci Bektaş-i Veli)
İnsanoğlu canlı varlıklar arasında düşünen ve konuşarak iletişim kuran tek varlıktır.(Birde gülebilen..) İnsanlar konuşa konuşa hayvanlar koklaşa koklaşa derler.. ikili ilişkilerde yada sosyal platformlarda, etkinlik yada sunumlarda dili etkili kullanmak son derece önemlidir.. Dili etkili kullanmak yetenek olabilir, ama kişinin konuşacak bir bilgi birikimi yoksa orada o yetenek bir işe yaramaz. ‘Düşünmeden konuşmak nişan almadan ateş etmeye benzer’ diyor bir İngiliz atasözü… biz de Boş teneke çın çın öter.. demişiz. Ardı arkası olmayan, sağlıklı ve sağlam verilere dayanmayan bilgiler iletişim esnasında tehlikeli hale de gelebilir. Monolog haline gelir bir süre sonra konuşmalar. Kimse dinlemez ve etkilenmez bu tip insanlardan, hatta antipatik de olurlar. Bu da çekilir şey değildir hani..Dil insanı rezil de eder vezir de.. Sağlam bilgi ve birikim için iş dünyasında işiniz ve mesleğinizi çok iyi bilmelisiniz, özel hayatta ise bol bol okumalı..Boş Çuval dik durmaz yada Çürük tahta çivi tutmaz diye boşa söylememiş atalarımız.
Az konuş öz konuş. Ziyaretin kısa olanı makbuldür…
‘Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür. Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz ‘demiş Yunus Emre . Konuşurken özlü doğru kısa ve etkili cümleler kurmalıyız. Bir İtalyan atasözü de ‘Söylemekten pişmanlık doğar ‘ diyor.. Ne kadar yakın birbirine değil mi? Ya Konfüçyüs ün şu sözüne ne demeli; Az bilen çok , çok bilen az konuşur. Az konuşan az , çok konuşan çok pişman olur. Bizim eskiler ise ‘Çok bilen çok yanılır’ demiş . Aynıyla vaki.
İş dünyamızda en kıymetli sermaye ‘zaman’dır. Özellikle iş görüşmelerinde görüşmeyi çok kısa net ve sonuç odaklı olmalı. Ziyaretin kısa olanı makbuldür.. Bir satıcının özel koşullar dışında ziyareti ve konuşmaların süresi ortalama yarım saati geçmemelidir. Konuşmak gümüş ise susmak altındır. Sakinlikten kuvvet doğar. diyor bir Alman atasözü.
Özellikle karşıdaki insanın ilgisini çekmeyen konuşmalar can sıkıcı olmasının yanında konuşulacak iş mevzusuna da olumsuz tesir eder. Hatta bu iş dışı özel konuşma zamanında eğer karşıdakinin hassas olduğu kültürel yada ekonomik yada siyasi konularda bir yanlış mesaj verilirse, o iş görüşmesi başlamadan bitmiş demektir. Bülbülün çektiği dili belası’ olur yani..Bunun için konuşma planı olmalıdır. Bu plan konuşma süresinin konu ayrımlarını belirler. 20+60+20 kuralı diyelim buna. Toplam sürenin ilk %20 lik kısmı karşılıklı tanıma, hassas noktaları tespit etme, veri toplama bölümüdür. Bu girizgah kısmında duvardaki bir resimden karşıdaki insanın zevki konusunda bir çıkarım yapabilirsiniz, yada bir futbol takımının flaması varsa bunu ileride kullanmak üzere kaydedebilirsiniz, yada masasının düzeninden karakter analizi yapabilirsiniz.. Bu kısım çok önemlidir. Çünkü diğer bölümler için veri toplamış oldunuz. Bu verileri konuşmanın genelinde yeri geldikçe ve en son kısmında -vedalaşma bölümünde- uygun bir şekilde kullanmalısınız..Hafta sonu maç sonucu hakkındaki tahminini sorabilirsiniz mesela..
Ayak üstü keyifli bir sohbet çıkabilir. İkinci bölüm konuşmanın iş kısmıdır. Malınızı çok övmeden karşıdakinin gerçek ihtiyacı üzerinden birlikte nasıl çözüm üretebiliriz mihvalinde görüşmeyi yürütmelisiniz. Bir satıcı değil bir çözüm ortağı olduğunuzu hissettirmelisiniz. Bu kısım yaklaşık % 60 ını oluşturmalı genel görüşme süresinin. Ve son %20 lik kısım iş konusunun dışında etki bırakma kısmıdır. Burada ki hoş sohbet işin bitirici kısmıdır. Burada maharet ve bilgiler ortaya dökülür. Ne kadar yetenekli, birikimli olunduğu burada ortaya çıkar. Ziyaretin karşıdaki üzerinde bıraktığı iz burada yaşanır, ya da yaşanmaz.. bu sizin yeteneğinize kalmış…
Son söz yerine;
Köyün birinde yaşlı bir Halil amca varmış. Misafirliğe gittiği yerden kalkmaz bilmezmiş. Herkes huyunu bilir ama kimse bir şey diyemezmiş. Bir gün yine bir misafirliğe gitmiş. Ev sahibinin aklına bir şey gelmiş;
-Halil emmi, sana piyangodan büyük ikramiye çıksa ne yaparsın’ demiş.
Halil emmi ağır ağır cevap vermiş;
-Bu yaştan sonra parayı ne yapayım oğul, Hicaz’ a (Hacca) giderim ‘ demiş..
Uyanık ev sahibi lafı yetiştirmiş;
-De get bre Halil emmi, sen şurdan kalkıp evine gidemiyorsun, Hicaz’ a nasıl gideceksin?
Sözün özü: Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme…
Herkese mutlu, sağlıklı günler dileğiyle, esen kalın…
Bünyamin Halaç