Avrupa Serbest Bölgesi (ASB) yatırımcıları bekliyor
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde kurulan Türkiye'nin en büyük sanayi bölgesi ASB (Avrupa Serbest Bölgesi), stratejik konumu nedeniyle Türk ihracatçısının özellikle Avrupa ile ticaretinde önemli bir rol oynuyor.
Çorlu’da son 20 yılda görülen yoğun yatırımların tam merkezinde 2.000.000 m2 büyüklüğünde bir alana sahip Avrupa Serbest Bölgesi, 3 milyar dolar tutarında alt ve üst yapı yatırımları, 1 milyar dolar doğrudan ihracat planı ve 25 bin kişilik istihdam potansiyeli ile modern bir teknokent durumunda. ASB Genel Müdürü Zafer Atbakan’ı ziyaretimizde, ASB’nin sunmuş olduğu olanakları bizlerle paylaştı.
Öncelikle Serbest Bölgeler hakkında bilgi verebilir misiniz?
Türkiye’de serbest bölgelerin geçmişine baktığımızda; 1984–85 yıllarında Özal döneminde Türkiye’nin dışarı açılma politikasıyla beraber yoğun ihracat teşviklerinin verildiği, üreticilere ve ihracatçılara önemli avantajların sunulduğu özel ticari bölgeler olarak kuruldu. Bu dönemlerde dış ticareti artırmak, Türkiye’ye yabancı sermayeyi çekmek, yatırımları hızlandırmak amacıyla dünyadaki serbest bölgeler araştırılmış, Türkiye’ye en uygun model bulunmuş, serbest bölgeler mevzuatı kanunu çıkarıldı. 1986 yılında ilk olarak Adana -Yumurtalık ve Mersin Serbest Bölgeleri başta olmak üzere kurulmaya başlandı. Serbest bölgelerin kuruluş amacı Türkiye’ye yabancı sermayeyi çekmek, istihdamı ve ihracatı arttırmak. Bu modeli sadece Türkiye’de uygulanan bir model olarak görmeyin, dünyada uygulanan modeli biz Türkiye’ye getirdik. Şu anda dünyada yaklaşık 3000’e yakın serbest bölge var. Buralarda yapılan ticaret hacmi dünya ticaretinin 15’i serbest bölgeler üzerinden yapılmakta. Sadece Çin’de 200’ün üzerinde serbest bölge var ve çalışan sayısı 40 milyon. Dolayısıyla serbest bölgecilik dünyada çok yoğun olarak kullanılan bir dış ticaret enstrümanı. Türkiye bu modeli almış ve kendi yapısıyla uygun bir kanunla yerleştirmeye çalışmış. Ağırlıklı olarak serbest bölgeler; gelişmiş ülkelerde bir ticaret alanı olarak kullanılmakta. Buralar gümrüksüz alanlar… Bu bölgeye getirdiğiniz malları serbest bölgenin kurulu bulunduğu ülke hariç diğer ülkelere satabiliyorsunuz. Bu tip serbest bölge kullanımı gelişmiş ülkelerde yaygın durumda. Gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde ise serbest bölgeler bir yatırımcı çekme alanı ve üretim bölgesi alanı olarak kullanılıyor. Türkiye’de de hem ticaret hem üretim alanı olarak, ikisinin karması bir serbest bölge modeli oluşturulmuş ve vertikal teşvikler verilmiş.
Serbest bölgelerde sunulan teşvikler nelerdir, konuyu biraz daha açabilir miyiz?
Bugün itibariyle baktığımızda Türkiye’de 21 tane serbest bölge bulunmakta. Bu serbest bölgelerde yaklaşık 4500, 4600 firma faaliyet gösteriyor ve 50 bin’e yakın çalışan bulunuyor. Türkiye’de ki serbest bölgelerin ticaret hacmi bu sene 24 milyar dolar civarında olacak. Serbest bölgenin kurulmasının 4 ana amacı var: Bunlardan ilki üretimi arttırmak, yabancı sermayeyi çekmek, istihdam yaratmak ve Türk sanayisine ucuz, hızlı, son teknoloji içeren hammadde ve yarı mamul girdisi kazandırmak. Türkiye’deki serbest bölgelerde uygulanan teşviklere gelecek olursak; bunlardan en önemlisi vergisel teşvikler. Serbest bölgede ruhsat alıp üretim yapacak olan firmalar kurumlar vergisinden muaflar; sene sonunda elde edilen kazancı Türkiye’deki ya da yurtdışındaki ortaklarınıza dağıtabilirsiniz, bu elde edilen kardan herhangi bir vergi vermiyorsunuz, yalnız üretim amaçlı olarak faaliyet gösteriyorsunuz. Türkiye’de kurumlar vergisi avantajı 2006’da çıkarılan bir yasayla 2007’nin başından itibaren 30’dan 20’ye düştü. 3. olarak serbest bölgeler, serbest bölge kanununa göre serbest bölgeler gümrük hattı dışında sayıldığından dolayı, serbest bölge firmaların alacakları her türlü hammadde ve yarı mamulde veya kullandıkları her türlü enerjide katma değer vergisi ve gümrük vergisi uygulaması yok. Firma bunu ödemediği için, malını satarken de faturasına yansıtmıyor, bir ihracat faturası gibi kesiyor, yurtdışında işlem yapıyor gibi göründüğü için KDV ve gümrük vergisi muafiyetinden yararlanıyor. Bürokratik anlamda da serbest bölgeler firmalara kolaylık sağlıyorlar. Örneğin, firmalar yabancı eleman çalıştırmak istediğinde yabancı eleman çalıştırma prosedürüne gerek kalmadan serbest bölge müdürlüğüne veya Ankara’ya Dış Ticaret Müsteşarlığı’na başvuruda bulunuyorlar, onlar işlemleri takip ediyorlar. Serbest bölge firmaları yurt dışında sayıldıkları için bir malı alırken ve satarken ithalat-ihracat beyannamesi açmak zorunda değiller. Yurtdışından kullanılmış makine alımında herhangi bir kısıtlama söz konusu değil. Burada 10 yılını aşan makinelerin serbest bölgeye getirilmesi için herhangi bir yerden izin alınmasına gerek yok ama Türkiye’de 5 yıl ile 10 yılın ayrı ayrı prosedürleri vardır. Dış Ticaret Müsteşarlığı, İthalat Genel Müdürlüğü’nden bununla ilgili izin alınması gerekiyor. Serbest bölgede ürettiğiniz ürünü Türkiye içinde satabilirsiniz, sadece bir noktada kısıtlama var; eğer serbest bölge içerisinde ürettiğiniz ürün nihai tüketim malıysa yani ayakkabı, kravat gömlek gibi direk tüketicinin kullanacağı bir mal ise seçtiğiniz ürünün en az 51’ini Türkiye haricindeki ülkelere satmak zorundasınız. Hammadde ya da yarı mamul getiriyorsanız kumaş, demir çelik gibi, isterseniz bunun tamamını da Türkiye’ye satabilirsiniz. Bu saydığımız avantajlar ASB’de uygulanıyor. 2004 yılının 6 Şubat’ında çıkarılan bir yasayla kurumlar vergisi avantajı sadece üretici firmalara sağlanmış durumda, bu tarihten önce hem alım satım hem de üretim yapan firmalar aynı avantajlara sahipti fakat 6 Şubat 2004 yılında çıkarılan 5084 sayılı yasayla bu haklar kurumlar vergisi avantajı sadece üretici firmalara tanınmaya başlandı. Alım satım ruhsatı alacak olan yeni firmalara kurumlar vergisi avantajı kalktı ama daha önce ruhsat alan firmalar ruhsat süresince bu avantajdan yararlanıyorlar. Önümüzdeki yıl zannedersem bu bir mahkeme konusu olmadan kalkacak, çünkü uluslararası mahkemelere gidildiğinde yabancı sermayeli firmalar bunu mahkeme konusu yapacaklar, bu da Türkiye’nin güvenini sarsacak bir durum olacağı için 2009 başından önce bu yanlışın düzeltileceğini düşünüyoruz, bu konuda TOBB kanalıyla devlete gerekli uyarılarımızı yaptık.
Peki serbest bölgede bir firmanın faaliyet gösterebilmesi için o firmanın hangi özellikleri taşıyor olması gerekir?
Türkiye’de kurulan 21 serbest bölgenin hepsi Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak çalışmaktadır. Bütün faaliyet gösterecek firmalar; Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’ne bir form doldurarak, 5 bin dolarlık ücretini devlete yatırarak bir faaliyet ruhsatı almak zorundalar. Faaliyet ruhsatı alamayan firmalar ise serbest bölgede faaliyet gösteremezler. Faaliyet ruhsatı verilirken dikkat edilen en önemli husus, firmanın dış ticareti olması, ve bu dış ticaretin Türkiye’ye herhangi bir nedenden dolayı ekonomik bir katkıda bulunmasıdır. Bu, ithalat ayağı da olabilir ihracat ayağı da olabilir.
Türkiye’deki serbest bölgeler nitelik olarak birbirinden ayrılıyor mu?
Teşvikler konusunda bir farklılık yok. Fakat şöyle bir durum var: Şu an Türkiye’de 3 değişik tipte serbest bölgeler bulunuyor. Arsasının, alt yapı ve üst yapı hizmetlerinin devlete ait olduğu serbest bölgeler, arsasının devlete; alt yapı ve üst yapı hizmetlerinin özel sektöre ait olduğu yarı özel serbest bölgeler, arsasının, alt yapı ve üst yapı hizmetlerinin tamamının özel sektöre ait olduğu özel serbest bölgeler… ASB tam anlamıyla Özel Serbest Bölge olma özelliği taşıyor. Şahinler Holding’e bağlı özel bir şirket olarak hizmet veriyoruz. Burada tüm hizmetleri biz veriyoruz ve firmalara serbest bölge içersinde çeşitli ürünlerimizi pazarlıyoruz, aynı zamanda belediye hizmetleri veriyoruz.
Nedir bu ürünler?
5 tip ürünümüz var: 2500 metrekareden başlayan alt yapısı bitmiş arsalarımız, 240 metrekareden başlayan müstakil depolarımız var. Özel sektör olduğumuzdan dolayı arsalarımızı sadece satıyoruz. Bu depolarımızı hem satıyoruz, hem kiralıyoruz. İnşa ettiğimiz üretim binalarımız var, bu binalarımızı kat kat kiralıyoruz, aynı zamanda kiralık ofislerimiz de mevcut. Bir de açık stok sahamız var. Ayrıca firmaların satın aldığı arsalara elektrik, su, telefon, pis su, yağmur suyu gibi altyapı hizmetlerini arsa başlangıcına kadar getiriyoruz. Firma fabrikasını yaptırdıktan sonra elektrik, doğalgaz, su, yemek, yükleme boşaltma, güvenlik vb. konuların tamamında bir belediye gibi hizmet veriyoruz. ASB sınırları içerisinde firmalar yalnızca bizimle muhatap oluyorlar.
ASB’de doluluk oranı ne durumda?
Gerek fabrika, gerek depoların hepsi dâhil olmak üzere doluluğun oranı şu an 40. Aslında biz faaliyete başladığımız yıldan bu güne kadar 100’e ulaşmayı hedefliyorduk ama bilindiği gibi Türkiye’de 2 büyük kriz yaşandı ve arkasından 2004’te çıkan yasa, serbest bölgelere duyulan güveni sarstı. Buna rağmen biz Avrupa serbest bölgesi olarak çok iyi noktalara geldik. 1 milyar doların üzerinde ticaret hacmi olan serbest bölgeler içerisinde en yüksek büyüme oranına sahip serbest bölgeyiz.
Zafer Atbakan
ASB Genel Müdürü
1985 yılında Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği’nden mezun oldum. Yaklaşık 2 yıl Kanada’da kaldım ve dil eğitimi aldım, aynı zamanda iş tecrübesi edindim. 6 yıl Halil Bezmen’e ait Mensucat Santral bünyesinde, pazarlama departmanında görev yaptım. 1994 yılında Şahinler Holding’de işe başladım. Bir buçuk yıl dış ticaret departmanında çalıştıktan sonra kumaş pazarlama departmanında müdür olarak görev yaptım. 1999 yılında ASB faaliyete geçince Pazarlama Müdürü olarak görev yapmaya başladım. 2004 yılından bu yana da Avrupa Serbest Bölgesi Proje ve İşçi A.Ş’nin (ASB) Genel Müdürü olarak görev yapıyorum.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.