Demir-çelik Sektörümüz Türkiye nin Gelişmesinde Stratejik Rol Oynuyor
Türk ekonomisi 2003 yılından bu yana hızlı bir şekilde büyümeye devam ediyor.
Türk ekonomisi 2003 yılından bu yana hızlı bir şekilde büyümeye devam ediyor.
Türk ekonomisi 2003 yılından bu yana hızlı bir şekilde büyümeye devam ediyor. Türk çelik sektörü, bu büyümenin dinamiğini oluşturan inşaat, otomotiv, dayanıklı tüketim malları ve makine imalat sektörleri başta olmak üzere, tüm sektörlere girdi temin eden niteliği ile temayüz ediyor. Demir çelik sektörümüz bir taraftan Türkiye’nin büyümesini sürükleyen söz konusu temel sektörlerin ihtiyaç duyduğu girdilerin ekonomiye yük olmadan sağlanmasına katkıda bulunurken, diğer taraftan da ihracatını hızlı bir şekilde arttırıyor. Bu cümleden olarak, demir çelik sektörümüz, son 10 yıl içerisinde ihracatını miktar yönünden 100’ün üzerinde arttırmış bulunuyor. Son 6 yılda, kişi başına çelik tüketimimiz 162 gibi olağanüstü bir artışla, 137 kg’dan 359 kg seviyesine ulaşmış olmasına rağmen, demir çelik sektörümüz bir taraftan yurtiçi talebe cevap verirken, diğer taraftan da ihracatta elde ettiği performans sayesinde, yurtiçi talepteki yüksek oranlı artışı, ödemeler dengesi üzerine yük getirmek bir yana, dış ticaret açığının kapatılmasına da katkıda bulunarak, karşılama becerisini gösteriyor. Öyle ki, 2008 yılının ilk yarısında, 2005 yılında 83 seviyesine kadar gerilemiş bulunan ihracatın ithalâtı karşılama oranı, 108 seviyesine çıkmış bulunuyor. Yılsonu itibariyle söz konusu oranın 120 seviyesinin üzerine çıkması, önümüzdeki yıl ise, yassı ürün ithalâtında yaşanacak daralma sayesinde, ihracatın ithalâtı karşılama oranının bir daha 100’ün altına düşmeyecek seviyelere, 130’lara yerleşmesi bekleniyor.
Demir çelik sektörümüz, 2008 yılının başından itibaren yakaladığı yüksek ihracat performansını Ağustos ayında da sürdürerek, Ağustos ayı itibariyle, en fazla ihracat yapan sektör konumuna ulaşmış bulunuyor. Ocak-Ağustos dönemi itibariyle bakıldığında ise, ihracattaki artışın 78.5 ile, 36’da kalan toplam ülke ihracatındaki artışın iki misli civarında bir artışı ifade ettiği gözleniyor.
Türk çelik sektörü, yüksek üretim ve ihracat performansını devletten herhangi bir yardım almadan tamamen kendi yatırımları ile yakalamış bulunuyor. Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki serbest ticaret anlaşması demir çelik sektörüne her türlü devlet yardımını yasaklıyor. Bu açıdan sektöre herhangi bir yardım yapılamayacağı hususu da dikkate alındığında, sektörün uluslararası piyasadaki rekabet gücünün sürdürülebilmesi ve Türkiye’nin büyümesine ve ödemeler dengesi açığının kapatılmasına katkısının arttırılabilmesi açısından, sektöre yük getirecek uygulamalardan kaçınılması hayati önem taşıyor. Bu cümleden olarak;
• Hiçbir ülkede bulunmayan ve adil olmayan çevre katkı payı uygulamasına acîlen son verilmesine,
• A.B. ülkeleri ve serbest ticaret anlaşması bulunan ülkelerden yapılan ithalât ile, dahilde işleme rejimi kapsamında sıfır gümrük vergisi ile yapılan ithalât dışında kalan, diğer 3. ülkelerden yapılan yarı ürün ithalâtına karşı uygulanmakta olan gümrük vergilerinin aynen sürdürülmesine,
• Elektrik enerjisine zam yapılırken, bireysel tüketici ile sanayi arasındaki fark AB ortalamasına ulaşıncaya kadar, sanayi kesimine yapılacak zammın asgari seviyede tutulmasına, tüketim miktarını esas alan AB ülkelerindeki sanayi tarife gruplarına benzer bir düzenlemeye gidilmesine, sanayi kesimine, üretimin tüketimden az olduğu hafta sonları ve bayram tatillerinde, gece tarifesi uygulanmasına, fon ve kesintilerin kaldırılmasına, kesinti ve vergilerin KDV matrahı dışında tutulmasına,
• Türkiye’nin ihtiyacına cevap verecek seviyede enerji üretimi yapılamamasına rağmen, sektör kuruluşlarımızın başlattığı enerji yatırımları için getirilen bürokratik engellerin süratle kaldırılmasına, başta Aliağa ve İskenderun bölgeleri olmak üzere, tüm bölgelerde yetersiz durumdaki iletim-dağıtım hatlarının, hızla büyümekte olan sektörümüzün ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde güçlendirilmesine,
• TBMM’de kabul edilen Kyoto Protokolü’ne taraf olunması kararının getireceği yüklerin tespitine yönelik etki analiz çalışmalarına, çevre katkı payı kesintileri ile oluşturulan fondan destek sağlanmasına ve Kyoto Protokolü’nün hedef sorumluluğu alınmadan onaylanmasına,
ihtiyaç duyuluyor.
Demir çelik sektörümüz, son 10 yılda göstermiş olduğu yüksek performans ile ‘stratejik sektör’ olarak ilan edilmeyi ve bu cümleden olarak, gelişmesinin önündeki engellerin kaldırılmasını hak ediyor.
Saygılarımızla.
Dr. Veysel Yayan
Genel Sekreter
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.