EMTİALARA GENEL BAKIŞ.....
Her dönem yatırımcının güvenini kazanmış olan ALTIN tarihi zirvesinde
Her dönem yatırımcının güvenini kazanmış olan ALTIN tarihi zirvesinde
ALTIN...
Her dönem yatırımcının güvenini kazanmış olan ALTIN tarihi zirvesinde... Özellikle ekonomik ve mali olarak yaşanan tutarsızlığın dalga dalga etkili olduğu bir dönemde, Merkez Bankalarının halen para piyasaları için kalıcı bir politika üretememesi ve en nihayetinde varolan yatırımcı için bu dönemde güven unsurunun ön plana çıkması altına olan talebi arttırdı. Bunun yanında doların rezerv alternatifi özelliğini koruyan altın bu açıdan da doların rakibi olması şu dönemde daha da önem arz eder hale geldi. Bunda finansal kriz döneminde Altının tekrar bir borç ödeme aracı olarak algılanmaya başlanması da etkili oldu. 2008 yılından beri Çin, Hindistan, İran, Sudi Arabistan gibi ülkelerin rezervlerini kademeli olarak arttırmış olmaları da Altına olan talebi psikolojik açıdan da desteklemiştir.
Halen oldukça kırılgan ekonomik bir tablo ile karşı karşıya kalan Dünya Ekonomisinde Çift Dip tartışmalarının alevlendiği bir dönemde zirve yapan fiyatlar en son böyle uzun bir yükseliş eğilimi 1970'li yılların sonunda, küresel ekonominin petrol fiyatlarındaki şoklardan (OPEC krizi) etkilendiği, yüksek enflasyonun yaşandığı ve Sovyetler Birliği'nin, Afganistan'ı işgal etmesinin gerginliğiyle görülmüştü. Bu etkilerle Şubat 1980’de altının ons fiyatı nominal olarak 850 dolara çıkmış ve tüm zamanların en yüksek seviyesini görmüştü. 80’li yılların karmaşık siyasi tablosunu, özellikle Almanya’nın birleşmesi, Sovyetler Birliğinin yıkılması ve Demir Perde Ülkelerinin Dağılması ile kapatan ve 90 yıllara az da olsa siyasi anlamda istikrarı yakalamış olarka giren Dünya; ekonomik anlamda da bir istikrara sahip olmuştu. Bu güvenin etkisi ile 90’lı yıllarda altının ons fiyatı 250 dolar seviyelerine kadar inmişti.
Son ekonomik krizin güven tesisini ne zaman sağlayacağı bir muamma gibi görünüyor... Bu durumun sonucu ise fiyatlar 1285 seviyelerine kadar çıktı. Bu gerek hacim gerekse de psikolojik sınırın çok üstünde bir fiyatlanma.. Bu noktadan geri dönüş beklentisi ise oldukça güçlü. Görüntüde ise bu fiyatların bir süre daha toparlanma ile devam etmesi mümkün.
Özellikle Amerika, Asya ve Avrupa kanadından gelecek haberler bu eğilimi destekleyecektir. En son Japonya’nın para politikasının istikrarına yönelik piyasalara yaptığı müdahale ile değerlenen yenin dolar karşısında düzelme eğilimine girmesi, Avrupa Merkez Bankası’nın önce banka stres testleri ve daha sonrasında da Basel 3 testleri ile sağlamaya çalıştığı ekonomik istikrar çabaları, Amerika Merkez Bankası’nın uzun vade planlarının gerçeğe yakın olduğunun ekonomik çevreler tarafından olumlu bulunması bu çabaların somut adımları gibi duruyor. Etkilerini ise önümüzdeki günlerde görmek mümkün. Ama Altın paritesinde net bir düşüşün ancak bu ekonomilerdeki para patronlarının ürettikleri olumlu politika ile şekillenebileceğini söylemek ise daha doğru bir terim olacaktır.
1285 seviyelerine yakın bir noktadan işlem gören Altın fiyatlarının bu noktadan bir geri dönüş beklentisi ile fiyatlanma olasılığı ise yüksek. Genelde emtialara uzun vadede yatırım yapan yatırımcılar için bu sürenin sonuan geldiğimizin işaretini veren CCİ hacmin sınırına yakın bir yerde dönüş hazırlığında..Bu durumda paritenin büyük resimdeki hedef destek noktası 1078 dolar civarı olacaktır. Bunun altında 1005 dolar seviyesi ise düşüşün devamı halinde takip edilebilir. Daha kısa vadede 1161 dolar seviyeleri ise pozisyon almak için uygun.
PETROL....
Amerika’nın Irak müdahalesinden sonra; 2008 yılında İran ile başta Amerika olmak üzere Batı devletlerinin yaşadığı Nükleer Tesis Krizi, o dönem küresel krizin sinyalleri ile doların değerinde yaşanan düşüş ve Amerika’nın petrol tesislerini ciddi anlamda tehdit eden ve o dönemde gerçekleşmesi beklenen Meksika Körfezindeki kasırga beklentileri 2008 yılının temmuz ayında fiyatları 146 dolar seviyesine çıkmasına sebep olmuştu. Bu paritenin o güne kadar gördüğü en yüksek seviye olması açısından önemliydi.
Bu seviyeden sonra kademeli olarak düşüş yaşayan fiyatların yıl sonunda kapanış fiyatı ise 36 dolar civarındaydı. 2009 ise Dünya Ekonomik Krizinin yaşandığı bir yıl olması açısından önemliydi. Fiyatlar artık 70 dolar ile 90 dolar bandında kendine sağlam bir seviyeyi bu dönem içinde buldu. 2010 yılının mayıs ayında 18 ayın en yüksek seviyesi olan 87,00 seviyesini test eden fiyatlar daha sonrasında ard arda gelen kötü haberlerin etkisi ile 69 dolar seviyesine kadar bir gerileme içine girmişti.
Fiyatlarda 2010 mayıs ayından sonra yaşanan düşüşün en önemli nedeni; BP’ye bağlı Meksika Körfezindeki bir platformda meydana gelen sızıntının faturasının ağır olması olarak değerlendirilebilir. Amerika Hükümeti ile karşı karşıya gelmelerine sebep olan bu durum şirketin CEO’sunun istifasına, 20 milyar dolara yakın bir faturaya ve tabiki de büyük bir kirliliğe de sebep oldu.
Durum bu iken ikinci çeyrekde dünyanın diğer sayılı petrol üretici firmaların bir bir açıkladıkları bilançolarda yaşanan olumlu hava uzun zamandır 69-70 dolar bandında devam eden hareketi 82 dolar seviyelerine taşımaya sebep olmuştu. Dolardaki genel tablonun zayıf olması, Meksika Körfezinde büyük bir kasırga beklentisi ve genel olarak küresel ekonomilerdeki zayıflamanın halen etkili bir politika ile çözüm aşamasına gelmemiş olması da etkili oldu.
Bunun yanında bu tarihten itibaren BP sızıntı için ek önlemler alarak, ekonomik etkilerini karşılama konusunda somut adımlar atması, Amerika kanadından gelen haberlerin dolar lehine bir düzeltme yapması ve diğer büyük petrol şirketlerinin oluşabilecek bir sızıntı için hem bütçe hem de acil müdahale donanımını sağlamak konusunda anlaşmaya varmaları Petrol Paritesi açısından oldukça önemli gelişmelerdi.
En son 69 dolar seviyesini 31.Ocak.2010 tarihinde test eden ve buradan aldığı destek ile 82 dolar seviyelerine çıkan parite yukarı yönlü yolculuğunu 4. Ağustos.2010 tarihinde tamamlayıp devamında bu tarihten itibaren düşüş trendi içine giren paritede beklenti tekrar 69 dolar seviyelerini test etmesiydi. Kendine 70,80 dolar seviyesinde destek bulan parite buradan itibaren yükseliş trendi içine girmiş ve 77,00 dolar seviyelerine kadar bu trendini devam ettirmişti.
Petrol 2010 için 9 aylık seyrine baktığımızda 70 ile 82 dolar bandında hareketini devam ettiğini gözlemleyebiliriz. Bundan sonrada bu seviyelerden oluşabilecek hareketleri takip etmekte fayda var. Özellikle yatırımcısını bu açıdan yanıltmayan paritenin genel görünümü 77,00 dolar direnç seviyesinden 70,00 dolar bandına doğru bir geri dönüş eğilimi içerisindedir. Bu noktadan alacağı destek ile tekrar yükseliş trendi içine girmesi ise muhtemel... Bu açıdan yükselişin hedef direnç noktası 82 dolar seviyeleri olacaktır. Bu açıdan takip edilmesi en önemli makro ekonomik gösterge ise şirket bilançoları ve özellikle dolar kanadından gelecek haberler dikkatle incelenmelidir.
DEMİR-ÇELİK... Sektörel bazda birçok kesime hammadde kaynağı olan Demir-Çelik piyasa işlemleri açısından baktığımızda ise küresel arz ve talebe göre eğrilerinin değişken olduğu bir paritedir ve tüm emtialar gibi üretim kapasitesi ile doğru orantılı olarak değişiklik göstermektedir. 2009 yılında Küresel Ekonomik Kriz ile daralan piyasanın başını en büyük demir-çelik üreticisi konumundaki çok uluslu ArcelorMittal’in çektiği firmaların üretim kapasitelerinin düşmesi (ArcelorMittal 2009 yılında 23,7 oranında üretim düşüşü yaşamıştır.) bu sektöredeki arzı düşürmüş bu da fiyatlarda büyük artışa sebep olmuştur. Yine aynı dönemde 2008 yılının ikinci büyük üreticisi konumundaki Japon Nippon Steel de 29,3 oranında bir üretim daralması ile 2009 yılını 4. sırada kapatmıştır. Bu alanda 2008 yılında dünyanın 3. büyük firması olan Çin Baosteel firması 11,6 üretim daralmasına rağmen 2009 yılını 2. sırada tamamlamıştır. 2008 yılında 6. sırada olan Güney Kore’li şirket Posco üretimdeki düşüşü 1,9 ile sınırlı kalmasına rağmen 3. sırada yer bulmuştur. Toplamda UzakDoğu şirketlerinin ağırlıklı olduğu Pazar daralmasını 66,5 gibi bir oranda üretim kapasitelerinde daralma yaşamışlardır. Özellikle Rus firmaların başını çektiği Avrupa Pazarında ise durum değişmemiş burada da üretimde daralma kriz ile birlikte kendini hissetirmişti.
2008 yılına 2,5 USD/LB seviyesinde başlayan fiyatlar kriz ile birlikte büyük firmaların üretim miktarlarında yaşadıkları daralma, toplam arzı düşürmüş; otomotiv sektörü, inşaat sektörü, motorlu motorsuz araç sektörü gibi yüksek miktarda alıcıların piyasalardan çekilmesi de toplam talebi düşürmüş olmasına rağmen arz mevcut talebi karşılayamamış bu durum sene sonunda fiyatların artmasına ve fiyatın 4,5 USD/LB seviyesine yükselmesine sebep olmuştur.
2010 yılı Demir-Çelik için sıkınıtlı bir yıl olmaya devam etmektedir. 2009 yılını üretim miktarlarındaki düşüş ile kapatan firmaların mevcut durumlarında iyileşmenin gerçekleşmemiş olması bunun yanında; özellikle Çin gibi büyük ekonomilerin artan taleplerine yönelik arzın yetersiz kalması ve yine Çin Hurda Demir alımına gitmesi girdi fiyatlarının artmasına sebep olmuştu. 2010 yılını rekor yükseliş ile devam eden paritede fiyatlar 75 USD/LB bandında yatay seyirde işlem görmeye devam ediyor.
Küresel Ekonomik Krizin etkilerinin devam ettiği bir dönemde bu yükseliş eğiliminin de devam etmesi muhtemel. Bu açıdan paritede bir miktar düşüş görülse de büyük resimde yön yukarı eğilimini devam ettiriyor. 75 USD/LB ile 90 USD/LB bandında fiyatların daha önce test ettiği hatta bir ara 84 USD/LB seviyelerine çıktığı; 80 USD/LB seviyelerini daha sonrada 90 USD/LB seviyelerini test etmesi muhtemel gibi görünüyor.
ERKUT GÜRBÜZ
TELETRADE-İZMİR
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.