Erdemir 250 kişiyi işten çıkarmaya hazırlanıyor
Türkiye?nin hali hazırda tek sıvı çelik üreticisi olan Erdemir de krizden etkilendi.
Türkiye?nin hali hazırda tek sıvı çelik üreticisi olan Erdemir de krizden etkilendi.
Türkiye’nin hali hazırda tek sıvı çelik üreticisi olan Erdemir de krizden etkilendi. Ereğli Demir Çelik Fabrikaları (Erdemir) Genel Müdürü Oğuz Özgen, 1 aylık üretimlerinin 400 bin ton olduğunu, ancak 2008’in Ekim ayında 177 bin, Kasım ayında ise 110 bin ton sipariş aldıklarını, sipariş ve talepte yüzde 75 oranında bir azalma yaşadıklarını söyledi. Mart ayında ellerinde 396 bin ton sipariş bulunduğuna dikkat çeken Özgen, “İlave sipariş toplayamazsak 1 ay sonra fabrikada hatlar duracak” dedi. Türkiye’de çelik tüketiminin dibe vurduğunu söyleyen Özgen, yaşadıkları bu kriz nedeniyle fabrikada çalışan 200-250 kişiyi de, gönüllü ayrılma teşvik programı kapsamında işten çıkaracaklarını açıkladı. Erdemir Genel Müdürü Oğuz Özgen, Genel Müdür Yardımcıları Samim Şaylan, Günhan Beşe, Esat Günday, İsmail Hakkı Gürol ve Kurumsal İletişim Danışmanı Asaf Ardek ile birlikte Erdemir Sosyal Tesisleri’nde basın toplantısı düzenledi. 2008 yılının başında, bu yılın gerçekten ağır ve zor geçeceğini bildiklerini ve bütün planlarını da buna göre yaptıklarını belirten Özgen, dünya demir çelik piyasasının, Ağustos ayında genelde durgunlukla geçen ay olduğunu, fabrikaların bakıma alındığını, yıllık izinlerin bu ay kullanıldığını vugulayarak, “Bu ayda bir gevşeme her zaman bizim tecrübelerimiz dahilindedir. Türkiye’de ise geçen yıl Ağustos ayından hemen sonra Ramazan ayı vardı. 10 gün Ramazan Bayramı, daha sonra yine 10 gün Kurban Bayramı, dolayısıyla Eylül sonrası uzunca bir süreyi iş günü kaybı olarak geçirdik. Dolayısıyla biz de planlarımızı, demir çelikte bir yumuşama olabileceği düşüncesiyle yapmıştık. Tabi, Ağustos ayının sonlarına doğru bir çok insanın hissetmekle birlikte, bu kadar keskin olacağını göremediği bir küresel kredi krizi patlak verdi. Demir çelikteki yumuşamayla birleşince bu küresel kredi krizi, bütün dünya ve Avrupa ülkeleri ile Türkiye’yi allak bullak eden yeni bir durumla karşı karşıya kaldık. Bu ekonomik yapı birden bire sanayi ve reel sektörü etkiledi” dedi.
SICAK RULO FİYATLARI 400 DOLAR BANDINI KIRMIŞ DURUMDA
Erdemir’in 1965’tan beri üretime devam eden son derece modern ve tecrübeli bir şirket olduğuna dikkat çekerek, ekip arkadaşlarıyla birlikte bu süre içindeki tüm krizleri yaşadığını hatırlatan Özgen, Mayıs 1995 yılında 475 dolar olan sıcak rulo fiyatlarının, Şubat 1996’da 256 dolara, Nisan 1997’de 345 dolar olduğunu, Aralık 1998’de ise 185 dolara düştüğünü hatırlattı. Özgen, 2003 yılından sonra genel olarak bir yükselme trendine giren rulo fiyatlarının, Temmuz 2008’de 1100 dolarla zirve yaptığını, Ekim 2008’de ise 475 dolara gerilediğini söyledi. Geçen Ağustos ayının sonlarında patlak veren krizin, daha önce yaşanan 4-5 krizden farkını da anlatan Özgen, “Mayıs 1995 ve Şubat 1996 arasında rulo fiyatlarındaki gerileme 9 aylık bir süreye yayılmış. Bu da tedbir alma kolaylığı getirir tabi. Bu yıl ise Temmuz 2008 ve Ekim 2008 arasında sadece 2 ay gibi bir süre var. Daha önceki krizlerde 1 yıla kadar yayılan süre, bu krizde 2 aya yayılmış. Diğer krizlerde yüzde 50 oranında bir düşüş varken, bu krizde aynen uçakların serbest düşüş yapması gibi 1100 dolardan 475 dolarlara gevşemiş. Bu da yüzde 75’lere tekabül eder. Ve şuanda da malesef 400 dolar bandını kırmış durumda. Şimdi bu vahim bir tablo. Bunu sadece demir çelik krizi olarak görmemek lazım. Bundan önceki krizleri ihracatla aştık. Çünkü bunlar Türkiye’nin iç dinamiklerinden oluşan krizlerdi. Fakat bu krizin sadece Türkiye dinamiklerinden oluştuğunu söylemek adeta imkansız. Çünkü bütün dünya ile birlikte biz bunu yaşadık” diye konuştu.
1 AY SONRA HATLAR DURACAK
Erdemir’in geçen Ağustos ayından itibaren bu krizin bilincinde olduğunu ve elektrik tasarrufundan, kağıt tasarrufuna, maliyetlerin azaltılmasına kadar çok yoğun tedbirler aldığını açıklayan Özgen, şöyle devam etti:
“Sektörde malı satmak zorundasınız. Satamazsanız gelir elde edemezsiniz. Gelir elde edemezseniz, nakit yaratamazsınız ve yaşama şansınız olmaz. Erdemir’in 1 aylık üretimi 400 bin tondur. 2008 yılını da 400 bin ton satışlarla geçtik. Temmuz ayında 400 bin ton satış yaptık 1 ayda. Fakat Ekim ayında 177 bin ton sipariş gelmiş. Kasım ayında 110 bin ton sipariş gelmiş. Bu ne demek? Yani yüzde 75 oranında sipariş ve talepte azalma yaşanmış. Aralık ayında 238 bin ton. Yine normal alıştığımız oranların çok altında. Ocak’ta biraz canlanma var, 345 bin ton. Bizim aldığımız tedbirlerle de Şubat’ta zirve yapmışız 473 bin ton. Bu da neredeyse bizim 1 aylık ürettiğimiz ve sevkiyatımıza eşittir. Mart ayında da 396 bin ton. Yani elimizde 1 aylık sipariş var. İlave sipariş toplayamazsak 1 ay sonra fabrikada hatlar duracak demektir”
2008’in 2’inci çeyreğinde 1 milyon 197 bin ton sevkiyat satışı yaptıklarını, 3’üncü çeyrekte bu rakamın 979 bin tona, 4’üncü çeyrekte ise 621 bin tona düştüğünü vurgulayan Özgen, bunun da her ay ancak 200 bin tonluk satış yaptıkları anlamına geldiğini söyledi. Sipariş olmazsa üretim yapamayacaklarını, üretim olmazsa da satamayacaklarını belirten Özgen, Ocak ve Şubat ayında da 2008’in son çeyreğinden farklı bir durumda olmadıklarını, ayda ortalama 200 bin ton seviyesinde devam ettiklerini vurguladı.
ÇELİK TÜKETİMİ DİBE VURMUŞ DURUMDA
Yıllık üretim seviyelerinin tam kapasite gittikleri zaman 5 milyon ton civarında olduğunu, buna karşı 2006 yılında Türkiye’nin yurt dışından 7 milyon, 2007’de 7.7 milyon, 2008 yılında da 7 milyon ton yassı çelik ithalatı gerçekleştirdiğini kaydeden Özgen, 2008’deki 7 milyon tonun sadece 1 milyon tonunun ekonomik kriz nedeniyle yılın son çeyreğinde gerçekleştiğini, 6 milyon tonluk bölümünün ise 1, 2 ve 3’üncü çeyrekte gerçekleştiğini aktardı. Ekim, Kasım, Aralık’ta 1 milyon ton olan yassı çelik ithalatının, Ocak ayında 319 bin tona düştüğünün altını çizen Özgen, “319 bin tonun da ortalama fiyatı 792 dolar. Böyle bir fiyat yok. Bu dememki 2-3 ay önceden bağlanan bir mal. Bunu kim sipariş vermişse almak zorunda kalmış. Önümüzdeki aylarda, Ocak ayı rakamının nerelere düşeceğini göreceksiniz. Yani çelik tüketimi Türkiye’de neredeyse dibe vurmuş durumda. Bu durumda hem ithalatı, hem üretimimizi, hem satışlarımızı, hem sevkiyatımızı etkiliyor.”
4 YILDA EDİNİLEN SANAYİ KAZANIMLARI, 3 AYDA ERİDİ
Özelleştirme sonrasında, yani 2006 yılından bu yana her alanda iş yapış biçimlerini değiştirdiklerini, ilkeli politikalar geliştirip uyguladıklarını, satış konusunda da bazı iyileştirmelere gittiklerini aktaran Özgen, “1965 yılından bu yana uygulanan satış organizasyonumuzu değiştirdik. Eskiden masada müşteri bekleyen bir satış politikası vardır. Ama şimdi artık 15 günde bir ne kadar müşterimiz varsa, ne kadar potansiyel kazanabileceğimiz müşterimiz varsa hepsinin ayağına gidiyoruz. Bütün arkadaşlarımız Türkiye’ye yayılmış durumda. Güneydeki fabrikamızda bir haddahane daha devreye girdi. Dolayısıyla grubumuzun 4 tane haddahanesi var. Ama son 4 yılda edinilen tüm sanayi kazanımları, son 3 ayda erimiş ve kaybolmuştur. Buradan çalışanlarımıza şu mesajı göndermek istiyorum; Bu günlere çalışanlarımızla geldik. Krizi de onlarla aşacağımız inancımız tamdır. Gece gündüz çalışıyoruz. Tedbirler alıyoruz. Bu krizi göğüslemeye gayret ediyoruz. Erdemir çok güçlü bir şirket. Bu krizden de son derece güçlü bir şekilde çıkmak zorundadır. Ekip çalışmasıyla bu krizi hep birlikte atlatacağız” dedi.
200-250 İŞÇİ ÇIKARILACAK
Hiç bir yöneticinin, patronun işçi çıkarmak istmeyeceğini, ancak Türkiye’deki bütün otomobil fabrikalarının çeşitli uygulamalar içine girdiklerini, kendilerinin çok çeşitli tedbirler aldıklarını vurgulayan Özgen, “Fakat bıçak kemiğe dayanmış durumda. Şu anda krizin tam göbeğindeyiz. Bu yüzden Erdemir olarak gönüllü ayrılma teşvik programını uygulamaya koyuyoruz. En son 2005’te bu uygulama yapıldı. Şimdi o dönemden kalan arkadaşlar var. Emekliliğini hak eden arkadaşlar var. Çeşitli nedenlerden dolayı ayrılmak isteyen arkadaşlarımızın da olabileceğini düşünüyoruz. Bu uygulamayla 200-250 arkadaşımızla yollarımızı ayıracağız. Onları bir teşviktir bu. Bunu sadece Erdemir de uygulanmıyor. Bu uygulama, 2006’dan beri sürdürdüğümüz personel ve insan kaynakları politikamızın bir parçasıdır” Yılda 1 milyon 600 bin ton kömür kullandıklarını belirten Özgen, krizden çıkmak için kendi öz kaynaklarına yöneleceklerini belirterek, “Biz yurt dışından 2 milyon ton kömür ve cevher almak için anlaşma yapmıştık. Ama bu kriz nedeniyle iptal ettik. Kendi kaynaklarımızı çok iyi kullanmamız lazım. Güney fabrikamızda tamamen yerli cevherlerle üretim yapabilme imkanı var. Ereğli Demir Çelik’te de avantajımız var. Çünkü kömür havzasının içindeyiz. 1980 ve 1990’lı yıllarda Zonguldak’tan aldığımız kömür miktarı 750-800 bin tondu. 2006’nın başında bu rakam 25 bin tona kadar düşmüş. Geçen yıl yeniden 200 bin tona çıkardık. Bu sene de 300 bin tonu geçeceğiz. Kurtuluş buralarda. Kendi kaynaklarımızı iyi kullanıp, maliyetleri düşüreceğiz” diye konuştu. Kaynak:Zonguldak DHA
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.