Her şeyi Devletten Beklemek
Çelik boru sektörü olarak yassı çelik ürünlerine uygulanan gümrük vergileri nedeniyle dünya piyasa fiyatlarından hammadde temininde ciddi sıkıntılar yaşıyoruz.
Çelik boru sektörü olarak yassı çelik ürünlerine uygulanan gümrük vergileri nedeniyle dünya piyasa fiyatlarından hammadde temininde ciddi sıkıntılar yaşıyoruz.
Çelik boru sektörü olarak yassı çelik ürünlerine uygulanan gümrük vergileri nedeniyle dünya piyasa fiyatlarından hammadde temininde ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Yassı çelik ürünlerini bizim gibi hammadde olarak kullanan birçok sektör de –Beyaz Eşya, Otomotiv, Kazan ve Basınçlı Kaplar, Gemi ve Yat, Makine vb.- aynı sıkıntıyı yaşıyor. Gümrük vergileri ile korunuyor olmalarına rağmen yassı çelik üreticileri şimdi de bazı ülkelerden yapılan ithalat için anti damping vergisi konulması için başvuruda bulundular. 7 ülkeden yapılan ithalatı kapsayan soruşturma konusu ürünler toplam ithalatın %88’ini oluşturuyor. Yani tüm ithalatın kısıtlanması ve yassı çelik kullanıcılarının yerli üreticilere mahkum olmaları isteniyor. Çelik boru sektörü olarak yurtdışından dampingli ithalata karşı olduğumuzu her zaman söylüyoruz. Ancak, ithalatta gümrük vergisi uygulanıyorken bir de üstüne damping vergisi talep etmenin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Eğer anti damping vergisi uygulanacak ise öncelikle AB ülkelerinde olduğu gibi gümrük vergilerinin kaldırılması gerekmektedir.
Şikayet başvuru formunun gizli olmayan nüshasında 7 ülkeden yapılan sıcak haddelenmiş yassı çelik ürünleri ithalatının dampingli fiyatlarla yapıldığı ve bu ithalatın yerli üreticiler üzerinde zarara neden olduğu iddia ediliyor. Ancak, yassı çelik ürünlerinin üretim ve ithalat rakamlarının incelenmesinden bu iddianın doğru olmadığı net bir şekilde görülüyor. Şöyle ki, Türkiye Çelik Üreticileri Derneği’nin açıklamasına göre yassı çelik üretimi 2014 yılında %5,1 artış göstermiştir. 2013 yılında 9,9 milyon ton olan yassı çelik üretimi 2014 yılında 10,4 milyon tona yükselmiştir. Diğer taraftan, TÜİK verilerine göre sıcak hadde yassı çelik ürünlerinin ithalatı 2014 yılında %17,1 düşüş göstermiş ve 3,4 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Soruşturmaya konu olan ürünlerin, bahse konu 7 ülkeden yapılan ithalatında da yine düşüş olduğu görülmektedir. 2013 yılında 2,79 milyon ton olan ithalat, 2014 yılında 2,68 milyon tona gerilemiştir. Üretim rakamının bir önceki yıla göre artmış olması buna mukabil ithalatın ise önceki yıla göre düşüş göstermesi dikkate alındığında yerli yassı çelik üreticilerinin zarara uğradığı iddiasının çok da gerçekçi olmadığı görülmektedir. Ayrıca, halka açık bir yassı çelik üreticimizin beyanatlarında kar rekorları kırdıklarından bahsetmesi de de söz konusu zarar iddiasının doğru olmadığını teyit etmektedir.
Yassı çelik sektörüne son yıllarda önemli yatırımlar yapıldı. Ancak son zamanlarda, cevher ile hurda arasındaki tarihi bağın cevher lehine bozulmuş olması hurdadan üretim yapan tesislerin rekabette zorlanmaları sonucunu doğurdu. Bu durumda, Devletimiz yassı çelik sektörünün iç piyasada korunmasına olumlu yaklaşıyor olabilir. Ancak, burada dikkate alınması gereken çok önemli bir husus var. Yassı çelik ürünleri nihai bir ürün değildir. Söz konusu ürünler birçok sektörün üretiminde hammadde olarak kullanılmaktadır. Bu ürünlerin temininde maliyet artışına neden olacak uygulamalar yassı çelik ürünlerini kullanan yüzlerce sanayicinin hem iç piyasada hem de ihracatta rekabet güçlerinin azalmasına ve dolayısıyla bu sanayicilerin üretim ve ihracatlarında ciddi düşüş yaşanmasına neden olacaktır.
Devletin yassı çelik sektörünü gümrük vergileri ve diğer enstrümanlar ile korumasının ilk bakışta bu sektöre olumlu etkisi varmış gibi görünebilir. Ama gerçekte Devlet tarafından getirilen koruma önlemlerinin yassı çelik sektörüne bir faydası olmadığı bilakis bu sektörün gelişimine olumsuz etkisi olduğu söylenebilir. Çünkü koruma nedeniyle yassı çelik üreticileri kar marjının yüksek olması nedeniyle iç piyasaya odaklanmakta ve ihracatı göz ardı etmektedirler. Bunun sonucu olarak da dünyadaki teknoloji ve yeni geliştirilen ürünlerden uzak kalmaktadırlar. Nitekim TANAP Projesi’nde bunun bir örneğini yaşadık. TANAP İdaresi projede kullanılacak çelik boruların temini için Türkiye’den 6 çelik boru üreticisine ön yeterlilik verdi. Buna mukabil, çelik boruların üretiminde kullanılacak olan hammadde için Türkiye’deki yassı çelik üreticileri İdare’den ön yeterlilik alamadılar. Aslında bu projede kullanılacak olan X70 kalite malzeme uzun zamandır yurtdışında birçok projede kullanılmaktadır. Eğer yassı çelik sektöründeki koruma olmasaydı Türkiye’deki üreticiler dünyadaki projeleri takip edip çok önceden bu ürünü üretmiş olabilirlerdi ve TANAP Projesi için de ön yeterlilik alabilirlerdi.
Yassı çelik sektörünün mevcut ithalat ve ihracat verilerine göre cari açığı olumsuz yönde etkilediği de göz ardı edilmemelidir. Yassı çelik sektörü, üretiminde kullandığı hurdanın ve cevherin büyük bir kısmını, kömürün ise tamamına yakınını yurtdışından ithal etmektedir. Ayrıca, 2014 yılında yassı çelik sektörü üretiminde kullanmak üzere 1,8 milyon ton slab ithal etmiştir. Üretimde kullanılan tüm bu ithal girdiler için yaklaşık 2,5 milyar dolar döviz çıkışı olmuştur. Buna mukabil yassı çelik sektörünün 2014 yılı ihracatı 1,1 milyar dolar civarındadır. Yassı çelik sektörü mevcut durumu itibariyle cari açığı arttıran bir sektör konumundadır. Yassı çelik sektöründeki bu dengesiz durumun ortadan kaldırılması yassı çelik ihracatının arttırılması ile mümkündür. Ancak, yassı çelik sektörü ihracatını arttırmak yönünde bir çaba sarf etmek yerine her şeyi Devletten bekleyen bir anlayışla sürekli Devletten koruma isteyerek iç piyasa satışlarını arttırmak ve daha fazla kar elde etme yolunu tercih etmektedir.
Sonuç olarak, çelik boru sektörü ve diğer yassı çelik ürünlerini girdi olarak kullanan sektörler rekabet etmek için uygun koşullarda hammadde temin etmek zorundadır. Çelik boru sektörü Devletten herhangi bir destek almamasına rağmen, uzun yıllardır dünya piyasalarında rekabetçi olmak için çaba sarf etmekte her geçen yıl üretim teknolojisini yenileyerek bu konumunu daha da ileriye taşımak için uğraş vermektedir. Sektörün bu konumunu devam ettirebilmesi için hammadde temininde uygun koşullar yerli üreticiler tarafından sağlanırsa, doğal olarak üreticilerimiz yerli üreticileri tercih edecektir. Ancak, yassı çelik üreticilerinin daha fazla kar etmesi için gümrük vergilerinin üzerine bir de anti damping vergisi uygulanmaya başlanırsa, üretiminde hammadde olarak yassı çelik kullanan üreticilerin rekabet güçleri azalacağından üretim ve ihracatlarında ciddi sorunlar yaşayacakları kesindir.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.