İMİB,Türk maden ihracatına yön veriyor
İMİB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kahyaoğlu ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
İMİB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kahyaoğlu ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği olarak ihracatçı firmalarını en iyi şekilde temsil eden birlik, faaliyetlerine ara vermeden devam ediyor. İhracatçılarının karşılaştığı problemler karşısında proaktif davranan İMİB (İstanbul Maden İhracatçıları Birliği) gerçekleşen problemleri en kısa zamanda ve en iyi şekilde çözüme kavuşturmayı hedefliyor. Mevcut ihracat rakamlarını yukarılara çekerek ülke ekonomisine de katkıda bulunmayı hedefleyen birlik, gerek yurtiçinde gerekse de yurtdışında yapmış olduğu çalışmalarıyla sektörde adından söz ettiriyor.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1953 yılında İstanbul’un Üsküdar semtinde doğdum. Sırasıyla Sultantepe İlkokulunda, Halide Edip Adıvar Ortaokulunda, Üsküdar Lisesi’nde, Haydarpaşa Lisesi’nde ve Zonguldak Kilimli Lisesi’nde okudum. En son olarak Muğla İşletmecilik Yüksekokulu’nu bitirdim. Evli ve 3 erkek çocuğu sahibiyim. Mermer üretimi ve ihracatıyla uğraşmaktayım. 2014 Nisan ayından beri de İstanbul Maden İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütmekteyim.
İMİB’in kısa tarihçesi ve faaliyetleri hakkında bizleri bilgilendirir misiniz?
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği, 02.02.1976 tarih ve 7/11385 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “Türkiye Maden İhracatçıları Birliği” adı altında kurulmuş ve 23 Mayıs 1976 tarihinde faaliyete başlamıştır. Unvanı 1986 yılında İstanbul Maden İhracatçıları Birliği olarak değiştirilmiştir. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği olarak ihracatçı firmalarımızı en iyi şekilde temsil etmek, faaliyetlerini sürekli gelişim felsefesiyle sürdürerek ihracatçılarımızın karşılaştığı problemler karşısında proaktif davranarak gerçekleşen problemleri en kısa zamanda ve en iyi şekilde çözüme kavuşturmak önem verdiğimiz konular arasındadır.
Ayrıca mevcut ihracat rakamlarını yukarılara çekerek ülke ekonomisine de katkıda bulunmak her daim hedeflerimiz arasında yer almaktadır. Bu amaçla gerek Milli Katılım Organizasyonlarını yaptığımız yurtdışı fuarlara katılarak olsun, gerek Ur-Ge çalışmaları olsun, gerek yine yurtdışı ve yurtiçinde düzenlenen fuarlara info stant düzeyinde katılım sağlayarak olsun Maden ihracatımızın artmasını amaçlıyoruz. Ayrıca Türk firmalarının dış pazarlardaki etkinliğinin artırılması amacıyla gündeme gelen Türk Ticaret Merkezleri’ni çok önemsiyoruz. Hatta bu alanda birlik olarak ilk adım atanların başındayız. ABD ve Çin’de firmalarımızı bir araya getirerek, Türk Ticaret Merkezleri kurmak suretiyle rekabet avantajı yakalamayı hedefliyoruz.
Üye sayınız, birliğin üyelere sunduğu hizmet ve avantajlar hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Birliğimizin 2015 yılı Nisan ayı itibariyle 1.598 üyesi bulunmaktadır. Temel iştigal alanımızı doğal taşlar, metalik mineraller, endüstriyel mineraller, ferroalyajlar ve diğer madencilik ürünleri oluşturmaktadır. Birliğimizin amacı, maden ürünlerinin mevcut ve hedef pazarlarda tanıtımın sağlanmasına, imajının geliştirilmesine ve ihracat potansiyelinin arttırılmasına yönelik faaliyetlerde bulunarak sektörün gelişimine katkı sağlamak, ihracatçı üye firmalarımızın her çeşit problemleriyle ilgilenip bunlara çözüm bulmak ve bu firmalara rehberlik yapmaktır. Türkiye’nin maden ihraç ürünlerini dünya pazarlarına tanıtmak için uluslararası fuarlara katılım organizasyonu düzenlemek, gerek yurt içinde gerek yurtdışında düzenlenen fuarlara katılım sağlamak, sektörel ticaret heyetleri ve alım heyetleri düzenlemek gibi görevlerinin yanında dünya pazarlarında ihraç ürünlerinin popülaritesini arttıracak diğer kişi ya da organizasyonların çalışmalarına da destek olmaktadır.
Türk maden sektörünün mevcut yapısıyla ilgili değerlendirmelerinizi paylaşır mısınız? Sektörün seviye atlayabilmesi için ivedilikle çözülmesi gereken sorunları nelerdir?
Madencilik sektörü açısından dünyanın en şanslı ülkelerinden birisi olan ve yabancıların da ilgisini çeken Türkiye, ne yazık ki bu şansını gerektiği gibi değerlendirebilmiş değil. Ülkemiz, çok zengin maden rezervlerine sahip olmakla birlikte, daha doğru düzgün bir madencilik politikası olmaması düşündürücü. Bu nedenle yaklaşık 10 yıldır madenciliğin bir devlet politikası olmasını ve üç dört bakanlıkla işlemlerini yürüten bir sektör olmak yerine, yeni kurulacak bir Madencilik Bakanlığı’nın şemsiyesi altında hizmet vermesinin hem ülke hem de sektör için daha verimli olacağını savunuyoruz.
Unutulmamalı ki madenlerimiz bize atalarımızdan kalan miras değil, bizim çocuklarımıza bırakacağımız bir emanettir. Herkesin bu emanete sahip çıkması gerekiyor. Ne yazık ki 2014 yılında madencilik sektörü hep kötü anılarla gündeme geldi. Bilindiği üzere geçen yıl Soma ve Ermenek’te maalesef yine maden kazaları yaşadık, can kayıpları oldu. Kazaların ardından hükümet düzenlemelere yönelik çalışmalara vakit kaybetmeden başladı. Bir yasa tasarısı hazırladı. 2015 Şubat ayında yasalaşan bu tasarının yönetmeliklerini bekliyoruz. Onlar da çıkınca getirilecek uygulamalar, hızlı bir şekilde hayata geçirilecek. Geçiş süreci dönemi söz konusu olmayacak. Sektörde artık güçlü olan ayakta kalacak, güçlü olamayanlar bu işi bırakmak zorunda kalacaklar. Yeni yasaya geçmeden önce, 2012 yılında çıkan ve sektörde çalışmayı zorlaştıran Başbakanlık Genelgesi’nin kaldırılması yönünde sektörün yoğun bir isteği var.
Öncelikle yasada madenciliğin bir başlık altında toplanarak ona göre kararlar alınmasıdır. Oysa yer altı madenciliği sadece kömürden ibaret değil ki. Mesela krom var. Kömür ve kromun çalışma şartları aynı değil. Kömür için gerekli yaşam odaları krom için gerekmeyebilir. Belki ona başka önlem alınmalıdır. O zaman iyice araştırarak, kömür için ayrı, krom için ayrı, diğer madenler için de ayrı ve özel maddeler eklenmelidir. Konuya hakim insanların da görüşünü alarak bu işin düzenlenmesi gerekiyor. Bu iş dünyada nasıl yapılıyor, hükümetler sektöre nasıl yaklaşıyor bunlar da araştırılmalı.
Türkiye’nin maden ihracatı yaptığı ülkeler hangileri? Türkiye bu ülkelere ne tür madenler ihraç ediyor?
2014 yılında genel anlamda ihracatta gerileme söz konusu oldu. Geçtiğimiz senede Türkiye’nin maden ihracatı, değer bazında geçen yılın aynı dönemine göre %7,7 azalışla 4 milyar 647 milyon $, miktar bazında ise yüzde 4,8 azalışla 21 milyon 237 bin ton olarak gerçekleşti. Sektör olarak, son yıllarda ihracatta yakaladığımız yükselişi 2014 yılında maalesef koruyamadık. Ürün grupları bazında 977,8 milyon dolar ile blok mermer ve traverten birinci sırada yer alırken, işlenmiş mermer 799 milyon dolarla ikinci, bakır cevherleri 370 milyon dolarla üçüncü sırada yer aldı. Ülkeler bazında baktığımızda ise Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan, Tayvan, Güney Kore gibi ülkelerin yer aldığı diğer Asya ülkeleri, 2,17 milyar dolarla 2014 yılında en fazla ihracat yaptığımız ülke grupları arasında ilk sırayı aldı. Avrupa Birliği ülkeleri 985 milyon dolarla ikinci (% 10,64 artış), Kuzey Amerika ülkeleri 485 milyon dolarla üçüncü (yüzde 9,9 artış), Yakın Orta Doğu Asya 458 milyon dolarla (%7,3 artış) dördüncü, Diğer Avrupa ülkeleri 268 milyon dolarla (%2,7 azalış) beşinci sırada yer aldılar.
Türkiye son 5 yılda yıllık ortalama tonaj ve fiyat bazında ne kadarlık maden ihracatı gerçekleştirdi?
2010 yılında 3,6 milyar dolar, 2013’te 5 milyar dolar ihracat rakamlarına ulaşan sektörümüz, 2014 yılını ise 2013’e oranla % 7,7 oranında gerilemenin sonunda 4,6 milyar dolar ihracat ile kapattı. Sektör ihracatı hakkında bu genel bilgilerden sonra; madencilik sektörünün ihracattaki dinamosu olan doğal taşa bakmak gerekirse; tablonun orada da değişmediğini görüyoruz. Sektörün ihracatını işlenmiş ve blok olarak sınıflandırabiliriz. Dünya doğal taş ticareti potansiyelinin büyük bir kısmını oluşturan işlenmiş ürünler doğal taş ihracatımızdan yaklaşık yüzde 53,3 pay alırken, ham, kabaca yontulmuş veya blok ürünlerin payı ise yüzde 46,7 seviyesinde bulunuyor.
Türkiye’nin mevcut maden rezervleri, işletilen madenleri, işletmeyi bekletilen madenleri ve potansiyel yeraltı kaynakları hakkında bizleri kısaca bilgilendirir misiniz?
Gelişmiş tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de madencilik çok önemli bir sanayi kolu. Türkiye, maden çeşitliliği bakımından oldukça zengin, ancak jeolojik yapısı gereği bazı madenler haricinde rezervleri küçük bir ülke. Ülkemizin hemen hemen tüm bölgelerinde maden yatakları mevcut ve toplamda 60 civarında maden türünde üretim yapılıyor.
Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA) verilerine göre, dünyada 132 ülke arasında toplam maden üretim değeri itibarıyla 28’inci sırada yer alan ülkemiz, maden çeşitliliği açısından ise 10’uncu sırada bulunuyor. Ülkemiz özellikle doğal taş açısından son derece zengin rezervlere sahip bir ülke. Bunun yanı sıra tabi boratlar ve konsantreleri ile krom cevherleri de ülkemizin önemli maden rezervleri arasında yer alıyor.
Bakır cevherleri ile feldspat da diğer önemli maden rezervlerimizi oluşturuyor. İhracatta madencilik ürünleri doğal taşlar, endüstriyel mineraller, metalik cevherler, ferro alyajlar ve diğer madenler olmak üzere 4 grupta toplanmıştır. Türkiye’de başta mermer ve traverten olmak üzere bakır cevheri, krom cevheri, çinko cevheri, linyit ve taş kömürü, kurşun cevheri, bor, feldspat, manyezit madenlerinde farklı ölçeklerde 13.500 civarında maden ocağı bulunmaktadır. Bunun yaklaşık 2.000 – 2.500 kadarı doğal taş ocaklarıdır.
Türkiye’de madenciliğin gelmiş olduğu nokta ve kullanılan teknoloji ve imkânları gelişmiş ülkelerle bizler için kıyaslar mısınız?
Aslında teknoloji ve uygulanan yöntemler konusunda Türkiye’nin gelişmiş ülkeler ile arasında pek fark yok. Ülkemizde de son teknoloji kullanarak madencilik yapan, kurallara riayet eden kuruluşlarımız mevcut. Ancak sayıları az olduğu için pek fazla görülmüyorlar. İşte bunun için doğru örnekleri daha çok artırmamız ve ön plana çıkarmamız lazım.
Ülkemizde madenlerin işlenmeden ihraç ediliyor olması sizce de bir handikap mıdır? Madenler işlenip ihraç edilirse ülkemiz ne gibi kazanımlar elde eder?
Tabii ki öncelikli isteğimiz, ülkemizde çıkarılan madenlerin yine ülkemizde işlenerek ihraç edilmesinden yana. Böylelikle hem istihdam yaratılacak, hem de ürünün katma değeri ülkemizde kalacak ve tabii ki ürünlerimizi hak ettiği değerden ihraç edebileceğiz. Ancak bunun için sektörümüzde yatırımın teşvik edilmesi gerekiyor. Bunun için girişimcilerin önünün açılması, bürokratik engellerin kaldırılması şart.
Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi madencilik sektörünün ülkemizde de öneminin anlaşılması ve buna yönelik devlet politikası oluşturulması gerekiyor. Özellikle doğal taşlarda son günlerin tartışma konusu; Çinli firmaların Türkiye’de ocak açarak, blok mermeri ucuz fiyatlarla kendi ülkelerine götürüp, orada işleyerek satması. Değerinden satılması koşuluyla bizler blok mermer ihracatına karşı değiliz. Bu nedenle ister Çinli olsun, ister Amerikalı olsun, yabancı yatırımcılar gelsin ülkemizde fabrika kursunlar. Ürünü burada işleyerek ihraç etsinler. Böylece ülkemiz de kazanmış olur.
Kısa ve uzun vadede hedefleriniz neler?
Ülkenin sahip olduğu zengin maden rezervleri sayesinde 175 farklı ülkeye ihracat gerçekleştiren madencilik sektörünün önümüzdeki dönemdeki önceliklileri arasında mevcut pazarları korumak ve yeni pazarlara açılmak geliyor. Bu amaçla, ihracat odaklı büyüme çizgisi seyreden sektörümüzde hizmet veren KOBİ’lerin, sahip oldukları ve potansiyel üretim güçlerini en doğru şekilde değerlendirmeleri gerekiyor. İMİB olarak, son yıllarda yakalanan ihracat başarısını sürdürebilmek amacıyla var gücümüzle çalışıyoruz. Zengin kaynakları, doğru strateji ve yüksek katma değer ile dünya pazarlarına ulaştırabildiğimiz takdirde, ihracatının önümüzdeki yıllarda daha da artacağını söyleyebilirim. Hedefe ulaşmak için önceki yıllarda olduğu gibi gerek yurt içindeki gerekse yurt dışındaki çalışmalarımıza hiç ara vermeden devam edeceğiz. Bu doğrultuda, 2023 yılı için maden ihracatımızı 23 milyar dolara yükseltmeyi amaçlıyoruz.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.