Kerim Dervişoğlu - Dünya ve Türkiye Demir Çelik Sektörünün Değerlendirilmesi
Kibar Holding Yatırımlar Grup Başkanı Kerim Dervişoğlu ise Dünya ve Türkiye Demir Çelik Sektörünün Değerlendirilmesi başlıklı bir sunum yaptı
Kibar Holding Yatırımlar Grup Başkanı Kerim Dervişoğlu ise Dünya ve Türkiye Demir Çelik Sektörünün Değerlendirilmesi başlıklı bir sunum yaptı
Kibar Holding Yatırımlar Grup Başkanı Kerim Dervişoğlu ise “Dünya ve Türkiye Demir Çelik Sektörünün Değerlendirilmesi” başlıklı bir sunum yaptı. Dünya ham çelik üretimi, Türkiye Üretim, Tüketim rakamları, Fert Başına Tüketim, Demir Çelik Sektörünün Gelişimi ve Mevcut Durumu, Uzun- Yassı Üretim Dengesi ve Yatırımlar konularının tüm detaylarıyla ele alındığı sunumda rakamlarla sektörün durumu masaya yatırıldı. Kerim Dervişoğlu, sunumunda şu detayları katılımcılarla paylaştı:
• Son yıllarda BRIC ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) Çelik Sektöründe ön plana çıkmışlardır. Bu ülkeler Dünya Ham Çelik Üretiminin 50’den fazlasını üretmektedir. (2009 yılı Dünya Üretimi: 1219,7 milyon ton, BRIC Ülkeleri Üretimi: 689,9 milyon ton, Oran: 56,5)
• Global kriz nedeniyle, 2009 yılında Dünya üretimi 2008 yılına göre 7,9 azalma göstermesine rağmen; Çin 2009 yılında da üretimini 2008 yılına göre 13,4 artırmıştır. Hindistan’da 2009 yılında üretimini 2008 yılına göre 2,5 artırmıştır. Ancak; Rusya’nın 2009 yılı üretiminde, 2008 yılına göre 14.1, Brezilya’nın 2009 yılı üretiminde, 2008 yılına göre 21,9 azalma olmuştur. Global krizde gelişmiş ülkelerin 2009 yılı üretimlerinde 2008 yılına göre 10-36 azalma meydana gelirken Türkiye’nin 2009 yılı üretimi 2008 yılına göre 5,5 azalmış olup Ham Çelik Üretimi en az azalan ülke olmuştur.
• Çin üretimini hızla artırdı, Dünya üretiminin 46,36’sını üretiyor. Çin’deki gelişmelerin aynısını Hindistan takip edecektir. Brezilya ve Rusya da bunları takip ediyor. Bu ülkelerin yakından takip edilmesi ve sektörde buna göre pozisyon alınması önemlidir.
• Ülkelerin gelişmişliğinin bir ölçüsü de kişi başına ham çelik tüketimi olup, gelişmiş ülkelerde bu miktar ortalama 600-800 kg seviyelerindedir. Ancak gelişmiş ülkelerde doygunluğa ulaşan çelik tüketimi, daha sonra düşüş göstermektedir. Kişi başına ham çelik tüketimi ABD’de 700 kg seviyelerine ulaştıktan sonra doyuma ulaşılmış, halen 400 kg seviyelerinde seyretmektedir. Fransa, İngiltere, İsveç için de benzer durum söz konusudur. Kişi başına ham çelik tüketiminin en yüksek olduğu ülke, G.Kore olup 1266 kg seviyesindedir. Çin’in kişi başına ham çelik tüketimi 50 kg seviyesinden 20 yılda 420 kg seviyesine çıkmıştır. Türkiye’nin Gelişmiş Ülkeler Seviyesine ulaşması için kişi başına Ham Çelik Tüketimi 600 kg’a ulaşması uygun bulunmaktadır. Çin, çelik üretiminde önemli gelişme kaydetmiştir. Japonya çelik üretiminde 2. sırada ve fert başına çelik tüketimi 600 kg’ın üzerindedir. Bu iki ülkeyi örnek alarak fert başına çelik tüketimini 600 kg hedef seçerek yolumuza devam edebiliriz.
Türkiye’de Demir Çelik sektörünün Gelişimi
(1930’lu yıllar - 1940 ve 1960 - 1970 ve 1980’ler - 1990 –2000’li yıllar ve 2009)
1930: Türkiye’de ilk olarak demir çelik sanayiinin temeli atıldı. MKEK Askeri Fabrikalar Müdürlüğü küçük çaplı olarak çelik üretimine başladı.
1937 – 1939: Türkiye’nin ilk entegre demir çelik tesisi Kardemir kuruldu. Kardemir, 150 bin ton/yıl çelik kapasitesi ile üretime başladı. (O yılları göz önünde bulundurarak günümüzle kıyasladığımızda, Türkiye’nin çelik üretiminin yok denecek kadar az olduğunu görüyoruz.)
1940 – 1960: Demir çelik sektöründe; 1960 yılında Erdemir’in kuruluşuna kadar kayda değer bir gelişme olmadığını söyleyebiliriz. 1960 yılında Metaş, özel sektörün ilk elektrik ark ocaklı tesisi olarak 20 bin ton/yıl kapasite ile çelik üretimine başladı. 1965 yılında ise Erdemir yassı çelik üretimine başladı. Erdemir’in kuruluşu sırasında yapılan kapasite hesabında yassı mamul tüketimi, 50.000 ton/yıl’ı geçmiyordu. Arttıra arttıra 150.000 ton/yıllık kapasite bulunmuş ve tesisler 265.000 ton/yıl nihai yassı ürün kapasitesi ile kurulmuştur. Bu dönemi “Tel dolaptan buzdolabına geçiş” olarak adlandırabiliriz.
1970 – 1977: Bu dönemde 5 elektrik ark ocaklı tesis (EAF) (İçdaş, Çolakoğlu, Yazıcı, Kaptan Demir Çelik, Kroman) işletmeye açıldı. Türkiye’nin üçüncü entegre çelik tesisi devreye girdi.
1980: Türkiye’nin ham çelik üretim kapasitesi 4 milyon 200 bin ton/yıl seviyelerine ulaştı.
1990 – 2000’ler: Türkiye, 1996 yılında AKÇT ile Serbest Ticaret Anlaşması imzaladı. 1999 yılında Türkiye’nin demir çelik üretimi 14 milyon ton/yıl’a çıktı. 2002 yılında ise üretim 15 milyon ton/yıl’a ulaştı. Dünya sıralamasında 13’üncülüğe yükseldik. 2003 yılında üretim 18 milyon ton/yıl’ı aştı, ihracatta 3 milyar dolar sınırı zorlandı. 2006 yılına gelindiğinde ise üretim 23.3 milyon ton/yıl’ı aştı, ihracatta 6 milyar dolar sınırı zorlandı. 2009 yılında da üretim 25.3 milyon ton/yıl’ı aştı, ihracatta 7 milyar dolar sınırı zorlandı. Dünya sıvı çelik üretiminde 10. sıraya yükseldik.
2006 yılında max. Nihai mamul üretim kapasitesi (rerolling, kaplama tesisleri dahil) 5,0 Milyon ton (Mt) iken, 2009 yılında 7,8 Mt’a ulaşmıştır. 2010 yılında 9,6 Mt’a, 2012 yılında 15,3Mt’a, 2015yılında19,9Mt’a , 2019 yılında 21,3 Mt’a ulaşacaktır. Üretimin 20’sinin ihraç edileceği göz önüne alındığında; 2012 yılında 0,1 Mt olan üretim fazlası artarak 2014 yılında da 1,7 Mt’a ulaşacaktır. 2015 yılında 1,1 Mt’a, 2016 yılında 0,2 Mt’a gerilemekte, 2017 yılında 0,7 Mt talep açığı oluşacaktır. Bu nedenle yatırımların 2017 yılında devreye girecek şekilde planlanması uygun görülmektedir. Bunun için en geç 2014 yılında yatırımların başlaması gerekmektedir.
Yassı Mamul Yatırımlarına ait yapılabilecek çalışmalar
Yassı çelik üretiminin artırılması - Uzun mamul üreticilerinin fazla kapasitelerini yassı mamul üretimine çevirmeyi planlamaları - Yerli cevherlere dayalı entegre tesislerin kurulması - Enerji üretim tesisleri kurulması - İhracatın artırılması - Maliyetlerin düşürülmesi - Yeni üretim teknolojilerinin izlenmesi - Entelektüel sermayenin iyi değerlendirilmesi - Yeni hammadde kaynaklarının araştırılması
Değerlendirme
Yılar önce Demir Çelik Sektörünün tarifi; “Ülkenin kalkınmasında lokomotif sektör olup, Devlet tarafından kurulur, amme menfaati için çalışır, fazla kar etmezler ancak zarar da etmezler” idi.
Bugün ise; bu fabrikaları Özel Sektör kuruyor. Yabancı ve yerli büyümeler yaşanıyor. Gaye kar etmek, 600 $/ton’a mal olan ürün 1200 $/ton’a satılabiliyor. Netice; sektörde patlamalar, sürünmeler yaşanıyor. Demir Çelik sektörü çok inişli çıkışlı, yorucu, sükunet yok. Bunun için çok çalışmak, evinden, eşinden, çocuklarından, tatillerinden, eğlenceden kısacası yaşamdan fedakârlık istiyor. Bunun için sektörde çalışanların Demir-Çelik gibi dayanıklı olması gerekli. Zor yetişirler, kıymetleri bilinmelidir. Yaptıkları ürüne alın terini katıyorlar. Aldıkları para helaldir. Ürettikleri ürünler ziyan edilmeden verimli kullanılmalı, iyi değerlendirilmelidir. Sektörde, yenilikleri takip etmek, her 5 yılda bir yenileme ve modernizasyon yapmak önemlidir. Birleşmek bir yenilik, maden ocakları satın almak bir yenilik, farklı ürünler üretmek bir yenilik, maliyetleri düşürmek, çok temiz çevre yaratmak yenilik... Bu işe girenler bunları kabul etmek zorundadırlar. Türkiye’deki Demir Çelik Fabrikaları birlikte hareket etmenin yollarını aramalıdırlar. Neden bazı birleşmeler olmuyor? Neden hurda müşterek alınmıyor? Neden cevher-kömür müşterek alınmıyor? Dünyada, Cevherciler-Kömürcüler neden birleşiyor? Çelik üretim şirketleri neden birleşiyor? Demir Çelik Fabrikaları ucuz elektriği nasıl temin edebilirler, bunu araştırmalıdırlar. Gerekirse birleşip kendi Elektrik Üretim Tesislerini kurup ucuz elektrik ile üretim yapmalıdırlar. Yerli cevher kaynaklarını yeniden ele alıp, mevcutların geliştirilmesi yanında, gelişen yeni teknoloji ve metotlarla yeni maden ocakları aranmalıdır. Bunlara ilaveten yabancı Demir Çelik üreticilerinin yaptığı gibi yurt dışında cevher-kömür yatakları satın alınmalı veya bunlara ortak olunmalıdır. Erdemir önderliğinde 1986 yılında teşebbüs edilen, 2004 yılında tekrar ele aldığımız DEMİR ÇELİK ENSTİTÜSÜ de hayata geçirilmelidir.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.