Şirketiniz ve çelik sektörü açısından 2024 yılı nasıl geçti? 2025 Yılı nasıl bir yıl olur?
2022 yılının ikinci yarısında başlayan olumsuz küresel eğilimler, 2024 yılına kadar devam ederek çelik sektörü için zorlu bir dönem oluşturmuştur. Küresel imalat sektöründeki zayıflama, hane halkı satın alma gücündeki gerileme, agresif parasal sıkılaştırma önlemleri ve artan jeopolitik belirsizlikler, 2024’te çelik talebini baskı altına almıştır. Özellikle Çin gibi büyük ekonomilerdeki düşük büyüme ve üretim sektörlerindeki durgunluk, çelik talebinde önemli düşüşlere yol açarken, Hindistan gibi gelişen ekonomiler güçlü büyüme ivmesiyle bu durumu pozitif yönde dengelemiştir. Avrupa Birliği, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olmasına rağmen, Ukrayna’daki savaşın etkileri ve enerji fiyatlarındaki belirsizlikler gibi zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Bu unsurlar, bölgedeki çelik tüketimini olumsuz yönde etkilemiş ve inşaat ve otomotiv sektörlerinde yaşanan daralma, AB genelindeki çelik tüketim hacimlerinin düşük seviyelerde kalmasına neden olmuştur.
Türkiye, 2024’te üretim artışı bakımından ilk 10 çelik üreticisi arasında lider konumda
2024 yılı itibarıyla Türkiye’nin ham çelik üretimi %9,4 artışla 36,9 milyon ton seviyesine ulaşarak, Almanya’nın ardından dünyanın en büyük sekizinci çelik üreticisi konumuna gelmiştir. Türkiye, ayrıca üretim artışı bakımından ilk 10 çelik üreticisi arasında lider konumda yer almaktadır. Ancak küresel çelik fiyatlarındaki düşüş, talep daralması ve artan maliyetler, birçok şirketin hedeflediği finansal sonuçlara ulaşmasında zorluklar yaratmıştır. 2025 yılında da küresel çelik sektöründe zorlukların sürmesi bekleniyor. Küresel ekonomik büyümedeki yavaşlama, yüksek faiz oranları ve jeopolitik riskler çelik talebini baskılamaya devam ederken, Avrupa’da resesyon riski ve sürdürülebilirlik odaklı düzenlemeler tüketimi sınırlayabilir. Türkiye, üretim ivmesini korurken, ihracatta rekabetçiliğini sürdürebilmek için döviz dalgalanmaları, enerji maliyetleri ve düşük çelik fiyatlarıyla mücadele ediyor.
Katma değerli üretim, dijitalleşme ve
sürdürülebilirlik odaklı yatırımlarımız sürüyor
Bu çerçevede, şirketlerin yüksek katma değerli üretime yönelmesi, dijitalleşmeyi benimsemesi ve maliyet yapısını optimize etmesi, küresel rekabet gücünü koruyabilmek adına her zamankinden daha önemli gelmektedir. Kocaer Çelik olarak, daha önce belirlediğimiz katma değerli üretim, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik odaklı stratejilerimiz doğrultusunda hareket etmeye devam ediyor, rekabetçiliğimizi koruyarak daha da ileri taşımayı hedefliyoruz. Yatırım planlarımız, iş stratejilerimiz ve projelerimiz, bu vizyonumuzu destekler nitelikte şekillenirken, küresel çelik sektöründeki güçlü konumumuzu pekiştirmeye yönelik adımlar atmaya devam ediyoruz.
Riskleri minimize eden bir yönetim
anlayışı ile hareket ediyoruz
Firmaların finansmana erişim konusunu ve finas süreçlerini yönetme konusunda görüşleriniz önerileriniz nedir?
Sermaye yoğun sektörlerde finansmana erişimin giderek zorlaşması, işletmelerin finansal stratejilerini daha etkin yönetmesini zorunlu kılmaktadır. Kocaer Çelik olarak, finansal stratejilerimizi belirlerken hem iç hem de dış kaynakları etkin şekilde kullanıyor, riskleri minimize eden bir yönetim anlayışı benimsiyoruz. Şirketimizde finans ve borçlanma prensipleri, Yönetim Kurulu tarafından belirlenen kriterler doğrultusunda şekillendirilmekte olup, finans departmanımız bu kriterlere uygun olarak en uygun koşullardaki fon kaynaklarını kullanmaktadır. Finans süreçlerimizi yönetirken kredi geri ödeme kapasitemizi güçlü tutmaya, nakit akışı ve işletme sermayesi yönetimini en etkin şekilde sağlamaya öncelik veriyoruz. Çeşitli oranlara dayalı olarak belirlediğimiz bu metrikler titizlikle takip edilmekte ve aktif-pasif yönetimimizde döviz cinsi ile vade uyumunun dengeli olmasına azami özen gösterilmektedir.
Net ihracatçı bir firma olmanın avantajıyla Eximbank kredilerinden faydalanıyoruz
Net ihracatçı bir firma olmanın avantajıyla Eximbank kredilerinden faydalanıyor, yurtdışı iştiraklerimiz aracılığıyla da uluslararası borçlanma kaynaklarına erişim sağlıyoruz. Bu geniş fonlama ağı, finansal esnekliğimizi artırarak sürdürülebilir büyümemize katkı sunmaktadır. Ayrıca, tahmini ve fiili nakit akımlarımızı düzenli olarak analiz ederek, fonlarımızı ve borçlanma rezervlerimizi güçlü tutarak likidite riskimizi etkin bir şekilde yönetiyoruz. Bununla birlikte, Ar-Ge, dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik yatırımlarımızı desteklemek amacıyla alternatif finansman modellerini değerlendiriyor, karbon ayak izimizi azaltma hedefimiz doğrultusunda yeşil finansman seçeneklerini de değerlendiriyoruz.
Çelik üreticileri alternatif pazarlara yönelmek zorunda
Çelik fiyatları, üretim, yatırım ve isdihdam konularında ne gibi değişikler bekliyorsunuz? Ülkemiz ve dünya ekonomisi hakkında görüşünüz nedir?
Çelik sektörü, 2025 yılında küresel ve ulusal ekonomik dinamiklerden etkilenmeye devam edecektir. ABD’nin ithalata yönelik yeni tarifeleri ve enerji maliyetlerinin yükselmesi, ticaret akışlarını ve üretim maliyetlerini doğrudan etkileyerek fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskılar oluşturabilir. OECD verilerine göre, Türkiye ekonomisinin 2025 yılında %3,1 büyümesi ve enflasyonun %24 seviyelerine gerilemesi, sektörde üretim ve istihdamda artışa işaret etmektedir. Ancak, küresel çelik talebine ilişkin riskler de devam etmektedir. Dünya Çelik Birliği (World Steel Association) raporuna göre, özellikle Avrupa’da inşaat ve otomotiv sektörlerinden gelen talep zayıf seyretmektedir. Bu durum, çelik üreticilerinin alternatif pazarlara yönelmesini zorunlu kılmaktadır.
Önümüzdeki beş yıl içinde önemli
yatırımlar gerçekleştirmeyi planlıyoruz
Küresel ticaret politikaları, enerji maliyetleri ve çelik talebindeki dalgalanmalar, sektörün dinamiklerini etkilemeye devam edecektir. Bizler de bu süreçte, yatırımlarımızı ve üretim stratejilerimizi sürdürülebilir büyüme ve rekabet avantajı sağlamak amacıyla şekillendirmeye devam edeceğiz. Kocaer Çelik olarak önümüzdeki beş yıl içinde önemli yatırımlar gerçekleştirmeyi planlıyoruz.
5 yeni Dağıtım ve Servis Merkezi kurmayı hedefliyoruz
Bu kapsamda, toplam 240 MW yenilenebilir enerji kurulu gücüne ulaşmayı hedefliyoruz. Bu kapasite, 900 MW GES eşdeğerinde bir temiz enerji üretimi anlamına gelmektedir. Bunun yanı sıra, çelik üretiminde katma değeri artırmak ve sektördeki arz-talep dengesine katkı sağlamak amacıyla 1.000.000 ton kapasiteli yeni bir çelikhane ve 500.000 ton ilave üretim kapasitesine sahip yeni bir çelik profil fabrikası (A4) yatırımını hayata geçirmeyi planlıyoruz. Ayrıca, müşteri odaklı hizmet anlayışımızı güçlendirmek ve lojistik avantaj sağlamak amacıyla 5 yeni Dağıtım ve Servis Merkezi kurmayı hedefliyoruz. Gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla üretim kapasitemizi artırarak yüksek katma değerli çelik üretimine odaklanıyor, özellikle ihracat pazarlarında rekabet gücümüzü yükseltiyoruz. Yenilenebilir enerji projeleri ve ileri teknoloji üretim tesisleri yatırımlarımız, sürdürülebilir üretimi desteklerken operasyonel verimliliğimizi artırmakta ve karbon ayak izimizi azaltmamıza katkı sağlamaktadır. Ayrıca, yeni tesislerimiz ve Dağıtım & Servis Merkezlerimiz ile istihdamı artırıyor ve sanayi ile mühendislik alanlarında nitelikli iş gücünün gelişimini destekliyoruz. Bu süreçte, şirketimizin sürdürülebilirlik raporunda da referans verdiğimiz üzere, karbon nötr hedeflerimizi kamuoyu ile paylaşmış bulunuyoruz.
Sektör açısından iharacat nasıl bir yol izler? İhracatın önündeki en önemli sorunlar nedir?
Türkiye çelik sektörü, 2024 yılında ihracatta önemli bir toparlanma yaşamış, ihracat miktarı %27,6 artarak 13,4 milyon tona, değeri ise %17,7 artarak 9,7 milyar dolara ulaşmıştır. Ancak, bu olumlu gelişmelere rağmen sektörü bekleyen bazı zorluklar bulunmaktadır. Özellikle, ithalatı teşvik eden uygulamalar ve Türk üreticilerine ek maliyetler getiren düzenlemeler, sektörü olumsuz etkilemektedir.
İthalatın yerli üretimi zorlaştırması, dışarıdan gelen çeliklerin daha avantajlı hale gelmesine yol açmakta ve bu durum Türk üreticilerinin küresel rekabet gücünü zayıflatmaktadır. Ayrıca, üreticilere uygulanan ek maliyetler, fiyatlarının yükselmesine ve bu durumun Türk çeliğini diğer ülkelere göre daha az rekabetçi hale getirmesine neden olmaktadır.
Bu engellerin aşılabilmesi için, sektör üzerindeki ilave maliyetlerin azaltılması ve ithalatı teşvik eden politikaların yeniden gözden geçirilmesi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, Türk üreticilerinin rekabet gücünü artırabilmesi için üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve katma değeri yüksek ürünlere odaklanılması gerekmektedir. Üretim giderlerinin ve iş gücü maliyetlerinin düşürülmesi, sektörü daha rekabetçi hale getirebilir.
“Suudi Arabistan, Amerika ve Avrupa’da satış ve dağıtım ağına yönelik yatırım fizibilite çalışmalarımız devam ediyor”
Kocaer Çelik olarak, küresel pazarda ihracat odaklı büyüme stratejimizi sürdürmekte ve yurt dışı dağıtım kanallarımızı güçlendirmek adına yatırımlarımıza devam etmekteyiz. Kocaer Steel UK ve Kocaer Steel Ireland gibi yapılanmalarımızın farklı coğrafyalarda da hayata geçirilmesi için çalışmalar yürütmekteyiz. Bu kapsamda, Suudi Arabistan, Amerika ve Avrupa’da satış ve dağıtım ağı çeşitlendirmeye yönelik yatırım fizibilite çalışmalarımız devam etmektedir.Stratejik yatırımlarımızla, uluslararası pazardaki konumumuzu güçlendirmeyi, rekabetçiliği artırmayı ve sürdürülebilir büyüme hedefleri doğrultusunda ihracat kapasitemizi genişletmeyi amaçlamaktayız.
ABD-Çin gerilimi küresel ticaret hacminde daralmayı ve ekonomik belirsizlikleri artırıyor
Trump ve Çin faktörünün hem iç pazarda hem dış pazarlarda ne tür etkileri olur?
Donald Trump’ın 2017-2021 yılları arasındaki başkanlık döneminde başlattığı ABD-Çin ticaret savaşı, küresel ticaret dinamiklerinde önemli değişimlere yol açmıştır.
ABD, Çin’den ithal edilen geniş bir ürün yelpazesine yüksek gümrük tarifeleri uygularken, Çin de misilleme olarak benzer önlemler almıştır. Bu gelişmeler, küresel ticaret hacminde daralmaya ve ekonomik belirsizliklerin artmasına neden olmuştur.
Dış pazarlarda, Çinli üreticiler ABD tarifelerinden kaçınmak için üretimlerini farklı ülkelere kaydırırken, Vietnam ve Meksika gibi ülkeler bu süreçten faydalanarak ABD’ye ihracatta avantaj sağlamıştır. Küresel tedarik zincirlerinde yaşanan değişimler, uluslararası üretim ve ticaret ağlarını yeniden şekillendirmiştir.
“ABD-Çin arasındaki ticaret gerilimi,
demir-çelik ve sanayi ürünleri
ihracatında Türkiye’nin rekabet
gücünü artırma potansiyeli taşıyor”
ABD iç pazarında ise ithal ürünlere getirilen ek vergiler, üretim maliyetlerini artırmış ve bu artış doğrudan tüketici fiyatlarına yansımıştır. Özellikle sanayi üretiminde kullanılan Çin menşeli ara malların maliyetlerindeki yükseliş, ABD’li üreticiler üzerinde baskı oluşturmuştur. Bu süreç, Türkiye için de önemli fırsatlar ve riskler barındırmaktadır. ABD-Çin arasındaki ticaret gerilimi, demir-çelik ve sanayi ürünleri ihracatında Türkiye’nin rekabet gücünü artırma potansiyeli taşırken, Çin’in küresel piyasalardaki agresif fiyat politikaları ve kapasite fazlası nedeniyle uygulayabileceği damping, Türk ihracatçıları için risk oluşturmaktadır. Türkiye’nin, ticaret savaşlarının yarattığı fırsatları değerlendirerek ihracatını güçlendirmesi mümkün olmakla birlikte, küresel rekabet baskısını da göz önünde bulundurması gerekmektedir.
Sektörün sorunları ve şuan ki en önemli gündem maddesi nedir?
Küresel ekonomik ve ticari koşullar, çelik sektörünün en önemli gündem maddeleri arasında yer almaktadır. ABD’nin çelik ve alüminyum ithalatına uyguladığı ek gümrük vergisi, küresel çelik tedarik zincirinde olumsuz etkiler yaratırken, Çin’in çelik ihracatındaki rekabet gücünü azaltma potansiyeli taşımakta ve diğer ülkeleri benzer politikalar uygulamaya teşvik edebilmektedir.
CBAM Türkiye çelik sektörünün uluslararası rekabetçiliğini etkileyen faktörler arasında öne çıkıyor
Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) ise Türkiye çelik sektörünün uluslararası rekabetçiliğini doğrudan etkileyen faktörler arasında öne çıkmaktadır. Üretimin büyük bir kısmı elektrik ark ocaklarıyla gerçekleştirilse de, yüksek enerji maliyetleri ve enerjiye bağlı emisyonların azaltılmasındaki zorluklar, sektörün küresel pazardaki avantajlarını sınırlamaktadır.
Zorlukların aşılması için sektörün rekabet gücünü artırmaya yönelik politika ve yatırımlar yapılmalı
Ayrıca, sektörde “yeşil çelik” üretimi giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Düşük karbonlu üretim süreçlerinin benimsenmesi ve karbon salınımının azaltılması, hem çevresel sürdürülebilirlik hem de küresel rekabetçilik açısından büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte, ithalatı teşvik eden uygulamalar ve rakip ülke üreticileri üzerinde bulunmayan ilave yükler, Türk çelik sektörünün rekabet gücünü zayıflatmakta, üretim ve ihracatta düşüşlere neden olurken ithalatın artmasına yol açmaktadır.
Bu zorlukların aşılması için sektörün rekabet gücünü artırmaya yönelik politika ve yatırımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Enerji maliyetlerinin düşürülmesi, temiz enerji kullanımının teşvik edilmesi ve ithalatı teşvik eden düzenlemelerin gözden geçirilmesi, çelik sanayisinin sürdürülebilir büyümesini sağlamak adına önemlidir.
Karbonsuz üretim teknolojilerine
yapılan yatırımlar kritik rol oynuyor
Son olarak değinmek istediğiniz konular var mı?
Çelik sektörü, küresel ekonominin temel endüstrilerinden biri olmayı sürdürmektedir. 2024 yılında dünya genelinde ham çelik üretimi, bir önceki yıla göre %0,1 artarak 1 milyar 878 milyon tona ulaşmıştır. Bu, sektörün güçlü adaptasyon yeteneğini ve geleceğe umutla bakmasını sağlayan önemli bir göstergedir. Türk çelik sektörü ise, sürdürülebilirlik, dijitalleşme ve katma değerli üretim alanlarında hızla dönüşüm süreçlerine odaklanarak küresel rekabet gücünü artırmaktadır. Karbonsuz üretim teknolojilerine yapılan yatırımlar, çevresel ve ekonomik sürdürülebilirliğin sağlanmasında kritik bir rol oynamaktadır. Bu dönüşüm, Türk çelik sektörünü yerel pazarda olduğu kadar küresel ölçekte de lider konuma taşımayı hedeflemektedir.
Sürdürülebilir yüksek büyüme ile
kârlılık sağlamayı hedeflemekteyiz
Biz de 2025 yılı ve sonrasında, çelik profil sektöründe dünyanın önde gelen çözüm ortaklarından biri haline gelmek amacıyla 140 ülkeye gerçekleştirdiğimiz ihracatın yanı sıra, depo ve servis merkezlerimizin bulunduğu bölgelerde aktifliğimizi artırmakla birlikte yerinde hizmet çözümleri sunacağız. Ayrıca, yeşil, yüksek katma değerli ve çevreci yatırımlarımız ile çelik üretimiyle küresel rekabette öne çıkmayı ve sürdürülebilir yüksek büyüme ile karlılık sağlamayı hedeflemekteyiz.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.