Mehmet Hamedi: 2008 yılı sonunda yüzde 25 büyüme hedefliyoruz
ülkemizin önde gelen sanayi gruplarından Borusan Holding bünyesinde yer alan Borusan Paslanmaz çelik Boru ve Profil San. ve Tic. A.Ş. uluslararası standartlara uygun dikişli paslanmaz boru ve profil üretimi yapıyor.
Ülkemizin önde gelen sanayi gruplarından Borusan Holding bünyesinde yer alan Borusan Paslanmaz Çelik Boru ve Profil San. ve Tic. A.Ş. uluslararası standartlara uygun dikişli paslanmaz boru ve profil üretimi yapıyor. Firma, ülke ihtiyacının büyük bir kısmını karşılıyor. TIG ve HF kaynak yöntemleri ile üretilen paslanmaz çelik boru ve profiler; kağıt, kimya, ilaç, boya, petrokimya, plastik ve gıda endüstrileri ile her tür dekorasyon ihtiyaçlarında ve diğer korozif ortamlarda yaygın olarak kullanılıyor. Firmanın Genel Müdürü Mehmet Hamedi sektöre ve firmalarına ilişkin sorularımızı yanıtladı.
Öncelikle Borusan Paslanmaz Boru’dan ve ürün yelpazesinden kısaca bahseder misiniz?
Ülkemizin önde gelen sanayi gruplarından Borusan Holding bünyesinde yer alan Borusan Paslanmaz Çelik Boru ve Profil San. Tic. A.Ş. Türkiye’nin ilk ve en büyük paslanmaz boru ve profil üreticisidir. Çayırova'da bulunan ve 6 bin 500 metrekarelik alana sahip olan tesislerimizde yıllık 11 bin ton paslanmaz çelik boru ve paslanmaz çelik profil üretimi gerçekleştiriyoruz. 2007 yılında ciromuz 18 milyon Euro düzeyine ulaştı. 2008 yılında 25 büyümeyi öngörüyoruz. Türkiye’de 3 büyük paslanmaz çelik imalatçısından biriyiz ve Türkiye’nin toplam ihtiyacının yüzde 80’ini karşılıyoruz.
Ürünleriniz hangi sektörlerde kullanılıyor? Paslanmaz çelik ürünler diğer mamullere oranla ne gibi avantajlar sağlıyor?
TIG ve HF kaynak yöntemleri ile üretilen paslanmaz çelik boru ve profiller; kağıt, kimya, ilaç, boya, petrokimya, plastik ve gıda endüstrileri ile her tür dekorasyon ihtiyaçlarında ve diğer korozif ortamlarda yaygın olarak kullanılıyor. Ürün gruplarımız ise dekoratif boru ve profilleri, tavlı borular, endüstriyel mutfak boru ve profilleri, otomotiv boruları ve tephir ile eşanjör borularından oluşuyor. Üretimini yaptığımız boru ve profilleri, Borusan markası altında sunuyor, müşterilerimize ürünlerimiz ile ilgili her türlü garantiyi sağlıyoruz.
Yabancı ülkelerle olan işbirliğiniz hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Halen üretimimizin yüzde 10'unu Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Rusya, İran, Türk Cumhuriyetleri, İsrail ve Mısır’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda ülkeye ihraç ediyoruz. Ayrıca İran’da bir imalat hattımız bulunuyor. Komşu ülkelerdeki ağırlığımızı orta ve uzun vadede daha da arttırmayı planlıyoruz.
Paslanmaz Çelik kullanımı ülkemizde yeterince yaygınlaşmamış durumda, bunu neye bağlıyorsunuz? Bu konuda kimler, ne gibi çalışmalar yapmalı?
Türkiye'de kişi başına düşen paslanmaz sac tüketimi, 2,5–3 kg arasında bulunuyor. Avrupa'da bu oran 5 – 6, ABD'de ise 8 -10 kilo düzeyinde. Türkiye'nin 2007 yılı paslanmaz boru profil kullanımı yıllık yaklaşık olarak 20 bin ton, paslanmaz sac tüketimi ise 250 bin ton civarında. Paslanmaz sac tüketiminde Türkiye, Avrupa'da 4.-5. sıralarda yer alıyor. Amerika, Japonya ve Çin, paslanmaz çelik üretim ve tüketiminin en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyor.
Türkiye’nin hızlı büyümesi paslanmaz boru üretimine yönelik çeşitli yatırımların kısa dönemde hayata geçirilmesini zorunlu kılıyor. Paslanmaz çelik tüketim oranı ülkenin zenginliği ve gelişimiyle yakından ilgili. Özellikle denizcilik gibi yüksek bir büyüme potansiyeline sahip sektörlerin yanı sıra gelişmekte olan sektörlerde de paslanmaz çelik yaygın olarak kullanılıyor. Bu sektörlerin gelişmesi paslanmaz çeliğin tüketimini de doğal olarak artıracaktır. Türkiye’de özellikle inşaat ve dekorasyon alanında ciddi bir gelişim söz konusu. Bu unsurların paslanmaz çelik sektörünün gelişimine önemli katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Paslanmaz boru sektörü Türkiye’de yıllık yüzde 5-7 oranında büyüyor. Paslanmaz çelik sac, boru ve profil ihtiyacının ülkemizde önümüzdeki dönemde giderek artacağını ve buna bağlı olarak yeni firmaların piyasaya gireceğini düşünüyoruz.
Sektörde sıkça konuşulan konularda birisi de niteliksiz malzeme kullanımı… Ülkemize gerçekten niteliksiz paslanmaz çelik ürünleri sokuluyor mu? Bunun sektöre ve kullanıcılara ne gibi zararları var?
Maalesef ülkemize niteliksiz malzeme ithalatı yapılıyor. Bu niteliksiz malzemeler Avrupa’dan veya Uzakdoğu ülkelerinden ithal ediliyor. Bu malzemelerin iki çeşit zararı var. Birincisi, nihai mamul üretiminde telafisi çok zor olan, düşük kaliteli mamullerin imalatı ve yerli paslanmaz çelik mamullerin imajını zedelemesi, dolayısı ile nihai tüketici nezdinde güvensizlik yaratmasıdır. İkinci zarar, yerli imalatçılara zarar ve zarar tehlikesi ile tehdit edilmesidir. Ucuz ve kalitesiz paslanmaz çelikten yapılan nihai mamuller kısa vadede yerli imalatçılar için fiyat ve maliyet avantajı sağlayabiliyor. Ancak orta vadede gerek piyasada, gerek tüketici nezdinde, gerekse ihracat piyasalarında çok zarar verici ve telafisi nerdeyse mümkün olmayan hasarlara yol açıyor.
Son dönemlerde başta demir çelik olmak üzere metal mamullerinin fiyatları önemli ölçüde arttı. Bu artışın nedenleri neler olabilir ve önümüzdeki dönemlerde fiyat politikaları nasıl bir yol izleyecektir?
Demir çelik fiyat artışların sebebi çok belirgin. Özellikle petrol ve petrol mamullerinin fiyat artışı ve dolayısıyla enerji masrafların artması, demir çelik fiyatlarındaki artışları direkt olarak etkiliyor. Öte yandan hammadde ve madeni mamullerdeki fiyat artışları da, çelik fiyatları üzerinde önemli bir etkiye sahip. Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerdeki tüketim artışı ve bu duruma bağlı olarak imalat artışları demir çelik fiyat artışların ana sebebi diyebiliriz. Her ne kadar Avrupa ve Amerika odaklı bir gerileme gündemimizde olsa ve gelişmekte olan, büyüme hızı devam eden ülkelerde azalsa da, bu trendin devam edeceğini düşünüyorum. Bu fiyat artış trendinde bir azalma veya düşüşün 2008 yılı son çeyreğinde gerçekleşebileceğini düşünüyorum.
Piyasalarda şuan bir krizden söz ediliyor, sizce ülkede kriz var mı? Varsa bu durum ne kadar daha devam eder?
Ben piyasalarda bir kriz olduğuna inanmıyorum. Global kredi ve mortgage krizi nedeniyle, kredi ve likidite konusunda bir sıkıntı olabilir. Ancak bu kriz anlamına gelmiyor. Artık kriz bahanesi sözlüğümüzden kalkmalı diye düşünüyorum. Evet, piyasalarda bir likidite kısıtlaması söz konusu, ancak bu reel talep seviyesini etkileyemez. Türkiye’nin en az yüzde 7 büyüme ve gelişmeye ihtiyacı olan bir ülke olduğuna inanıyorum. Bu prensipten vazgeçemeyiz.
Borusan Holding çatısı altında olmak size ve firmanıza ne gibi avantajlar sağlıyor?
Türkiye’nin en saygın ve başarılı sanayi gruplarından birinin bünyesinde bulunmak, şirketimizin marka değeri ve güvenirliği açısından bizlere büyük fayda sağlıyor. Bizler de, çalışmalarımızı grubun itibarlı ismine yakışacak düzeyde gerçekleştirmek bilinciyle hareket ediyoruz. Bunun dışında, Borusan’ın kurumsal değerlere, kişisel ve profesyonel gelişime, bilgi ve teknolojiye verdiği büyük önem doğrultusunda bu alanlarda yapılan yatırımlar, şirketimiz için rekabet avantajı sağlayan unsurlar.
İnsan kaynakları yönetiminizden bahsedelim biraz da… Personel seçimi, işe alım süreci, eğitimler, çalışan sirkülâsyonu, iş ve işçi sağlığına verilen önem konusunda bilgi verir misiniz?
Biz tüm Borusan Grubu şirketleri gibi 6 Sigma iş metodolojisini benimsemiş bir şirketiz. İş süreçlerimiz ve prosedürlerimiz ölçülebilen neticeler ve kriterlere bağlıdır. Personel konusunda amacımız en modern, çağdaş bilgi ve donanımlara sahip olan bir kadroyu hazırlamaktır. Eğitimlerimiz belki Türkiye çapında en kapsamlı kurumsal programlardır. Örneğin Borusan Üniversitesi çerçevesinde Liderlik Akademisi, Satış Akademisi , 6 Sigma Programları. Ayrıca şirket bazında teknik, iş sağlığı, çevre koruma ve benzer eğitim ve öğretim programlarımız devam etmektedir.
Firma olarak sosyal sorumluluk projeleriniz varsa bizimle paylaşır mısınız?
En ciddi ve odaklanmış sosyal sorumluluğumuz, kültür ve sanat projelerine maddi ve manevi destek sağlamaktır. Gururla söylüyorum, şirketimiz bugün Borusan Kültür ve Sanat faaliyetlerinin ana sponsorlarından biridir. Kültür ve sanat konusunda uzun vadeli katılım ve destek şirketimizin başta olmak üzere sosyal projesi sayılır.
Firmanızın kısa ve uzun vadede gerçekleştirmeyi düşündüğünü projeler hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye çapında mamul çeşidimizi çok daha geniş hale getiriyoruz. Gerek ebat gerekse yüzey kalite konusunda çeşitli yatırımlarımız tamamlanmak üzere devreye giriyor. Yurtdışı faaliyetlerimiz, özellikle ihracat ve hatta yatırım konusunda çalışmalarımız devam ediyor.
2008 döneminde ebat geliştirmeye ağırlık vererek büyük çaplı boruların imalatını ve satışını yapacağız. Özellikle Avrupa’da büyük bir ithalat kalemini oluşturan büyük çaplı boruların üretimine başlayacağız.
Biraz da özel hayatınızdan bahsedelim. Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz, tatilde yer ve mekân olarak nereleri tercih edersiniz, sinema ve müzikle aranız nasıldır, spora vakit ayırabiliyor musunuz, yoğun iş temposundan vakit bulup ailenize zaman ayırabiliyor musunuz?
Boş zamanım hemen hemen yok. Daha doğrusu hobilerimin de işim kadar ciddi yeri var hayatımda. At biniyorum ve bu hobime haftanın üç günü zaman ayırıyorum. 12 yaşımdan itibaren bu spora tutkuyla bağlıyım. Her yıl bir motosiklet turuna katılıyorum. 13 yıldır, kesintisiz olarak dünyanın bir köşesinde motosiklet ile çok heyecanlı anlar ve tecrübeler yaşıyorum. En son motosiklet seyahatlerimi ve tecrübelerimi, “From Himalayas To Andes: My Jorney on a Motorcycle” adlı bir kitap hale getirdim. Kitap şu anda Türkiye’deki kitapçılarda satılıyor. Bu kitabın gelirini burs olarak; yetenekli ancak maddi sıkıntısı olan yüksek lisans öğrencilere tahsis edeceğim.
Kaynak: Demir Çelik Store / Mayıs 2008
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.